• black mirror 3. sezon 2. bölümünün ismi. *

    edit: sezon ilk duyurulduğu dönem 2. bölümdü fakat değişmiş; dost o yeah whiskey uyarısıyla düzelteyim, black mirror 3. sezon 4. bölümünün ismidir.
  • black mirror s03e04'te bahsi gecen sehir.

    bu sezonun veya dizinin su vakte kadar en garip bolumuydu cunku ic karartici bir sonu yoktu. hatta belki bir kisim insan cheesy bile bulabilir ama benim icin dizinin en cok yukseldigi bolum oldu. karakterlerin background'larini bu 1 saatlik bolumde gayet guzel zamanlarda girerek, sasirtici bir yan katmislardi.
    black mirror'a illa hep distopik bir gerilim hakim olacak degil ya! bu da boyle bir bolum olmus iste. iyi ki de olmus.

    --- spoiler ---

    san junipero, insanlara sanal bir olumsuzluk olanagi taniyan, oldukten sonra da bilinclerinin canli bir sekilde saklandigi, herkesin genc, herkesin mutlu oldugu, surekli partilerin duzenlendigi bir sehir.
    isin guzelligi, burayi olmeden evvel de ziyaret edebilmeniz. ama asil onemlisi, oldukten sonra hep burada kalmak..
    ana karakterlerden yorkie henuz 20lerinde genc bir kadinken, tutucu ailesi tarafindan lezbiyen oldugunun anlasildigi gun yaptigi trafik kazasiyla felcli olarak kalmistir. kelly ise kizini ve esini kaybetmistir. huzurevinde kalmakta veya bakicilari tarafindan bakilmakta olan bu iki yasli kadin, san junipero deneyiminde bilinc duzeyinde tanisir ve asik olurlar.

    --- spoiler ---
  • bu bölümde görülen muhteşem manzara, cape town camps bay'e aittir
  • 3. sezon 2. bölüm (bkz: playtest) ve 3. bölüm (bkz: shut up and dance) saçmalıklarından sonra ilaç gibi gelen, tatlı bir bölüm.

    --- spoiler ---

    sonsuza kadar mutluluk, "hepili evır aftır" olayı buymuş işte. hiç de "faking mezarlık" falan değil bence.

    --- spoiler ---
  • öyle bir bölüm ki, içinde hem matrix, hem back to the future tadı alınsın ama ikisinin de ruhu dışında bambaşka bir ruh yakalansın. 3. sezon içinde çok da black mirror dünyası verileri ile benzeşmemesine rağmen en çok etkilendiğim bölüm oldu. üstelik sonu da 'mutlu' olan tek bölüm sanırım, daha ne olsun?

    mackenzie davis ile gugu mbatha-raw ender görülebilecek bir uyum yakalamışlar, onu da belirtmeden geçemeyeceğim.
  • beni ağlamaktan harap eden black mirror bölümü.

    --- spoiler ---

    bölümün açlışından kiefer sutherland'ın vampir filmi "the lost boys"a çaktığı selamla kendi adıma harika bir bölüm olacağının sinyalini vermiştir. tüm bölüm boyunca 80'lerin o keyfini, naifliğini, cep telefonsuz iletişimini kıyafetleriyle, müzikleriyle de hissettirmiştir. "cheesy"nin "cliche"nin ne kadar güzel olabileceğini kanıtlamıştır. bir de bu dünyadan göçenleriniz varsa umarım böyle bir yere gitmişlerdir diye dua ettirmiştir.

    --- spoiler ---

    edit: bir de review verelim
  • (bkz: akiba)
  • black mirror yeni sezonunun * en başarılı bulduğum bölümü. detayı için;

    (bkz: #63708634)

    --- spoiler ---

    buradan da belirteyim sanırım o kelly karakterine wes gibi ben de çok fena çarpılırdım. canım benim.

    --- spoiler ---
  • modern zamanların cennet tasviri.

    --- spoiler ---

    söz konusu sonsuzluk olduğunda herkes bir richard olamıyor tabii.

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    gözden kaçıyor olabilir ama bu bölüm, yapısı itibariyle standart bir kurgu olmaktan çok daha ötesinin anlamını taşıyor.

    birincisi, bölümde anlatılan sistem hiç de uzak geleceğin ve imkansızlığın bir portresi değil. aksine, 20 yıllık bir gelecekte karşımıza çıkabilecek bir şey.

    ikincisi, cennet-cehennem kavramlarına mevcut dünyamızda dayatıldığı haliyle (saçını açarsan yakarım, sefer-cihad yapmazsan yakarım inançları da dahil buna) inanmayanlar için söylüyorum (kendim gibi); eğer "öbür taraf"ı zihnen hissedilebilecek, acının, sonun ve ölümün olmadığı bir dünya olarak tasvir ediyorsak, bu tam olarak budur. yani, cenneti yapmış ulan adamlar.

    ve insanların ebedi yaşam konusundaki takıntıları düşünüldüğünde (malum kültleri yaratacak ya da bunları uyduranlara her istediklerini yapacak, körü körüne bağlanacak kadar), bu tür bir sistemin ortaya çıkmasının ve hastalıkta ya da beden ölümünden sonra uygulanmasının, bir seçenek olarak kaçınılmaz olduğunu düşünüyorum. insanlar bunu isteyecektir. neden isteyecektir; bölümün sonunda, iki kadının da bir araya gelip arabaya bindikleri an düşündüm bunu; özgür iradeleri dahilinde, seçtikleri kişi ile istedikleri şekilde, hissederek, tadarak, kavrayarak yaşıyorlar da ondan. zaten ruh tanımını, eğer orta çağ inançlarının dayattığı şekilde ele almayacaksak; ruh, zihindir diyebiliriz. zaten inanılan öbür dünya kavramı bedenin içinde yer aldığı bir boyut değil. aslında zihinsel bir durum söz konusu. ve bu şekilde var olma şansı, müthiş bir şans olurdu.

    bir dizinin bölümünden ziyade, 1 saatlik uzunluğuyla film tadında izlenen bir yapımdı.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap