• bir kadini ifade etmek icin kullanilan nezaket sozcugu. yoreye bagli olarak "hanfendu piskopatlasmayin" telaffuzuna da rastlanir.
  • cins-i latife en çok yakışan hitap biçimidir. woman gibi erkekten türemiş değildir, bayan gibi baydan mebde değildir. beyefendinin karşısında zarifçe dikilen ama muğrurca karşılık veren nazik ve bir ece kadar güçlüdür. kulağa musiki tınısı yaşattıran sözdür.
  • gündemde şortlu bacılar ve onların şortlarında kendilerini kaybeden efendiler varken aklıma geldi

    şu ucuz pijamamsı eşortmanlardan birini altıma geçirmişim, üstümde de parkamsı montum. pazara uğradım, leğen ile oklava aldım. arkadaşlarda börek partisi. hepimizin 'daha nasıl hamur beyinli oluruz' çabalarında olduğumuz yıllar. ben kaba yerlerimi sallaya sallaya elimde koca leğen yürürken bir araç arkasında kalabalık dikkatimi çekti. iç ses var ya ' dön dön bir bak bakim' dedi. yerden bir teyzeyi kaldırıyorlar. anacım pamuk gibi babaannemi gördüm sanki... içim cız etti. ne özlemişim kendisini. tabi bu benzerlikle ben yapıştım teyzeye yanında da kimsesi yok. ambulans geldi. yakını mısınız? sorusuna 'tabi ki' diye cevap verip leğenle atladım ambulansın içine. hastane işte bilindik işlemler. baktım benimki kuş gibi korkudan titriyor. kolay değil 80 i geçmiş yaş. 'senin adın ne?' diye sordum. ' alime' dedi. alime... ' bak ben seni çok sevdim, babaanneme de çok benziyorsun pek mutlu oldum. korkma ben seni evine kadar yalnız bırakmam' dedikten sonra rızasını alarak sütyenini emar için çıkarttım. neyse kafa travması vs baktılar, maşallah bir şeyi yok. doktora gideriz biz dedim. doktor yakını mısınız diye sorunca 'yok' dedim en yakın yerlerimden. e tabi doktor civan ya 'hoop' dedi. meğer kanunen belli bir yaşın üstünde insanları hastaneden birinci derece yakınları çıkartabilirmiş. bir hobaa da benden çıktı. telinden aldım, kızının numarasını. kızı dediğim benim annemden büyük. kadına felç iniyordu telde. sakinleştirdim. alimeciğimin yanında bekledim kızı gelene kadar. sohbet ettik, börekten, arkadaşlarımdan birisi 40 yıllık gözlükçü ve saatçinin oğlu, alime teyze biliyormuş saatlerini tamire götürüyormuş oraya gençken. kızı da geldi tam saatinde. ayrıldık. ben boktan bir börek açtım mı açmadım mı o gece hatırlamıyorum. arkadaşlar akşam 9 a kadar beni beklemiş, mahçup oldum.

    aylar geçti, halamda kalıyorum. ev telefonundan bir kadın seni aradı, kim? diye sorunca aynı şaşkın üstelik şapşallıkla bende 'kim' diye sordum. ismini almamış. eksielmalı hanımefendi orada demiş halam 'yok' deyince 'olsun bir daha ararım' demiş kapamış teli.

    bir daha aradı, bu sefer denk geldik.

    merhaba hanım kızım, ben alime teyzen!

    yahu ben evin telini vermemiştim, allah allah neyse sevindim de sesini duyduğuma şaşkın ama mutluyum bu sefer.

    6 ay beni anlatmış, çocuklarına koca koca insanları seferber etmiş. 'bulun onu bana' diye. en son saatçi gelmiş aklına sohbetten. oraya göndermiş babamdan büyük oğlunu. adam mahçup istemiş bizim evin numarasını.

    vay be

    sallasam bu kadar tatlı karakter yazamam.

    evini tarif etti, randevulaştık. gittim misafir oldum hayatının son 3 yılına. neler anlattı neler! her gittiğimde mis gibi kokar üstü başı, bana özel giyinmiş beklerdi deniz gören camının kenarında. (kızları diyordu, senin için çok özeniyor) utanıyordum. aramızda en az 60 yıl vardı. o koca çınardı, ben ise tohum bile sayılmazdım. alt tarafı bir hastanede 2 saat bilemedin 3 saat geçirmiştik. bu vefa beni eziyordu. o ise çok mutluydu.

