green grass
-
tom waits'in green grass'ı türkçe söylemeye çalışılsa böyle bir şeyler olurdu belki:
yeşil çimenler
başını, eskiden kalbimin olduğu yere yasla*
toprak üzerimde kalsın
uzan yeşil çimenlere
beni sevdiğin zamanları hatırla*
yaklaş iyice, çekinme
yağmurlu gökyüzünün altında dur*,
ay yükseliyor ufuktan*,
trenler geçerken beni düşün,
üzerimde biten çalı çırpıyı temizle*,
geçip gitmedi mi tren çala çala düdüğünü.
boşluğa karıştım ben
uçuyorum artık havada,
gölgemde dur,
artık herşey benden oluşuyor*.
hava raporunda bugün diyecek ki
yağmur kokusu var havada.
tanrı yıldızları aldı,
birleştirdi onları,
artık kuşlar ayırdedilmiyor tomurcuklardan.
benden kurtulamayacaksın hiçbir zaman,
tanrı beni ağaca dönüştürecek.
bana elveda* deme
yalnızca gökyüzünü anlat bana*
ve eğer gökyüzü düşerse sözlerimin üzerine
şakacı kuşlar yakalarız seninle
başını, eskiden kalbimin olduğu yere yasla*
toprak üzerimde kalsın
uzan yeşil çimenlere
beni sevdiğin zamanları hatırla* -
real gone'ın, hüznü yere göğe sığmayan şarkısı. bir çeşit vasiyet gibi. şarkıdaki haliyle bire bir örtüşmüyor ama booklet'teki sözleri yazayım;
lay your head where
my heart used to be
hold the earth above me
lay down in the green grass
remember when you loved me
come closer don't be shy
stand beneath a rainy sky
the moon is over the rise
think of me as the train goes by
clear the thistles and brambles
whistle didn't he ramble
now there's a bubble of me
and it's floating in thee
stand in the shade of me
things are now made of me
the weather vane will say
it smells like rain today
god took the stars and he
tossed 'em can't tell
the birds from the blossoms
you'll never be free of me
he'll make a tree from me
don't say goodbye to me
dscribe the sky to me
and if the sky falls mark
my words - we'll catch mucking birds
lay your head where
my heart used to be
hold the earth above me
lay down in the green grass
remember when you loved me -
cibelle'in the shine of dried electric leaves albümünde yorumladığı arkada kulaklarım beni yanıltmıyorsa tom waits'in duyulduğu şarkı. bana şarabımı, jiletlerimi ve sıcak bir kuvet getirin.
-
cover versiyonu aslından daha güzel olabilen şarkılardandır. cibelle yorumu özellikle bir harikadır. eğer yanlış bir zamanda dinlerseniz*ve sözlerini bir öğreneyim ben şunun derseniz benim gibi, hayatınızı kaydırabilecek şarkılar arasına giriverir. loop'a takılır, sizi de ruhsal loop'lara sürükleyebilir bir süre.
mezara gidip kalbinin olabileceği yere başınızı koymak istersiniz. keşke bir ağaç olsaydı gerçekten, dersiniz. dikseydim keşke, ben de gölgesinde durabilseydim.
ama oraya gitmek kolay değildir işte. bu şarkı biraz da, "neden gidemiyorum"un suçluluk duygusunu körüklediği için bozar adamı.
belki bir aşk şarkısıdır, kaybedilen bir sevgiliye yazılmıştır. ama öyle olmak zorunda da değildir. hele böyle bir günde, 5 yıl sonra bile hala geçen yılmış gibi geliyorsa ve siz bunun farkına bu şekilde varıp da o mesafe algısının kafayı salim tutmak için kendiliğinden meydana gelmiş bir zihin oyunu olduğunun farkına varmışsanız, üstüne deli gibi de özlemiş ve bu "başınızı kalbinin olduğu yere koyma" fikri kafanızda dönerken bu özlem iyice depreşmişse, bu şarkı adamı yer bitirir. -
bi gün istiklalde yürüyorum öylesine. güneşli güzel bir gün. yanımda çok sevdiğim, en çok sevdiğim var. polis haftası mı ne var aynı güneşli ve güzel günde. kısmet. denk gelmiş işte. tam anıtın olduğu yeri mesken tutmuş en iyi dostumuz polis. bir cümbüştür gidiyor. açmışlar müziği son ses ne dediğini bile anlamadığım birisi şarkı söylüyor. içimden polisler de böyle kopuyor demek ki diye geçiriyorum. yanımda sevdiğim var. laflıyoruz. sonra o gürültüde onlara bakarken aşağıdan gelen tramvayın düdüğünü/kornasını/zilini [artık her neyse adı] duymadım. zaten istesem de duyamazdım polis amcaların çevik kuvvet araçları eşliğinde servis ettiği müzik yüzünden. tek şansım vardı konsantrasyonumu yürüdüğüm yola vermek. yani önüme baksaydım, en iyi dostlarımı görmezden gelse idim tramvayı görecek ve kenara çekilecektim. neyse tramvay üstüme doğru geliyordu değil mi? hah! en sevdiğim vardı yanımda. işte o an tramvayın içinden birisi elini uzatıp beni omzumdan kibarca kenara doğru itekledi. tramvay yanımdan geçti ve ben kenarda durup geçişini izledim sevdiğimin gözlerindeki korkuyu görmeden.
anlattığım bu olayın şarkıyla ne alakası var değil mi? bu şarkı beni kenara itekliyor ne zaman dinlesem. tramvay çarpmasın diye beni kenara itekleyen adamın elini omzumda hissediyorum sanki. çekil şöyle bi kenara bakalım diyor. sanki. hayat kolay değil. hiç kolay değil. kenarda dur ve travmanın geçişini izle.
eyvallah. -
"tom waits mi daha bir adamın amına koyuyor yoksa cibelle mi" diye merak edip arka arkaya dinlemenin yan etkileri olan şarkı.
-
kendiniz keşfettiyseniz sevgiliye felan göndermeyin bırakın size özel kalsın çimler kuşlar ...
-
tom waits'in en iyi yaptigi seyi tekrarladigi, kahve dostu uzun gece sarkisi.
-
artık olmayan annenizin kulağınızda çınlayan ninnisi gibi. özlemle karışık mutluluk, acıyla karışık huzur veriyor. cibelle yorumu özellikle...
-
bir zamanlar bir kalbim vardı
yasla başını olduğu yere
avuçla beni örten toprağı
uzan yeşil çimenlere
hatırla beni sevdiğin zamanları
yaklaş, çekinme öyle
dur yağmurlu göğün altında
ay yükselmekte
ve geçerken tren, ben düşeyim aklına
at üstümdeki çalı çırpıyı kenara
ve bizim şarkıyı mırıldan
bir hava kabarcığıyım artık
içinde süzülüp dolanan
dur öylece gölgemde
artık her şeyde ben, bende her şey
rüzgar gülünde bir haller
yağmur kokusu var havada
toplayıp yıldızları tanrı saçtı etrafa
kuş mu, çiçek mi, varamıyorum farkına
kurtulamayacaksın asla benden
ve o dönüştürecek beni bir ağaca
gitme daha, ayrılma benden
anlat göğün güzelliğini bana
ve eğer çökerse üstümüze o mavilik
sana sözüm olsun ki
koşacağız ardıç kuşlarının peşi sıra
bir zamanlar bir kalbim vardı
yasla başını olduğu yere
avuçla beni örten toprağı
uzan yeşil çimenlere
hatırla beni sevdiğin zamanları
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap