• sigara dumanina, sirt sirta vermis iki kisinin bir duvarin iki yaninda durusuna, yumeji's theme calarken merdivenlere, yagmur damlalarina kilitlenen wong kar wai kamerasi.. ask her zaman soylenmeli mi yoksa hic dile getirilmemeli mi bir delige sir olarak fisildanip sonsuza kadar hapis mi edilmeli.. maggie cheung'un camda dururken, cicekli elbisesi, elindeki cicekli bardak, cicekli perdeler, arkadaki cicekli abajur, her sey bir inceligi bir zarafeti mi yansitiyordu.. her kare her nota her harekeket askin inceligini, kirilganligini mi gostermek istiyordu.. baslarda siradan bir tip gibi gorunen adamin film ilerledikce asik olunasi bir karaktere donusmesi, merdivenlerde karsilastikca kacamak bakislardan oteye gitmeyen iletisim.. adamin pesinden singapura gidip de sadece oteldeki odasinda o yokken saatler geciren kadin, hangi histir ki aska ulasmanin otesinde bunun zevkine varmakla yetinir..
  • filmden çıkartılan bir sahne şöyledir: bayan chan ve bay chow 2046 numaralı odada yatağın üzerine yanyana, yüzleri seyirciye dönük bir şekilde otururlar. sevişeceklerdir, sevişmeleri gerekmektedir. adamın yüzünde inanılmaz mutsuz, ağladı ağlayacak bir ifade vardır. aynı hüzünle kravatını, gömleğini, pantolonunu çıkartır. kadın güzel kırmızı elbisesinin boyun kısmındaki düğmelerini açar. yüzünde inanılmaz tedirgin bir ifade vardır. birbirlerine hiç bakmazlar. sonra yüzlerini birbirlerine dönerler, öpüşecekken öpüşemezler. kadın da adam da geri çekilir. kadın, yapamam der. sen hiç kocama benzemiyorsun, ben de senin karına benzemiyorum. yüzlerinde aynı üzgün ifadeyle oturmaya devam ederler. aldatılmış ve hayal kırıklığına uğramış iki insan olmalarına rağmen, birbirlerine aşık olmalarına rağmen, onlar gibi olamazlar, onlar gibi olmayı reddederler.
  • "huzursuz bir anda kadın erkeğin yakınlaşmasını sağlamak için başını önüne eğmişti ama erkek yapamadı. çaresizlikten kadın döndü ve uzaklaştı" diye başlayıp "o kaybolan yılları hatırladı. sanki tozlu bir pencereden bakar gibi. geçmiş görebildiği ama dokunamadığı bir şeydi ve gördüğü herşey bulanık ve belirsizdi." diye biten.
  • insanın nesneyle imtihanından bröve alarak çıkmış yine wong kar-wai.

    21 sene sonra yeniden izleyip düzeltmek, daha doğrusu yeniden yorumlamak farz oldu. sinemanın büyüsü öyle bir şey ki kişinin hayatında olmadık delikler açıyor ve oraya sırrını bırakıyor. sonra o delikte otlar bitiyor, böcekler, kuşlar yuva yapıyor ve başka hikâyeler mayalanıyor. seneler sonra izleyince unuttuğun deliğin varlığı seni şaşırtıyor, sarsıyor. gidip yeni sırlar söylüyorsun deliğe ve yeni hikâyeler dinliyorsun. aşk zamanı bizim zamanımızda çekilmiş bir film. müthiş bir şey bu. tam zamanında yaşıyoruz.

    filmin tapınak sahneleri muazzam. kar-wai'nin tüm filmlerinde eski taşlara, dökük sıvalara, harabeliğe yaptığı vurgu dikkat çekici. seneler sonra sanat tarihçi gözüyle izleyince yönetmende bir arkeolog bakışı sezmemek mümkün değil. zaten yaptığı da bir tür duygu arkeologluğu.

    bayan chan'in elbiseleri de ayrıca bir değiniyi hakkediyor. vücudu elbise gibi, yahut elbiseleri vücudu gibi. elbiselerinden, stillettolarından, ayrıca pembeli terliklerinden bağımsız bir bayan chan yok. öyle bir imge o, aşkın kendi yoğunluğuna göre giydirdiği bir imge.

    60'lar, birtakım politik göndermeler, eller, duruşlar, yürüyüşler, yağmur, provalar, müzik, renk ve "dikkatli bakınca her şeyi fark edersiniz." yirmi sene sonra bir taşın gölgesinde görüşürüz*.
  • her yeni sahende kadinin kiyafeti degisir adaminsa kravati. ama yuzleri bir parca daha uzgundur. adamla gecirdigi en guzel anlarda giydigi yesil elbise adamin gidisinin ardindan, onun kaldigi otel odasinda otururken de uzerindedir. degisen kadinn yuzudur. cevrelerindeki o kadar aldatmaya ve seviyesizlige ragmen onlar oyle olmamislardir. mukemmel bir uzakdogu filmi. hep soylemisimdir eger bati dunyanin beyniyse, dogu kalbidir.
  • aşk, iki kişi arasında bir sırdan başka nedir ki dedirten film.. görüntüleri,müziği, kadının kırılganlığı, yitişlerden ibaret yaşamların öyküsü.
    (bkz: gizli ask)
  • cılız ışık veren sokak lambaları, bu sokak lambalarının aydınlattığı kuytu bir sokak, bu kuytu sokağı ıslatan bir yağmur, bu yağmurun altında bir kadın, bu kadının yanında bir adam, bu adamla kadını çevreleyen ve hiç susmayan bir keman. başkalarının yaşadığı bir aşk'ın provasını yapmaya çalışan bu kadın ve adamın, zamansız bir aşkın içine düşmelerinin hikayesi. oysaki; "aşkın provası yoktur, ezberi yoktur, içine bürünüp kendine siper edebileceğin rolleri yoktur, aşk’ın zamanı yoktur." diyen bir aşk hali.

    kadının alnındaki teri elindeki mendille silmesi gibi, adamın elindeki sigaradan yayılan duman gibi, farklı zamanlarda aynı duvara el izlerini bırakmaları gibi, yanyana evlerde aynı duvara sırtlarını dayayıp düşüncelere dalmaları gibi, farklı pencerelerden aynı hüzne bakmaları gibi, bir akşam vakti hiç konuşmadan bir sokakta yanyana yürümeleri gibi, koridorlarında kırmızı perdelerin uçuştuğu bir otel odasının tenhalığı gibi, yatağın yanında sahipsiz kalan terlikler gibi, “biz onlar gibi olmayacağız” inancı gibi, her gün her gün, ve belki de senelerce, aynı merdivenlerden geçip gitmeleri gibi aşk, bu filmde. o merdivenler ki nefessiz bırakır zaman zaman, acelen vardır hani bazen ve hiçbir şey görmez gözün, bazen yorgunsundur da ağır ağır çıkarsın basamakları, bazen kafanı kaldırıp bakarsın yanından geçip gidenlere ve yanından geçip gitmeden seninle yanyana yürüyenlere. birlikte yol alırken fazla söze gerek duymadan; aşkın zamansızlığında, aşkın halinde/halsizliğinde, ezbersiz, provasız bir aşkı yaşarsın. ve ezberleyebildiğin tek şey olan o eşsiz keman sesine dalarsın. ve belki biraz ağlarsın...
  • inanılmaz bir estetik ve ahenk iceren hong kong yapimi film.kadinin yuruyusundeki zarafet beni buyulemisti.
  • iki kisilik hayat-evlilik ve ask üzerine izledigim en güzel son dönem filmi. baskalari böyle bir yorum getirmemis ama bence basroldeki kadin adamin film boyunca görünmeyen esi, ayni sekilde adam da kadinin görünmeyen kocasidir. bu sekilde evlilige elestirel bir bakis getiriyor. yani gözümüzle gördügümüz yasak ask aslinda bir oyun, isin özünde onlar evliler. fakat "biz onlar gibi olmayalim" derken es olarak seçilen kisiyi "gercekten tanimak" ve askin tazeligini asla yitirmemesi adina bir ugras var. delige fisildayip üstünü örttügü sirri da o kadinin gercekte karisi oldugudur. tamemen benim yorumum bu.
  • --- spoiler ---

    hayatta yalnız kalmanın esas olduğunu hala kabul edemiyor musunuz? bütün yakınlaşmalar, bütün birleşmeler yalancıdır. insanlar ancak muayyen bir hadde kadar birbirlerine sokulabilirler, üst tarafını uydururlar; ve günün birinde hatalarını anlayınca, yeislerinden herşeyi bırakıp kaçarlar.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap