• günlerin kısa ve bulutlu olduğu yerde
    doğacak olanlara ölüm acı gelmeyecek..
  • petrarca'nın bir diğer hadisesi de şudur ki, kütüphanede kitaplıkta dolaşırken, yazımından takriben bir 1000 yıl sonra seneca'nın kayıp bir yazmasını bulmuş ve bunu tekrardan bilgi hazinemize dahil etmiştir. ben ara ara bu esere döner, ilgiyle okurum mesela.
  • francisco petrarca, haklı birtakım nedenlerle bana pek sıkıcı gelen italyan bir manzume yazarıdır. lope de vega'dan tut nerdeyse bütün ortaçağ ve yeni çağ ve daha sonrası italyan ve ispanyol önde gelmek üzere manzum edebiyatı etkilemiştir. edebiyat dünyasında gerçekten büyük adamdır. dante'yi kıskandığı ve ona özendiği iddia edilir ancak o bunları reddetmiştir.
  • "kalbim bana tamamen ne evet, ne de hayır diyor."
    (petrarca, "soneler, cxxxv")
  • "barış bulamam ve savaşacak değilim;
    ve korkar ve umarım, ve yanarım ve bir buzum;
    ve uçarım üzerinde semanın ve yatarım yerde;
    ve hiçliği tutar ve tüm dünyayı kollarıma alırım.

    birisi beni hapse koymuş, ne bana açar, ne kapar,
    ne kendisi için tutar beni, ne bağı çözer;
    ve öldürmez beni aşk ve zinciri çözmez,
    ne canlı ister beni, ne çıkarır umarsız hâlden.

    gözsüz görürüm ve dilim yok ve haykırırım;
    ve yok olmayı özlerim ve yardım dilerim;
    ve nefret ederim kendimden ve başkasını severim.

    acıyla beslenirim, ağlarken gülerim;
    aynı ölçüde tatsız gelir bana ölüm ve yaşam.
    bu hâldeyim, kadınım, sayenizde sizin."

    — canzoniere, 134: "pace non trovo et non o da far guerra", yky, çev.: kemal atakay, i. baskı, s. 178-179.
  • sonnet
    dagilir yele karsi altin saclari
    ucusurdu bin bir büklüm icinde.
    bir hos isik vardi gözlerinde
    piril piril, sönmüs o zamandan beri.

    bir iyilik sarardi yüzünü bazan
    bilmem, belki bana öyle gelirdi.
    ben o sevdaya can atan deli
    nasil yanip tutusmazdim o zaman.

    yürüdü mü yerden kurtulurdu sanki
    melekler öyle yürürse gerek.
    sözleri bir baska türlüydü
    insan sözlerinden.

    gökte bir ruhtu o, bir canli günesti.
    öyle gördüm ben; öyle degilmis simdi.
    yay gevsemis, ne cikar,
    yara gitmez gönülden

    çev:sabahattin eyüboglu
  • kendi döneminin iki yüzyıl sonrasında bile her taşın altından çıkan izbandut gibi şair. bazısı direkt şiirlerini çevirir ve üzerine de kalkıp thomas wyatt yazar, bazısı şiir biçiminden etkilenir, bazısı da durumu çaktırmamaya çalışır ama yine de neredeyse herkesin karbonhidrat gibi tükettiği adamdır. romantiklerden hazzetmeyen birisi petrarca'ya hiç dayanamaz sanırım. gerçi canzoniere'yi, ingiliz şairlerin alıntıladıkları kadarıyla biliyorum ama bu kadarıyla bile john donne seven biri için faklı bir kulvar olduğunu gösteriyor. bunların yanında canzoniere'nin ithaf edildiği, petrarca'nın sevdiği kadın olan laura hakkındaki rivayetler de hayli ilginç. yine rivayetlere göre (ki bunların gerçek olmasının önemi pek yok, önemli olan ilgi çekici olmaları) petrarca'yı platonik aşkı ile plazma topuna çeviren sevgilisi laura, başkasıyla evli bir kadındır, şaire pek yüz vermez. ayrıca laura'nın tam on bir çocuğu vardır, kibele gibi kadındır yani. peki bunların petrarca için önemi var mı? yok, petrarca'da cinsellik de yok zaten. hatta aşka karşılık bulma beklentisi bile lüzumsuz; sevilen kadın gelip yüzüne de tükürse, ahmet vardar tarzı dayak atar gibi sorguya da çekse farketmez, ömrün sonuna kadar sevilmelidir o kişi...
  • "it is more important to want to do good than to know the truth."
  • canzonierede şu dizeleri söylemiş edebiyat insanı.

    “o yerde, ulu bir çam ya da bir tepenin gölge ettiği,
    durup bazen, gördüğüm ilk taşa
    çizerim zihnimle güzel çehresini.
    kendime gelince, bağrımı ıslak bulup
    merhametle, derim ki: “ah, çaresiz,
    nereye geldin? nedir ayrıldığın şey?”
    ama tutabildiğim sürece
    ilk düşüncede gezgin zihnimi
    ve ona bakıp kendimi unuttuğum sürece,
    aşk’ı öyle yakında hissederim ki,
    aldanışından mutlu olur ruhum;
    pek çok yerde ve öyle güzel görürüm ki onu,
    aldanış sürsün, başka şey istemem.”

    (di pensier in pensier, di monte in monte)
  • "ölüm, asil ruhlar için karanlık bir hapis hayatının sona ermesidir; tüm mutluluklarını maddeye bağlayanlar için ise bir felaket."
hesabın var mı? giriş yap