• sibiryada bulunan tuva cumhuriyeti kaynakli bir vokal teknigi. bogazdan soyleme diye cevrilebilir turkce'ye. bu tarz vokalde, bogaz ve ses telleri manipule edilerek ayni anda 2-3 degisik ses cikarmak mumkun oluyor. soguk iklimlerde yasayan diger topluluklar [eskimolar, finlandiya'daki samiler vs.] arasinda da benzer vokal tarzlari mevcut.
    ilk defa duyan insana bogurme dinliyormus etkisi yapsa da, ozellikle yat kha grubunun calismalari, bu tarza yabanci olanlar icin baslangic acisindan iyi. diger onemli temsilcileri arasinda huun hur tu grubu ve unlu ondar gosterilebilir.
    yakin zamanda abd'de bu tarz muzigi merkezinde bulunduran, ve kor bir blues gitaristi olan paul pena'nin bu vokali ogrenmek uzere tuva ya gitmesini konu alan genghis blues adli belgesel sayesinde, gundeme geldi.
  • cogunlukla kadinlar tarafindan icra edilen geleneksel bir vokal teknigi olmasinin otesinde bir ses ve nefes oyunu. soguk kis gecelerinde erkekler avlanmaya gidince kadinlarin cocuklari eglendirmek uzere kullandigi yontemlerden biri. genellikle iki kadinin yuz yuze yaptigi bir atisma seklinde baslayip bir yarismaya donusur. oyunu baslatan kadin ritmik bir motif bulup aralarda es vererek bunu tekrar eder. karsisindaki aralardaki bosluklari doldurarak ritmi surdurmeye ve yeni motifler katmaya calisir. tikanan, duraklayan ya da gulup oyunu terkeden kadin elenir. sarkilarin icinde tek tek sozcukler kullanilabildigi gibi anlami olmayan fakat sadece dogadaki sesleri taklit etmek uzere kullanilan heceler de bulunur. kullanilan sozcuklerin herhangi bir siirsel dizge halinde olmasi gerekmez. rekkukara adi verilen bir yontem de kullanilir. kadinlarin her biri karsisindakinin dudaklarina elleriyle dokunur ve bu sekilde sarki soylerken bir rezonans da yaratmis olurlar. bazen bir kac kadin bir cember halinde dans ederek sarkilarini soylerler. inuit kimligini ve kulturunu yasatan geleneklerden biri olarak kabul edilir.
    kaynak: folk-fest sohbetleri
  • rusyanın içinde tuva denilen küçük memlekette icra edilen bir şarkı söyleme biçimi, sesteki formantlari ayıklama sanatı. bu teknikle bir kelleden iki ses aynı anda çıkar. genellikle bir tanesi kalın, normal insan sesiyken ikincisi inceden bir flüt veya ıslık gibi çıkar.

    şöyle yapıyoruz:
    simitçilerin bağırışını hatırlayalım: "gevreiiik simiidiyeeaü". işte bu ses (tam simitçi sesi değil ama benzer) khömei'nin en önemli kısmı. bu sesi çıkartabilen olayın yüzde seksenini yapmış demektir. şimdi işte o ses tonuyla "aaa", "eeee, "üüüü" diye bağırırken çok dikkatli bir şekilde dinleyelim. eğer yeterince dikkatliysek uzaklardan bir yerden çok hafif bir ıslık sesi duyacağız. ama duyamazsak üzülmüyoruz, ağlamıyoruz.

