• bir muhalefet tasfiyesinin son halkasıdır. şeyh sait isyanı sonrası takrir-i sükun kanunu ve terakkiperver cumhuriyet fırkası'nın kapatılmasından sonra hala az da olsa gücünü sürdüren muhalefete, mahkeme kararıyla son darbe vurulmuştur. suikast planının perde arkasında ne olduğu tam olarak açığa çıkmasa da tetikçi grubu çok şüphelidir. kemal tahir'in kurt kanunu'nda yazdığı gibi, ziya hurşit yaklaşık bir senedir suikast yapacağını açıkça beyan ederek ortada dolanmaktadır ve suikast tarihi yakınlarında, mahkeme heyetinin başkanı kel ali'den 3000 lira borç almıştır:

    "midem bulandı benim, bu üç bin liradan... ne demek üç bin lira... ziya hurşit gibilerinden yüz serserinin kan pahası.... neden çıkarır verirler? delirdiler mi? bu herif bir yıldır 'suikast' diye bağırarak geziyor. bursa'da sağır sultan duydu. ankara'daki sağır paşa duymaz mı?" kemal tahir, kurt kanunu, s. 38, ithaki yayınları

    işin ilginci, mahkeme heyetininden kılıç ali de bu iddiayı doğrular anılarında. ziya hurşit'in de asılmadan önce "kılıç ali nerede?" diye sormasının sebebi buna bağlanabilir.

    aynı zamanda yine kemal tahir'den alıntılayarak, ziya hurşit'in sarı efe edip'e vermek üzere şükrü bey ve baytar rasim'den istediği mektup da kuşkuludur çünkü abidin bey zaten orada ziya hurşit ile sarı efe edip'i buluşturmak üzere bulunmaktadır. kemal tahir'in bu iddiasına rağmen, ziya hurşit, abidin bey'in bu işle bir ilgisi olmadığını ve masum olduğunu söylemiştir.

    diğer bir kuşkulu şahısa geçelim: yine tetikçilerden sarı efe edip. cemal kutay'ın yazdığına göre sabit bey'in ihbarıyla haber alınmış suikast tehlikesine karşın tetikçilerin arasına sokulan bir polis ajanıdır. suikastın yapılacağı günün öncesinde istanbul'a gitmiş ve sorgulamada suikastı celal bayar'a haber vermek için geldiğini iddia etmiştir. "neden celal bayar?" sorusuna bir türlü cevap vermemiş ve terakkiperver cumhuriyet fırkası'nın kararı üzerine bu suikasti gerçekleştirecekleri söyleyerek tüm partiyi zan altında bırakmıştır. kazım karabekir de sorgusunda, sarı efe edip'in zamanın meclis başkanı kazım özalp'in sırdaşı olduğunu bildiğini söylemiştir.

    sanıkların birbirleriyle yüzleştirilmemeleri, mahkemenin keyfi uygulamaları, 10 yıl ceza istemiyle yargılananlara (ismail canbulat, halis turgut, rüştü paşa) idam cezası verilmesi, kel ali'nin kararları şahsi kanaate göre verdiği itirafı, paşaların (kazım karabekir, refet bele, ali fuat cebesoy, cafer tayyar eğilmez, asılan tek paşa için (bkz: rüştü paşa)) mustafa kemal'in ordunun tepkisinden çekindiği için asılmaması ve mustafa kemal'in mahkeme heyeti üzerindeki müthiş etkisi gibi usule uygun olmayan haksızlıklar da vardır.

    intihar ettiği söylenen kara kemal ise, istanbul'da önemli şirketleri başında ve özellikle esnafın üzerinde tesir gücü olan birisidir. mustafa kemal'le tanışıklığı ise ittihatçılığa dayanır. yakup cemil'in darbe girişiminin başarısızlığı üzerine, parti içinde mustafa kemal'i kollayan ve karakol cemiyeti'ni kurarak milli mücadele'nin kıvılcımını çatan odur. kara kemal'in sonunu getiren olaylardan birisi de, mustafa kemal'e izmit'te yapılan bir görüşmede yaptığı iktidar ortaklığı teklifidir.

