8 entry daha
  • insanın nesneyle imtihanından bröve alarak çıkmış yine wong kar-wai.

    21 sene sonra yeniden izleyip düzeltmek, daha doğrusu yeniden yorumlamak farz oldu. sinemanın büyüsü öyle bir şey ki kişinin hayatında olmadık delikler açıyor ve oraya sırrını bırakıyor. sonra o delikte otlar bitiyor, böcekler, kuşlar yuva yapıyor ve başka hikâyeler mayalanıyor. seneler sonra izleyince unuttuğun deliğin varlığı seni şaşırtıyor, sarsıyor. gidip yeni sırlar söylüyorsun deliğe ve yeni hikâyeler dinliyorsun. aşk zamanı bizim zamanımızda çekilmiş bir film. müthiş bir şey bu. tam zamanında yaşıyoruz.

    filmin tapınak sahneleri muazzam. kar-wai'nin tüm filmlerinde eski taşlara, dökük sıvalara, harabeliğe yaptığı vurgu dikkat çekici. seneler sonra sanat tarihçi gözüyle izleyince yönetmende bir arkeolog bakışı sezmemek mümkün değil. zaten yaptığı da bir tür duygu arkeologluğu.

    bayan chan'in elbiseleri de ayrıca bir değiniyi hakkediyor. vücudu elbise gibi, yahut elbiseleri vücudu gibi. elbiselerinden, stillettolarından, ayrıca pembeli terliklerinden bağımsız bir bayan chan yok. öyle bir imge o, aşkın kendi yoğunluğuna göre giydirdiği bir imge.

    60'lar, birtakım politik göndermeler, eller, duruşlar, yürüyüşler, yağmur, provalar, müzik, renk ve "dikkatli bakınca her şeyi fark edersiniz." yirmi sene sonra bir taşın gölgesinde görüşürüz*.
237 entry daha
hesabın var mı? giriş yap