• şehir planlaması konusunda türkiye'deki en donanımlı hocalardan biridir kendisi. keko görmüş teke tek'te, kim olduğunu bilmeden konuşuyor.
  • lan adamın bir tane makalesini okumamışsınız, kitaplarına bakmamışsınız, türkiyenin kentleşme problemlerini kavrama gücünüz son derece yetersiz, adama laf ediyorsunuz. açın bir sanayi toplumu için sanayi yazılarını okuyun, akılcı kapsamlı planlamadan bir demokrasi projesi olarak planlamaya kitabını okuyun sonra eleştirin.

    adam diyor ki bugün türkiye'de plan yapma biçimi akılcı-kapsamlı planlama. bu planlama 1945 sonrası dünyada hakim olan planlama paradigması. türkiye'de 1960'lı yıllarla birlikte bu yaklaşımı benimsedi. akılcı kapsamlı planlamanın temel amacı bir kentin 20 yıllık gelişimini öngören 5.000 ölçekli bir nazım plan üretmek. deterministik yöntemlerle ve uzman bilgisiyle geleceğin kestirilebilir olduğu varsayımına dayanıyor. bu plan yapma biçimi planlama otoritelerine ( belediyeler, bakanlık) arazi üzerinde mutlak bir hakimiyet kurma gücü veriyor. belediyeler-bakanlıklar ise arazi rantını keyfi kararlarla, resmi/gayriresmi (!) harçlar karşılığında dağıtıyor. bir örnekle anlatalım 2018 yılında onaylanan ve mahkemece iptal edilen ankara 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planında yapılan analizler belediyelerin parça parça bu yöntemle onayladıkları imar planları ile 2020 yılı için 18 milyon kişilik alanın imara açıldığını ortaya koyuyor. ancak çevre düzeni planı 20 yıllık süreçte il nüfusunun ancak 9 milyon kişiye ulaşacağını öngörüyor. sadece ülkenin başkentinde ortaya çıkan rantın büyüklüğü belki ülke bütçesinden bile büyük. bugün deprem bölgelerinde ortaya çıkan ve yarın diğer bölgelerimizde ortaya çıkması muhtemel sonuç, bu yaşanamaz kentler bu plan yapma biçiminden kaynaklanan ahlaksızlığın ve rüşvet düzeninin bir sonucu.

    1980 ve küreselleşme süreci ile birlikte bu planlama yaklaşımı dünyada aşınıyor. çünkü ulusal sınırlar geçirgenleşiyor. her türlü mal, hizmet, bilgi çok hızlı biçimde yer değiştirmeye başlıyor. bunun sonucu olarak kentlerde hızlı biçimde değişiyor ve stratejik planlama önem kazanıyor. kentlerin her konuda gelişmesi yerine potansiyel taşıdığı stratejik sektörlerde gelişmesi öne çıkıyor. bu kadar değişimin olduğu yerde 20 yıllık kent planları yapmak kenti durağan kabul etmek demek. hele bizimki gibi nüfus artışının yüksek olduğu ve büyük kentlerde kontrolsüz yoğunlaştığı kentlerde uzun vadeli öngörüler yapmak güç. dolayısıyla planlama iklim değişikliği, afete dirençlilik, kentsel yaşam kalitesi gibi gibi yeni gündemleri içerisine alarak değişmek zorunda.

    hoca 60 yıldır bunları araştırdı, yazdı, mücadele etti. 1960ların planlama bakışıyla türkiye'nin kentleşme problemlerini çözemeyeceğimizi, sadece rant dağıtarak kentleri yaşanamaz hale getireceğimizi, kalkınma olmadan kentleşmenin sürdürülebilir olmayacağını yıllardır söyledi. ama kavrama gücü yetersiz mankafalar, popülist siyasetçiler bunu anlayamadı.
  • hocam bu akşam konuştu konuştu kimse nezaketen susturamadı. sonrasında sandalye dayanamadı altından kayıp gitti. hiçbir şey olmamış gibi devam etmeyi sürdürdü. bakalım nereye kadar gidecek
  • bir mimar ve kentsel tasarımcı olarak bence kendisi ilgili habertürk yayınında planlama ve kent hakkında çok önemli tespitlerde bulundu, tarihi kentleri yenileme yaklaşımından, kent planlamanın ilkelerinden, mikrozon planlamadan bahsetti ama bir ekşi gerçeği olarak burada "seni bilmem ne yapayım", "senin öğrencin olmak istemezdim" diyen hadsizler var. 85 yaşında hala üreten, ülkedeki kentleşme ve şehirler üzerine elle tutulan sayılı makale ve fikrin üreticilerinden, mesleğin duayeni bir insana diyor bunu. bomboş insanlar olduğunuzu bu kadar belli etmeyin. "seni profesör yapanın" dediği adamın kitapları şunlar: ilhan tekeli kitapları. bunlar da bazı makaleleri. köşe yazıları ve akademik olmayan makaleleri de vardır bir ton. 80 yaşından sonraki h-index'i 37 olan, türkiye'de alanında atıf açısından yüzde 2'de bulunan adam hakkında ileri geri konuşuyorsunuz. bu adamı, sıfır atıflı, torpilli ama akademik yetersizliği yüzünden her dediğini anlıyorsunuz diye sizi zeki hissettiren hocalarınızla bir tutmamanız normal.

    fatih altaylı da kendisine boş konuşuyor diye değil, diğer kişilere de söz hakkı tanımak için müdahale etti. bir iki kez de deprem sonrası konusunda kalalım diye uyardı. çünkü aynı ilber ortaylı, celal şengör gibi ilhan tekeli de bıraksanız muazzam bilgisi ile oradan oraya bağlayarak devam edebilir. ama siz illa bir magazin arayacaksınız, yapınız bu.

    öğrencisi olmak istememeniz de anlaşılır bir yandan, çünkü olamazmışsınız zaten. belli ki ne dediğini anlamaya kapasiteniz yetmiyor, önyargısız yazıyorum bunu. ilhan tekeli, şehircilik alanının ilber ortaylı'sı diyebileceğiniz isimlerden biridir. ilber ortaylı'nın anlattıklarının nasıl çeyreğini anlıyorsanız, ilhan tekeli'nin de o kadarını, hatta alanın tarihe nazaran daha teknik olması sebebiyle daha azını anlamanız normaldir, ki teknik dile boğmadan, prensipler ve yaklaşımlar açısından anlattı yayında. eğer anlattıklarını hiç ama hiç anlamıyor, ona küfürler edecek derecede boş buluyorsanız, nasıl ilber ortaylı'nın kurtarılamayacak gördüğü "kasabalı cahiller" varsa, siz de ilhan tekeli'nin cahillerisiniz, tebrikler. bu durumda ilhan tekeli yerine aynaya bakmanız daha doğrudur. ilhan tekeli'ye karşı övdüğünüz, kentsel planlama yayınında ilhan tekeli yerine sırf o var diye izledim dediğiniz ilber ortaylı örneğin deprem kentlerinin taşınması, istanbul'un kuzeye taşınması, meslek odalarının yetersizliği konusunda alanı dışında bilip bilmeden bomboş şekilde atıp tuttu, oradaki konuklar nezaketlerinden bir şey demedi kendisine. ama ben buna rağmen ilber ortaylı bomboş bir adamdır diyemem, çünkü değil.

    siz istiyorsunuz ki ilhan tekeli çözümü size hap olarak sunsun, alanında uzman herkes size 5 yaşında çocuğa anlatır gibi her şeyi anlatsın, sokaktaki de her şeyi anlasın. yok öyle bir çözüm. sokaktaki zaten balkonu eve katmanın, gasp ettiği alana yaptığı kaçak binaya yapı kayıt belgesi almanın peşinde. bu adamın dediklerini azıcık okumuş, etmiş insanlar olarak sizler anlamaya çalışacaksınız, sorgulayacaksınız, politikacılarınıza neden bu uzmanları dinlemiyorsunuz diye hesap soracaksınız. anlamadığınız noktada da "bilgim yetmedi" deyip, bilene saygı duyacaksınız. egolarınız öylesine yüksek ki, konu hakkında bilgisizliğinizden kaynaklı sıkılmışlığınızı karşı tarafa yansıtıyor, onun hatası diye göstermeye çalışıyorsunuz. tevazu iyidir, öneririm.

    ilgili yayında bomboş konuşan arıyorsanız eğer, o kişi dekan hanımdır mesela. linkedin ağzıyla takılan (ki orada gerçekten de aktiftir, bol bol bomboş teknoloji ve futurizm haberi repost eder), kendi reklamının peşinde o panelden bu panele koşan new age bir akademisyendir.

    özetle altın değerinde tecrübe ve bilgisini aktaran birinden neler kaparım demek yerine, 85 yaşında adam yavaş konuşuyor diye 1,5 hızla izleseydim keşke diyorsunuz çünkü instagram reelslerinden, tiktok videolarından algınız ve beyniniz öylesine bozulmuş ki oturup alanında ciddi ve birikimli bir insana 1 saat kulak kesilemiyorsunuz. umarım ekrana ortaladığı devasa kafası ile gözlerini belerten youtuber'lardan biri bu konu hakkında yarım yamalak bilgisiyle bir video çeker de, ilhan tekeli bu yayında "bomboş" neler dedi, siz de anlarsınız.
  • adam 85 yaşında. saygılı olun biraz, siz 85 yaşında nerede olacaksınız bir düşünün
  • güzel yanaklı hocamız
  • o son “düştüm” deyişi ile kucağıma alıp kaldırma isteği uyandıran kıymetli büyüğümüz. inşallah hiç birşey olmamıştır, yaşı ileri sonradan araz çıkmaz umarım.
  • düşme videosunu bu sabah gördüğüm şehir plancısı. sabahtan beri en az 50 kere izlemişimdir. her defasında kahkahalara boğuluyorum
  • kemalizm ve atatürk'le ilgili gündem yaratan açıklamalar yapmış; http://www.milliyet.com.tr/…detay&articleid=1013997
hesabın var mı? giriş yap