    ankara mahkemesi sonucu asılan eski maliye bakanı cavit bey'in de o zamanlar iş bankası'nın tek rakibi olan itibar-ı milliye'nin başında olması da dikkat çekicidir.

    muhalif olarak bilinen en güçlü üç kalem hüseyin cahit yalçın, ahmet emin yalman ve velit ebüzziya'nın bu davada yargılanmaları, terakkiperver'in hain olarak deşifre edilmesi, ittihatçı kadronun hepsinin asılması muhalefetin tükenmesi anlamına gelmiştir. tüm bu şüpheler bir araya gelince insanın kafasında bir acaba belirleniyor ama tümüyle bir komplo olmasa da plan tıkır tıkır işlemiş ve tasfiye süreci sonlanmıştır.

    izmir suikastı davalarından sonra mustafa kemal nutuk'u okumuş paşalara komplocu ve en hain dimağlar yakıştırması yaparak bu kanıyı tescillemiştir. 1928'de de yasa değişikliğiyle tüm milletvvekillerinin mustafa kemal'in onayından geçmesi sağlanmıştır. böylece bir iktidar mücadelesi dar ağacında sonlanmış ve demokrasinin gereği olan sükunet ülkeye hakim olmuştur.
  • refet bele, ali fuat cebesoy, kazım karabekir de bu olay kapsamında sorgulanıp serbest bırakılmışlar ama pek tabii politik mevkilerini kaybetmişlerdir.

    mustafa kemal'in politik ve ideolojik rakiplerini pasifize etmesinde şeyh sait isyanı ile birlikte büyük rol oynamıştır bu suikast girişimi.
  • böyle bir suikast planı olduğu gerçektir. ama dava sonucu verilen idamların eski ittihatçı fakat cumhuriyet devrimine karşıt görüşlerin tasfiyesine bahane olduğu da bir gerçektir. her devrim kendi karşıtlarını yaratır ve bu karşıtların devrimi yapanlar tarafından sindirilmesi 21. yüzyıl kafasıyla yanlış görünse de o dönem için doğaldır. tarihsel irdelemelerde yapılan en büyük yanlışlardan biri devrim koşullarıyla demokrasi koşullarını birbirinden ayırmamaktır. bugün cumhuriyet tarihine rövanşist duygularla bakmak kimseye fayda sağlamaz.
  • suikast öncelikle ankara'da yapılmak istenmiştir olmayınca da bursa'da karar kılınmıştır. ancak suikast için görevlendirilen gürcü yusuf, bu işin orada gerçekleştirilemeyeğine hükmederek geri dönmüştür. komplo, izmir'de ortaya çıkınca istiklâl mahkemesi trenle olay yerine ulaşmış ve kısa süre içinde kelleler düşmeye başlamıştır. yapılan mahkeme sonunda;
    izmit mebusu şükrü, saruhan mebusu abidin, eskişehir mebusu arif, sivas mebusu halis turgut, istanbul mebusu ismail canpolat, erzurum mebusu rüştü paşa, sabık lazistan mebusu ziya hurşit, sabık trabzon mebusu hafız mehmet, laz ismail ve gürcü yusuf, kara kemal ve ankara eski valisi abdülkadir'in idamına karar verilmiştir.

    mustafa kemal, suikast ortaya çıktıktan sonra o meşhur açıklamasını yapmıştır:

