• osmanlıların "cihan devleti" dedikleri devletin son padişahı. ikinci mustafa' yı anlayabilmek için öncelikle hangi şartlarda tahta çıktığını anlamak gerekir.

    tahta çıktığı dönemde kutsal ittifak savaşları sürüyordu. kutsal ittifak savaşları sıradan avusturya osmanlı savaşlarıyla alakası olmayan bambaşka bir mantıkla yapılan savaşlardır. nasıl mı?

    osmanlı devleti kanuni' den beridir macaristan hakimiyeti için avusturya ile mücadele içinde olmuştur. bu mücadelede osmanlı, avusturya karşısında aynı iran' da olduğu gibi tam bir üstünlük kuramamıştır. coğrafi konum, avusturya ordusu' nun osmanlı ordusu karşısına çıkmaması, siyasi destekler vs. sebeplerini sayabiliriz. fakat sonuç olarak kanuni' nin ömrünü vakfettiği macaristan meselesi, macaristan' ın bir kısmının avusturya hakimiyetinde kalması, buna karşılık bu topraklar karşılığında avusturya' nın vergi ödemesi şeklinde çözülmüştür. yani osmanlı' nın çıkış noktası olan "macaristan' ın tamamının osmanlı toprağı olduğu" iddiasından vazgeçilmiştir. bu vazgeçişin osmanlı' nın en güçlü olduğu kanuni döneminde olması ilk başta şaşırtıcı gelebilir ama hiç de şaşırtıcı değildir. bunu anlamak için önce avusturya'yı tanımak gerekir:

    avusturya denilen devlet bugünkü avusturya gibi değil, kutsal roma-germen imparatorluğu ve ispanya ile sıkı ilişkileri olan güçlü bir devlettir. ordusu, osmanlı' nın o güne kadar savaştığı küçük prensliklerin ordusuna benzememektedir. gerçek bir imparatorluk ordusudur. osmanlı' nın güçlenmesi sırasında macaristan ve iran gibi prenslik değil de gerçekten büyük devlet vasfına sahip devletler karşısında zorlandığı göz önünde bulundurulursa avusturya karşısındaki durumu daha iyi anlaşılabilir. kanuni, gerek viyana kuşatması sırasındaki direnişte gerekse büyük almanya seferinde (her ne kadar imparatorluk ordusu osmanlı ordusu karşısına çıkmamış olsa da) avusturya' nın diğer devletlere benzemediğini ve yenmenin çok güç olduğunu anlamıştır. daha o zaman osmanlı' nın doğal sınırlarına ulaştığını kabul etmiştir ve politikasını avusturya ile dengeli bir siyaset izleme üzerine kurmuştur. dikkat edilirse avusturya-osmanlı anlaşmasından sonraki bütün savaşların mahalli seviyede olduğu, osmanlı' nın bir daha asla avusturya ile topyekün savaşa girmediği görülebilir. divanın politikası tamamen şimdiki durumu koruma üzerinedir. ta ki merzifonlu kara mustafa paşa adında biri tarih sahnesine çıkana kadar.

    merzifonlu kara mustafa paşa sadrazam olmadan önce birkaç avusturya-osmanlı savaşı olmuştu ve osmanlı lehine birkaç sınır düzenlemesi ile sonuçlanmıştı. merzifonlu' nun isteği avusturya' ya gerçekten boyun eğdirmekti. bu nedenle osmanlı' nın çok uzun süreden beri gelen avusturya politikasını padişaha haber bile vermeden değiştirdi. budin ile viyana arasındaki yanıkkale' ye saldıracağına doğrudan viyana üzerine yürüdü. bu yürüyüşten kuşatma başladığında ancak haberi olan padişah, "önceden bilseydin izin vermezdim." demiştir. ii. viyana bozgunu ve ardından gelen kutsal ittifak savaşlarında osmanlı ordusu yenilgi üzerine yenilgi aldı. arka arkaya padişahlar değişti ama sonuç değişmedi. devlet tarihinde hiç karşılaşmadığı bir şeyle karşı karşıyaydı. ii. murat zamanında fethedilen niş bile bir ara düşman eline geçti. işte ii. mustafa böyle bir ortamda tahta geçti.

