• oyle uzun uzadiya kritik yazmayacagim. yarrak gibi bir oyun. paraniz cebinizde kalsin. uzun zamandir izledigim en kotu oyundu.
  • engin günaydın ve cengiz bozkurt isimlerini görünce hiç düşünmeden “helali hoş olsun” diyerek parasını verip 1. kategoriden 4 bilet aldığım, eşimle ve arkadaşlarımla gittiğim oyun.

    oyunun kötülüğü bir yana, özellikle bu saydığım 2 dev oyuncuya çok ama çok kırgınım.

    oyunun hazırlık aşamalarında, provalarda veya seyirci önüne çıkmadan önceki herhangi bir aşamada “biz seyirci olsak bu oyunu beğenir miydik?” diye kendinize hiç sormadınız mı?

    “bu insanlar binlerce lira verip gelip bizi seyredecekler, buna değecek bir oyun mu hazırlıyoruz?” diye hiç kendi kendinize sorgulamadınız mı?

    zamanım çalınmış gibi hissediyorum. böyle bir ekipten böyle bir sonuç çıkması beni ülkem adına endişelendiriyor. hayran olduğumuz insanlar bile vasatın çok altında şeyler üretmeye başladı. gün geçtikçe her alanda geriye gidiyoruz. o kadar olmamış bir oyun ki, izlerken içime bir sıkıntı çöktü ve bunları düşündüm. bir an önce bitsin istedim.

    ekipten biri buradaki yorumları okur ve morali bozulursa kendisinden özür dilerim ama ben bu oyuna 6.209 tl verdim. kendilerinin de bana bir özür borçlu olduğunu düşünüyorum.

    kısacası sakın kadroya kanıp bu paraları verip gitmeyin. hem paranıza hem zamanınıza yazık.
  • oyun, orijinal adı 'il était une fois... la vie' olan, vücudumuzu tanıyalım ismiyle televizyonda gösterilen 1986-87 yapımı animasyon filminin bir uyarlaması sayılabilir.

    bu fikrin bir komedi olarak sahnelenmesi; yazan, yöneten ve oynayanın engin günaydın olması sebebiyle büyük bir beklenti ile oyunu izledim fakat biraz hayal kırıklığı oldu.

    oyun, aldatılan bir erkeğin eşini yakalaması üzerine düşüp bayılması ve o sırada vücuttaki hücrelerin yaşadıklarını göstermeye başlıyor. bu haliyle sizi heyecanlandırıyor. o an vücutta aklın ve duyguların verdiği tepkiler üzerine konuşmalar iyiydi derken, videoda yaşanılanlar, yani adamın aldatılması ile vücudunun verdiği tepkiler arasındaki bağlam tamamen kopuyor ve hücreler ne idiği belirsiz bir olaylar silsilesi içine giriyor.

    olaylar da, tavşan kaç tazı tut misali, sırf olmak için oluyor ve genel hikayeye hiçbir şekilde hizmet etmiyor ve tekrar tekrar aynı şeyler yaşanıyormuş hissi yarattı. oyunun ana fikrinin potansiyeline güvenerek, karşılıklı konuşmalardaki mizah, başka bağlamlardaki konulardan aşina olduğumuz ve sırf 'hücreler'in bunları söylüyor olmasından dolayı komik olmasıyla sağlanmaya çalışılmış ve bu da oyunun metnini çok zayıf bir hale getiriyor.

    normalde müzikallerde, danslı ve müzikli kısım, oyunun bir bölümünde yaşanılan veya yaşanılacak duygu yükselmelerinin/vurucu olduğunu düşünülen anların bir punch'ı gibidir. yani oyunun metninden güç alır ve vermek istenilen duygu en güçlü haliyle izleyiciye aktarılır. burdaysa dans ve müzikli kısımlar yine oyundan bağımsız bir şekilde, olmak için vardı.

    engin günaydın'ın oynadığı profesör yağ'ı burhan altıntop canlandırmış desem abartmış sayılmam. burhan altıntop efsanesinin verdiği rahatlığa güvenilerek karakter bunun üzerine inşa edilmiş. her ne kadar sevsem de, engin günaydın gibi bir oyuncunun farklı bir ruh vermiş olmasını beklerdim.

    özetle, iyi bir fikir; zayıf bir metin ve ikili hikayeyi neden sonuç içinde bağlayamayan; oyunda şu da olsun bu da olsun diyerek dans ve müzik eklendiği izlenimi veren ve seyirciden puan almak için oluşturulan replikler ve mizansenle heba edilmiş.
  • bilet fiyatları çıldırmış olan oyun. en uygun bilet fiyatı 1050 tl. 2 kişi tiyatro bileti asgari 2100 tl! öncesinde bir şeyler yiyelim derseniz o paranın yarısı kadarını da gözden çıkarın, benzin ve otopark parasını da eklerseniz ortaya çıkan rakam içler acısı. tiyatro oyunu izlemek böylesi lüks olmamalı.
    bugün bu kadar yoz ve yüzeysel oluşumuzun sebeplerinden biri de toplumu sanatsız bırakmak değil mi? eğitimsizlik zaten galip geliyor, bir de bu aşırı bilet fiyatları için enflasyon gerçeğinin ardına sığınmamalı artık, daha özverili olmalı, daha geniş kitlelere dokunmalı sanat. "sanat sanat için midir toplum için midir?" denir ya, çoktandır toplum için olmaktan çıktı bu ülkede, kimse elini taşın altına sokmak istemiyor, herkes için olması gerekenler giderek daha da lüks, erişilemez, tek kitleye hitap eder hale geliyor.

