• seni seviyorumdan bile güzel bir söz. çünkü kimse kimseye laf olsun diye gitme demez
  • bir insanın hayatında duyabileceği en güzel seni seviyorumdur anlayana.
  • gitme aklım sende kalır uyuyamam geceleri
    hiç ayrılmadık seninle
    değil bir sene bir gün bile
    gitme...
    belki bir şey olmak ama korkuyorum elde değil
    hiç ayrılmadık seninle
    değil bir sene bir gün bile
    gitme.....

    şeklinde sözlere sahip bir türkü...
  • söylense bi türlü, söylenmese içte ukte...

    gitme işte. gitme diyorum, bin kere, yüz bin kere, milyon kere gitme. söylesem bi şi değiştirmeyecek biliyorum, ama demeliyim, gitme işte, bu sefer gitme...

    saçlarımı karıştır yine sabahları, daha ben tam uyanmamışken. pot üstü potlar kırabilecek, gaf üstü gaflar yapabilecekken ve daha çok gülecek şeyimiz varken... gitme.

    kahvaltıda mızıklanacağım daha, uykumu alamadım diye. sen de gülümseyeceksin, üşüdüğünü söyleyeceksin, kalkıp battaniyeyi aldığını anlatacaksın gülerek. ayakların üşüyor öyle, bilmez miyim?

    sonra bir cumartesi sabahı nasıl başladıysa öyle gidecek, kalkıp bi yerlere gitmeye karar vericez, sonra beşiktaş sahilde bulucaz kendimizi. "bu trafikte kıpırdanmaz şekerim!" e gitmeyelim, martılara simit falan atalım, çay içelim şurda, zar tutmazsan bi de tavla atarız?

    akşam yemeği benim işim. cumartesileri sadece. benim deneysel yemeklerime bakıp, yiyormuş gibi yapacak, belki de çaktırmadan çöpe dökecek, ama asla çeneni açmayacaksın. sonra film izlerken ben senin karnına yatarak, sesleri duyucam; dürüm söylenecek. onbire kadar açık zaten sokaktaki kebapçı.

    "seninkiler kadar güzel değiller ama, yorulma şimdi sen..." diyeceksin. ben gülücem. sen güleceksin. aynı yalana inanmaya çalışan çocuklar olucaz bi süreliğine.

    "saçlarım leş gibi sigara koktu" dicem ben. sonunun nereye gideceğini bilerek. duş sonrası o koku, hiç bi parfüme benzemeyen koku ile gelicem yanına:

    -ay, rüzgar, teninin kokusu ve ben
    sevişiriz odamda seni beklerken
    sıcak tenini al da gel, üç deniz ötesinden
    sen de süzül ay gibi, yırtık perdemden-

    sıcak tenini de alıp geleceksin, gitmek ne ki?

    gitme işte. gitme...
  • müslüm gürses' in söylediği gitme şarkısının hoş bir anısı vardır benim için.

    üniversiteye başladığımız yıldı. okulun coğrafi olarak bulunduğu, aslında gelişmiş ama gelişmemiş bir o kadar da geri kalmış olan ilçesinde yalnızca yerel radyo yayın yapıyor, onlarda antin-kuntin şarkılardan başka bir şey çalmıyorlardı. mp3 arşivleri ise henüz o dönemde şimdiki hayvani boyutlara ulaşmamıştı. bilgisayarda metallica' nın o dönem için geçerli diskografisi mevcut olmasına rağmen metallica bir yere kadar. gurbet ellerde mutfakta yemek yapıp bulaşık yıkarken dinlenebilecek yegane alet walkman' e takılmış minik bilgisayar hoparlörleri ise yegane tarz da arabeskti.

    bu açığı kapatabilmek adına 90' lık kaset doldurma kararı alınmış, içine cengiz kurtoğlu' ndan ümit yere batsın, yol arkadaşım, müslüm gürses' ten unutamadım, aldanma çocuksu mahsun yüzüne, bülent ersoy' dan geceler, ferdi tayfur' dan nisan yağmuru, orhan gencebay' dan vazgeç gönlüm, gökhan güney' den bir seni düşündüm bir de kendimi, bergen' den sen affetsen ben affetmem, atilla kaya' dan adını yollara yazdım, sinan özen' den kapına kırmızı bir gül bıraktım, erol budan' dan koparamam kalbimi ve şimdi hatırlayamadığım muhtemelen bu yazıyı okuyan 100 kişiden 95 inin adını bile ilk defa duyduğu şarkılar ile listemizi hazırlamıştık.