    "akim bıraktırılan suikast teşebbüsü münasebetiyle cemiyetlerinden, müessesattan, memurlardan, kumandanlardan, zabitlerden, mebuslardan, arkadaş ve vatandaşlarımdan samimi teessürlerlerini muhtevi aldığım mektup ve telgrafnamelerden dolayı pek mütehassis ve minnettarım. teşebbüsün benim şahsımdan ziyade, mukaddes cumhuriyetimize ve onun istinat ettiği âli prensipleri müteveccih oluduğuna şüphe yoktur. bu sebeple umumen izhar olunan hissiyatla cumhuriyet ve prensiplerimize olan fartı merbutiyetin ne derece lâyezal olduğuna bir kere daha kani oldum. temeli, büyük türk milletinin ve onun kahraman evlatlarından mürekkep büyük ordumuzun vicdanında, akıl ve şuurunda teessüs etmiş olan cumhuriyetimizin ve milletin ruhunda mülhem prensiplerimizin bir vücudun izalesi ile haleldar olabileceği zehabında bulunanlar çok sahif dimağlı bedbahtlardır. bu gibi bedbahtların, cumhuriyetin adalet ve kudret pençesinde müstahak oldukları muameleye maruz kalmaktan başka nasibeleri olamaz. `benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır; fakat türkiye cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır`. türk milleti emniyet ve saadetini zamin prensiplerle medeniyet yolunda tereddütsüz yürümeye devam edecektir."
  • atatürk'ün yapacağı gezinin bir gün ertelenmesi sonrasında tetikçileri sakız adası'na kaçıracak olan balıkçının vicdanının el vermemesi üzerine tetikçileri ele vermesiyle ortaya çıkan suikast girişimi. adnan adıvar'ın da bu suikast de geçmektedir. her ne hikmetse tam o günlerde fransa'ya kaçmıştır.
  • bu hadisenin kilit isimlerinden olan abdülkadir bey'le ilgili bir tanıklığı mahir iz anılarında anlatır... yıl 1933'tür. köprülüzade fuad bey'in evinde toplanılmıştır. davetliler arasında mahir iz'in yanı sıra ibnülemin mahmut kemal, fen fakültesi dekanı hüsnü hamid bey, tıp fakültesi dekanı ve atatürk'ün özel doktoru neş'et ömer bey de * vardır. konuşmayı seven ibnülemin bey, neş'et ömer bey'den fırsat bulup bir türlü lafa giremediği için sıkıntılıdır. lakin neş'et bey de çok ilginç şeyler anlatmakta, mesela abdülkadir bey hakkında atatürk'ün şunları söylediğinden bahsetmektedir:

    "bunu mektepten tanırım. selanik'te ittihat ve terakki cemiyeti toplantılarından birinde bir gece beraber idik. ben o akşam arkadaşların fikrine muhalif mütalaalarda bulunmuştum. daha evvel de aramızda fikir ihtilafları vardı. meğer onlar beni ortadan kaldırmaya karar vermişler ve bu işi de abdülkadir üzerine almış. gece yarısından sonra ben onlardan ayrıldım, eve dönüyordum. bizim ev caddeden saptıktan sonra bir dönemeçle girilen çıkmaz sokakta idi. ilk sokağa saptım, köşeye yaklaşırken arkadan hızlı adımlarla birinin gelmekte olduğunu hissettim. hemen köşeyi dönüp siper aldım ve tabancamı çektim. 'yaklaşma yakarım, kimsin?' dedim. 'kemal benim,' dedi. bir de baktım beni takip eden abdülkadir'di. 'ne istiyorsun?' dedim. 'sana hususi söyleyeceklerim var,' dedi. birlikte eve girdik. işte o akşam ben hayata veda ediyordum. sonra onu affettim ve bir şey söylemedim. bu sefer tatmin edelim diye ankara'ya vali yaptım. yine rahat durmadı."
  • 14 haziran 1926 tarihinde, atatürk'e, izmir'de yapılması planlanan suikast girişimi. suikast planı, terakkiperver cumhuriyet fırkası üyeleri tarafından planlanmış ancak başarılı olunamamıştır.

    bir çok kaynak, atatürk'ün izmir'e bir gün geç gitmesinin sebebinin, suikasti önceden öğrendiği için olduğunu söylüyor. ama atatürk'ün geç gitmesinin sebebi sadece bu değil. giritli şevki olayı ihbar edene kadar, suikastın olacağını atatürk'e bildiren izmir valisinin de bundan haberi yoktu. atatürk, başka kaynaklar tarafından suikastin olacağını haber alsa da, onun geziyi bir gün ertelemesinin başka bir sebebi daha vardır. bu da; fransalı mariana(ismi buydu diye hatırlıyorum) isimli bir kadının, mustafa kemal'e, türkiye'ye geleceğini söyleyip, onu karşılamasını istemesi üzerine paşanın fikrini değiştirmesidir. (coğu kaynakta geçmez)

