• geri donusu olmayan kararlar almak, inandiginda sonuna-dibine gidecek kadar cesur ve hatta gözü kara olmak. hayatin umursamazligi ve cevresinde gordugu sahte yuzler canina tak edenlerin; gecmise aglayarak vakit kaybetmek yerine, yalnizligini yanina alip terk-i diyar eyleyenlerin hareketi.
  • geri donusu olmayan kararlar vermek, hatta olasi geri donus yollarini bir bir kendisi bozmak anlamina gelen deyim.
  • bu ay itibariyle yapmis oldugum eylemdir. sevgilimden ayrildim. etrafimda es dost, tanidik kim varsa uzun sure gorusmeme karari aldim. izmirden sonra alismak icin uzun yillar cabaladigim istanbulu da birakiyorum. bir hafta sonra ankara'da isimin basindayim. bu sehirde tanidigim bir ya da iki insan evladi var sadece. her sey sil bastan...
  • iyidir gemileri yakmak, ümit etmenin acısından korur insanı.

    "ne kadar isterdim duygularımı gemi yapıp yakabilmeyi, "hayatımdan vazgeçtim artık." cümlesinin içini doldurabilmeyi.

    nietzsche ne kadar haklıymış "ümit kötülüklerin en kötüsüdür." derken.

    hayatımdan, hayallerimden vazgeçmek istiyorum.
    öldürmek istiyorum içimde hala umutla çıkış yolu arayan çocuğu. anlatamıyorum ona, mantıklı olanın kaybettiğini kabullenmek olduğunu, ruhunu öldürmeden bu dünyaya tutunamayacağını.

    ne yapıp edip kandırıyor beni. inanıyorum elimde olmadan ona, izin veriyorum "haydi, koş hayallerinin peşinden." diyerek.

    küçüğüm, sanıyor musun ki, tam gözlerini kör etmiş ışığa koşarken boynundan tutan ipi çekmek, gözlerinden hayalkırıklığının damla damla süzüldüğünü seyretmek benim hoşuma gidiyor.

    gel beraber yakalım şu gemileri. seyretme artık hüzünlü gözlerle karşı kıyıları. önümüzdeki uzun, sıkıcı yola koyulalım biz. hem bakarsın sonu görünmeyen bu yol bizim tahminimizden, hatta umduğumuzdan da kısadır.

    yolun sonuna sakla umutlarını küçüğüm, belki karşı kıyı yolun sonundadır."
  • tarik bin ziyad, 19 temmuz 711’de, 12 bin kisilik ordusuyla ıspanya’ya geçti. askerlerini indirdikten sonra, bütün gemileri atese verip yaktirdi.bu arada ıspanya krali rodrik’in 100 bin kisilik ordusuyla üzerine geldiginin haberini aldi. askerlerine su tarihi sözleri söyledi: ‘’arkanizda düsman gibi deniz, önünüzde deniz gibi düsman. nereye kaçacaksiniz? vallahi sizin için ancak sadakat ve sabir kalmistir. düsmanin silahi, teçhizati ve erzaki boldur. sizin silah olarak ancak kiliçlariniz, erzak da düsmanin elinden sahip olabileceginiz vardir.’’

    tarik bin ziyad, düsman asker sayisinin kendi ordusundan sekiz kattan fazla oldugu bu savasi, kesin bir zaferle kazandi. endülüs emevileri’nin temelini atti. batili tarihçilerin de dedigi gibi o topraklarda 800 yil süren rönesans ve reform’un fikir olarak temelinde endülüs emevileri’nden çevrilen kitaplar vardir.