    bir gün dedi ki

    -kızlarım beni anlamıyor, sen beni anlarsın. ben kocama öldükten sonra aşık oldum. yarım asır birlikte idik. şiirler yazdı, mektuplar. hep işimin arasında getirirdi. kızardım. aman bey şimdi sırası mı! çocuklara yemek yapıyorum,

    bulaşık, okul, askerlik, düğün dernekler derken

    yarım asır geçti

    ben yazdıklarına göz ucu idim. gözlerim çocukların üstünde.

    e çocuk kuş gibi hepsi uçtu, kendi yuvalarına.

    sonrada beyim göçtü.

    oturdum, bana yazdıklarını baştan okudum.

    inan ölmüş sevdiğim adama yani kocama aşık oldum.

    sen öyle yapma e mi

    çocuklar büyür, ev, yemek vs hepsi olur.

    kocanı kırma e mi hanım kızım!

    'dur zamanı mı şimdi' deme!

    nefesim kesilmişti. ağlıyorduk, karşılıklı. şimdi olsa derdim ki

    -üzülme o seni anlamış ki sevmiş, şiir yazmış. yorgunluğunu almak istemiş. seni de öyle oku diye tutturmamış görünce ses etmemiş bak sana. bilmem belki çok kırılmıştır, ne bilim...

    böyle bir hayat dersi
    böyle bir hanımefendi ve onu çok seven bir beyfendi...

    benim için hiç ölmediler...

    şimdi gidip çizgili eşortmanımı çıkarayım, daha şık bir alt giyeyim...

    alime teyzecime... hanımcığıma...

    köyde çocukluğundaki kuzusunu anlatırken küçük bir kıza dönüşen sesine hayran deli bir kuştum ben...
  • kibarlığı anlatan en güzel söz, zarafetle eşdeğerdir.

    - " hanımefendilik dâde hâktır.
    herkese olmaz nasip "

    demiş atalarımız.

    ( dâde : farsça, verilmiş demektir. buradaki anlamı tanrı vergisidir demektir. )

    bir kadında doğuştan ya vardır ya da yoktur. sonradan edinilmez.
  • birisi hanımefendi diyince aklıma emel sayın geliyor. kafamdaki hanımefendi kavramının karşılığı o.
  • sadece kadinin kibarcasi degildir hanimefendi, hanimefendilik bir haldir. ustelik cok zordur hanimefendi olmak. asla ve asla kufur etmez hanimefendiler. onlarin sinirleri alinmistir. kizsalar, sinirlerinden olseler bile bagirmazlar, cagirmazlar. ya susarlar, ya da kisa ve net bir sekilde tasi gedigine koyarlar. halbuki o anda iclerinde firtinalar kopmaktadir hanimefendilerin. kontrollerini kaybetmezler, kaybettikleri zaman ozur dilemesini bilirler, bir daha tekrarlamamak icin ellerinden gelen her seyi yaparlar. sonra ulser olurlar, sinir hastasi olurlar... ama hala hanimefendidirler...
  • haketmeyen bir kadın için kullanmanın cinayete eşdeğer olduğu hitap şekli... keza aynı şey beyefendi için de geçerlidir.
  • general ve bakan eşlerinin protokoldeki titridir.
  • askerliğimi yaparken günde en az 100 kere kullandığım kelimedir. allahtan normal hayatta kullanıyorumdumda alışma süreci gibi bi durum yaşamadım. yaşayanların sonu kötüydü çünkü.
    yalnız bu kelimeyi gündelik hayatta, iş hayatında, kurduğumuz diyaloglarda kullanınca şunu anladım ki gelişmemiş toplumun ağa babasıyız. bu kelimeyle hitap edince, suratı düşeni, gerileni, saçmalayanı hatta sen kendini çok mu üstün görüyorsun diyenini bile gördü bu gözler. artık nasıl davranılıyorsa kendilerine, nasıl hitaplara alışmışlarsa.
  • zarif düşünceli ve saygın kadın birey.
hesabın var mı? giriş yap