• ahh bu ergenler...

    hector diye bağırdık kankss. sabaha kadar ahahaha. kimse anlamını bilmiyoooo ahahaha.

    odtülü de olsa aptal aptaldir.
  • adamın hası.

    ps: achilles'in de amk.

    (bkz: troy)
  • odtü efsanesi

    odtü’de oldukça popüler bir program olan “dc++” hector efsanesinin ortaya çıkışında başlangıç noktasını oluşturur. bu ağ üzerinden çok sayıda porno içeriği paylaşımı yapan “hector” nickli öğrenci kahraman ilan edilir ve kampüsteki öğrenci yurtlarında (8. yurt başta olmak üzere) elektrik kesintisi gibi durumlarda ve devrim stadyumu’nda zaman zaman hector’un ismi haykırılır. başka bir rivayete göre ise bu geleneğin yayılmasında “truva” filmi de etkili olmuştur(achilles-hector düello sahnesi).

    neobeat ve ankara
    ortaya çıkışı büyük oranda 2008-2009 döneminde zirve noktasını yaşayan ankara’daki underground kültürün birikimine dayanan neo-beat, 21 mart 2013’te ilk kez telaffuz edilmesinin öncesinde birçok evreden geçmiştir. hacettepe üniversitesi, odtü, gazi üniversitesi ve ankara ünv.lerindeki sınır deneyime açık bazı öğrenci topluluklarının bir araya gelmesiyle ortak bir üretim alanı oluşturulmuş, sonrasında kadıköy’deki beat çevreleriyle gerçekleşen birleşme neo-beat’in teoride ve pratikte altyapısını meydana getirmiştir. dolayısıyla ankara’dan fazlasıyla etkilenen neo-beat’in literatüründe odtü efsanelerinin özel bir yeri vardır. çünkü birçok arkadaşımız doğrudan hector efsanesinin odtü’de yayılmasında sürecin içinde olmuştur.

    zeytinli fest ve neo-beat
    2014 zeytinli fest, neo-beat’in kitlesel anlamda dışarıya açıldığı ilk etkinlik olarak kabul edilebilir. öncesinde büyük oranda yeraltında olmayı seçen ve dışarıya açık bir etkinlik ya da toplanma çağrısı yapmayan neo-beat bu festivalle kitlelerle buluşmuş ve neo-beat’i son bir yılda dönüştüren birçok isim bu festivalle sürece dahil olmuştur. 2014 yılındaki festivalde yaşadığımız en büyük problemlerden birisi de şarj sorunu nedeniyle iletişim problemi olmuştur. alanda internet üzerinden neo-beat’le tanışıp festivale gelen birçok kişiyle bu nedenle bir araya gelmek mümkün olmamıştır. iletişim büyük oranda telepatiyle sağlanmıştır.

    benzer problemleri yaşamama adına, 2015 zeytinli fest için alandaki bütün neo-beatleri bir araya getirecek bir şifre üzerinde değerlendirmeler yapılmış ve ankara kökenli literatüre atfen bir odtü efsanesi olan hector’un daha önce görülmedik düzeyde bir katılımla bu festivale taşınması amaçlanmıştır. böylece neo-beat’in çağrısıyla alana gelen birbirini tanımayan yüzlerce kişinin birbirini bulmasını sağlamak hedeflenmiştir. bunun duyurusu festivalin ilk gününden itibaren sosyal ağlarda yapılmış, festival alanı çevresinde çok sayıda yazılama yapılmış ve daha önce neo-beat’le tanışmış isimlere bu proje öncesinden aktarılmıştır. neo-beat bu festivale bütün bileşenleriyle katılarak bugüne kadarki en kitlesel buluşmasını gerçekleştirmiştir.

    hector çığlığının bilimsel okuması
    neo-beat’in felsefi özü zen’dir. zen bedenin sınırlarını aşarak bilinçaltındaki gizli enerjiyi açığa vuran teknikler geliştirmiştir. bu nedenle çığlık terapisi, zen ustaları tarafından sıklıkla kullanılan bir yöntemdir. john lennon da bunalım dönemlerinde bir meditasyon yöntemi olarak çığlığın önemine dikkat çekmiştir.

