• filmleri;ozellikle it's a wonderful life,insana ya$ama sevinci kazandirdigindan dolayi psikologlar tarafindan bunalim ya da depresyon surecindeki insanlara tavsiye edilir..cunku filmleri utopik bir mutluluk tablosunda yani gerceklik ten uzaktir.
  • 1939 yılında new york times gazetesine gönderdiği mektupla hollywood stüdyo sistemini ve onun yönetmenlere uyguladığı baskıyı eleştiren yönetmen. dev stüdyoların yönetmenlere ne yapmaları gerektiğini dikte ettiğini ve yönetmenlerin bunun dışına çıkma özgürlüğü olmadığını, montaj aşamasında söz hakları olmadığını dile getirmiştir. o dönem bu olaylar üzerine kurulan yönetmenler derneğinin ilk başkanıdır aynı zamanda.

    gönderdiği mektup ise şu şekildedir:

    "them are only half a dozen directors in hollywood today who are allowed to shoot as they please and who have any supervision over their editing. "we all agree with you when you say that motion pictures are the director's medium. that is exactly what it is, or should be. we have tried for three years to establish a directors' guild, and the only demands we have made on the producers as a guild were to have two weeks' preparation for 'a' pictures, one week preparation time for 'b' pictures, and to have supervision of just the first rough-cut of the picture. "you would think that in any medium that was the director's medium the director would naturally be conceded these two very minor points. we have only asked that the director be allowed to read the script he is going to do and to assemble the film in its first rough form for presentation to the head of the studio. it has taken three years of constant battling to achieve any part of this. "we are now in the process of closing a deal between director and producer which allows us the minimum of preparation of time, but still does not give us the right to assemble our pictures in rough form, but merely to assemble our sequences as the picture goes along. this is to be done in our own time, meaning, of course, nights and sundays, and no say whatever in the final process of editing. "i would say that 80 percent of the directors today shoot scenes exactly as they are told to shoot them without any changes whatsoever, and that 90 per cent of them have no voice in the story or in the editing. truly a sad situation for a medium that is supposed to be the director's medium. "all of us realize that situation and some of us are trying to do something about it by insisting upon producer-director set-ups, but we don't get any too much encouragement along this line. our only hope is that the success of these producer-director set-ups will give others the guts to insist upon doing likewise."
  • capra için ahlaksal erdemlerin merkezi insan yüreğidir. onun için politik düşünceler ise insan duygularının bir uzantısıdır. eğer birbirimizi seversek, birbirimize içtenlikle davranırsak, sahtekarlık, zulüm, yoksulluk, savaşlar ve mutsuzluklar olmayacaktır. öte yandan capra'nın ahlak sistemi, amerikan idealine olan inancın mükemmel bir dışavurumudur. capra'nın yarattığı dünyanın gerçekle pek ilişkisi yoktur diyebiliriz. mr smith goes to washington, meet john doe filmlerinin kahramanları böyle insanlardır. kahramanlık yaparlar, halkın iyiliği için paralarını dağıtırlar, karmaşık değillerdir ve içsel meseleleri yoktur.capra'nın yarattığı bu iyimser dünya, özveri ve sevecenlikle dolu insanlarla, mutlu ve tatmine ulaştıran öyküler savaştan çıkmış insanlara beklediklerini verebilmiştir.
  • 1934 oscar töreninde en iyi yönetmen ödülünü sunan will rogers "frank buraya gel ve ödülünü al" demiş. frank capra da sahneye ödülünü almaya çıkmış. ama rogers'ın kastettiği kişi frank capra değil frank lloyd'muş. iki frank de sahnede olunca rogers diğer aday george cukor'u da çağırmış hatta. 30'larda nasıl karşılandı bilmiyorum ama şimdilerde olsa öyle bir şey var ya...
  • yaklasik 100 yasina kadar yasayan (dgm 1897-ol. 1991) ruya taciri kisi. yonetmenliginin yani sira senaristligi de vardir. it's a wonderful lifeyazip yonettigi en meshur filmdir (her noel arifesi amerikanin butun kanallarinda gosterilmesi etkili olsa gerek). sahsi favorilerim meet john doe, arsenic and old lace, it happened one night ve pocketful of miraclesdir.
  • (bkz: arsenic and old lace) (bkz: it happened one night) filmlerinin yonetmeni
  • hollywood yönetmenlerinden
  • italyan asıllı amerikalı sinema yönetmeni. filmlerini izlediğim kadarıyla king sıfatını rahatlıkla söyleyebileceğim yönetmen. günümüz yönetmenleri muhtemelen bu isimden bihaber. çünkü bilseler kendilerine yönetmen sıfatını bile çok görürler. ve hatta bir çoğu film yapmaktan vazgeçer..
    bir çok filminde auld lang syne şarkısını kullanmış olan capra'nın bu şarkıyı çok sevdiğini düşünüyorum. hazine değeri taşıyan filmlerinin bazılarını altyazı sorunu yüzünden izleme imkanı yok maalesef.

    hakkında detaylı bilgi için; http://tr.wikipedia.org/wiki/frank_capra
  • ismi en karizmatik yönetmenlerden biridir.
  • hollywood'un altın çağının tanrısının film afişlerine dikkat edersek bing crosby, clark gable, james steward, cary grand gibi ağır adamlar kadınları ya kucaklar ya öper, hatta sırtlarında taşırlar ya da kadınlara sarılırlar, hep baskın olan erkektir. ve hep neşelidirler.
hesabın var mı? giriş yap