• "anlık hazzın yanında,
    sonsuzluğun lafı mı olur",
    diyor charles baudelaire... kavafis'e de baudelaire'i onamak düşüyor sadece.
  • misafir için hazırlanmış, soğuması için masaya bırakılmış bütün zeytinyağlı dolmaları yeme durumu. (bkz: ünlü türk hedonistleri)
  • yaşam amacının zevk almak ve mutluluktan ibaret olduğunu savunan dünya görüşü
  • içinde bulunduğum inanç sistemidir. neşeli olmak, insanı kutsal bellemek ve küçük çocukları adam yerine koymak kuraldır. yaşamdan zevk almak ve deniz üstüne rakı masası kurmak farzdır. akşamları çiçek sulamak, sardunyaya göz kırpmak, salatayla zeytinyağını buluşturmak ve arada bir dönüp fesleğen koklamak da bu imanın şartlarındandır.

    şarap, bira, rakı, roka ve balıkla konuşmak, sevdiceğin gamzesinde deva aramak ve bilhassa favayla şakalaşmak ise büyük sevaplardandır. şen olasın ege şehri.
  • "tanrı kesinlikle var olmalı. bunca yüksek düşünceli insan varolduğu kanısında olduğuna göre bu kesindir. ama o kadar meşgul olmalı ki koskoca evrende zamanının tamamını insanın mutluluğuna adadığını düşünmek saflık olur." böyle demiş i.ö. 4ncü yy da epiküros!

    oysa elimizde tanrının elimize verdiği şahane bir araç var: haz duygumuz. bizi mutluluğa yönlendiren yaşamdan zevk almamızı sağlayan şahane bir aygıt. insana hazzı çok gören bir tanrı anlayışı ile beyinlerimizi yıkamaya çalışanlara kulak asmayın siz. onlar kendi menfaatleri, şefahatleri için yüzyıllar boyu insanları kandırıp kapalı kapalı ardında bedensel hazları için alemler düzenlediler.

    o halde bırakalım tanrıdan medet ummayı. keyfimize bakalım. dünya nimetlerini tadalım. ama tattıkça bir şeyin de farkına varmakta gecikmiyoruz. bilgisine varmadan yöneldiğimiz her uğraşı başta zevkli iken sonradan sıkıcı derken acı verici olmaya başlıyor. o zaman bir başka şahane aracın daha farkına varmamız gerekiyor. hedonizmi buraya kadar alanlar genellikle bu noktada saplanıp kalıyorlar. hazzı bilgi ile zenginleştirmenin yolunu bulamayanlar elbette kötü örnek oluşturuyor ve anti hedonist propogandanın malzemesi haline geliyorlar.
    http://www.google.com.tr/…rilmiştir?&btng=ara&meta=

    oysa hayır. hayatın gayesini zevk zannedenlerin beyinleri, midelerine inmiş değilir. tersine maddi zevkten başka zevklerin de olabileceğini en iyi onlar bilirler. açı doyurmanın, yetimi okşamanın, düşküne yardım etmenin de bir hazzı tatmin olduğunu da görürler. müziği gürültüden , mizahı kasıklar patlatayana kadar gülmekten , edebiyatı şehvet kokusundan ayırmayı en iyi bilenler yine onlardır.

    evet ömürleri, yeni zevkleri hayal etmekle geçer. zevkin sınırı yoktur. bunun nesi kötü. ama evet tekrarlanan hazlar, tat vermez olur. hazcılığın kendi menfaatlerine aykırı bir toplumsal harekete dönüşmesinden korkanlar bu noktada onları afyon, eroin ve alkol bağımlılarıyla bir göstermeye çalışırlar. hedefler saptırılır. ve bilgiye ulaşan yolun ışıltısı karanlıkla bastırılmaya çalışılır.

    oysa bizzat epikur'ün savunduğu şey ister bedensel ister zihinsel hazzın bilgi ile donanmamış bir beyinde gerçekten de bir yere kadar tatmin sağladığıdır ve tüm felsefesi aslında bu noktadan sonra ikinci aracın "bilgi"nin yüceltilmesi üzerine kuruludur.