    hector’un neo-beat için önemi
    sözcük olarak hector’u seçişimizin odtü efsanesinin yanında birçok nedeni vardır:
    1.festivalin gerçekleştirildiği bölge antik dönemlerde truva’nın etki alanındaydı. truva tarihinin en büyük efsanesi şüphesiz hector’dur.
    2. hector, askeri ve ekonomik açıdan saldırıyı gerçekleştiren yunan kent devletlerine karşı çok geride kalan truva’yı 10 yıl boyunca ayakta tutmayı başarmış ve hector öldürüldükten çok kısa süre sonra truva düşmüştür.
    3. teknoloji, algılarımızı tümüyle araçlara yönelterek antik dönemlerin yaşam ateşiyle ve dionysos’la bağımızı koparmıştır. metropollerin uzağında, kısa süreli de olsa bir ütopya yaşarken, hector’u anımsamak unuttuğumuz doğamızı anımsamamıza yardımcı olacaktır.

    hector çığlığının zeytinli fest’te yayılması
    festivaldeki neo-beat kitlesinin birbirini bulmak için hector diye bağırmaya başlamasından çok kısa süre sonra bu gelenek festivalin tamamına yayılmıştır. efsaneyi bilen ankara’da yaşayan öğrencilerden de katılım olmuş ve hector efsanesi odtü’yü, neo-beat’i aşarak festivaldeki bütün katılımcıları bir araya getiren bir özgürlük çığlığına dönüşmüştür.

    festival; nietzsche, heidegger ve morrison’ın da ifade ettiği gibi insan benliğinin en çok yükseldiği andır. 69 woodstock’ın 46 yıl sonra bile etkileri hala hissedilmekteyken, zeytinli fest’in bugüne dek ülkemizde gerçekleşen bütün festivalleri aşan çılgın enerjisinde bu çığlığın büyük rolü vardır. birbirini hiç tanımayan binlerce insan, 24 saat boyunca mutluluğunu, melankolisini, heyecanını ve bazen sadece içindeki o tanımsız boşluğu bu çığlıkla paylaşmıştır. dolayısıyla 24 saat boyunca zeytinli fest’te beat enerjisi canlı bir akım olarak aramızda dolaşmış, morrison’ın deyişiyle algının kapılarını hep birlikte aralamamız mümkün olmuştur.