    suikastın olacağı gün atatürk'ün hangi güzergahı kullanacağını bilen tetikçiler, o bölgede konumlanarak atatürk'ü çarpraz ateşe tutacaklardı. onlara göre atatürkün tam o bölgeden geçeceği saat bile belliydi ve onları sakız adasına kaçıracak olan giritli şevki'ye de tam olarak gelecekleri saati söylemişlerdi. o zamanın haberleşmesini düşünürsek 'biz biraz daha geçikecez haberin olsun şevki' diye bir haber de yollayabilecekleri telefonları da olmadığından, giritli şevki olaydan şüphelenmiş ve 'bunlar gelmediğine göre kesin bir aksilik oldu yakalandılar. bari gidip haber vereyim hiç değilse ceza bile alsam haber verdiğim için minimum düzeyde alırım' mantığıyla soluğu izmir valiliğinde almıştı. bu şekilde suikast planı bozulmuş ve çete üyelerinin tümü silahlarıyla birlikte ele geçirilmişti.

    gerisi zaten;
    istiklal mahkemeleri
  • izmir suikasti, eski ankara valisi abdulkadir bey, istanbul milletvekili ismail canbulat ve lazistan mebusu ziya hurşitin planlamaları sonucu eyleme geçemeden sonlanmıştır. plana göre atatürk' ün bir yurt gezisinde olmasından istifade edilerek ona karşı bir suikast düzenleyip tıpkı eski günlerde * olduğu gibi iktidara sahip olabileceklerdi. bu amaç doğrultusunda bu plandan haberi olmayan birçok kişiyi de olaya karıştırmışlardır.
    dikkat edilmesi gereken bir husus ta şudur: atatürk diğer ittihatçı subay arkadaşlarıyla birlikte ki bunların içinde izmir suikastini planlayanlardan eski ankara valisi abdulkadir bey de vardır 18 ararlık 1911'de bingazi'ye hareket etmiştir ve burada hep birlikte savaşmışlardır. ancak cumhuriyet ile birlikte çıkar çatışmaları başlamıştır. ittihatçılarda hele bir savaş bitsin kurtulalım ne de olsa iktidarı ele geçiririz düşünce si yaygındı ve bu düşünce çerçevesinde izmir suikasti tertibedilmeye çalışılmıştır.
  • erik j. zurcher'e göre suikast pek önemli kişiliklere sahip olmayan ikinci derece siyasetçilerin işiydi ve “intikam” amacıyla yapılmıştı. daha önce topal osman ve kel ali tarafından öldürülen ali şükrü ve deli halit paşa’nın intikamının alınması için düzenlenmişti. (her ne kadar zürcher bunu suikastın esas nedenlerinden biri olarak gösterse de bu bence suikastın dolaylı nedenidir.)

    yine zurcher'e göre suikastın arkasında ittihat ve terakki cemiyeti hatta terakkiperver cumhuriyet fırkası olduğu iddiası doğru değildir. zürcher buna sebep olarak da ittihatçı olarak bilinen birçok insanın cumhuriyet halk fırkası içindeki varlığını ve tcf’nin lider kadrosundan hiç kimsenin yargılama sonucunda ceza almamasını gösteriyor. zürcher’e suikast davası tamamen bir "siyasal temizlik" hareketiydi.
  • #57506387 no.lu entry yi düzeltmek amacıyla:
    1. madde tamam
    2.maddede atatürk kendiliğinden paşaları affetmemiştir, fevzi çakmak,ismet inönü, fahrettin altay gibi isimlerin araya girmesiyle yani ordudan gelen baskıyla paşaları affetmiştir.
    3.maddede yargılananlar ittihat terakkinin 2.sınıf yöneticileri değil 1. sınıf yöneticileridir. cavid bey, doktor nazım, mithat şükrü gibi. bilakis 2. sınıf yöneticiler tarafından yargılanmışlardır.(bkz: kel ali)
hesabın var mı? giriş yap