    padişahın işi hiç de kolay değildi. karşısında güçlü avusturya' nın yanında lehistan, rusya ve venedik vardı. en büyük düşmanla bizzat savaşmak üzere sefere çıktı. iki kez avusturya ordusu' nu yendi fakat arka arkaya alınan yenilgiler divanda o kadar etki bırakmıştı ki vezirler padişahın kazanılan zaferi genişletmek için macaristan' a girmesini engellediler. iki seferde de ordu avusturyalıları imha ettikten sonra ne bir kale ne de bir toprak almadan geri döndü. avusturya hala macaristan' ın büyük bölümünü ve budin' i elinde tutuyordu. padişah üçüncü kez sefere çıkma kararı aldı.

    ii. mustafa önderliğinde başlayan sefer sırasında macaristan' a girilmesine karar verildi. zenta' da köprü kuruldu ve ordu nehri geçmeye başladı. fakat osmanlılar daha önce yaptıkları bir hataya düştüler. eski savaşlarından birinde avusturya ordusu osmanlıların nehri geçmesine izin vermiş, ordunun yarısı nehri geçmişken köprüyü top ateşine tutup çökertmiş, kendi tarafında kalan askerleri bozguna uğratmıştı. osmanlılar bundan ders alacaklarına tekrar tedbirsiz şekilde nehri geçmeye başladılar. geçiş sürerken avusturya ordusunun yaklaştığı haberi geldi. bunun üzerine zaten en başından beri macaristan içlerine ilerleme fikrine karşı olan sadrazam ordunun yenileceğini düşünerek hiç olmazsa kalan kısmını kurtarmak için karşı tarafa geçişi oldukça yavaşlattı. padişah ise tam tersine bir an önce ordunun tamamının karşı tarafa geçip savaş pozisyonu almasını istiyordu. bu duraksamayı gören avusturyalılar cebri yürüyüşle osmanlı ordusuna yaklaştı ve orduyu ikiye ayrılmış şekilde yakaladı. hemen köprüyü havaya uçurdu ve karşıya geçmiş askerlere saldırdı. o zamana kadar karşıya sadece yeniçeriler geçirilmişti ve son askere kadar savaştılar. tamamen yok olmadan önce bozgundan sorumlu tuttukları sadrazamı da parçaladılar. ordunun yarısının imha olması üzerine sefer iptal edildi ve geri dönüldü.

    zenta bozgunu' ndan sonra ii. mustafa bir daha sefere çıkmadı ve barış yapılması gerektiğine karar verdi. böylece osmanlılar batının üstünlüğünü kabul ettiler ve macaristan' ın temeşvar haricinde avusturya' ya ait olduğunu kabul ettiler. barış sağlanınca, tahta çıkar çıkmaz "bize rahatlık haram, biz rahat ettikçe millet acı çekiyor." diyen padişah bu sözünü hemen unuttu. edirne' ye yerleşerek av eğlencelerine başladı. uzun süre istanbul' a uğramadığı için istanbul ekonomisi olumsuz etkilendi. esnaf ve yeniçeriler padişahı istanbul' da istiyorlardı. büyük bir kalabalıkla edirne' ye yürüdüler ve padişahı tahttan indirdiler. 8 yıllık ii. mustafa saltanatı böylece bitti.

    ii. mustafa tahtı devrederken kardeşine kendi padişahlığı döneminde hayatına dokunmadığını, aynı saygının da kendi hayatına gösterilmesini istediğini söyledi. tahttan indirilme olayının bir gün onun da başına gelebileceğini söyleyerek sorumlulardan intikam almasını istedi. yeni padişah isyancıları önce en üst rütbelere getirerek ödüllendirdi. hiçbirinin şüphesini çekmemeye çalıştı. zaman geçtikçe hepsini teker teker makamlarından alarak idam ettirdi. bütün bu olaylar batılıların "osmanlılar her zaman bir efendiye sahip olmuştur fakat hiçbir zaman bir imparator tarafından yönetilmemiştir." iddialarını doğruluyordu.

    ii. mustafa tarihin akışının kaçınılmaz olarak değiştiği bir dönemde padişahlık yapmış ve tek başına bu akışa karşı durmuştur. biraz talihli olsaydı belki de bu akışı değiştirebilirdi. fakat yanında kendi ayarında hiçbir devlet adamı bulamadı. ondan sonra hiçbir padişah bir daha ordunun başında sefere çıkmadı. hiçbir padişah bir daha batıya kafa tutmaya cesaret edemedi.
  • tarih anlatımında ismi fazla anılmayan padişahların en kayda değer olanlarından birisidir,

    bizzat katıldığı zenta muharebesi'nde (karlofça'dan önceki savaş ama bizim kitaplarda hiç adı geçmez ya da kutsal ittifak savaşları diye geçer) çadırı düşman eline geçme tehlikesi atlatmıştır.

    bozgun öyle büyüktür ki, askerlerimiz istanbul'a artık üçer beşer kişilik gruplar halinde gelmişlerdir. ordunun halini gözünüzün önüne getirin, askerler kafasına göre başkente dönüyorlar. niye? çünkü ricat etmeyi yani geri çekilmeyi bilmiyoruz. hatta ordu geri çekilmesin diye bir köprü, kendi paşalarımız tarafından top arabalarıyla kapatılmış bunun neticesinde köprü ve nehir kenarı, savaş tarihimizin önemli kıyımlarından birine sahne olmuştur.

    bu durumun, bugün bizim milli futbol takımımızla ne kadar benzer olduğu da gözden kaçırılmamalıdır. duygusal yapı, ilk anda darbe aldıktan sonra, toparlanamama ve panik durumu... çünkü sistemin yok, planın yok, b planın zaten yok. allah ne verdiyse saldırma buna ek olarak yüzlerce yıldır kullanılan türk savaş usulu üzerine dayalı muharebeler...

    işte ii mustafa dönemi zenta öncesi ve sonrası diye ikiye ayrılabilir. savaştan sonra, ii mustafa gitmiş, yerine adeta yeni biri gelmiştir.

    savaştan önce, camilerde hocalar padişahın yiğitliğini övmekte (diğer girilerde sebepler zaten anlatılmış), ülkenin eski günlerine döndüğü müjdelenmekte, roma'nın fethinin an meselesi olduğu düşünülmektedir.

    savaştan sonra ise, kendine eğlenceyi, israfı haram kılan padişah, zevke ve muhabbete dalıyor, av partilerinde gününü gün ediyordu. istanbul'a gelmekten ise imtina ediyordu.

    padişahın başını esas yakan ise hocası şeyhülislam feyzullah efendidir. oğullarını ve damatlarını ikbal basamaklarında üstlere çıkarmayı ihmal etmeyen bu zat-ı namuhteremin adı akçeli işlerde de geçmekteydi. yeniçeri ve sipahilerin şiddetli itirazlarına rağmen, ii mustafa hocasını desteklemekten geri durmuyordu.

    bütün paşalar ve asker şeyhülislama karşı diş bilerken, bir tek padişah onun arkasındaydı.

    herkes kellesini ya da azlini istedikçe padişah hocasının arkasında durdu, zaten kendisine heyecan aramakta olan asker takımı da savaş vardır, cuma namazı yoktur dedi ve toplanıp edirne üzerine yürümeye başladı.

    ii mustafa öyle sinecek adamlardan değildi belki ama birçok padişah gibi onun da bir tarafı yağmaya gidecek olsa dahi haberi olmazdı zira edirne'deki askerler istanbul'dan gelen orduyla çoktan anlaşmıştı bile.

    iki ordu tam karşılaşmış, savaş başlayacakken, padişahın ordusu tıpkı braveheart'daki irlandalılar gibi karşıya geçtiler ve padişah maiyetiyle birlikte sap gibi ortada kaldı.

    kaçınılmaz sonun geldiğini anlayan mustafa bunun üzerine derhal atına atlayıp, şehzade ahmed'in yanına gitti ve kendisini padişah ilan etti.
  • kendisi gözü kara ve yaman bir padişah olsa da paşaları ve vezirleri bir boka yaramayan adamlar olduğundan batıya yaptığı seferlerden eli boş dönmüş, son seferi zenta savaşı'nda ise osmanlı'nın bir daha batıya karşı burnunu bile kaldıramayacak kayıplar vermesine engel olamamıştır.
  • dördüncü mehmet' in büyük şehzadesidir.
    sefere çıkan osmanlı padişahlarının sonuncusudur.
    1687 ' de babası tahttan indirildiğinde hükümdarlık için ideal adayken, ekber evlâd olan dördüncü mehmet' in kardeşi ikinci süleyman tahta oturtulmuştu. ikinci süleyman öldüğünde ise yine ekber evlâd olan ikinci ahmet tahta oturtuldu. nihayet ahmet' in ölümünden sonra mustafa 1695' te tahta oturtuldu.
    saltanatı 1695 - 1703 yılları arasındadır.
    1703 ' te, tarihe edirne vakası veya feyzullah efendi vakası diye geçen korkunç ayaklanma neticesinde tahttan indirilip, 11 şehzadesiyle birlikte istanbul' a getirilip topkapı sarayındaki kafes kasrına kapatıldı.
    tahttan çekilerek yerini kardeşi üçüncü ahmet' e bıraktı.
    yine aynı yıl ya üzüntüden yaşama isteğini yitirerek ya da bilinmeyen bir nedenden öldü.
    oğulları ; birinci mahmut, mehmet, selim, murat, ahmet, üçüncü osman, hasan, hüseyin, küçük ahmet' tir.
    mahmut ve osman padişah olmuşlardır.

    tema :
    (bkz: osmanlı şehzadeleri)
  • nakkaş levni'nin yaptığı ii. mustafa portresine* baktım da amma şişman adammış. özellikle seferden sonra bol bol çikolata yemiş olmalı mutlu olmak için. koskoca padişahı ne hale getirmişler. ah be dedeciğim keşke salmasaydın kendini bu kadar.

    nereeeden
    nereye
  • zenta savaş değil pusuya düşürülmedir, bu bir.
    ordu içinde ki ajanlardan biri düşmana ötmüştür ve köprü geçişi sırasında top yağmuruna tutulunca üst düzey komutanlar, sadrazam ölmüş ve padişahın kendi çadırı dahi düşman eline geçmiştir.

    istanbul'a bölük pörçük askerlerle dönmek zorunda kalmıştır.

    kendisi son cihangir padişahtır ve dedesi yavuz sultan selim'e benzetilir.

    iki kere avusturya macaristan ordusunu tokatlamış kışı zenta bölgesinde geçirip geri viyana'ya hücum edecektir.

    son defa ordusu başında savaşa giden padişahtır.

    kişisel görüşümse zenta bozgunundan sonra yapacağınız işi skeyim diyerek edirne'de kendisini ava vermiştir.

    ve kendisini tahttan indirmek için istanbul'dan gelen orduyu kendi ordusuyla karşılamış ve savaşacak iken kendi ordusu tarafından ihanete uğraması sonucu tahtı devretmiştir.

    velhasıl kelam yanlış zamanda gelmiş doğru bir generaldir.
  • her sene sınavda cıkar diye ezberliyorum adamı
  • 1695'te lugoş ve 1696'da ulaş'ta avusturyalılara karşı zafer kazanmıştır. ancak 11 eylül 1697 zenta'da osmanlı ordusu korkunç bir bozguna uğrayınca, bir daha sefere çıkmamış, kendini av işlerine bırakmıştır. av sevdası bakımından babası dördüncü mehmet'ten geri değildir. devlet işlerini ilk dönemde amcazade hüseyin paşa üstlenirken zamanla şeyhülislam feyzullah efendinin nüfuzu artmıştır. padişahın edirne'den gelmek istemeyişine ve karlofça antlaşmasına tepkili olan istanbul esnafı, yeniçeriler ve ulemanın çoğunluğu 1703'te istanbul'dan gelerek padişahı indirmişler, feyzullah efendi'yi ise öldürmüşlerdir. (bkz: edirne vakası)
  • son kez avrupa'dan cariye getiren padişah.
  • 15 temmuz 1703'te istanbul'da yeniçeriler ve esnaf, at meydanı'nda toplandı. tarihe "edirne vakası" olarak geçen ayaklanmaya 20 bini asker, 50 bin kişi katıldı. isyancılar edirne'ye yürüyüp ikinci mustafa'yı tahttan indirdi.
hesabın var mı? giriş yap