• tarihte dönüm noktaları vardır. distile içkiler tarihi açısından hendrick’s in 2000 yılında ilk defa piyasaya sürülüşü de bunlardan biridir hendrick’s resmen 21. yy’ın cin yüzyılı olacağını daha en başından ilan etmiş ve yarattığı domino taşı etkisiyle de bunu kanıtlamıştır.

    doğrusu cin rönesansının ilanında ilk kurşunu atan hendrick’s değildi (bkz: #134049538) ancak öncü bombay’in izinde giden hendrick’s tüm dünyanın dikkatini çekmeyi başararak bu devrimi tasdiklemiş oldu.

    hendrcik’s, herkesin bildiği glenfiddich, balvenie, drambuie, monkey shoulder gibi viski ağırlıklı markaları ile tanıdığımız william grants and sons şirketinin cin piyasasına yaptığı iddialı bir giriş olarak karşımıza çıkıyor. firmanın zaten 1960’larda londra’da kapanan bir cin damıtımevinden satın aldığı 2 adet 500 litrelik farklı model harika bakır imbiği bulunuyordu. görsel

    bunlardan biri bombay’in de tüm üretimini gerçekleştirdiği zarif botanikler için ideal buhar infüzyonu sağlayan carter head model imbik. diğeri ise yoğun aromatik tatlar için ideal bennet imbik. birkaç başarısız cin denemesinden sonra, 1990’ların sonuna kadar firma bunları sadece eğitim ve deneysel amaçlı kullanıyor. ta ki dünya yavaş yavaş yeni ve kaliteli cinlere susamaya başlayana kadar. o zamana kadar hendrick’s'in üretileceği girvan damıtımevinde, grants firmasının viskilerinde kullanılan ve başka firmalara da satılan tahıl alkolleri üretiliyordu. ilginç olan bir bilgi de bu nötr tahıl alkollerinden belli bir kısmını beefeater firması cin yapımı için satın alıyordu. neyse ki sonunda beefeater’a satacakları alkolü kendileri değerlendirmeye karar verdiler.

    1999’da koku duyusu konusunda kendisini kanıtlamış lesley gracie’ye firmanın en üst makamından, yeni çıkaracakları cin için çalışmaya başlaması için bir talep geliyor. lesley hanım önce garipsiyor. cin mi? bu devirde cin içen mi kaldı? diyor ilk başta ama madem emir büyük yerden gelmiş o da çalışmaya başlıyor. ancak patronun özel bir talebi var. yeni çıkacak cinin büyük britanya’yı en güzel şekilde temsil edecek olan gül bahçeleri ve salatalık kokularını içermesi gerekiyor!

    hendrick’s cinin yaratıcısı olan bu kadın ‘master distiller’ denince pek akla gelmeyecek bir görünüme sahip, kısa boylu, ak saçları dizine kadar gelen mütevazi bir ablamız aslında. görsel

    fakat dünyanın sayılı cinlerinden birini üreten bu kadının koku ve tat duyusunu kimse hafife alamaz. öyle ki leslie hanım küçüklüğünde kırlardan topladığı çiçek ve bitkileri suda bekletip annesine götürüp ‘bak sana parfüm yaptım’ dermiş. sonradan bu yeteceği üzerine gidip uzmanlaşmış. zaten hendrick’s i yaratırken de kokularla adeta proustvari bir ruh hali ile çalışmış. her koku onu geçmişe götürüyor. tüm kokuları bir anı ile eşleştirerek , çocukluğundan esintiler, hatıralar eşliğinde çalışarak adeta bir parfüm tasarımcısı gibi çiçeksi, ferah, benzersiz ve tam anlamı ile britanya adasının ruhunu yansıtan bir cin çıkıyor ortaya.

    bu cin ardıç, papatya, civanperçemi, limon ve portakal kabukları, orris ve melekotu kökü, kebabe, keraviye, kişniş tohumu ve mürver çiçeği olarak sıralanan 11 botanik içeriyor. ayrıca cine daha sonradan soğuk şekilde damıtılmış salatalık ve bulgar gülü ekstraktı da ekleniyor.

    peki hendrick’s cini bu kadar özel yapan nedir? öncelikle hendrick's cinlerini iki ayrı imbikten aldığı karışımı harmanlayarak şişeleyen ilk firmadır. bugün benim bildiğim kadarı ile hendrick’s cinden sonra bunu yapabilmiş sadece roku cin var. ikincisi hendrick's bu cinleri şişelemeden önce karışıma gül ve salatalık esansı eklemek gibi kuralları yıkan bir hamle yaptı. bu 2 teknik kendilerini açıkça dünyaca ünlü ‘london dry’ sınıfından çıkarıyordu. bilmeyenler için özetlemem gerekirse bir cine ‘london dry’ diyebilmeniz için şişelediğiniz ürünün tek bir distilat olması gerekiyor ve bu karışıma su veya saf alkol dışında hiçbir şey ekleyemezsiniz. zaten riskli olan cin piyasasına böyle alışılmadık hamlelerle girmek de cesaret isteyen bir işti tabii ki.

    bu arada şöyle bir detay var ki cinde salatalık ekstraktı kullanan ilk marka martin miller’s’ dır. hatta onlar bunu hendrick’s gibi bağıra bağıra ilan etmek yerine o zamanlar ingiltere’de tabu sayılan ‘london dry’ sınıfından çıkmamak adına bilinçli olarak ‘gizlediler’. fakat cinlerindeki salatalık kokusu kendilerini ele verdi ve cinlerinden london dry ibaresini kaldırmak zorunda kaldılar. hendrick’s ise hiç lafı gevelemeden direkt kendisini salatalıkla özdeşleştirdi. london dry sizin olsun ben ‘unusal’ bir cinim diyerek adeta sınav kağıdına ‘risk budur’ yazıp ortalığı karıştırdı. görsel

    bir röportajda sayın gracie şöyle diyor “biz hendrick’s'i yaratmadan önce her şey biraz monotondu. pek cin markası yoktu ve hepsi de benzer üretim metodlarına ve tipik britanyalı (london dry) karakterine sahipti. şimdi cin dünyanın her yerinde üretiliyor ve küresel bir ürün haline geldi ki bence bu harika.” lesley hanım bunun en büyük sebeplerinden biri ancak bunla övünmeyecek kadar da olgun biri.
    ve ne kadar alçakgönüllü olduğunu tekrardan göstererek ekliyor “bizi daha en başından beri destekleyen bar çalışanlara çok şey borçluyuz. onları içeceklerle meraklı ve sıradışı şekilde oynadıkları için çok takdir ediyorum. hendrick’s in yükselişi ve cin rönesansının (ginnassaince) oluşması bar dünyası ve kokteyl kültürü sayesinde olmuştur.”

    daha önce de defalarca görüldüğü gibi sadece kaliteli bir ürün üretmek önemli değildir. bunu en yaratıcı şekilde sunup pazarlamasını yapmak da en az o kadar önemlidir. özellikle piyasaya yeni çıkacak ve bir çok kuralı yıkmaya hazırlanan böyle sıradışı bir cini dahice pazarlamak gerekecekti. ve öyle de oldu. 1900’lerin başından esinlenen edwardian illüstrasyonlar, cinin çok eski tarihini anımsatan ilaç şişesi benzeri siyah tasarımı ve insanları salatalıklarla garip pozisyonlarda gösteren kışkırtıcı reklamları ile gerçekten dikkat çekmeyi başardılar. diğer london dry cinlerin aksine hendrick's çiçeksi ve otsu bir ferahlığa sahipti. artık ardıçın ön planda olduğu cinlere rakip olacak farklı bir kategorinin de ortaya çıkışı hendrik’s sayesinde oldu. hendrick’s cinin yaratıcısı lesley gracie ‘biz uzun berrak bir şişe beklerken pazarlama ekibimiz bu siyah şişe ile gelince şok olduk’ diyor. hendrick’s cinin hem piyasaya yeni bir marka ve yeni bir yüz olarak çıkıp hem de 150 yıllık marka algısı oluşturabilmesi de pazarlama ekibinin ne kadar başarılı olduğunun bir göstergesi.

    bir de hendrick’s isminin nereden geldiği konusu var hepsinden ayrı olarak. william grants & sons firmasını kuran mr. grant’in torunu olan janet sheed roberts yeni cin markası için çalışmalar yapılırken grants aile üyeleri tarafından çok sevilen eski bahçıvanları hendrick’ten bahsediyor laf arasında. gül, salatalık, çiçek ve taze kokulardan bahis geçince onun da proust gibi geçmişe gidip bahçelerini ve bahçıvanlarını hatırlaması da gayet anlaşılabilir bir durum tabii ki. böylece firma yeni çıkaracakları markanın isminin hendrick’s olmasına karar veriyor. isme ilham veren janet sheed roberts 2012 yılında ıskoçya’nın en yaşlı insanı ünvanı ile 110 yaşında hayata veda ediyor. onun anısına sadece 11 şişe üretilen 55 yıllık bir glenfiddich edisyonu da mevcut.görsel
    böylece hendrick’s ismi ve tarifi ile iki kadının yarattığı bir marka olarak da takdirlerimizi hakediyor. kadınlara söz hakkı verilen her yerde başarı kendiliğinden geliyor zaten.

    kuruluşunun ardından 22 yıl geçtikten sonra hala lesley gracie’nin master distiller olarak görev yaptığı hendricks şu an cin pazarında dünyanın en çok satan 7. cini olmuş durumda. her sene orijinal hendricks cine yaptıkları bir kaç farklı dokunuşla yeni limited edition cinler de üretiyorlar. bugüne kadar orbium, midsummer solstice, amazonia ve lunar olarak sıralanabilecek 4 farklı edisyon çıkaran marka 2022 mart ayında üretim tesisinin çok yakınındaki deniz kıyısından ilham aldıkları, elle toplanmış deniz bitkileri infüzyonu içeren neptunia’yı piyasaya sürmeye hazırlanıyor. üretim hacminin artmasından dolayı artık 2 imbik ile işlere yetişemeyen firma ellerindekilerin birebir replikası 3 bennet ve 1 carter head imbik daha yaptırdı ve 15 milyon dolar yatırım yaparak 2018’de hendrick’s gin palace isimli tesisi kurdu. cin sarayındaki laboratuarında dünyanın farklı yerlerinden gelen bitkilerle çalışan lesley gracie yeni sürprizlere hazır olmamızı istiyor.

