• diyarbakır emniyet müdürlüğüne atanmış olan gaffar okan şehre ilk geldiğinde polisler kendini tanımazken teftişe çıkar. bir çorbacıya girer ve çorbasını sipariş edip içmeye başlar. bu sırada 2 polis çorbalarını bitirip masadan kalkar ancak çorbacıya ücreti ödemez. çorbacı ücreti isteyince polisler masadaki tabakları yere fırlatır ve para ödemeden giderler. gaffar okkan gördükleri üzerine sinirden deliye döner, çorbacıya gidip kalkan polislerin parasını öder ve telsizi açar, o kendiyle bağdaşmış sözü söyler "ben yeni emniyet müdürünüz gaffar okkan, diyarbakır halkına eziyet edeni yakarım." gaffar okkan göreve başladıktan sonra diyarbakır'da yaşlılara ücretsiz hizmet veren taksiler ayarlar, diyarbakırspor'un altyapısını geliştirir ve kısa sürede diyarbakır'da halkın sevgilisi olur. unutmadık, unutmayacağız. mekanın cennet olsun 3310..
  • dünya tarihinde eşine çok az rastlanılan bir şeyi başarmış şehit emniyet müdürü.

    o zamanlar iki terör örgütü arasında sıkışıp kalmış, sürekli göç veren, büyükşehir olmuş ancak devletten aldığı ödeneği düzgün kontrol edememiş, devletine küsmüş yahut küstürülmüş bir şehir diyarbakır.

    yeşiller, akrepler, beyaz toroslar, kalaşnikoflar, makarovlar kol geziyor.

    akşam 5'ten sonra hayat durduğu, bazı sokaklara değil polisin güneşin bile giremediği yıllar.

    bölgeden geçen yüz binlerce memurun çoğunun en mutlu gününün şehirden ayrıldığı gün olan şehir. diyarbakır.

    45 yaşında bir emniyet müdürü gelecek altını çizelim statü olarak sadece emniyet müdürü ama birkaç lakabı var tabi ki. mesela gaffar baba. ya da kendinin söylediği gibi fırıncı fikri'nin oğlu. yaptıklarıyla bir şehir bu emniyet müdürüne yani fırıncı fikri'nin oğluna aşık olacak. böyle bir şeyin örneği yok.

    bana bir hendek'te bir de diyarbakır'da namlu doğrulmaz diyip zırhlı aracı iade edeceksin,
    korumasız şekilde gece yarısı esnaf ziyareti yapacaksın,
    cenazende o esnaflara kepenk kapattıracaksın,
    diyarbakır tarihinin en kalabalık cenaze töreni adına düzenlenecek,
    senden sonra dahi binlerce çocuğa adın verilecek,
    milyonlarca insanın sevgisini kazanacaksın ve tüm bunları 90'lar diyarbakır'ında yapacaksın. ne izahı var ne de tekrarı.

    ruhun şad olsun ali gaffar okkan. biz seni unutmadık.
  • kürt sorunu olmadığı pkk sorunu olduğu için şehit edilen büyük insan.

    döneminde diyarbakır insanı ile o kadar içli dışlıydı ki halkın çoğu pkk terör örgütüne tepki vermeye başlamıştı.
    sonra ne mi oldu?sözde eşitlik için terör olayları başlatan şerefsiz bir örgüt tarafından öldürüldü.çünkü kendisi bütün herkese bu ülkede beraber büyük bir uyum içinde yaşayabileceğimizi gösteriyordu.

    şimdi ne mi olacak?
    madem size uzatılan eli kestiniz bundan sonra size dürüst eller uzanmayacak.
  • gaffar okkan'ın anısına saygı ve rahmetle;

    ''yaralı polis: merkez,merkez saldırıya uğradık.
    merkez: olay yeri neresi?
    yaralı polis: şehitlik mevkii
    merkez: zaiyat varmı? zaiyat varmı?
    yaralı polis: şehitlerimiz var.
    merkez:3310'un durumu ne?
    yaralı polis: başımız sağ olsun....

    tarih: 24 ocak 2001 çarşamba
    saat:17:30
    yer:diyarbakır ,sezai karakoç bulvarı.şehitlik kavşağı.

    olay: abd devlet başkanına düzenlense dahi kurtulamayacağı ön görülen profesyonellikte hazırlanmış, kusursuzca işlenmiş,türkiye'nin daha önce yaşamadığı bir organizasyonla gerçekleştirilmiş ve hala faillleri meçhul bir saldırı.
    geride bir sürü soru işareti bırakan; gözcüler ile birlikte yaklaşık 30 kişinin, en az 16 adet uzun namlulu silah kaleşnikof, 4 el bombası, biri olay yerinde kasıtlı bırakılan makarrof marka olmak üzere en az beş adet tabanca kullanılarak, ülkenin terör olaylarındaki en stratejik şehri olan diyarbakır'ın göbeğinde, emniyet müdürlüğü’ne ve bölge karakoluna bir kaç dakika uzaklıkta, 500'e yakın boş kovan bulunan, sadece gaffar okkan’ın `7’si kafasına, 10'u vücudunun diğer bölgelerine isabet etmiş17 mermi ve yakından "sigorta atışı`" diye tabir edilen atış yapılacak kadar rahatlık ve özgüvende işlenmiş bir saldırı.

    sonuç: diyarbakır'da görev yapan 5500 polisin 1numarası, telsiz kodu 3310 olan, il emniyet müdürü gaffar okkan ve yanında bulunan 5 polis şehit...

    kim yaptı: faili meçhul.
    üstlenen örgüt yok. kimine göre hizbullah, kimine göre pkk, kimine göre derin devlet ya da yabancı gizli servis örgütleri.
    gelin 20 yıl sonra bu olayı biraz irdeleyelim...

    kimdi gaffar okkan? neden hedefti? ve niçin genel kanaat hizbullah yaptı?
    1952 hendek doğumlu ali gaffar okkan;
    türkiye'nin, 41 yaşında il emniyet müdürü olmuş, en genç emniyet müdürü…
    hendek’teki en zengin ailenin çocuğu olmasına rağmen, polisliği seçmiş; her ay babasının gönderdiği para ile geçinen, cebinden bağış ve yardımlar yapan gerçek bir ülkü sahibi idealist insan…
    abdullah öcalan ölse bu kadar kalabalık olamayacak, 30.000 diyarbakırlının “gaffar baba” diye ortalığı inleterek gözyaşları ile uğurladığı, gaffar okkan’dan önce pkk korkusundan kepenk kapatan esnafın, bu sefer sevgiden, bir polisin cenazesine katılmak için kepenk kapattığı kadar bağrına bastığı bir devlet adamı...
    sadece diyarbakır'da değil daha önce görev yaptığı izmir, eskişehir, şanlıurfa ve karsta'da halkın sevgilisi olmuş, halkla bütünleşmiş, emniyet müdürü’nden ziyade şehrin belediye başkanı, valisi, o şehirde doğmuş büyümüş kişilerden daha çok o şehirli olmuş gerçek bir halk kahramanı…
    kendine münhasır kuralları olan, biraz asi, sert ve otoriter bir yönetici. kendini anlamakta zorlanan ya da anlamayan memur veya amirlerinin bırakın sevmeyi nefret bile edecekleri tarzı olan bir müdür…
    belediyenin yapmadığı üst geçiti yapmak için en fazla parayı kendisi vermek kaydı ile tüm polis teşkilatı'ndan, hakkında dedikodular çıkacağını bilmesine rağmen zorla para toplayıp, üst geçit yaptıran;
    kadın polisleri terör bölgesi olmasına rağmen halkın içinde sokakta görevlendiren,
    rüşvet aldığını, ahlaksızlık yaptığını ya da vatandaşa eziyet ettiğini tespit ettiği memur,amir ve müdürlerini dahil “kaba dayakla” izana getirerek, izana gelmezse haklarında işlem yapan marjinallikte,
    terör bölgesinde gece 3’te korumasız tebdili kıyafet ciğerciye giden
    halkın menfaati ve memurunun hakkını savunmak için ohal (olağanüstü hal bölge) ve diyarbakır valisi'ne bile kafa tutacak cesarette…
    otobüs şoförü gelmeyince, şehrin hentbol takımını otobüsü kendisi kullanarak maça götürecek tevaazuda...
    ölmeden sadece dokuz gün önce tespit ettiği teröristleri isim isim basına açıklayacak ve yaptığı işin adeta pazarlamasını yapan bir özel sektör yöneticisi kadar rahat ve popülist,
    şık ve marka giyinmekten başka lüksü olmayan sıradan vatandaş…
    öldürülmeseydi bırakın vali, emniyet genel müdürü, siyasete girse içişleri bakanı hatta bir siyasi partinin genel başkanı olabilecek donanımı ve karizması olan…
    diyarbakır’dan, kars’tan ya da eskişehir’den bırakın bir siyasi partiyi, bağımsız aday olsa bile kazanabilecek kadar sevilen, polis kimliğinden ziyade sosyal ve renkli kişiliği, doğallığı ve adamlığı ile bu sevgiyi kazanmış, bugün hükümetin yapmaya çalıştığı fakat bana göre beceremediği “demokratik açılımı”, 20 yıl önce diyarbakır'da yapmayı başarmış bir değerdi.
    peki niçin ve kimler tarafından öldürüldü...
    bu ülkenin refahı ve huzurunu istemeyen,terörün bitmesini istemeyen,terörden ve terörün varlığını sürdürmesinden gerek ekonomik, gerekse siyasi nemalanan her ferdin, her dahili ve harici güç veya güçlerin, gaffar okkan'ı öldürmesi için yeterli nedeni vardı.
    yazının buraya kadar ki bölümünde dikkat ettiyseniz, gaffar okkan'ın kişisel özelliklerini ve yöneticilik yetisini saydık.
    bunların üzerine;
    diyarbakır’dan başlatarak türkiye’de hizbullah'ın bitirilmesi operasyonlarının baş mimarı olduğuna,
    diyarbakır'da asayiş ve faili meçhul cinayetlerinin onun döneminde yarıdan daha aza indiğine,
    akşamları saat altıdan sonra hayalet şehre dönen, kepenklerin gündüz bile kapalı olduğu diyarbakır’da
    şehrin merkezinde ağır silahlarla dolaşan ve halka tedirginlik veren kollukların olduğu bir diyarbakır’da
    uyuşturucu trafiğinin geçiş ve üs bölgesi olan bir diyarbakır’da,
    parasızlık ve başkansızlık ve ilgisizlikten kapatılmak üzere olan diyarbakırspor’a sahip bir diyarbakır'da;
    televizyonlarda şarlatanlık yapan hdp’liler ve çok konuşan ama bir şey yapamayan belediye başkanı’nın yapamadığı hatta hükümetinde bu konularda ortaya somut bir çalışma koyamadığı diyarbakır'da,
    gaffar okkan, 81 vilayetteki diğer 81 il emniyet müdürü’nden farklı olarak, aynı yetki ve sorumluluğa sahip fakat eşit şartlarda olmamasına rağmen;
    kepenkleri bırakın kapattırmayı, gece sabaha kadar vitrinlerin ışıklarını bile nasıl açık tutturdu?
    hayalet şehir, artık gece 2’lere kadar gençlerin erkek ve kız olarak eğlenmeye gidecekleri mekanların açılmasını nasıl başardı?
    ne oldu da, bırakın yatırım yapmayı, gezmeye bile gelmeye çekinecek yatırımcılar birer birer diyarbakır'a gelmeye, migroslar,burger kingler, avm'ler, 5 yıldızlı oteller açmaya başladı?
    ne oldu da şehirde, ağır silahlar, akrep ve zırhlı araçların dolaştığı kamuflaj elbiseli özel harekat polislerinin yerine, makyajlı sadece kadın polislerden oluşan, üzerinde şirin şirin resimlerin bulunduğu twingo araçlarla, görevi yaşlıları, sakatları ve yolda kalmış çocukları eve götüren araç ve görevliler dolaşmaya başladı?
    ne oldu da, elektrik direklerinin olduğu, fakat lambaların olmadığı caddeler, gaffar okkan döneminde ışıl ışıl oldu; hatta bir zamanlar polis ve askerin bile girmekte çekindikleri karanlık cadde, polat grubu’na, 5 yıldızlı otel açacak kadar güven verdi?.
    ne oldu da borçlarından dolayı kapatılmak üzere olan ve başkan bulunamayan diyarbakırspor, bırakın kapatılmayı şampiyonluğa oynadı ve rahmetlinin şehit edildiği yıl birinci lig’e çıkacak kadar başarı gösterdi?
    şimdi soruyorum; barış, kardeşlik, halkın rahatlığı, huzuru, en samimi devre arkadaşlarını bile kıskandıracak başarılara imza atmış, polis kimliğinin dışında daha sayamadığım bir sürü özelliği olan bir kişi, bırakın yirmi yıl öncesini, günümüzde bile yaşamayı haketmez ki…yaşatmazlar ki... ne önemi var ki, kim ya da kimler tarafından öldürüldüğünün…
    ali gaffar okkan ve yanındaki beş polis öldürülmedi aslında, yirmi yıl önce birçok sorunu çözülmüş diyarbakır ve diyarbakırlılar öldürüldü o saldırıda...
    sokaklar yine karanlığa gömüldü; kepenkler yine kapatılmaya başlandı; twingolu makyajlı bayan polislerin araçlarının yerini panzerler, onların şehre sardığı güven kokusunun yerini biber gazlarının kokusu aldı. diyarbakırspor’da yine geldiği gibi döndü eski günlerine… yani 20 yıl geçti, bir şeyler bırakın gelişmeyi, gaffar okkan'ın ölümü ile birlikte tekrar karanlığa geri gitti.
    uğur mumcu’yu anmak üzere yola çıkan ali gaffar okkan, çok daha ağır ve güçlü bir saldırıda, uğur mumcu gibi “anılanlar listesi”ne adını altın harflerle yazdırarak şahadet şerbetini içti maalesef...

    gelelim ölüm şekline?
    makamında kendisine kızan bir memuru ya da amiri tarafından öldürülseydi, kapısı herkese açık ve elini kolunu sallaya sallaya herkesin ulaşabildiği "bana bir hendek’te bir de diyarbakır'da kimse dokunamaz" diyecek kadar kendine ve güvendigi hendekli hemşehrileri ya da diyarbakırlılar tarafından öldürülse idi, yazdıklarımın hepsini çöpe atın der ve her şeyi anlardım.
    ey güçlü türkiye cumhuriyeti’nin eski, mevcut, geçmiş ya da gelecek tüm ilgili yöneticileri, tbmm, hükümet, tsk, mit, ve emniyet birimlerine soruyorum...
    kolordu komutanlığı’nın, mit bölge müdürlüğü’nün, ohal valiliği’nin, terör ve istihbarat ile ilgili tüm stratejik birimlerinin varolduğu, ülkenin terör konusunda en stratejik şehrinin merkezinde, tüm güvenlik ve terör uzmanlarına parmak ısırtan bir suikast organizasyonu yapılacak, yapan kişiler sıfır hata ile kusursuz saldıracak ve elini kolunu sallayarak bir değil, iki değil en az 30 kişi olduğu tahmin edilen saldırganlar buharlaşacak?...

    girişi, çıkışı saat olarak belli olmayan, ne zaman hangi yol ve güzergahı kullanacağı belli olmayan ve özellikle o güne münhasır vali telefon açıp çağırmasa, kültür merkezi’ndeki uğur mumcu’yu anma programına katılmayacak olan, bir emniyet müdürü’nün, o saatte çıkacağından, o güzergahı kullanacağından nasıl emin olundu ki, 30 kişi orada konuşlandı, elektrikleri anında kestirdi, kafasına sıkacak kadar aracın yanı başına gelindi ve yer yarıldı yerin dibine, gök açıldı gökyüzüne çıkıldı... kimdir pkk, kimdir hizbullah, bunların maçası bu eyleme yetmez; bunu bana kimse anlatamaz....

    uğur mumcu’yu, turgut özal'ı, eşref bitlis’i, recep yazicioğlu’nu, adnan kahveci'yi, aselsanın mühendislerini kim öldürdü ise gaffar okkan’ı da onlar öldürdü....bakalım sırada kimler var?....

    rahmetli gaffar okkan’nın çeşitli röportajlarda ve sohbetlerinde dile getirdiği “diyarbakır türkiye’nin sigortasıdır; atarsa ülkenin tüm elektriği kesilir” demesinin altında yatan mesaj da bence, gaffar okkan, hizbullah’ın da, pkk’ın da, asıl amaçlarının diyarbakır üzerinde oynanan oyunun dış güçler tarafından ve içerdeki destekçileriyle rol verdiği oyunun birer parçaları olduğunu ve bunların uzantılarını çözmüştü. gaffar okkan, artık `ülke üzerinde kötü emelleri olan herkes için bir tehlikeydi`. ve ortadan kaldırılması gerekiyordu. nihayetinde kaldırıldı da.
    emin olun, gaffar okkan suikastinde kullanılan 25 ya da 30 kişide her kimler ise, onlarda çoktan ortadan kaldırılmıştır.

    siyasi görüşü ve görevi ne olursa olsun, bu ülkenin insanlarına fayda sağlayacak hizmet ve bilgi sağlama yolunda; birlik ve bütünlüğümüze, barış ve kardeşliğimize zerrei miskal yarar sağlama yolunda ve uğrunda öldürülen herkese allahtan rahmet diliyorum… bir ali gaffar okkan öldürüldü; fakat aynı yıl sadece diyarbakır'da isimleri aileleri tarafindan ali gaffar konulan 360 tane, bugün 20 yaşında olan ali gaffar’lar, ali amcalarının yolunda, diyarbakır sokaklarında koşuşturuyorlar… inşallah kaderleri değil, fakat idealleri ali gaffar amcalarına benzer...''
  • saat 18.50: merkez, merkez. saldırıya uğradık, saldırıya uğradık
    m :olay yeri neresi?
    yaralı polis: şehitlik mevkii
    m : zaiyat var mı, zayiat var mı?
    yaralı polis: şehidimiz var.
    m: sayın 3310'un durumu ne?
    yaralı polis: başımız sağolsun...
    3310, okkan'ın telsiz koduydu...
  • diyarbakır'ın ve belki de türkiye'nin gelmiş geçmiş en sevilen emniyet müdürüydü.

    --- spoiler ---

    ali gaffar okkan
    18 kasım 1997'de emniyet müdürleri kararnamesi ile kars emniyet müdürü iken ali gaffar okkan, diyarbakır emniyet müdürü olarak atandı. şüphesiz bu kararname ile birlikte çok şey değişecekti. 1998 yılının ilk günlerinde bu bazalt gözlü şehirde göreve başlayan gaffar müdür ilk birkaç gün şehri tebdil-i kıyafet gezdi. çaycıya gitti ''çay içeceğim ama param yok'' dedi, çaycı ise ''lafı mı olur?'' dedi kaba türkçesi, ince yüreğiyle. gece yarısı ciğerci salih usta'ya gitti ''açım ama param yok'' dedi, salih usta ''para mı?'' dedi gülerek ve ''yabancı olduğun belli, kalacak yerin var mı?'' diye sordu. bu soruyu duyar duymaz gaffar baba'nın gözleri dolmuştu. diyarbakır emniyet müdürü olduğunu söyleyince salih usta ''ben de valiyim'' dedi, güldüler... sonraki günlerde gaffar okkan, makam arabasıyla ciğerci salih usta'nın yanında geçerken durması ve arabadan inip ''işler nasıl ustam?'' diye sorması ise salih usta'nın gözlerini yaşarmıştı. ''yıllarca hakarete eden, küfreden, ciğer yiyip de parasını vermeyen, istediğimde de döven polislerin tam tersine bana sarılmıştı bu polis, hem de sıradan bir polis değil 5500 polisin şefiydi. bir diyarbakırlı için bunlar ne demektir, anlayamazsınız.'' diyerek duygularını ifade ediyordu, salih usta.
    --- spoiler ---
  • eskiden polis teşkilatı yerli yersiz esnafı taciz ederdi diyarbakır'da.

    bi kahveye dükkana vs... "terörist piçler" diye girer, " siktirin gidin dağınıza" diye çıkarlardı hilal bıyıklı korumalar. polis müdürü ise sadece boka bakar gibi bakardı, o da şanslıysanız.

    sonra adamın biri geldi, yahu bunlar da insan dedi. "selamun aleykum, çavani başe ?" dedi. bir kahve dolusu -kürt- "sağolun müdürüm, hoşgelmişsiniz" diye yanıt verdi.

    işte bu kıssadaki "adamın biri" kendisi olur.

    ser seremın, ser çavemın müdürüm.
  • "3310 merkez..." telsiz anonsuyla başlayan gaffar okkan efsanesi,

    diyarbakır... o dönemlerde terörün şiddetinin en yoğun hissedildiği şehirlerden biriydi. terör illetiyle mücadele sırasında halk ile güvenlik güçleri ister istemez birbirinden uzaklaşmış ve ilişkilerinin iyice koptuğu bir dönem geçiriyordu.
    ta ki, kars'tan ali gaffar okkan adlı bir emniyet müdürü atanana kadar...

    teşkilata ilk anonsunu geçti;
    -masabaşında oturan polis istemiyorum...
    yetmedi,
    - iki gündür şehir merkezinde geziyorum ve görüyorum ki, arkadaşlarımız görevlerinin bilincinde değil, bu size ilk ve son uyarım.

    şehir halkı yeni emniyet müdürünün, polislere de yansıyan, tavırları karşısında şaşkındı. daha sonraları okkan halkın içine inmeye başlamıştı, gün geçtikçe tanınıyor, tanındıkça seviliyordu. kenar semtlerdeki kahvehanelere gidip yaşlılarla sohbet ediyor, makam kapısını da kimseye kapatmaz, kapısına gelene elinden geldiğince yardım ediyordu...
    mert insandı, korkusuzdu...

    -makam peşinde değilim, yapacak birşey bulamazsam, babamın fırınına gider ekmek satarım
    sözlerini sık sık tekrarlardı...

    halkı polisle barıştırdıktan sonra o dönem yine o bölgede etkin olan hizbullah terör örgütüne karşı yürüttüğü başarılı operasyonlarla da adını duyurmaya başlamış. korkusuz dedik ya hani, kendi sonunu da hazırladığının farkında mıydı acaba? yetmemiş hizbullahın tetikçi listesini deşifre etmiş gaffar...

    buraya kadar geldik, futbol kısmını da şu kısacık görüntü anlatsın. futbolcular gol attıktan sonra sevinçle koşup boynuna atlarlarmış işte...

    neyse hizbullah diyorduk; suikast planlarını öğrenmesine rağmen, zırhlı araç teklifine karşı;
    -ben zırhlı araca binersem vatandaş ne yapacak
    diyerek karşı çıkmış.
    ve maalesef o korkunç sonla yüzleşmekten kaçamamış...
    valiliğe doğru yola çıkarken profesyonelce kendisine kurulmuş olan pusudan habersizdir. gaffar okkan ile 5
    koruması hayatını kaybeder.
    ve yardımcısının teşkilata yaptığı acı anons geçer kayıtlara;
    - 3325 merkez, sayın 3310 şehit oldu teşkilatımızın başı sağolsun ..

    devlet/millet ilişkisini hassas bir bölgede ve zamanda en üst düzeyde kurabilmiş halkın babası olabilmiş güzel insan, ruhu şad olsun...

    32.gün gaffar okkan suikastı
  • diyarbakir emniyet muduru iken 1998 ve 1999 yillarinda guneydogu anadolu'da (diyarbakir, batman, $irnak ve mardin'de) hizbullah'a yonelik bir cok baskin yapilmi$, yuzlerce orgut uyesi yakalanip, tutuklanmi$ ve toplam 28 faili mechul cinayet aydinlatilmi$tir. olumunden yakla$ik 2 sene once yaptigi bir basin toplantisinda, "orgutun bu cografyada yaptigi eylemlerde halk uzerinde 'devlet yapiyor' izlenimi yarattiklari ortaya cikarildi." aciklamasini yapmi$ti.. bunun yaninda, yuzlerce noktaya yapilan baskinlarda ele gecirilen belgelerden yola cikarak, orgutun $eriat esasina dayali bir kurt-islam devleti kurma amacinda oldugunu sozlerine eklemi$ti..
  • "gaffar okkan'ın gelmesiyle asayiş şube müdürlüğü kendi prensibiyle çalışmaya başladı. bunlar, jitem elemanlarına göz açtırmıyordu. daha önce itirafçılar, korucular, jitem elemanları kent içinde başına buyruk hareket edebiliyordu. istedikleri kişileri yakalayıp 'emniyet'e götürüyoruz' diyebiliyordu. okkan döneminde faili meçhul cinayetler büyük oranda azaldı.''

    jitem'ci abdülkadir aygan , hurriyet
hesabın var mı? giriş yap