• 2001 yilinin kanimca en zeki ve iyi filmiydi bu. yonetmen daha once de crumb'i yapan terry zwigoff. steve buscemi her zamanki gibi muhtesem ve ilk defa basrol sayilabilecek bir rolde. thora birch de ne istemedigini cok iyi bilen ama ne istedigini bilemeyen, sanatci ruhlu outsider teenager rolune cuk oturmus.
    liseyi bitiren ve universiteye gitmek istemeyen enid ve rebecca'nin oykusu, film. zamanla rebecca, oyunu kurallariyla oynamaya baslayip is bulup kendi dairesine tasinirken, enid outsider olmaya devam ediyor, ve yollari ayrildikca film daha huzunlu hale geliyor.
    los angeles'da cekilmis olsa da, strip mall'lu, diner'li, ruhsuz suburb'lu, weirdo karakterlerin cirit attigi herhangi bir amerikan kasabasinda da gecebilecek bir oyku. enid'in almak zorunda oldugu bir art dersinde gelisen olaylarla da, ufaktan bir irkcilik elestirisi var filmde.
    filmde iki de muhtesem sarki var ki dinlemeye deger. biri filmin acilisini yapan, enid'i sarkiya dans ederken gordugumuz, hint erol buyukburc'u mohammed rafi'nin jaan pehechan hoo'su, ki filmin dvd'sinde sarkinin videosunun tamami var. digeri ise enid'in seymour'dan aldigi blues plaginda yer alan skip james'in devil got my woman'i. 1940'lardan bir blues klasigi bu. ve tek kelimeyle insani tus eden bir sarki. zaten, enid de tus oluyor sarkiyi dinleyince.
  • enid karakterinin yasadigi sorunlarla, bir sekilde film' in anlatmaya calistigi olay: hayata uyum saglamanin ne kadar zor oldugudur. hayatta insanin iki secenegi olur, birinicisi herkes gibi olup, toplumun sizden bekledigi norm lara ayak uydurup herkes gibi giyinip, konusup,davranmak, kisacasi toplumun yarattigi binlerce klondan biri olmak. ikincisi ise ; topluma karsi tek basina direnen bir birey olmak. filmde enid, liseden daha yeni mezun olmus, hayatta ne yapacagini daha karar verememis, asiri mutsuz bir kizdir. enid, toplumdaki normal zekanin uzerindeki bir cok insan gibi, etrafinin geri zekalilarla cevrilmis oldugunu dusunmektedir( ve haklidir da). film boyunca enid, etrafindaki insanlar gibi hic bir sey dusunmeden bir bitki gibi yasamak yerine, hayata bir anlam aramaktadir, fakat tahmin edildigi uzere bir turlu bunu bulamaktadir.enid'in hayata anlam bulmak icin ciktigi yolculuk, bir cok insanin daha once cikmis oldugu ve bir cogunun da zafer kazanmadan geri donmus oldugu bir yolculuktur. enid'in trajik yolcugulu da nitekim zafer kazanmadan sonuclanmaktadir. toplumun, ailesinin, arkadaslarinin uzerine yiktigi sorumluluklardan bunalmis olan enid artik sadece dunya uzerinden yok olmayi dilemektedir.

    enid' in en buyuk sorunu, onu anlayan birinin olmamasidir; ve her yaptigi ya da soledigi sey herkes tarafindan yanlis anlasilmaktadir. kisaca, enid bir cok insanin icinde bulunan hic bir yere baglanamama duygusunu temsil etmektedir. aslinda enid'in yasadigi sorunlar bireysel sorunlar deil, toplumsal sorunlardir. ozetle, durum sudur, enid' in sorunlarinin sorumlusu; icinde hapsolmus oldugu "hayalet dunyadir".

    bir cok insan filmi izler, hatta bazilari film i sever bile, fakat enid'in neden mutsuz oldugunu bir cok kisi anlayamaz ve de filmin kotu yazilmis oldugunu iddia eder. ne yazikki durum bunun tam tersi dir, film'in senaryosu muhtesem bir sekilde yazilmistir. film kesinlikle toplumun her kesimininden insana hitap eden bir film deildir. film, bir cok american filminin aksine, izleyiciye herseyi bir bir anlatmaz, bunun tam tersine izleyicinin bir cok seyi kendi basina anlamasini bekler. kanimca bu da filmi daha gercekci yapmaktadir. filmin tam olarak anlasilmasi icin, enid karakterinin piskolojik durumu ve icinde bulundugu bunalimin nedenleri anlasilmalidir. ve bunu anlamanin tek yolu ise enid in yasadigi zorunlarin bazilarinin, ya da benzerlerinin, birey tarafindan da yasanmis olmasidir.

    aslinda, film toplumun farkli olan bir bireye ne kadar acimasiz oldugunu gosteren, toplumun neredeyse her parcasini elestiren, bir manifestodur. film bir nevi insanlara icinde bulunduklari uykudan uyanmalari icin ciglik atmaktadir. cunku yasadiklari tek duze hayati hic bir sekilde sorgulamadan yasayan insanlar, bir gun uyanacaklar, ve bir cogumuzun farkinda oldugu, su anda yasadigimiz anlamsiz "hayalet dunyanin" farkina varacaklardir. iste o zaman enid'in yok olma istegini anlayacaklardir.
  • 2001 tarihli olmasına rağmen tam olarak 90'lar filmidir.
  • liseden mezun olan iki genç kızımız üzerine kurulmuş olan bir film...üniversiteye gitmek istemeyen ve tek hayalleri bir iş bulup aynı eve taşınmak olan enid ve rebecca oldukça yakın iki arkadaş olmalarına rağmen karakterleri bakımından birbirlerinden oldukça farklıdır...rebecca hedefine kilitlenip, hedefini gerçekleştiren bir kişi iken, enid ne yapmak istediğine karar verememiş ve en büyük fantazisini how to dissappear completely and never be found üzerine kurmuş olan bir kişidir... rebecca erkekler tarafından beğenilen bir kişi olmasına rağmen, enid'de böyle bir şans yoktur...enid çaktırmasa da bunu içten içe kıskanmaktadır...ikisinin de sanırım tek ortak özelliği bastıramadıkları öfkeleridir...
    ilerleyen sahnelerde enid ve seymour*'un yolları enid'in kasıtlı çabaları sonucu kesişir....ve bu iki outsider karşı karşıya gelir...

    seymour sadece plakları ile yaşayan ve hayattan fazla bir beklentisi olmayan bir kişidir...(plak koleksiyonu olayını bu kadar kıskandığım bir başka filmde high fidelity'dir) başlangıçta bir oyun olarak seymour'la tanışan enid için, seymour zamanla bir kahraman halini alır ve olaylar geliştikçe gelişir...

    filmin bir yerlerinde çalan bir şarkı vardı -ki enid'in söylemek istediği her şeyi söyler gibiydi:

    a smile is something special
    a ribbon is something rare
    so i'll be special and i'll be rare
    with a smile and a ribbon in my hair...
  • filmde ırkçılık üzerine sağlam göndermeler yapılırken, amerikan sanat anlayışına da bir şekilde sokuşturulmuştur...çay fincanının içine konan bir tampon dahiyane olarak kabul edilirken, enid kızımızın sadece çizimlerden oluşan günlüğü beğeni toplayamamıştır...
  • --- spoiler ---

    aptal bir üvey annenin taşınacağı eski evi ile, liseden mezun olduktan sonra hızla "sıradanlaşmaya" başlayan en yakın arkadaşıyla çıkabileceği yeni ev arasında kalan enid, çareyi hayranlık ve saygı duyduğu garip adam seymour'a sığınmakta bulur. seymour'un enid'i ciddiye alması ise enid için bir kat daha depresif olur. çünkü her ne kadar seymour'un toplumdaki konumunu kendine yakın bulsa da, o yaştaki bir adamın hayatını kendisi için değiştirmesi, adam kendisinden azıcık daha hevesli davrandığı anda katlanılmaz bir düşünce halini alır. steve buscemi bu gelgitler sırasında resmen bir yakışıklılaşıp bir ucubeleşir.

    --- spoiler ---
  • boru sesli ergen bir scarlett johanssonun görüldüğü şirinötesi bir film. dakikalar geçtikçe hüzünlenmektedir.
  • thora birch un yaz okulundaki hocasinin*, mirror father mirror adli deneysel kisa filmi bilincaltimiza kazinmistir!.
    (bkz: film icinde film)
  • filmde ozellikle amerika'da yasayan zeki insanların yalnızlıgına dair alt temasının yansıtıldıgı bazı goruntuler ve mizansenler insana edward hopper resimlerini hatırlatıyor.
  • büyüdükçe de zaman zaman nükseden "dünyadaki son garip ve yalnız insan benim" isimli mükemmel, ergen ruh halini en güzel anlatan filmlerden biri olabilir. nüksettikçe izlemekte fayda var.
hesabın var mı? giriş yap