• "grace kelly'nin kocasi" diye anılacak biriyle evlenmem diyen aktris.
    mezar taşında şöyle yazmaktadır: monaco prensi' nin karısı
  • fotoğrafın icadından evvelki kadınları ancak resimlerinden o da "leonardocum o senin güzel bakan gözlerin" ayarında bildiğimizden, öncesindeki kadınları bilmiyorum ama, fotoğrafın icadından sonra meydana gelen en güzel kadındır "grace kelly"..

    1929'un yağmurlu bir 18 kasım gününde amerika'nın filedelfiya kentinde dünyaya geliyor. bu amerikalıların adeti olduğu üzere kendisinin "avrupa birliği" gibi bir aslı var. sanki ataları avrupa kupası yarı finalinde karşılaşmış gibi, anasının da babasının da geçmişinde hollandalı, alman, fransiz, italyan ebeveynler var.. avrupa birliğinin oluşumu tamamlandığında "grace kelly" gibi bir güzellik olacaksa, ben reyimi her türlü anayasaya veririm arkadaş..

    her neyse.. kendisinden büyük 2 tane ablasının gölgesinde yetişiyor. çok zengin bir aile değil ama öyle fukara da değiller.. o yüzden grace kazandibi olarak kendisini sanata veriyor. hoş matematik notları iyi olsa koleje gidecekken, matematikten çok çakmayan bir sarışın olarak kendini new york güzel sanatlar fakültesinde buluveriyor. bir yandan okurken, bir yandan da dönemin "lost" gibi "csi" gibi "süperbaba" gibi dizilerinde figuranlık yaparken kendini önce kıytırık bir filmde, sonrasında ise "ava gardner" ve "clark gable"lı "magambo" adlı filmde buluveriyor..

    henuz 24 yaşındaki grace, artık saçları ağarmış ve sean connery'nin bile sahip olduğu yaşlılık karizmasını sonuna kadar yaşayan clark gable'a aşık oluyor.. yannız clark tırt bir adam olduğundan, çekimler bitip afrikadan amerikaya döndüklerinde bunu şutluyor. o sırada arada bir kaç film daha çeken grace kelly'i "alfred hitchcock" keşfediyor.. "inanılmaz bir seksapalitesi vardı. masum, narin bir kız gibi görünüyor ama dudaklarından şehvet akıyordu" diyecekti yıllar sonra alfred onun için.. "dial m for murder","rear window" gibi hoş filmlerde oynuyor 1954 senesinde.. ama bu iki filmde salon hanfendisi karakterler canlandıran şık kızımız, aynı yıl "country girl" adında bir filmde hiç olmadığı köylü, saçını süpürge yapıp ailesine bakan bir kadını mükemmel canlandırınca henüz 25 yaşında oscarı evine götürüyor.. babası şaşırıyor tabi "ulen en son bu başarılı olur diyorduk, diğer kızlar evde kaldı bu oskar aldı" gibi garip demeçler veriyor dönemin tercüman gazetesine..

    sonra bir hadise oluyor bu monacoya gidiyor.. vay orada monako prensini görmesin mi? yıldırım aşk hemen.. hop nikah düğün derken, tarihin ilk global ünlüsü oluveriyor. tüm gözler artık "prenses kelly"nin üzerinde oluyor. canlı tv yayınları, ilk paparazziler falan hep grace kelly yüzünden icat olurken, kadirşinas güzel kızımız saray hayatından sıkılıyor. zira sabık kocası film çekmesini istemiyor, evinin prensesi olmasını istiyor.. çektiği son film de "high society" olarak kalıyor.. prenses grace, sıkıldıkça çoçuk yapiyor. sırasıyla, caroline, albert ve stephanie doğuyor..

    yıllar su gibi geçerken grace de alenen yarı zamanlı prenses ve aile kadını oluyor. güzelliğinden ve ihtişamından hiç bir şey kaybetmeden yaşlanıyor.. 1982 yılında lanetli bir eylül gününde, kızıyla birlikte giderlerken arabada felç geçiriyor, tabi araba felçten anlayan bir araba olmadığından yola devam etmek istiyor, o gazla uçurumdan aşağıya çakılıyor..

    prenses oracıkta vefat ederken, hayırsız kızı (ki korumasına falan aşık olup ondan çocuk yapacaktır sonrasında) burnu kanamadan atlatıyor kazayı.

    kocasi rainier ölene kadar evlenmiyor bir daha. kimle evlensin ki? dünyanın en güzel kadını 25 seneden fazla karınken, üstüne kimi alabilirsin ki?

    hülasa bir grace kelly gelip geçiyor bu dünyadan, onun ölümünden sonra doğan çocukları bile büyüleyerek..
  • yeryüzünün gördüğü en asil, zarif ve doğal güzellik.. kuğu diye filminin olması pek bi isabetli olmuş.
  • galadriel'i kim oynardı diyince ilk akla gelen isim. zaten bir ona yakışırdı, başka kimseye değil.
  • kendini güzel zanneden , güzel oldugunu iddia eden estetik harikası moronlara kapak olası, victoria secret daki o kusursuz görünen ama nedense hep bir şeylerin eksik kaldıgı kadınlardan katbekat güzel , benim icin güzel kadın nedir dendiginde ilk aklıma gelen isimdir. bir diger hayran oldugum guzel insan icin bkz. audrey hepburn
  • hakkında yapılmış bir şarkı için:

    by mika
    pek bi eğlenceli dinlemesi, söylemesi..