    şimdi dilimizi 'l' harfinin olduğu yere getirip damakla arasını çok hafifçe açıyoruz. eğer 'l' bölgesi çalışmazsa 'l' ile 'j' arasını deneme yanılma ile yokluyoruz. bütün bunları yaparken üst paragrafta tasvir ettiğim ıslık benzeri sesi aramayı hiç ihmal etmiyoruz çünkü bulduğumuz anda çenemizi, dudak aralığımızı ağzımızın şeklini filan değiştirip o sesin şiddetini ve notasını ayarlamasını öğreneceğiz.

    ince notalar ağzımız genişken ('i' gibi) dilimiz öndeyken ve küçük bir dil damak aralığından çıkacak, kalın notalar ise ağzımız yuvarlakken ('ü' veya 'ö' gibi) dilimizi daha arkaya getirdiğimizde (hatta bazen geriye kıvırarak) ve göreceli olarak daha büyük bir dil damak aralığından çıkacak.

    khömei etiği:
    1. bazı hayvanlar bu sese çok duyarlı oluyor. onları rahatsız etmekten çekinmiyoruz.
    2. arabanın veya uçağın içindeyken taban sesimizi motorun sesine eşitleyip yalnızca üst harmoniklerin duyulmasını sağlayabiliriz. harmonikler hiç bir şekilde insan sesine benzemediği için kesinlikle deşifre olmuyoruz. "acaba motordan mı geliyor?" gibi taktiklerle işin içinden kolayca çıkıyoruz.
    3. bu zanaati kötüye kullanmıyoruz. "eüü-eüe hüeeüü" diye akdeniz akşamları şarkısını söylemiyoruz.
    4. zanaatimizi başkalarına da öğretiyoruz. bilgi paylaşıldıkça artar, prens adam'lar he-man olur.
  • ben bir bu topragin sesi programin duydugum sarkiyi atylarca soylemeye calismistim olmamisti.
    "eyiyeyiiim oooaauauu uum ak koyunuuuu nideeeeeyiiiim?"
    diye gidiyodu.
    babam delirmisti "yeter ulan gotune sok o akkoyunu!" diye bagirmisti da, oyle vazgecmistim.
  • günümüzde rus federasyonu’na bağlı altay dağlarını da içine alan özerk tuva cumhuriyetinde yaşayan türk boylarının, ciğerlerine doldurdukları havayı kullanarak ağız, gırtlak ve yutakta oluşturdukları rezonansla uzak mesafelere ulaştırdıkları sesler ve aynı tekniği kullanarak söyledikleri türkü ve ilahilerdir.
  • orta asya'nın geleneksel/folklorik müzik türlerindendir. insan sesine (vokal) dayanır. icracıları, gırtlaklarının alt bölgesindeki kasları kullanarak aynı anda birden fazla nota çıkarabilmektedirler. ilk duyulduğunda sesin hangi aletten çıktığını merak edersiniz, tüyleri diken diken eden bu seslerin insan gırtlağından çıktığını öğrendiğiniz zaman da dumurlardan dumur beğenirsiniz. doğal olarak, seslerin perde ve melodi zenginliği yoktur ve tekdüze gelir ama ruh üzerinde muhteşem bir etki bırakır.

    arz ederim.
  • hacivat karagöz neden öldürüldü filminde haluk bilginerin canlandırdığı karagöz karakteri boş zamanlarında çıkardığı seslerle çok güzel örneklerini sunar.
  • "throat singing" tuvada khöömei olarak bilinir. altaylarda ki ismi kai vokal tatarlarda ve hakaslarda ise hai vokal olarak bilinmektedir. khöömei vokal genellikle bu tekniği kullanan kişinin doğada gördüğü şeyleri gırtlaktan yükselen, alçalan, incelen veya kalınlaşan sesler çıkartarak tarif etme sanatıdır. khöömei vokal ile savaşlar, dağlar, ırmaklar, bulutlar, gökyüzü ve çoğunluğu doğa olayı olan bir çok şey anlatılabilir bu o dili kullananın veya şamanın gördüklerine kalmıştır.
    şamanların ayin esnasında da bu şekilde konuştukları görülmüştür.
    bu tarz vokal finliler tarafından da benimsenmiş ve kullanılmıştır.
  • bir açıdan pre-historik heavy metal olarak tanımlanabilir.
hesabın var mı? giriş yap