• gelişmemiş ülkelerin zenginleri, gelişmiş ülkelerin fakirleri yer.
  • dünya denen bu açıkhava tımarhanesinde yaşayan kalbur üstü kaymak zümre mevcut bitkisel ve hayvansal gıda stoğunun en kaliteli-sağlıklı-lezzetli kısmını tüketirken, alt tabaka insanlar* ise arta kalan, güzel ambalajlanmış, parlatılmış, jelatinlenmiş, reklam propagandalarıyla olmadığı kadar cazip gösterilmiş çer çöp ile beslenmekte..

    adına fast food denen bu fabrikasyon, tektip ve hızlı tıkınma konusunu ucundan kıyısından incelemiş bir sinema filmi var.. filmin ana konusu ile doğrudan ilgisi olmasa da araya çok güzel yedirmişler mevzuyu..

    (bkz: snowpiercer/#43040225)
  • sadece insan sağlığına değil, dünyaya da zararlı bir yemek tarzı.

    mcdonalds, burger king gibi herhangi bir fast food restoranına gittiğinizde veya daha da kötüsü eve sipariş verdiğinizde, yemekten kalkmadan masanın üzerinde bıraktıklarınıza, sadece bir öğün karnınızı doyurmak için 15 dakikada yarattığınız artığa bir kez daha bakın. plastik pipetten, hamburgerin içine koyulduğu plastik kutuya, geri dönüştürülmeyen yağlı kağıtlara, yarısı yenmiş ketçapların paketlerine... örnek olarak verdiğim hamburger restoranı ile kısıtlı kalmayın, diğer restoranlarda da (pizza, döner vs) durum üç aşağı beş yukarı aynı.

    eve servis ise buna eklenen alüminyum veya plastik tabakları, plastik ambalaj içinde gelen plastik çatal bıçakları, naylon torbaları vs. de ekleyin.

    bu kadar kısa sürede, bu kadar sık ve bu kadar mecburi olmayan bir pislik yaratmaya hakkınız olup olmadığını, dünyanın bunu kaldırıp kaldıramayacağını bir kez daha düşünün.
  • bunu yemek, sarhosken eski sevgiliye mesaj atmak gibi bisi. o an cok mantikli ve gerekli gorunuyor ama sonrasi (ayilinca/doyunca) agizda garip bi tat ve pismanlik.
  • benim icin sadece amerikan dizilerinde varligini surduruyormu$ meger. burger king'in cali$anlarina dupeduz eziyet ettigini bildiren yazilardan sonra oturdum du$undum de, hala gidip mcdonalds olsun, burger king olsun, duzenli olarak para verip yemek satin alan insanlar var. saglikli ya$am, kalite filan zerre umrumda degil de, kafam beynim almiyor bir insan nasil efor sarfedip, kalkip yuruyup, para verip o urunleri agzina sokabilir diye. arada olur elbet, bazen yenirse tadi iyi bile gelebilir, ama u$engeclikten, surekli?

    bildigin cöp ögütücülügü i$te. kazandigin hicbir yönü yok. hem deh$et derecede sagliksiz, ayrica tok tutmuyor, verdigin para da allahin belasi bir sisteme kari$iyor.

    ucuz evet. ama turkiye icin konu$ursak ekmek peynir ye yahu, o da gayet fast bir food. ekmegi kesiyorsun, beyaz peynir aliyorsun bir parca, istersen bir de domates ye yaninda. vallahi de daha lezzetli. mimkin degil elimi suremem diyorsan bunun yerine lahmacun ye bari, nispeten daha saglikli, bir yandan da kucuk olu$umlar filan desteklenir.

    uzuluyorum resmen. yemeyin arkada$im $unu. sigara icin, alkol komasina girin, tek ogunde bir somun ekmek yiyin anlarim, desteklerim, ama $u fast food zincirine kazandirilan para da, vucudunuza giren urun de cok sakat be.
  • resmen hayat kalitemi yıllar yılı bozan boktan yemek kültürü.

    çocukluğumdan beri "mc donald's senin burger king benim, pizza hut sınırsızmış lo, kfc'de iki kutuyu tek başıma bitirdim abicim" ayakları ile hayatım boyunca tombul tombalak bir birey olarak yaşadım.

    ne yersem yiyeyim kesmezdi beni yediklerim. mesela mc donald's'da en az yediğim gün jumbo big mac menü, yanına 6'lı nugget. bunu daha aç günlerimde artıra da bilirsiniz.

    böyle diye diye hayatım 100-130 kilo arasında geçti. aslında ben şanslı obezlerdendim, hayatım boyunca kıyafet haricinde hiç birşeyden eksik kalmadım, ya da daha doğru bir ifade ile kilolu olmam, kıyafet seçimleri haricinde hayatımın hiç bir alanında bana engel teşkil etmedi. biraz da o yüzden bırakamadım.

    fakat yaklaşık 2 yıldır diyete girdim. 2 yıldır ağzıma fast food'un f'sini koymuyorum. düzenli spor ve diyetle 88 kiloya kadar düştüm. kilo vermek tabi güzel birşey ama fast food yemediğimden beri resmen hayat kalitem arttı. eskiden midem hep şişkin olurdu, şimdi mide şişkinliği nedir resmen unuttum. sivilceler basardı ara sıra, bayadır sivilce falan da çıkmadı. en önemlisi kanser tehlikesi tabi ki umarım bu güne kadar aldıklarım da sorun çıkarmaz.

    siz siz olun bu fast food denen meretten uzak durun. açlıktan geberecek de olsanız gitmeyin. özellikle çocuklarınızı uzak tutun, onların da hayatını karartmayın.

    edit: bir diğer bela için; (bkz: kola)
  • bu lokantalar yerleri iyice silip o kisima caution wet floor yazan tabelalar koyarlar. turkler de okuz degildirler, hemen anlar ordan gecmezler
  • çalışanlarının bilhassa süper beyin özürlülerden seçildiği restoranları olan firmalardir bunlar.
  • fransız sosyolog paul aries bu zıkkımı "mc donald's cocukları" isimli kitabında çok güzel tanımlamıştır:

    "hamburger ergenlik çağındaki insanlara yönelik amerikan yiyeceği değildir. kültürü ve yaşı olmayan ilk yiyecek olma özelliğini taşır. ulusal ve uluslararası özelliğe sahip değildir, kozmopolit bir kimliği vardır ve var olan bütün mutfak kültürlerinin inkar edilmesine dayanır."
  • "slow food" adı ile karsı bir akımın dogmasına sebep olmus dunyanın geldıgı son noktayı yansıtan yasam bicimi. hızlı yeyip hızlı yasama prensibine dayanır.karsı akım olarak italya da ortaya cıkan "citta slow" hareketi tam tersi br yasamı ongorur. "cıtta slow" yemegi yavas ve muhabbet eslıgınde yasayarak yemeyi, her evin kendi bahcesi olmasını tavsiye eden bir mimari akımdır aslında.
hesabın var mı? giriş yap