• "gösteri toplumunda, kurtuluş vaatleri de gösterinin bir parçasına dönüşür"
  • "gösteri toplumunda kurtuluş vaatleri de gösterinin bir parçasına dönüşür." cümlesiyle bana (bkz: black mirror)daki (bkz: 15 million merits) bölümünü hatırlatmıştır.

    izleyenler bilir bu bölümde sisteme isyan eden kişi sonunda bu sofistike isyanını tüketicilere pazarlayarak sistemin bir parçası haline gelir.

    guy debord tarafından yapılmış güzel bir sistem eleştirisidir. okunasıdır.
  • yaşamını medyatik uygarlığın ötesinde, herkesten uzakta ve gizlice tamamlamış olan guy debord, xx. yüzyılın ikinci yarısının en önemli şahsiyetlerinden ve kâhinlerinden biridir. gösteriye katılmayı reddeden bir radikaldir! debord'un gösteri toplumu adlı kitabı, yıkıcı olduğu kadar tarihe de direnebilmiş bir eserdir. 70'lerde yayımlandığında "aşırı" tezleri nedeniyle "şok" yaratmış, 80'lerde ise hayatın doğruladığı bir metin olarak kabul görmüştür. egemenliğini tüm dünyada çoktan kurmuş ve gündelik dile geçirmiş olan "gösteri toplumu"nu ilk kez tanımlayan ve adlandıran debord, kapitalist iktisadın ve meta dolaşımının uzantısı olarak nitelendirdiği gösteri egemenliğinin sosyalist oldukları iddiasında olan ülkelerde de var olduğunu; dünyanın yeniden tek bir pazar haline geleceğini ve bürokratik iktidarların da amerikan tipi gösterinin hâkimiyeti altına gireceğini söylemiştir. gösteri toplumu'nda tek kelimeyi bile değiştirme gereğini duymadan yıllar sonra kaleme aldığı gösteri toplumu üzerine yorumlar'da mafya, terörizm, polis devleti gibi olguların nasıl gösterinin bir parçası haline geldiklerini anlatmaktadır.

    gösteri toplumunda, kurtuluş vaatleri de gösterinin bir parçasına dönüşür, sahteleşir. tüm dünya aynı gösterinin sahnesidir artık; hepimiz aynı gösterinin oyuncusu ve seyircisi oluruz. tarihsel bilgiyi yok etmek, özgünlük görünümü altında sansürü genelleştirmek, gösterinin vazgeçilmez ikizi olan terörizme girişmek, doğruyu bir yanlışlık anı yapmak, öznelliği silmek gösteri toplumunun söylemini oluşturur. bu umutsuzluk kitabı, hapishaneye dönüşmüş bir dünyada yaşadığımızı gözler önüne serer. antikçağdan günümüze, zaman kavramından mekân kavramına, şehircilikten turizme ve kültürel tüketim soytarılığına kadar her alana uzanan gösteri toplumu'nun labirentleri arasındaki yolculuk kitabın ortalarında giderek dehşete dönüşür: çıkış yoktur!

    debord karamsardır! karamsarlığın doruğunda yaşayan tüm devrimciler gibi gerçekçidir de... hakikati söyler.
    (tanıtım bülteninden)

    kaynak: http://www.idefix.com/…asp?sid=w4oyjharsg6o8zlhvdoh

    ayrıca amazon'dan ingilizcesini almak için; http://www.amazon.com/…le-guy-debord/dp/0934868077/
  • orjinali "societe de spectacle" olan, guy debordun kitabı, çok önceden yapılan ve daha medya yaşamımıza bu kadar hakim değilken yapılan toplum ve medya eleştirisi, ayrıntı yayınlarından çıkmıştır.
  • kitapla ile ilgili soyle bir video mevcut. ustelik turkce altyazi secenegi de var.
  • iki buçuk saatte sadece 45 sayfa okuyabildiğim kitap. çevirisinden midir yoksa orijinali de böyle midir bilmiyorum ama okuması zor bir kitap olmuş. okurken aklıma gelen sayısız alakasız düşünceyi def etmeye, okumaya devam etmeye çalışırken tam da 42. sayfada zihnimde canlanan bu düşüncelerin aslında okuduklarımla ilgili yansımalar olduğunu farkettim. bilinç tam olarak anlamasa da bilinçaltım anlayıp beni bu düşüncelerle baş başa bırakmıştı. velhasıl lafımı çok uzatmadan şu alıntıyı sizlerle paylaşıp okumaya devam edeyim.

    --- spoiler ---

    "ürettiği şeyden ayrılmış olan insan, kendi dünyasının bütün ayrıntılarını giderek daha güçlü bir şekilde bizzat üretir ve böylece kendini dünyasından giderek daha fazla ayrılmış hisseder."
    --- spoiler ---
  • akademik dilin ingilizcesine hakimseniz, bu kitabın türkçesini okumanızı önermem. nitekim birinci bölümü okurken oldukça zorlandım. cümleleri defalarca okuyup, kavramaya çalıştım. sonunda sevgili badim venusteki limon agaci'nı dinleyip önce ikinci bölümü okudum. ikinci bölümü okuması ve anlaması çok daha kolay. ilk bölümden sonra yazılmış ve tamamlayıcı bir amacı olduğu için de geri dönüp birinci bölümü okuduğunuzda aydınlatıcı oluyor.

    --- spoiler ---

    ikinci bölüm ile ilgili kafama takılan bir şey var.

    bütünlüklü gösteri aşamasına dek modernleşmiş bir toplumda beş temel özellik vardır deniyor: kesintisiz teknolojik yenilenme; devletin ve ekonominin iç içe girmesi; gizliliğin yaygınlaşması; tepki görmeyen yalanlar; ebedi bir şimdiki zaman. hepsi gerçekten modern toplumu özetliyor. ama gizliliğin yaygınlaşması noktasında şüpheliyim. okuyan yazarların fikirlerini merak ediyorum.

    --- spoiler ---
  • yazı karşısında görselin yükselişini, imge egemen çağı eleştirel gözle değerlendiren bir eser.
    bir diğeri için:
    (bkz: sözün düşüşü)

    içinde yaşadığımız çağ maalesef imge egemen.
    yazıyı kutsayan, fotoğraflarının yayınlanmasına karşı çıkan derrida bile görsele boyun eğiyor 1969 yılında...
    şu sözlerle:
    "imgelerimi kontrol edemez hale geldim.
    benim yayınlanan ve altında "jacques derrida" yazan ilk fotoğrafım arkası dönük bir arkadaşıma aittir. tamamıyla kel bir arkadaşıma ait!
    ayrıca kendi imgemle ilgili ciddi bir ansiyetem var. narsistik bir korku!
    onu görmeyi istemiyorum. batıl inancım da var.
    ölüm etkisinden hoşlanmıyorum. ölmüşseniz bir fotoğraf sizi ima eden tek şeydir.
    küçükken de yüzümle "sevme-nefret etme" ilişkim vardı. yaş aldıkça bu durum daha karmaşık bir hal aldı. hiçbir durumda, kimsenin benim imgemi kullanmasını istemedim.
    bu sadece basit politik bir protesto değildi. içinde ölüm ve narsistliğin birbirine geçtiği bir ansiyete.
    1969'da bu yasağı daha fazla sürdüremeyeceğimi anladım. pasif konuma geçtim, akışına bıraktım.
    televizyon röportajlarında da başlangıçta çok seçiciydim. kontrollü olmak istiyordum. artık teslim oldum."
  • zamandan başka bize ait hiçbir şey yok; zamanın tadını tam da yeri yurdu olmayanlar çıkarır zaten.

    guy debord
  • bim’den dost süt alıp, starbucksta non fat latte içmektir. unutmayalım ki türkiyenin en fazla satılan sütü dost süttür ve türkiye’deki hanelerin %98’ine girmektedir. eve ekmek kadayıfı, çiğ köfte siparişi verip restoranda san sebastian, suşi yemektir. çakma louis vuitton, christian dior satın almaktır.
hesabın var mı? giriş yap