    hazcı, onun yaşama biçimini kutsal değerlere saldırı olarak algılayan inanç sahiplerine karşı kayıtsızdır. onlar hazcıyı hergün şarap ve makarna ıle tıkınarak hayattan zevk almaya çalışmakla suçlarken o, bir sonraki öğünde makarna sosuna katacağı hangi baharatın lezzete ne katacağı veya bir mahsül yılının üzüme nasıl olup diğerinden bu denli farklı bir tad katabildiğinin özünü aramaktadır. ama arayışı burada bitmez. giderek herşeyin detayında her kapağı açılmamış kitabın sayfaları arasında yaşamına değer katacak ne yeni bilgiler bulunduğunun heyecanı içinde yaşamaya başlar. ama çözülemeyecek gizemlere kafa yormaz o. bilinemeyeni değil giderek pragmatizme dönüşecek yaşam kalitesini arttıracak pratik bilginin peşindedir.

    inanana yukarıdan baktığı doğrudur. ama aynı zamanda bu, inananın kendisine kin dolu kıskançlık dolu bakışının aksine, "kazımayan" bir bakıştır . onu kendisi ve tanrısından başka birşey bulunmayan koskoca ve sıkıcı evreninde yalnız bırakıp kendi minicik ama detaylarla zengin dünyasına çekilir ve oradan yitip gitmiş uygarlıklardan çok uzaktaki kültürlere kadar sade ama detayda zengin yaşamlara uzanır. çay pişirmenin yüzlerce yolunu öğrenir mesela veya vahşi doğada çırılçıplak kalmanın hazzını...

    sonuç olarak hedonist, zekasının kendisine verilmiş en değerli ödül olduğunun farkındadır ve onu amacına en uygun şekilde kullanmak arzusundadır. gerçek erdemin huzur veren kollarına ulaşmak amacına...

    (bkz: gozumuzun onune cekilen perde/#9108439)
  • epikuros'un haz felsefesi. turkcesi hazcılık. davranislarini, eylemlerini hazza yonelik surdurme, degerlendirme egilimi. pragmatizmle (bkz: pragmatizm) yakin iliskilidir.
    fakat bir felsefi akim olarak "aydinlanma"dan sonra etkisini yitirmistir.
  • hedone yunanca haz ve zevk anlamına gelir, hedonizm ise hazcılık demektir. hedonistler daima hazzın ve zevkin peşinde koşarlar.

    sokrates 'ın öğrencisi aristippos 'un öğretisidir. ona göre mutlak iyi hazdır, hayatın temeline hazzı alır.

    aristippos'a göre; insan davranışlarının ardında mutlu olma isteği vardır, bu da daha çok bedensel hazlarla mümkün olur. epiküros ise en büyük hazzın ruhani olduğunu savunur.
  • aristippos ve epikür tarafından geliştirilen, ahlakın temelinde bedensel (aristippos) ve duygusal (epikür) hazzın olduğunu vurgulayan felsefi akımdır.

    bu iki düşünüre göre en üstün iyilik hazdan gelir, bir şey insana haz veriyorsa doğrudur.

    akımı benimseyenler insanın acıdan kaçınan bir varlık olduğunu, bilinçli olarak hazza yönelerek mutlu olabileceğini savunurlar ve zevk almak insanı ideal yaşama götüren en önemli şeydir derler.

    ortak özellikleri bencillik, kendini beğenme, başkalarını kendi çıkarları için kullanma, eleştiriye kapalı olma şeklinde sayılabilir.

    postmodern dönemde tesettür altındaki kadınlar günah kavramının baskıcı doğasından, bir başka deyişle acısından -cehennem korkusuna rağmen- hazza kaçıyorlar.

    bugün türkiye'de ve özellikle orta doğu'da genelden sıyrılmak, kendini fark ettirebilmek için lüks tüketen, vücut hatlarını belli edecek tarzda giyinen, makyaj yapan hatta fotoğraflarını sosyal medyada paylaşan bir sürü tesettürlü kadın var.

    bu kaçış onları bencilleştiriyor, eleştiriye kapalı, çıkarcı bir hale getiriyor olabilir.

    hazcılık dinin, din ise hazcılığın düşmanı buradan bakıldığında; ama insanları dine yöneltmeye çalışmanın, o tarafa iteklemenin hazcılık akımını beslemesi ironik, kaş yaparken göz çıkarmak oluyor.

    bu kadar hazza düşkün bir kadın profilinin arzu nesnesi olarak erkeğin fantezi dünyasında yer etmesi elbette ki kaçınılmaz.

    din baskısının hazcılığı beslemesi kilisedeki taciz ve tecavüzün, türkiye'nin muhafazakar kesiminde yaşanan gizli eşcinsel ilişkilerin de açıklaması olabilir.