    ‘’gemileri yakmak’’ deyiminin böyle önemli bir tarihi olaya isaret ettigini birçogumuz biliyoruz. fakat bilip de uygulamadigimiz birçok dogru gibi hayatimizda gemileri hiç yakamiyoruz. hiç düsündük mü? kaç yerde gemilerimizi yakmamiz gerekirken yakmadik?

    bu kitap, egitimini ve kisisel gelisimini en güzel sekilde gerçeklestirmek isteyen genç beyinlere basarinin kiyisinda gemileri yakmak adina önemli bir kaynak eser...
  • ispanyayi almaya giden araplarin komutani, bogazi gecen gemileri yakmış, askerlere geri dönüş olmadığını anlatmaya çalışmıştır. adı tarık* olmalı bu arkadaşın.
  • bir hikayenin alt başlığıdır..

    geçen zamana aldırmadan, huzurla bir deniz kenarında ayaklarınızı suya değdirmekteyken, minik taşları sektirmekteyken suyun üzerinde, sahile kocaman kocaman kalpler çizip, bir okla süslemekteyken onları, gün doğuş ve batışları arasında minik balıklarla yarenlik etmekteyken ve aslında gerçekten mutluyken, bir koca gemi yanaşır bir gün doğumuyla sahilinize..martılar müjdeler bu yeni misafiri, alı al, moru mordur, açılmayı vadeder size, sizin içten içe hayalini kurduğunuz ufuk cizgisini göstererek, oraya adınızı yazdığını ve inanmazsanız size gösterebileceğini söyler.. güvenirsiniz, pupa yelken açılırsınız bilmediğiniz sulara, kaybedecek bir şeyiniz yoktur nasıl olsa, daha o zamanlar bilmezsiniz, en büyük kayıp, yanınızda götürmekte olduğunuz kendiniz olacaktır.. ilk durak kandırılma sebebiniz ufuk çizgisidir, gerçekten de okursunuz adınızı, yazılmıştır, bir neşe kaplar içinizi..ama ondan sonraki duraklar ve limanlar insiyatifiniz dışında gelişmektedir, kontrolünüzü günbegün kaybetmektesinizdir, başlarda sizsiz bir derece dönemeyen dümen fıldır fıldır dönmekte, fırtınanın kokusunu aldığı yerde hızla yelkenleri açmaktadır, azgın dalgalarla adeta dalga geçmekte, sizin alabileceğiniz hasarları ise hiç düşünmemektedir.. başlarda üflenmektedir "uf" olan yerlerinize, ama zamanla üflemelerde yerini, kol kırılır yen içinde kalır sözüne bırakmıştır, aldığınız darbeler, sağa sola çarpmaktan çürümüş etiniz, yara almış ruhunuz, bağırmaktan kısılmış sesiniz ve siz.. bilmediğiniz bir denizin azgın sularında bir ceviz kabuğusunuzdur artık.. ve bir damla gaz yağı bulup, iki çakıl taşı ile bir minik kıvılcım yaratıp tutuşturursunuz minik ceviz kabuğunu..
  • sadece bir kararlılık ifadesi değil, aldığın karar için konfor alanını, malını, yuvanı, dünkü dünyanı feda etmektir. hezimete kafa tutmak, en kötü senaryoya eyvallah demektir.

    velhasıl, zor arkadaş bu iş. gemilerin ne kadar büyükse, yakmak o kadar zor. dünkü hayatının yenisini inşa etmek ne kadar uzun sürecekse o kadar zor...

    mutluysan otur oturduğun yerde. ama içini kemiren ses bir türlü susmuyorsa, zamanı gelmiş ama korkundan yapamıyorsun. bir daha düşünmek yerine, bilinmeze doğru "ertele"ye basıp duruyorsun. iyi uykular.
  • geriye, geçmişe gelinen noktaya dönmemek, o olasılığı akıldan çıkarıp ileriye bakmak için kullanılan, aklın temizlendiğini amacın kesinleştiğini belirten söz öbeği...
  • "hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını biliyorum." diyenlerin cümlesi,eylemi.

    gemileri yakamayan-ağlarken sakızı düşen-bizler içinse umut sarıkaya'dan "ben hiç çok ciddi kararlar alamadım,karar alanlara arkadan baktım." cümlesi geliyor.
hesabın var mı? giriş yap