• "as people grow up, then, they cease to play, and they seem to give up the yield of pleasure which they gained from playing. but whoever understands the human mind knows that hardly anything is harder for a man than to give up a pleasure which he has once experienced.

    actually we can never give anything up;
    we only exchange one thing for another. what appears to be a renunciation is really the formation of a substitute or surrogate.

    in the same way the growing child, when he stops playing, gives up nothing but the link with the real objects; instead of playing, he now phantasies.

    he builds castles in the air and creates what are called day-dreams.

    //

    insanlar büyüdükçe, oyun oynamayı bırakırlar ve oynamaktan elde ettikleri hazdan vazgeçmiş gibi gözükürler.
    ancak insan zihnini kavramış olan herkes bilir ki bir insan için bir kere deneyimlemiş olduğu hazdan vazgeçmek kadar zor bir şey yoktur.

    aslında vazgeçemeyiz, bir şeyi bir başka şeyin yerine koyarız. vazgeçme gibi görünen eylem, gerçekte bir vekil ya da yedek yaratma eylemidir.

    büyüyen çocuk oynamayı bıraktığında, oyunun gerçek objelerle bağlantısı dışında bir şeyden vazgeçmez; oynamak yerine fantezi kurar.

    hayaller kurar, gündüz düşleri yaratır."

    sigmund freud - creative writers and day-dreaming
  • nasıldı, diye sordu kadın. adamınsa cevap vermeye mecali yoktu. sadece memnuniyetini belli eden bazı sesler çıkardı gırtlağından ve kadını kendine çekip öptü.

    porno filmlerdeki gibi, jakuzi, aynalı odalar, pürüssüz vücutlu partnerler, masaj yağları yoktu.
    tek odalı, bodrum kat bekar evinde yapılabilecek tek fantezi vardı, hayalgücünü kullanmak.

    birbirlerinin kulağına uçsuz bucaksız seks isteklerini fısıldayarak başlamışlardı sevişmeye.
    kendilerini lüks bir otelin odasında düşündüler. kendilerini, beyaz çarşafların gepgergin durduğu bir yatağın üzerine attıklarını hayal ettiler. hafif çakırkeyif olduklarını düşündüler. kadın siyah topuklu ayakkabılarını çıkarıyorken, erkeği onun bacaklarını okşuyordu. ne de olsa iç çamaşırı da giymemişti kadın, siyah elbisesinin altına.
    kadın bu hayal dünyasında, adamla oynamaya başlıyordu. çıplak ayaklı bir kontes gibi mini bardan ufak bir içki alıp yanına gelmişti erkeğin.

    adam, en sıcak ve istekli sesiyle,
    - zaten sarhoşsun, sarhoş orospum benim, neden devam ediyorsun içmeye?
    dediğinde, kadın sadece gülmüş ve yuvarlamıştı yudumlarını.

    sonra yatakta adamın hırs ve şehvet dolu öpüşleri başladı. kadının elbisesinin eteği açıldıkça adam daha da azıyordu.

    oysa ne beyaz çarşaflar vardı, ne mini bar, ne ufak içki şişeleri, ne siyah topuklu ayakkabılar, ne de elbisesinin içine iç çamaşırı giymeyen bir kadın.

    sadece şehrin uzak semtlerinde, sevişmeyi unutmuş iki insan vardı, kocaman gül desenli nevresim takımlarından uzakta sevişmek isteyen.
  • fantezi diye başlayıp kendini role kaptırmayacak,beceremiyorsan bırakacaksın.*

    http://imageshack.us/scaled/large/198/bzra.jpg
  • kirmizi ampul, aman ha mor olursa kerane olur.
  • türk dil kurumu'nun "fantezisi".

    bütün dillerde orijinali türkçe'de fantazi yazılmasını gerektirecek şekilde yazılıp, söylenmesine rağmen, tdk'nca türkçeye "fantezi" olarak sokulmuş kelime.

    arnavutça: fantazi
    çekçe: fantazie
    damimarkaca: fantasi
    fince: fantasia
    fransızca: fantaisie
    almanca: phantasie
    endonezce: fantasi
    italyanca: fantasia
    lehçe: fantazja
    ispanyolca: fantasía
    isveççe: fantasi
  • satıcı teyze:nasıl yardımcı olabilirim?
    poke:ehe şey romanlara bakıyodum, ben hallederim
    satıcı:hangi tarzda olsun?
    poke:fantezi.
    satıcı:eki eki eki sana veremem onları.
    poke:haspinalla... ejderha mızrağı desem?
    satıcı:ha pardon..bende şey sandımdı...eki eki.
  • alıntılayacağım metinde fantazi diye geçiyor. birçok yerde her iki kullanımına da rastladım. bu kaynak ise yuzdeyuz zizek :

    "fantazi, arzularımızı şekillendiren şeydir. zizek, cinsel farklılığın fantazide nasıl çalıştığını en iyi şekilde, televizyondaki bir bira reklamı ile ifade eder. bir kız bir kurbağa bulur onu öpunce kurbağa guzel ve genç bir adama dönuşur. genç adam kıza dönup onu öper, ve kız bir şişe biraya dönuşur.
    kadının arzusu kurbağayı, onun erkek fantazisi olan fallik nesne a'ya dönuşturur, ama erkek ise kadını kendi tatmin aracı ve arzusunun nesne sebebi olan objet a fantazisine indirger.
    zizek bunu şu şekilde yorumlar: "bu asimetriden dolayı, cinsel ilişki yoktur. ya kurbağası olan bir kadın vardır, ya da bir şişe birası olan bir erkek. asla var olmayacak şey, guzel kadının ve guzel erkeğin oluşturduğu "doğal çifttir". "

    * *
  • nasıl arzulanacağını öğreten.
  • bana nedense ucuz gelen bir kelime. ben "fantazi" yaziyorum hep. fantezi deyince o muzik turu, elmadag'da kirmizi dantelli ic cama$iri satan tozlu yerler filan geliyor aklima, $ahin k ayarinda bir cinsellik anlayi$i olan turk milleti, en kalitesizinden jartiyerler, kabarik saclar filan. cocukluguma mi inmek lazim, nedir bu cagri$imlar bilemiyorum. ama kelimeden kesinkes hazzetmiyorum. fantasy'den gelen kelime alinip nasil o hale getirilmi$ onu da cozemiyorum. fantasy literature yerine bile fantastik edebiyat diyoruz, cunku "fantezi" deyince zannediyorum aklimda $ekillenen pavyon kadini giysileri sirf bana cagri$miyor.

    o yuzden benim icin ucuz, kirmizi jartiyer corabi fantezi. dita von teese ile yapacagimiz $eyler butunu fantazi. gibi.
  • bir de fantaaazi olarak uzatıla uzatıla okunur ki...
hesabın var mı? giriş yap