    do i attract you?
    do i repulse you with my queasy smile?
    am i too dirty?
    am i too flirty?
    do i like what you like?

    i could be wholesome
    i could be loathsome
    i guess im a little bit shy
    why dont you like me?
    why dont you like me without making me try?

    i try to be like grace kelly
    but all her looks were too sad
    so i try a little freddie
    ive gone identity mad!

    i could be brown
    i could be blue
    i could be violet sky
    i could be hurtful
    i could be purple
    i could be anything you like
    gotta be green
    gotta be mean
    gotta be everything more
    why dont you like me?
    why dont you like me?
    why dont you walk out the door!

    how can i help it
    how can i help it
    how can i help what you think?
    hello my baby
    hello my baby
    putting my life on the brink
    why dont yo like me
    why dont you like me
    why dont you like yourself?
    should i bend over?
    should i look older just to be put on the shelf?

    i try to be like grace kelly
    but all her looks were too sad
    so i try a little freddie
    ive gone identity mad!

    i could be brown
    i could be blue
    i could be violet sky
    i could be hurtful
    i could be purple
    i could be anything you like
    gotta be green
    gotta be mean
    gotta be everything more
    why dont you like me?
    why dont you like me?
    why dont you walk out the door!

    say what you want to satisfy yourself
    but you only want what everybody else says you should want

    i could be brown
    i could be blue
    i could be violet sky
    i could be hurtful
    i could be purple
    i could be anything you like
    gotta be green
    gotta be mean
    gotta be everything more
    why dont you like me?
    why dont you like me?
    why dont you walk out the door!
  • gelmiş geçmiş en güzel sarışınlardan biri
    high society filmi pek bi çok gösterilmiştir yurdum kanallarında
    gerçek adı "gratia patricia" dır
  • 20.yy ın en güzeli aktrisi seçilmiş kendisi geçenlerde. itiraz edecek gibi oldum aklıma bir dolu isim geldi, sonra bugün rear window u izledim, reyimi graceden yana kullandım. sadece güzel de değil, yetenekli de bir insanmış kendisi.
  • isminin anlamına işlenen asaleti ve benzersiz güzelliği, prenseslere özgü yürüyüşüyle* kusursuza yakın taşıyan gerçek prenses*.. gelmiş geçmiş en güzel kadın.. en soğuk, en tehlikeli bakışlar.. ve en ulaşılmaz heykelsi görüntü.. swan** da, beyaz elbisesi içindeki prenses alexandra nın, profesörü** nün kollarındayken, her adımında kuğuları andırdığı valsinin benzerini görmedim henüz.. ayrıca filmin sonunda anlatılan göldeki çaresiz kuğu* hikayesi dinlenmeli, yine dinlenmeli, üstünde uzun uzun düşünülmelidir. kuğu olmak ne kadar acı olabilir en fazla, o hikayede pek güzel ifade edilmiştir..

    kendisinin güzellik konusundaki veliahtı olarak nicole kidman ı görmekteyim. aynı olmasa bile, grace in havasını taşıyabilen yaşayan tek kadın odur, bu aşikardır*.
  • evet çevresinde ki insanlar ona buzun altındaki ateş diye hitap ediyorlardı belki de gerçekten onu anlatabilecek en iyi kelime bu .
    ona ilk baktığınızda bir asalet ve soğukluk görürsün ama sonra aslında içinde hiç sönmeyen bir ateşin yandığının farkına varırsınız sadece onu biraz tanımanız yeterli zaten bütün erkekleri kendine aşık edebilmesinin bir diğer nedeni de bu değil mi ¿
    asil bir insan olmak bunu başarmak hiç kolay değil hele bide jack ve margaret kelly gibi bunu başarmak için çok çırpınırsanız ...
    wall street in battığı dönemde jack kelly parasını borsa ya yatırmayıp kendine büyük bir malikane satın almıştı sonra kendine en uygun eş olarak aslı alman olan margaret ı seçti o tam ona göreydi disiplinli ,kuralları katı ve güzel .
    3 çocukları olmuştu üçü de bakımlı ve atletik çocuklardı 12 kasım 1929
    da 4. çocukları olan grace patricia dünyaya geldi fakat ailesi anlamıyordu yani bu kız diğerleri gibi değil di bakımsız ,cılız bir kızdı jack kelly onun aile ye uygun olmadığını bile düşünmüştü .
    yıllar geçicek bu çelimsiz kız asaletin simgesi olucaktı.
    ailesi onu iyi yetişmesi için stevens kızlar okuluna gönder di aslında grace ailesiyle pek iyi anlaşamıyordu o çok katı kuralları olan annesi ve babası yerine kendine pulitzer ödüllü amcası george kelly i örnek aldı 1942 yılında bu okuldan mezun olduğunda bir sinema yılıdızı olmak istediğine karar vermişti ve artık kendi özgürlüğünün peşinden gitmesi gerektiğinin bu yol onu ilk deneyimlerini yaşıyacağı new york a götürecekti ..doğal güzelliği ve masumluğu onun new york da çabuk keşfedilmesini sağladı .
    new york da sahne sanatları eğitimi alırken fotomodellik yapmaya başladı
    acemiliğini ilk ele veren özelliği aksanıydı sonra bu konuda eğitim alıcak ve hollywood un en düzgün konuşan kadınlarından biri olucaktı .
    o özgürlüğünün peşinden gitmişti ama bu durum ailesinin pek hoşuna gitmemişti yani kızları new york da tek başına olan bir aile için insanlar ne derdi sonra? ailesi bu durumu da düşünmüş ve onu new york da bekar kızların kaldığı barbizan oteline göndermişti fakat grace burdaki katı kuralları da çiğnemişti
    1952 yılının yazında hollywood a gitti hayalerinin şehirine ilk rolünü "fourteen hours" filminde gary cooperla oynadı bu küçük bir roldü ama onu hiçkimsenin ummadığı iyi bir yere getircekti birçok filmde küçükte olsa yer alan grace kelly hayatını değiştirecek teklifi alfred hitchcock dan aldı dial m for murder(cinayet var) filminde oynuyacaktı hemde bütün kurallarını çiğneyerek grace bu filmde içi görünen bir gecelik giymeyi kabul etmişti .aslında grace kelly nin en büyük özelliklerinden biri başrolü paylaştığı orta yaşlı bütün oyunculara aşık olmasıydı tabii onun gibi çekici ve etkileyici bir kadına hangi erkek hayır diyebilirdiki zaten diyemediler de !

    grace in artık önüne geçilemiyecek bir yükselişi vardı ve aslında buna ençok şaşıran da ailesi ve tanıdıklarıydı o tuhaf giyim li çelimsiz kız nasıl olurda bu kadar güzel ve ünlü bir yıldız haline gelebilirdi .
    daha sonrasında alfred hitchcockla 2 film daha yaptı to catch a thief ve rearwindow.
    country girl filminde hayatının rolunü oynadığını söyleyen grace kelly bu filmle oscar kazanmıştı .
    belki de geçekten hayatını değiştiren fim "high society " di bu filmle cannes festivaline katıldıkları sırada monaco prensi ranier ile tanışacak bu da onu tahmin edemiyeceği bir sona götürecekti ilk tanışdıkları gün birbirlerinden çok elektrik aldıklarını söylüyorlardı çıktıkları ilk gece de evlenme kararı aldılar bu basın da şok etkisi yaratmıştı ama ortada bir sorun yoktu ne monaco da ne de grace in ailesi tarafında kızları asil bir adamla evleniyordu prenses olucaktı ve üstelik katolikti de .
    o artık prenses di ve monoco da yaşıyor du grace in monaco ya gitmesi şüphesiz monocoyı daha bilinen bir yer haline getirecekti o artık hollywood yıldızı grace kelly değil monaco prensesi grace kelly di .
    bu birliktelikde 3 çocukları oldu prenses caroline, prens albert, and prenses stephanie. ama o sıkılmıştı tekrar film çekmek işine geri dönmek istiyordu çocukları büyüyünce bunu yapabileceğine ve geri dönebilceğine inanıyordu alfred hitchcock mogambo filmi için teklif götürdü grace kelly bu konuda çok heyecenlanmış fakat kabul edememişti bu hem saray içerisinde hem de monoco halkı tarafından büyük tepki görmüştü .
    zaten çocuklarıyla ilgili sorunlarıda bitmemişti en büyük sorunu da küçük kızı stephanie ile yaşıyordu sorunlarından biraz olsun kurtulmak için 2 çocuğu albert ve stephanie ile şehir dışına çıkmışlardı fakat stephanie geri dönmek istedi ve
    13 eylül 1982 de kızı stephanie ile birlikte saraya geri dönerken kendi kullandığı arabada kontrolünü kaybetti hemen yoğun bakıma kaldırılan grace kelly sonraki gün hayatını kaybetti .herkese veda etmişti ailesine monoco halkına ve hayranlarına...
    herkes onun herşeye sahip olduğunu düşünüyordu sahi gerçekten bir insan neye sahip olmalıydı güzellik mi?, para mı ? bir taç ya da büyük bir ünvan ? şan şöhret ?
    peki ya mutluluk?
    mutlu olmadan ya da karar verebilecek kadar bile özgür olamadan herşeye sahip olsanız bile ne fark ederki
    insanlar grace kellye baktıklarında belkide kendilerinde görmek istedikleri şeyleri onda buldular ve belkide pek çok insan onun yerinde olmak istedi ama o çok mu mutluydu?hayır değil di .
    onun hayatı için modern zamanın gerçek masalı diyolar ya belkide onu gerçek yapan bize çok yakın insancıl acılar çekmesiydi...
hesabın var mı? giriş yap