    ‘eğer şirketimiz yeni bir cin markası yaratmak isterse bu harika bir şey olur. çünkü bir çok deney yapıyoruz ve ürettiğimiz bazı cinler harika olmasına rağmen hendricks in tarzına uymuyor. farklı bir şey yapmamızı engelleyebilecek hiçbir şey yok’

    hendrick's'in yeni sarayını ve üretim şeklini verdiğim linkteki 4 dakikalık videodan izleyebilirsiniz. hendrick's gin palace

    son olarak da hendricks cin için yaptığım tat profili grafiğini bırakıyorumgörsel
  • iskocya'da uretilen, tad veren maddeleri arasinda hiyar da bulunmasiyla dikkat ceken, iddialara gore bin cin* icicisinden sadece birinin begendigi cin. tanqueray ve bombay sapphire'in birbucuk misli fiyatina satiliyor.
  • genel olarak çok yoğun, son zamanlarda belki de sadece gin içen birisi olarak diğer ginlerle arasında klasman farkı olduğunu söylersem ayıp olmaz heralde. bombay sapphire, beefeater vs. bir kenara hendrick's bir kenara. türkiye gibi boktan bir ülkede yaşayınca hadi içeyim diyemiyorsunuz tabi, zira fiyatı oldukça uçuk. o kadar para vereceğime gider viski içerim tertemiz derseniz haklısınız derim ama viski hastası olan ben bile ikilemde kalıyorum bazen, tadı o kadar başarılı bu meretin. normalde o kadar para verilip alınmaz ama freeshop'tan falan her türlü alınır, parasına değer yani. üstte de yazılmış, en yakın muadili the botanist var. o da ucuz olmasa da fiyatı daha uygun, dışarıda bir mekanda gin içersem onu içiyorum en azından. hendrick's çoğu mekanda sadece şişe olarak var zaten, fiyatını hiç yazmayayım tam bir moral bozukluğu nedeni.
  • yeni ürünleri olan orbium’u piyasaya sürmüş cin markası.

    henüz tadına bakmak nasip olmadı ama açıklamalarına göre kinin, pelinotu ve mavi lotus çiçeği özleri içeriyormuş.

    toniğe acılığını veren kinin ve absente acılığını veren pelinotu ile harmanlanmış bu cinin oldukça bitter aromalı olduğunu ve kendilerinin de belirttiği gibi “almost certainly not for everyone” olduğunu tahmin ediyorum.

    hendric's orbium
  • istanbulun kavruldugu su gunlerde aksam uzeri bol buz ve bikac dilim salatalikla kendimi simarttigim iskoc gin'i.
    ve tabi ki (bkz: it's not for every one)
  • sadece mide boşsa tonik ile kullanılmalıdır . aksi takdirde beefeaterdan ayırt edemezsiniz bile . herkesin tavsiye ettiği gibi içindeki salatalığın bana aromatik olarak hiç bir lezzet vermediği taraftarayım . benim tavsiye ettiğim içiş şekli şöyle ;

    mide boşsa
    -x ölçek hendrick's
    -x ölçek tonik
    - 1 adet elma dilim lime
    - 5-6 yaprak nane
    - tercihen 2 adet buz

    burda dikkat edilmesi gereken bir husus var , 5-6 yaprak naneyi yıkadıktan sonra alkış tutuyormuşuz gibi 1-2 defa vurmamız gerekiyor . bu sayede nane aroması başarılı bir şekilde cinimize geçiyor . ekşi tadı daha baskın seviyorsanız hazırladıktan sonra çatal vasıtasıyla lime'ı biraz ezebilirsiniz .

    lime'ı nerden bulacağım diyenler için günümüz fiyatlarında macro center'da 3 tanesi yaklaşık 9 lira civarında .
  • süper bir tada sahip içki. bunu limonla servis eden barmen, budaklı meşe odunu ile terbiye edilmelidir. bir iki dilim hıyar, tonik ve buz dolu bir bardak ile birleştirilerek ab-ı hayat niyetine içilir. 2003 yılında wall street journal tarafından dünyanın en iyi cini seçilmiştir.
  • karisimlarinin limon dilimi yerine hiyar dilimi ile servis edilmesi tavsiye edilen leziz cin.
  • ağızda bıraktığı gelen kekremsi hıyar tadıyla sizi alıp çok uzaklara götürebilecek cin markasıdır. kalori miktarı 0'a yakın olduğu için madonna ablamızın spordan sonra gönül rahatlığıyla içebildiği tek içkiymiş. tekel yeni lisans verdi bu cine. siyah tombul şişeli bu cinimiz türkiye'de 90 tl'ye satılırken, kıbrıs fıri şopundan tanesini 35 tl'ye alabilrsiniz. *
  • arkasında "it is not for everyone" yazıyor :) highlanders santeee !!
hesabın var mı? giriş yap