• cesaret işidir.

    çalıştığınız zamanlarda dolup dolup taşan sabır bardağınız sizin canınızı yakar artık. düşünürsünüz, sağlığım mı yoksa biriken emeğim mi diye... sağlığınızda sınıra dayanmışsınızdır artık .. sürekli stresli, sürekli sinirli ve asık suratlı bir insan olup çıkarsınız. asık suratlı olmaktan yüzünüz yorulur. çünkü çalışırken gülümseyecek birşey bulamaz duruma gelmişsinizdir. dışarıdan gören ve konuşan insan için her zaman kolaydır "aman, salla gitsin, hepsi ve her yer aynıdır" derler.

    cesaretinizi toplarsınız, ufukta da az biraz başka bir iş olanağının ışığı görünmektedir.

    "ben gidiyorum" dersiniz. önce yüzünüze garip garip bakarlar. kolay değildir. siz o işe girdiğiniz zaman doğan çocuk şimdi ikinci sınıfa başlayacaktır. işvereniniz önce şaka yaptığınızı zanneder ya da zam ihtiyacı için bir nevi gözdağı olduğunu zanneder. sakinliğinizi koruyarak dersiniz "ben gerçekten gidiyorum" "yasal sürem tamamlandıktan sonra ben burdan gideceğim"

    işvereniniz hala şaka olduğunu sanar. ya da öyle sanmak ister, neyse işin o kısmı sizin derdiniz değildir tabi. size der ki "şakanı anlamadım, pazartesine kadar düşün"

    aslında "odak" noktasındasınızdır. ama bunu size itiraf edemez. siz gidince çok şey yer değiştirecektir. sizin kurduğunuz sistemler, işleyişler yara alacaktır. ama bir kere kafanıza yerleştirmişsinizdir, gideceksiniz ve daha huzurlu olacaksınız.

    işten ayrılmak için yasal sürenizi tamamlarsınız. içinde buruk bir sevinç vardır. bir taraftan bu kadar sene aynı yerde çalışmak ve bunun getirdiği ilişkiler, arkadaşlıklar, diğer tarafta ise size açılan yeni kapılar ve umutlar.

    işten çıktığınız günün ertesini cumartesi zannedersiniz. evdekilere sürekli günün adını sorarsınız. işe gitmek sizin için bir alışkanlık olmuştur. hatta sabah erken kalkıp üstünüzü bile giyinebilirsiniz, sonradan aklınıza gelir "haa ben istifa etmiştim dimi"

    umutlarınıza doğru tebessümle ve emin adımlarla ilerlersiniz.
  • calistigi yerden ayrilma durumu. genelde kendi isteginle gerceklesiyorsa salak bir gulumsemeye sebep olur ki diger calismaya devam eden insanlar acaip kiskanirlar. ay keske biz de gidiyor olabilsek seklinde hemen kendilerinin de istifa edeceklerini soyleselerde aslinda istifa edenler su fani dunyada cok azdir. istifa etmek cesaret isidir. yeni bir yer olsun olmasin radikal bir degisikliktir. kangren bacagin kesilmesi gibidir.
  • çok zevkli bir şeymiş, bilseydim daha önceden ederdim.

    şurda ayrılmama 2 gün kalmış, hala şunu yapabilir misin şu yetişir mi diyolar. bu şafaktan sonra ben mi yapacam..
  • sözlük başlıklarında türkçe karakterlerin görüntülenemiyor olmasından dolayı farklı bir sözcüğü buraya kaktırmak zorundayım:

    ıstıfa': 1. seçme.

    2. bir şeyin halis ve temizini seçip ayırma.

    3. ayıklama, ayıklanma.

    kısaca, ingilizce selection sözcüğünün karşılığı. ıstıfa-i tabiî: doğal seçilim, doğal seleksiyon.

    kaynak: büyük osmanlıca-türkçe sözlük, mustafa nihat özön, inkılâp kitabevi, genişletilmiş 3.basım (1959).
  • yıllarca çalıştığın yerde at izi it izine karışmaya başlayınca bıçağın kemiğe dayandığı andır. kaçınılmaz sondur.
  • latin harfleriyle yazıldığında anlaşılamayan ancak eski yazıda ayının (ki latince yazımda kesme işareti <'> ile gösterilir) kelimenin ortasında ya da sonunda olmasına göre hem yazımı hem de anlamı değişen iki tür istifa mevut:

    1) isti'fâ: kökü afv olan ve affını isteme, bir işten kendi isteiğiyle çekilme anlamına geleni halen kullanıyoruz.

    2) istîfâ': kökü vefâ olan ve sözünde durma, sözünü yerine getirme, ödeme, ödetilme, tamamıyla alma, alınma anlamına geleni ise sözlüklerde bulmak bile çok zor. inanmayan, vergi dairesine gidip mtv son taksidini istîfâ'ya gelmiştim diyebilir.
  • yaklaşık olarak 7 saat sonran, 3 yıldır çalıştığım özel kurumun müdürlüğüne giderek söyleyeceğim cümle. tam olarak "ben var istifa" demek istiyorum. sözleşmede 1.5 ay önce filan yazıyor bu durum için ama ben 7 saat sonra "ben var istifa" diyeceğim ve sözleşmede ki 1.5 ayı inanılmaz rahat geçireceğim.

    çok pis heyecanlıyım, hayatımda ilk defa istifa ediyorum bir iş yerinden. genelde çalıştığım yerler ya kapandı ya da battı.

    bir amme hizmeti olarak görüyorum bu durumu, benim yerime daha iyisi gelecektir şu an da çalıştığım inanılmaz kurumsal kuruma da ben işsizim be müdür ve tekliflere açığım.
  • bir sabah bakar ki kişi ayakkabıları ağlıyor. tamam diye söz verir onlara, bugün son. gün boyu bir ton hesap kitap, eldekiyle ne kadar idare ederiz muhasebeleri sonra. akşama doğru sıkmaya başlarlar "hani hadi" diye. ötesi bir mektup, daha da ötesi kocamaaaaan bir oh be. oh beeeeee!
  • geçen günlerde game of thrones'un ilk bölümüne baktım bir sebepten ötürü. öyle hızlı hızlı ileriye alırken khal drogo'nun daenerys targaryen'a düğün hediyesi olarak beyaz kısrağı vermesinin ardından daenerys'in jorah mormont'a "dothraki dilinde teşekkür ederim nasıl söylenir?" şeklindeki sorusuna denk geldim. jorah mormont "teşekkür etmenin dothraki dilinde bir karşılığı yok" tarzında bir cevap veriyor o sahnede.

    şimdi "ne alaka lan" sorularına cevabımı vereyim. o sahneyi gördüğüm anda aklıma geldi bu durum. istifanın ve istifa etmenin türkiye'de ya da türkçe'de bir karşılığı yok artık. bomboş bir kelime.

    öyle uzun zamandır hayatımızdan çıktı ki bu kavram, bence artık sözlükten de çıkarılmalıdır. istifa mı? o ne demek lan?
  • kafaya girdi mi bir daha geri dönüşü olmayan yola girmek demektir. ve edildiği anda da tüm zamanların yükünün kalkması ile sonuçlanır omuzlardan.
hesabın var mı? giriş yap