• bugüne kadar nasıl olup da yazılmadığına hayret ettiğim fikret kızılok ve bülent ortaçgil ortak parçası... pencere önü çiçeğinde yer edinmiş bu şarkıda kızılok ve ortaçgil tüm marifetleri ile kelimeleri boğazımıza bir ilmek gibi dolamayı bilmişler ,altımızdaki sandalyeyi itmeyi de bize bırakmışlardır...

    güneşin aynasında ben
    bende bir düş
    düşte bir çocuk, çocukta yol
    yolda toz, tozda avuç, avuçta kader
    kaderde sen, güneşte akşam oluyor
    ben düşünürken

    düşüncemin çiçeğindesin
    yedi iklim dört mevsimdesin
    canımın yongalarında
    gölge gibi hep peşimdesin
    kırmızının kuytularında,
    yeşilin uykularında,
    karanfilin kokularında
    şebnem olur gider gözlerin

    arkamı dönsem önümde
    istemesem de içimde
    çocuğun umutlarında
    kiminin korkularında

    güneşin aynasında ben
    bende bir düş
    düşte bir çocuk, çocukta yol
    yolda toz, tozda avuç, avuçta kader
    kaderde sen, güneşte akşam oluyor
    ben düşünürken

    düşüncemin çiçeğindesin
    yedi iklim dört mevsimdesin
    canımın yongalarında
    gölge gibi hep peşimdesin
    kırmızının kuytularında,
    yeşilin uykularında,
    karanfilin kokularında,
    şebnem olur gider gözlerin

    kalemin yasaklarında,
    çalışan parmaklarında,
    ve ağaran saçlarında
    tutsak olmuş bir düşüncesin
    bil bakalım sen nesin

    güneşin aynasında biz
    bizde bir düş
    düşte bir çocuk, çocukta yol
    yolda toz, tozda avuç, avuçta kader
    kaderde sen, güneşte akşam oluyor
    ben düşünürken...
    ben düşünürken
  • fikret kızılok ve bülent ortaçgil'in bilmecesi. şarkı bitti derken erkan oğur gitarı eline alır ve konuşur gitarıyla, makamın uzayında binlerce süpernova infilak eder. özgürlük yerçekiminden kurtulur, kanatlanır. 1986 yılının pencere önü çiçeği karanlıkta fotosentez yaparak tüketir güneşi. ve o soru gelir gece yarısı ansızın:

    ''kalemin yasaklarında,
    çalışan parmaklarında,
    ve ağaran saçlarında
    tutsak olmuş bir düşüncesin
    bil bakalım sen nesin?''
  • fikret kızılok, bülent ortaçgil, erkan oğur bir araya gelirse nane nane gibi orta ayarda bir eser çıkmasını beklemek saçma olur tabi haliyle. "dinlendirsem mi, hüzünlendirsem mi, mutluluk mu saçsam?" diye karar verememiş bir şarkı. tam anlamıyla 5 dakikalık müzik şöleni.
  • bu müzik ise bugün müzik diye maruz kaldığımız saçma sapanlıklar ne diye düşündüren muhteşem şarkı.
  • bu şarkının sözlerini iyice analiz ettiğim zaman, daha önce dikkatimi çekmemiş başka bir yanını daha keşfettim.

    genellikle fikret kızılok ve bülent ortaçgil'in birlikte icra ettikleri her bir şarkının, hangisinin kaleminden çıktığını anlamak zor olmaz. çoğunlukla melodiye de kalmadan, sözler kendini ele verir. örneğin, fark etmeden'i dinleyince onu fikret kızılok'un yazdığını sezersiniz, değirmenler de ortaçgil'indir; uyusun da büyüsün'ü kızılok yazmıştır ama pencere önü çiçeği'ni ortaçgil.

    fikret kızılok'un şarkı sözlerinde doğrudan sevgiliye yönelen özlemin izlerine * * *, temasında da zaman zaman doğa tasvirlerine * ve satirik öğelere * rastlamak mümkündür. ortaçgil ise daha soyut bir düzlemde koşmayı *, şarkı sözlerini bir matematik formülü gibi işletmeyi * * *, satırları olmadık yerlerden birbirine bağlamayı ve sonunda ortaya birbiriyle örülmüş söz demetlerinden oluşan şiirler çıkarmayı sever.

    her ikisi de toplumsal duyarlılığı yüksek olan iki ozan olmakla beraber, ortaçgil bu duyarlılığını daha dolaylı yoldan dile getirirken, fikret kızılok'ta daha belirgin bir protest yan vardır: yeri gelince şarkıdaki maymun ve pişşt barmen'de olduğu gibi ajda pekkan ve ahmet kaya gibi tanınan kişileri doğrudan karşısına almaktan, veya içine sindiği zaman bülent ecevit gibi siyasi bir figürün şiirini bestelemekten çekinmez.

    ortaçgil biraz daha kaçak güreşir; örneğin şık latife veya entelektüel şarkılarında tam olarak kimi taşladığını belli etmez. fikret kızılok da bilmeceli şarkılar yapmayı sever ama, ortaçgil kendi doğrularını her daim söz oyunlarıyla, bir sis perdesinin ardından sunmayı adet edinmiştir.

    gelelim tekrar konumuz olan güneşin aynasında'ya: yukarıda belirttiğim tüm detaylara karşın, bu şarkıyı tam olarak hangisinin yazdığını kestiremiyorum. çünkü her ikisinin de izleri var, her ikisinin tarzı bu şarkıda birbirine öylesine kaynaşmış ki, bu şarkı şu kişinin diye kestirip atılamayacak noktada bir ortaklık ortaya çıkmış.

    işte bu açıdan da beni bir kez daha mest eden ve dinlemekten, söylemekten asla sıkılmadığım bir şarkıdır güneşin aynasında.
  • icinde plak hisirtisi yoktur, bir kaset sarkisidir. 80'lerdir.
  • ölümü çağrıştıran şarkıdır.
  • şarkının girişindeki gitar solosunun ilk 5 saniyesi nedense bana 80'lerin sonunda ilkokula başladığım dönemi anımsatıyor. bir bağlantı kurmaya çalışıyorum, şarkının da o yıllara ait olduğunu düşününce mantıklı gelse de evde dinlenmemiş olduğunu biliyorum.

    posta pulları, dışarıda yağan kar, tv 1'de çizgi film vs o 5 saniyede gözümün önünden geçip gidiyor.
  • gece gece masalım olan şarkı... ne güzeldir, ne umuttur, yarının güneşi gecemde, daha ne isterim...

    işte ekşisözlük bu yüzden güzel. paylaşımlar, paylaşımlar.
  • bu benim türkçede en sevdiğim şarkı olabilir. bugün oturup çaldım bir güzel. sevenleri buyursun bir de benden dinlesin: https://youtu.be/i1o7k-9rrew

    hatta çalmak da yetmedi, sözlerini ingilizceye çevirip videoya altyazı olarak ekledim. belki dünyanın türkçe konuşmayan kısmından da birileri keşfeder bu güzelim şarkıyı.
hesabın var mı? giriş yap