    televizyondaki müge anlı'yla tatlı sert, esra erol'da gibi programlar ülkemizdeki hazcıların toplum baskısıyla yargılandığı programlar; din baskısı hazzı doğurdu, sonuçlarını da toplum baskısı yargılıyor.

    yalnız bir başka noktadan bakıldığında, hazzın alenen gösterilmesi, televizyonda işlenmesi pornografik etki de yaratabilir, izlediğimiz olayların özündeki eylem salt bireysel hazdan oluşuyor, haz bulaşıcıdır.

    neyse konuyu dağıtmayayım, din-hazcılık-toplum arasındaki üçlü ilişkide görüyoruz ki her zaman toplum kazanıyor.

    haz dediğimiz kavramın altında insan egosu var, bireyin toplumun genelleştirdiğiyle kendisini karşılaştırıp o genelden sıyrılmayı istemesi, öne geçmeye çalışması var.

    herkes kendisini ceo olarak görmek istiyor, bu düşünce beyaz yakalılara ya da beyaz yakalı adaylarına haz veriyor; halbuki kimse bu işin sorumluluğunu taşıyıp taşıyamayacağını tartmıyor.

    kadınların tarihsel süreçte feminizm ideolojisini başlatmalarının altında da -hakçalığın yanında- hazcılık vardır, erkek gibi üstün olabilmenin, kendisinin sahip olmadığı imkanlara sahip erkekle boy ölçüşebilme ihtimalinin hazzı vardır.

    görüyoruz ki toplum bireysel hazzı oluşturuyor, birey haz doğrultusunda eyleme geçtiğindeyse sen bizim doğrularımızdan şaştın diyip hemen yargılıyor.

    dinin ise yargılayıcısı somut değil, oysaki toplum sokakta somut olarak reaksiyon veriyor.

    bazen zaman geçiyor, hazdan gelen gelişmeler pornografik etki yaratıyor, yavaş yavaş benimseniyor, toplumun normlarını değiştiriyor, toplumu besliyor.

    din ise değişemeyeceği için, hazzın ve hazdan beslenen toplumun karşısında kalıp güçsüz duruma düşeceği için inanılırlığını yitiriyor.

    ateizmin, deizmin yükselmesinin altında da hazcılık ve hazcılıktan beslenerek değişen, güçlenen toplum normları var.

    din ile ilgili kendi görüşlerimi saklı tutmakla beraber, hazcılığın lisede ve üniversitede bizlere sığ anlatıldığını, hafif geçildiğini, bizim de ister istemez algımızda olduğundan daha masum izler bıraktığını düşündüm bu gece.

    bugün wattpad'da çok eşliliği yücelten, içerisinde zengin erkekler bulunan bir sürü hikaye var ve kadınlar yazıyor, kadınlar okuyor bunları.

    christian grey'in birçok kadın hayranı var bakıldığında.

    kerimcan durmaz'ın haz odaklı yaşamını takip eden, popüler yapan da yine kadınlardı.

    şeyma subaşı'nın kadın/erkek takipçi oranına da bir bakmak lazım, bence kadınlar daha fazladır.

    yani günümüzde kadın, kendine zarar verecek nitelikteki haz eylemini gerçekleştireni bir yandan toplum baskısı sopasıyla hırpalıyor, diğer yandan normalleştiriyor.

    hayat ne ironik değil mi?
  • 2020 yaz mevsimi bitince hayatımın kalanını adayacağım felsefe. zaten uzun zamandır doya doya yaşıyordum artık tam zamanlı yaşayacağım. işlerimi yaz bitince tasfiye ediyorum. taşınmaz gayrimenkulleri kiraya verip kira gelirleriyle günümü gün edeceğim.

    sizi tanıyan çevreniz hedonist yaşam tarzından dolayı açıkça düşmanlık besliyor. akrabanız, uzun yıllardır tanıdığınız arkadaşınız çocuk sahibi olmuş hayatının ekseni kaymış. bakıyor siz istediğiniz an istediğiniz şeyi yapıp haz alıyorsunuz her zaman mutlusunuz doğal olarak hasetlik duymaya başlıyor. bunun da çaresi herkese kapıyı göstermek. kafam çok rahat. eşimi de yıllar içerisinde kendime benzettim. sürekli tatile gidiyoruz. kafamıza ne serse onu yapıyoruz. bizi dünyaya bağlayan bir şey yok. zamanımızı sahte mutluluklar yerine gerçek hazzın peşinde koşarak, en önemlisi haz duyarak yaşıyoruz. sorumluluklar yok. çocuklara gelecek hazırlama endişesi yok. bencillik çok güzel bir şey. kafan rahat oluyor. gerçek bir aydınlanma yaşıyorsun. kimsenin ne dediğini önemsemiyorsun. başkalarının sorunları seni ilgilendirmiyor. kendi sorunların zaten olmuyor. bütün gününü ve haftanı kendine ayırıyorsun.
  • antik yunan'dan günümüze kadar ulaşan hedonizm felsefesi bize haz için yaşama öğüdü veriyor. sizce bu ne kadar doğru?

    filozoflar ve felsefesi serisinin 11. videosunda, hedonizm felsefesi üzerine konuştum.

    izlemek için: link burada

    girizgâh
    hepimiz dünyaya bir kere geliyoruz. tabiri caizse hepimizin tek atımlık kurşunu varken bu şansı nasıl ve ne şekilde değerlendirebilirsek mutlu bir yaşam sürmüş sayılırız?

    size biçilen toplumsal görevler doğrultusunda yaşamak zorundayken, her günü mutlu yaşamanın, özgürce dilediğinizi yapabilmenizin imkanı var mıdır?

    eğer mutlu bir hayat yaşamayacaksak varoluşun anlamı nedir?

    tarih boyunca filozofların hayatın anlamını arıyor olması bir yana bazı filozoflar var ki, anlam aramak yerine anı yaşamayı ve bunu yaparken de en üst düzeyde haz almayı öğütlemiştir.

    hedonizm nedir?
    hedonizm eski yunancadaki hedone kelimesinden türetilmiştir. hedone haz veya zevk anlamına gelmektedir. hedonizm ilk defa (bkz: aristippos) tarafından ortaya koyulmuş bir felsefi düşüncedir. türkçede “(bkz: hazcılık)” olarak adlandırılan bu felsefi düşünceye göre insan yaşamındaki en önemli değerlerin haz ve zevk üzerine inşa edilmesi gerektiğini, bireylerin ideal yaşama ancak bu düşünceyle ulaşabileceğini, mutlak hazzın faydalı olduğunu, acıdan kaçınmak gerektiğini ve sadece haz verene yönelmek gerektiğini savunan bir düşüncedir.

    bu fikri kendi yaşamında uygulamayı hedefleyen kişilere de hedonist denir. hedonistler hazzın veya acının yokluğunun, potansiyel yaşam ahlakını belirlemede en önemli ilke olduğuna inanırlar. zevk almak, haz duymak önceliktir.

    bunlar uyuşturucu gibi zarar veren eylemler olabildiği gibi seks de olabilir, kitap okumak da hatta bazı anlarda hiçbir şey yapmamak da… onlar için özünde değerli olduğuna inandıkları eylem ilk amaçtır.

    hedonizm birçok türle karşımıza çıkabilmektedir.
    zevkin insanların birincil motivasyonu olduğuna inanan normatif hedonizm gibi ya da yalnızca zevk ve acının insanları yönlendirdiğine inanan motivasyonel hedonizm gibi.

    veya seçim yaparken sadece kendi zevklerini düşünen egoist hedonizm ya da tam tersine tüm insanlar için zevk yaratmanın doğru olduğunu düşünen özgecil hedonizm gibi.

    sonuç olarak hedonizm doğru ve yanlışı değerlendirirken özgürlük ve adalet gibi daha üst değerleri ıskalayabilmektedir. bundan dolayı eleştirmenler hedonizmi ahlaki değerler konusunda rehber olabilecek bir düşünce olarak görmemiştir.

    hedonizm felsefesi
    hedonizm felsefesinin ortaya çıkışı antik yunan’a kadar uzanmaktadır. ilk defa aristippos tarafından kurulan kyrene okulunda ortaya çıkan hedonizm, “zevki, insan hayatının tek değer ve amacı sayan, haz veren şeyin iyi olduğunu kabul eden öğreti” olarak adlandırılır.

    günümüz koşullarında bir insanın yaşamı toplumun ona verdiği görevler neticesinde şekillenmektedir. okumak, başarılı bir şekilde mezun olmak, en az otuz kırk yıl boyunca çalışmak, ev ve araba sahibi olmak ve size benzeyecek, sizin gibi yaşayacak bir çocuk yapmak.