    kasetçide, listemize son şekli verirken erol budan' ın şarkısının olmadığını öğrenmiş, onun yerine başka bir şarkı koymak gerekmişti. bu liste öyle lalettayn bir liste olmadığı için ilk akla gelen şarkı yazılamazdı. durup düşünmeli, karar vermeli idi. biz düşünedururken, liseye gittikleri üzerlerindeki formalardan belli olan iki kız geldi. muhtemelen köyde yaşıyor, sabah 6 da kalkıp önce ineklerin önüne yem ve saman koyuyor, inekler kahvaltılarını yaparken o gece boyu ineklerin üretmiş olduğu, kuruduktan sonra gübre olacak ama henüz safi boktan ibaret pislikleri temizliyor, peşine inekleri suluyor. sonra elini yüzünü yıkayıp, kendi kahvaltısını ediyor. servis ile ilçeye gelerek lise öğrenimini tamamlamaya çalışıyor. bütün bunlar olurken sürekli içinden "düğün olsa da oynasak, düğün olsa da yan köyden osman gelip bana baksa, ben de ona bakınca bizim köyün çocukları osman' ı bi güzel pataklasa, düğün dağılsa, osman karga tulumba kendi köyüne ilerlerken ben kardeşlerimle paylaştığım hayatta* "gitme, azrail son nefesini almadan gitme" diye mırıldansam" diye düşündüğünü tahmin ediyordum.

    kız adeta bir psikopat gibi 90' lık kasedin bir yüzüne, "gitme" şarkısını çektirmek istediğini söyledi. kasetçi abi şaşkındı ama işin ucunda para vardı, belli etmedi. o an dedim "budur". bir genç kızın hayli hayli, sevgili bulup, gizli gizli buluşup, sözlenip, nişanlanıp, evlenip, sevişebilme hayali kurabileceği bir zaman dilimi olan 90' lık kasedin bir tarafı yalnızca bir şarkı ile dolabiliyorsa o şarkı bizim kasetimizde de olmalıydı, oldu.

    (şu arabesk satırları sourberry' nin belki de en heavy metal programı music report saatinde ve fonda aerosmith, led zeppelin, deep purple çalarken yazıyor olmam da bir o kadar ilginç. guns n roses çıktı nokta koysam iyi olacak(.))**
  • kal dersem kal..
    ama git dersem gitme..
  • 17 yil once umit sayin'in tarkan'a yaptigi dev kiyak..
    bugun ise tarkan'in umit sayin'a verdigi hayat opucugudur..
  • lan noldu abümünden çok güzel bir kramp şarkısı...

    yankı vermez çığlıklar
    bu karanlık boşlukta
    düşük voltaj dostluklar
    sevgiler paramparça

    kabuslarım bırakmaz
    daha da bir sakar oldum
    bu işler yalnız olmaz
    bak bön bön bakar oldum
    gitme, gitme!
    bak yalvar yakar oldum, gitme!

    dur, gitme! (dur, n'olur gitme!)
    dur, gitme...

    yankı vermez çığlıklar
    gölgeler sokaklarda
    bu karanlık boşlukta
    akorlar, paramparça

    şarkılarım bırakmaz
    geçmişe bakar oldum
    bu işler sensiz olmaz
    herşeyi yakar oldum
  • kopek olmak dan önceki son evrede söylenen bir sözdür.
  • son bir cabayla agizdan dokulen yurek parcalayici soz. kalan icin depresyona girisi, hayattan el etek cekisi belirtir. gidendeyse bir burukluk, terketmenin verdigi huzun vardir.

    sadece ask icin gecerli degildir, evini terkedip uzaklarda -almanya gibi- calismaya giden ev babalarinin arkasindan da denir.
hesabın var mı? giriş yap