    bundan sonra hector!
    zeytinli fest’te hector çığlığı, pink floyd’un the wall’unda tanımladığı “birlikte ayaktayız, düşeriz bölününce” felsefesinin en açık ifadesi olmuştur. bu çığlık distopyanın ortasında yaşamı savunmaktır. bu gençliğin hala son sözünü söylemediğinin ve geleceğe dair umut adına elimizde çok fazla neden olduğunun ifadesidir. dolayısıyla neo-beat, gittikçe tekdüzeliğe ve otomatizme itelenen metropollere hector efsanesini taşıma kararı almıştır. ve bütün ötekilerin, kaybedenlerin ve umut edenlerin kahramanı truvalı hector, çok sevdiği anadolu topraklarında 3200 sene sonra yeniden onurlandırılacaktır. sonrasında ise bu geleneği kızılay, kadıköy, alsancak ve olimpos gibi noktalar başta olmak üzere türkiye’nin her yerine taşıyacağız.
    hectoooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooor!
  • ilyada'nın asıl kahramanıdır benim için.
    truva'nın acı kaderi herkes tarafından bilinir, daha yeni doğmuşken kahinlerin truva'nın sonunu getireceğini öngördüğü küçük prens paris terkedilip ve fakir bir aile tarafından bulunup çobanlık yapar. maalesef üç tane affedersiniz kuş beyinli tanrıçanın hangimiz daha güzeliz çekişmesi yüzünden her zamanki gibi sorumluluktan kaçan zeus tarafından jüri ilan edilir ve o da klasik bir ergen olarak seçimini kendisine dünyanın en güzel kadınını aşık edeceğine dair söz veren afrodit'i seçer. bu en güzel kızımızın evli olduğu bu anlaşmada bahis geçmez tabii (bu kız bilindiği üzere truvalı diye anılsa da truvalı olmayan helendir ve tarihte ilk kez pantolon giyen kadın olduğu söylentileri vardır, ama muhtemelen asılsızdır bozkırlarda moğol ve hun kadınları bence bundan önce giyiyordu o pantolonları da neyse).
    gelelim hector'a. hikayede en üzüldüğüm karakterdir hector. kendisi tam bir örnek prens ve savaşçıdır, insancıldır, tüm halkı tarafından sevilir ve düşmanları bile saygı duyar ona, ki bilindiği üzere düşmanlarının bile saygı duyduğu bir insan gerçekten bir şeyler başarmıştır hayatta. tanrılar tarafından da sevilir, ama tanrılar tarafından gözden çıkarılmasına engel olmaz bu sevgi. kendisi akhilleus denilen cenabetin karşısına yiğitçe çıkmıştır, ki akhilleus herkesin korktuğu bir savaşçı, genel olarak hiçbir şeye saygısı falan yok, annesi gümüş ayaklı thetis bir tanrıça ve oğlunu bir rivayete göre ateşte tütsülemiş diğer daha popüler bir rivayete göre ise styx'e batırıp çıkarır ki hiçbir şey ona zarar veremesin. ama bir tanrıça olsa da galiba biraz salak olan thetis oğlanı topuğundan tuttuğu için topuğu zayıf nokta olarak kalır. kısaca akhilleus kılıç kesmez ateş yakmaz bir insan iken (dede korkuta döndüm şu an evet) bir de üstüne nefretlik tanrıça athena buna ekipman sağlar (çünkü hanımefendi en güzel seçilmedi yarışmada o yüzden çileden çıktı) yetmez bir de mızrağı akhilleus'la beraber tutup bizzat onu yönlendirir. hector bütün bu dezavantajlara ve tanrıların ona yüz çevirmesine rağmen dövüşmüş, sonra içinde merhametin zerresi olmayan kendini beğenmiş akhilleus'un gözünün döndüğünü ve kaybedeceğini anlayınca kaçmaya başlar. kaçmakta da haklıdır, ordunun komutanı ve asıl prenstir hector, üstüne bir de üç yaşında bir çocuğu ve karısı vardır. sorumlu olduğu insanlar vardır, önemsizce canını bir kenara atamaz. ama akhilleus tarafından yakalanır ve öldürülür. hikayenin en canavarca olaylarından biri de bu anda gerçekleşir, akhilleus hector'un ölü bedenini kendi geleneklerine uygun bir cenaze töreni yapabilsinler diye ailesine vermek yerine janjanlı arabasının arkasına bağlayıp yerlerde sürükler, hem de tüm ailesi kaleden izlerken! bedeni geri vermesi için yaşlı babası kral priamos'un hermes aracılığıyla akhilleus'un çadırına girip oğluna öldüren pisliğin ayaklarına kapanarak yalvarması gerekir.
    hector öldükten sonra bile çilesi bitmez, dolaylı yoldan da olsa ikinci iğrençliğin kurbanı olur. truva düşünce karısı cariye olarak alınır ve tecavüz edilir, üç yaşındaki oğlu ise büyüyüp intikam almasın diye odysseus denilen ikinci kitabın kahramanı ve athena kadar nefretlik beyinsiz tarafından uçurumdan atılıp parçalara bölünür, öldürülür.
    bu iğrenç savaş da kendilerine tanrı diyen bir avuç zavallının (artemis ve apollo'yu, özellikle apollo'yu ayrı tutuyorum, hector'un ölümüne karar verildiğinde tüm tanrılara ağızlarının payını verip gerçekleri söylemeye bir o cesaret etmiştir) boynunda sonsuza dek bir utanç sembolü olarak kalır.
  • italyancası ettore olan isim.

    "menelaos'un -aynı zamanda üçüncü gemi'nin- troya'dan ayrılışının hemen öncesinde kralın sofrasında oturuşum, sağımda kardeşler arasında "karanlık bulut" diye çağırdığımız hektor, solumda inatla susan polyksene. karşımda sadakatsiz kalkhas'ın kızı akıllı briesis'le oturan, insanda sevme isteği uyandıran gencecik kardeşim troilos: kendisini, gururumu okşayan bir şekilde tam da benim koruyuculuğuma bırakmış bir çift." christa wolf - kassandra

    (bkz: hektor/@ibisile)
  • kendisi morrissey'in de dediği gibi "such a silly boy"dur. (bkz: first of the gang to die)
  • saç kurutma makinesi markası. kuaförde gördüm.
  • delikanlı adam
  • "honor the gods love your woman defend your country" -hector prince of troy
hesabın var mı? giriş yap