    edit.imlâ
  • keşke bilete verdiğim 1550 lirayla 25 tane bira alsaydım
  • 2006 yılında oyundan bahseden entry var ne garip
  • dün akşam gittiğim oyun.
    bu kadar kötü yorumu, bu kadar düşük puanı bir tiyatro oyunu için hiç görmemiştim, fazla abartıldığını sadece popüler oyuncular olduğu için bu kadar kötülendiğini sanmıştım.
    dün akşam gittim.
    45 dakika zor dayandım ve arada çıktım, ara olduğu an çıkmama rağmen güvenliğe sordum "30 kişi çoktan çıktı" dedi adam.
    fikir güzel, ilk 10-15 dakika fena değil ama gerisi o kadar kötü ki. o kadar büyük hayalkırıklığı oldu ki, oyunculuklar, yapılmaya çalışılan şey, müzikal denemeleri, komedi denemeleri, ses, ezber her şey çok kötüydü.
    böyle bir kadro nasıl böyle bir iş çıkarır anlamak mümkün değil. böyle bir oyuna, düzene, sese, oyunculuğa (cengiz bozkurt iyiydi bir terk) 1500 tl istemek kesinlikle insafsızlık, aç gözlülüktür.
    inanılmaz bir fiyat bu, çöpe gitti bu para çok üzgünüm.

    kadronun tamamını sever ve gülerim, kendimi gülmek için zorladım diyebilirim yani şimdiden söyleyeyim.
  • üst edit: ayrıca belki de bir özür: oyun sadece 3 kategoriden oluşmuyormuş. 3 ayrı kategori daha varmış çok sonradan gördüm. onlar da nispeten alınabilir fiyatlar. alice müzikali gibi diyebilirim. fakat yine de ilk üç kategoriden alınmaz. orası kesin.

    tiyatro çok severim. sömestrda da gidelim, güzel bir gülelim, oyuncu kadrosu da güzelmiş diye düşünürken bilet fiyatlarına bakma gafletinde bulundum. siz ciddi misiniz? bu fiyatlarla tiyatro nasıl halka hitap edecek? asgariden çalışmıyorum, tuzum kuru, kendimden başkasını geçindirmiyorum üstelik cimri de değilim fakat 3.kategoriden bile bu fiyatı ödeyip gitmem bu oyuna. gidemem değil bakın, “gitmem”. ki bence sabancı ve koç olmayan herkesin boykot etmesi gerekir bunu.

    bu bilet fiyatlarının meali “biz all star kadroyu kurduk, gülmeli mülmeli bir şeyler de yazdık, insanlar bizi görmek için bile olsa bu parayı verir”. tiyatroya gayet iyi para vermişliğim var fakat bu bildiğiniz enayi avı gibi çok üzgünüm.

    an itibarıyla bilet fiyatları: 1.kategori 1550 tl, 2.kategori 1250 tl, 3.kategori 1050 tl.
    kalsın ben almıyım.

    edit: duramadım doldurup duruyorum kendimi (bkz: pms) swh ben bir bilete dört haneli rakam vereceksem the weeknd gibi yabancı birinin konserine gidiyor olmam lazım. kusura bakmayın türk işi bir oyuna günümüz gelir gider hesabımla bu parayı asla vermem. cidden keriz avına döndürmüşler işi..
    neyse tamam sustum.
  • ünlü isimlere güvenip gidilen, ilkokul piyesi kıvamında, insanın aklıyla dalga geçen, pahalı bir dolandırıcılık faaliyeti olarak nitelendirdiğim, oyun demeye, tiyatro demeye bin şahit isteyen şey.

    diyaloglar berbat. sahneler ve olaylar birbirinden alakasız. hiçbir şeyi birbirine bağlayamıyorsunuz. espri deseniz 1 tane ya var ya yok.

    bu kadar aklı başında, yıllardır beğenerek izlediğimiz, takip ettiğimiz insanların, böyle bir şeyin altına imza attığı yetmiyomuş gibi, üstüne turnelere çıkması ve para talep etmesi inanılmaz gerçekten. hayretler içerisinde bitmesini bekledim. sanki engin günaydın'ın dün akşam aklına gelmiş de bugün sahneye koymuşlar. dekor eh işte denilebilecek şekilde, kostümler yetişmemiş de son dakika bir yerden kiralanmış sanki. 10 dakikalık fikir, kaset doldurmaya çalışan şarkıcı gibi uzatılmış da uzatılmış.

    ayrıca finaldeki o tirat... akla en ihtiyaç duyulan zamanlarda akıl gömüldü gözlerimizin önünde. bir de hiç gerek yokken siyasi göndermeler falan yapılıyor. şaka mısınız? yapmayın gözünüzü seveyim!

    üzgünüm.

    edit: nöronun virüs öldürdüğünü ve ölen yağ hücresini dirilttiğini de gördük. varın siz düşünün.
  • oyuncu kadrosundan dolayı beklentim yükseldi gitmeden sözlükte gezindim beklentim dibe vurdu. buna rağmen hayal kırıklığına uğradım özellikle 2. yarıda. engin günaydından çok büyük beklentilerim yoktu oyunculuk konusunda ama senaryo daha iyi olabilirdi. vavienin senaryosunu yazmış birinden daha iyi performans beklerdim. cengiz bozkurt’un oyunculuğu her zamanki gibi şahane ama onun son sahneleri ve gülse birselle olan sahnelerine katlanamadim. tiyatroyu filmi terkeden insanlara hayret ederdim ya daha ne iyi işin olabilir ki kardeşim diye,ben dün ilk defa erken çıkmak istedim gittiğim bir oyundan. dünya gözüyle burhan altıntop ve erdal bakkal izlicem senaryo önemli değil, bir de param cebime sığmıyor diyorsanız gidin.
hesabın var mı? giriş yap