    yunan filozof aristippos bu fikri reddetti ve insan yaşamında anlık hazzın önemine vurgu yaparak ertelenmiş zevklere karşı çıktı. bugün onun hakkında bilinenler sınırlıdır ve çalışmaları günümüze ulaşmamıştır ama onun okulunun ortaya koyduğu temel düşünceye göre insanların yarın hayatına devam edeceği garanti edilmemiştir. bu yüzden hayatı ıskalamak büyük bir hata olacaktır.

    o, yaşamın amacında koşulları kendine uyarlayarak hayattaki amacın bedensel zevkler üzerine inşa edilmesi gerektiğini savunmuştur. çünkü zihinsel hazlar bedensel hazlardan daha güçlü değildir. bu sebeple filozof tutkularının kölesi olan bir insan olmamış, koşulları kontrol altına alıp her şeyden zevk duymayı amaçlamıştır.

    antik yunan’da hedonizmi dolaylı da olsa savunan ve yeni anlam kazandıran bir diğer filozof (bkz: epikür)’dür.

    epikür'e göre felsefe, mutlu bir hayat sunan uğraştır. vücudumuzu hastalıktan kurtarmadığı müddetçe bir ilaç, nasıl hiçbir işe yaramazsa, ruhumuzun sıkıntısını gidermediği müddetçe felsefe de, lüzumsuz bir uğraş olarak kalır. insanın dünyada amaçlaması gereken şey, mutlu bir hayattır. eğer mutluysak, her şeyimiz mevcut demektir.

    epikür mutluluğa ve refaha ölçüt olarak haz ve acıyı referans alır ama aristippos’tan farkı onun için zevk sükunete, ruh dinginliğine eş değerdir ve haz, ıstırabın yokluğudur. ıstırabın sebebiyse insanların ölümden ve cezalandırılmaktan duyduğu korkulardır. bu yüzden insanlar para, prestij, güç ve şöhrete sahip olma arzusu duyarlar böylelikle ölüm fikrinden kurtulmaya çalışırlar.

    epikür’e göre ölüm varoluşun sonudur. ahiretteki korkunç ceza hikayelerini gülünç batıl inançlar olarak görür ve ölümün korkulacak bir şey olmadığını söyler. yazdığı bir mektupta: “ruh ölümsüzdür, ölüm korkusu anlamsızdır. biz var iken, ölüm olmayacak; ölüm geldiğinde ise biz olmayacağız.” demiştir.

    hedonizm felsefesi günümüzde çok az filozof tarafından benimsenmiştir ve genellikle (bkz: pragmatizm) yani faydacılık ilkesi altında değerlendirilmeye başlanmıştır. bunu da popüler haliyle ortaya koyan kişi (bkz: jeremy bentham) olmuştur.

    bentham, hazzı eylemlerin kaynağı, acıyı da kaçınılması gereken fiil olarak dile getirmiş, bu fikri ahlak, siyaset, hukuk ve iktisat alanında da genişletmiştir. böylece aristippos ve epikür’ün aksine yeni çağda değerlendirilen hedonizm, bireysel olmaktan ziyade toplumculuğa yaklaşmıştır.

    filozof hayatın içindeki bütün tecrübeler, bütün fikirler ve bütün inanışların temelinde haz ve acının etkisi olduğunu belirtmiştir. bireyler her ne kadar haz ve acıyı sözlü olarak reddetse de bu iki duygunun egemenliğinden kurtulamayacaktır. çünkü bu insanın doğasında vardır. haz mutluluktur ve acı da mutsuzluk.

    fakat bu düşünceyi ham olarak gören bu sebeple biraz daha genişletilmesi gerektiğini düşünen biri vardı. (bkz: john stuart mill)… kendisi bentham’ın yanında büyümüş biriydi ve faydacılık felsefesine onun etkisiyle bağlıydı ama bu faydacı teoriyi biraz daha genişletmemek için bir sebep değildi.

    filozof bu uğurda ortaya bir soru çıkarmıştı.

    mutlu bir domuz mu olmak isterdiniz yoksa mutsuz bir insan mı? mutlu bir aptal mı olmak isterdiniz yoksa tatmin olmamış bir sokrates mi?
    büyük bir çoğunluğun vereceği cevap mutsuz bir insan olmaktı ve bu cevap bentham’ın felsefesine ters düşüyordu çünkü ona göre önemli olan tek şey haz veren deneyimlerdi. nasıl ve ne şekilde olduğunun hiçbir önemi yoktu.

    tatmin olmamış bir (bkz: sokrates) olmak her zaman daha iyiydi. çünkü düşük düzeyli ama sonsuz haz yerine daha üst düzeydeki sınırlı hazlar kişiyi daha çok mutlu edecektir. bu durumda tatmin olmamış bir sokrates olmak, mutlu bir aptal olmaktan yeğdir.
    **
    zevk doyumsuz bir arzudur bu sebeple günümüzde hedonizm hoş karşılanan bir felsefe değildir. çünkü tecrübe ettiğiniz anlık zevk adı üstünde anlıktır ve sonsuza kadar süremez. doğal olarak birey yeni bir haz arzular fakat bu durum bir süre sonra sürekli arayış içinde olan kişiye yük getirir ve haz duygusu yerini acıya bırakır.

    bu yüzden hedonizmi savunan filozoflar olduğu kadar ona karşı çıkan filozofların sayısı da az değildir. çünkü insan varoluşunun nihai amacı hazza yönelmek ve acıdan kaçınmak üzerine inşa edilecek kadar basit değildir. insan için zevkin ötesinde bambaşka bir yaşam daha vardır.

    zihinsel yaşamlarımız, muazzam fikirler ve çok çeşitli düşünceler çevresinde şekillenirken algıları, duyguları, hayalleri, planları ve dilekleri es geçmek doğru değildir.

    haz mutlu bir yaşama eşlik eden sadece bir araçtır. hazzın en yüksek iyi olduğunu düşünmek mutlu bir hayatın önündeki engeldir. her ne kadar haz mutlu yaşamın değerini belirleyen etmen olsa da tek başına bir anlam ifade edebilmesi ancak sonsuz döngü içerisinde yer almasına bağlıdır fakat hedonizm hiçbir zaman sürdürülebilir olmamıştır.

    komedi filmleri insanları eğlendirir ve haz verir fakat hiç kimse sürekli komedi filmi izlemez. aksine biz insanlar dram filmlerini komediye tercih ederiz çünkü bu hayat sadece haz almak için yaşanacak kadar basit değildir. ilham kaynağı olabilecek gerçek hüzün, çoğu insanın tercih edeceği ilk şeydir.

    1974 yılında dr. (bkz: robert nozick) hedonizm karşıtı olarak, “bir deneyim makinesi size hayatınızın sonuna kadar kendi istediğiniz gibi bir sanal gerçeklik sunsa, bu makinaya bağlanmayı seçer misiniz?” diye soruyordu.

    siz olsanız böyle bir makineye bağlanmayı ister miydiniz?

    bu soruyu örnekleyen bir de dizi oldu. (bkz: black mirror)’ın 3.sezonunun 4.bölümünde yayınlanan “(bkz: san junipero)” sanal gerçeklik deneyimiyle, ölümden sonra bile sonsuz mutluluğun yaşadığı bir dünya sunuyordu. gerçek bir dünyadan çıkıp, sanal bir dünyadayken dilediklerinizi özgürce yapabildiğiniz ve istediğiniz zamanda özgürce eğlenebildiğiniz alternatif bir yaşam.

    etik kavram tartışması bir yana dursun sizce bu dünya ne kadar doğal olurdu? ve sizler böyle bir dünyanın mümkün olduğuna şahitlik etseydiniz, bütün doğallığından ve gerçekliğinden uzak yeni bir dünyanın içinde yaşamak ister miydiniz?

    sonuç
    hedonizm bugün günümüz gerçeklerinden çok uzak görünüyor. çünkü zihinsel yaşamımız bize sürekli haz almayı teşvik edecek kadar çıldırmış değil. insanlık yaşadığı müddetçe zarar veren acılardan doğası gereği kaçınmaya devam edecek ama bu da tek başına hedonist bir düşünce içinde olunduğu anlamına gelmiyor.

    hedonizm belki günümüz şartlarına uygun değil ama bize hayatı en azından güzel tüketmek için hatırlatıcı bir güç olabilir. bu yüzden kendinizi mutlu edecek eylemleri belirli bir çıkar gözetmeksizin uygulamaya çalışabilirsiniz. sizi üzecek insanlarla değil, sizi her daim anlayan ve mutlu eden insanlarla iletişim kurmaya devam edebilirsiniz. zevk almayı hayatınızın amacı haline getirmeyin ama zevk almanın değerini de unutmayın.

    çünkü hedonist argümanının doğru söylediği bir şey var, o da yarın gerçekten de hayatta olacak mıyız, bilmiyoruz.
hesabın var mı? giriş yap