• istanbul un ikinci fatihi dir. bilindiği üzere yunan hükümeti 14 ekim 1922'de mudanya mütarekesini imzalamak zorunda kalmıştır. ismet inönü'yle beraber fevzi paşa ve refet paşa da mudanya'da bulunmaktadır. 16 ekim 1922 günü mustafa kemal paşa bursa'ya gider. tbmm de işte bu sırada refet paşa'yı doğu trakya’nın teslim alınması ve orada türk yönetiminin kurulmasıyla ilgili olarak istanbul'a gönderir. refet paşa 19 ekim 1922 cuma günü emrindeki orduyla tbmm temsilcisi olarak istanbul’a girer ve halkın büyük çoşku seliyle karşılanır. tabi bunun resmiyet kazanması 6 ekim 1923'te gerçekleşmiştir.
    (bkz: istanbul un kurtulusu)
  • bilhassa milli mücadele döneminde sürekli ayak bağı olmuş ve sürekli problem çıkartmış kişi.ne için vazgeçilemediği ise muammadır.
  • hatıralarını yazmamasının sebebi sorulduğunda; "yalancı kahramanları nasıl ortaya dökeyim. herkesle savaşacak halde değilim. milletin sahip olduğu bir tane savaşı var, onu da yerle bir etmeyeyim." diye cevaplamıştır.
  • bir ara geçimini sağlamak için karpuz sattığı iddia edilmektedir.
    (bkz: provokasyon)
  • tbmm hükûmetinin istanbul temsilciliğine ataninca halife abdülmecit'e konya isimli bir at göndermiş ve şöyle demiş :

    ".hayvanın halife hazretlerinde begenilmesini tanrı'nın bir iyiliği olarak kabul ediyorum."

    şoyle de eklemiş :

    "..en içten kulluk duygularımla ellerini optugumu halife hazretlerine duyurulmasına.."
  • adı sanki rafet bala imiş de telaffuz edemeyen nüfus memuru yanlış yazmış gibi bir his veren kişi.
  • esed gibi adı ideolojik yumuşamaya uğrayanların öncüsü olabilecek bir isme ve yaşam öyküsüne sahip.
  • işbu entry burada da olmayan adam'a ithaf edilmiştir...

    atatürk gibi 1881 doğumlu ve selanikli olan millicilerimizdendir. tabiî, selanikli olması nedeniyle daima hafif bir trakya şivesiyle konuşagelmiştir, hatta "böyle" kelimesini de "bele" şeklinde telaffuz ettiği bilinir. atatürk'le araları zamanla açıldıysa da eski günlerin verdiği samimiyet her şeye rağmen bir nebze korunmuş, gazi paşa "büyüklük bende kalsın," diyerek soyadı kanunu'nun yürürlüğe henüz girdiği sıralarda refet bey'i çağırtmış ve demiştir ki:

    "bak çocuk, seninle her ne kadar uzak düşmüşsek de menfaat-i vataniyye için vaktiyle verdiğimiz emekler bakidir. mamafih bu uğurda emek vermeye devam etmekteyiz; zira asıl mesai şimdi başlamaktadır. soyadı inkılabı da, diğer birçok inkılaplar gibi bu milleti layık olduğu muasır medeniyetler seviyesine yükseltip hasiyet-i milliyeyi kuvvetlendirmeye hizmet etmektedir. demem o ki, seninle hemşehri olduğumuzu bilirim; nitekim sen de benim gibi zaman zaman trakya ağzıyla konuşursun. hatta 'böyle' diyeceğin yerde 'bele' deyip durursun. mademki öyle, hem yeni inkılabımıza desteklerini esirgememek hem de kardeşliğimizin baki olduğunu göstermek namına 'bele' soyadını almanı münasip görmekteyim."

    bunun üzerine refet bey "köprünün altından çok sular aktı be paşam," demiştir, "madem sen bele münasip gürdün, ben de refet bele oldum gitti." bu hatırayı, kızı asuman begüm ilban'a "işte rahmetli gazi hazretleri soyadımızı bele verdi" diyerek anlattığı ise bir çok kaynakta yer almaktadır.
  • ataürk'ün nutkunda hakkında pek iyi şeyler duymazsınız.
  • vizesi olmadığı için bandırma vapuru’na at yüklemek için girip, samsun’dan çıkmıştır :)
hesabın var mı? giriş yap