• bugün 104. doğum gününü kutlayan ülke.

    estonya cumhuriyeti, 24 şubat 1918'de kuruldu. ikinci dünya savaşı sırasında diğer iki baltık ülkesi gibi 1940-1941 arası sovyetler birliği, 1941-1944 arası nazi almanyası tarafından işgal edildi. nazilerin yenilmesinden sonra 1944-1991 arası sovyet egemenliği altında kaldı. bu süreç resmi olarak bir işgaldi ve estonya hükümeti varlığını sürgünde devam ettirdi. *

    sovyetler birliği'nin dağılma süreci sırasında, 20 ağustos 1991'de, estonya bağımsızlığını geri kazandı. 2004'te de avrupa birliği ve nato'ya katıldı. ve şimdiki duruma baktığımızda, kişi başına düşen gdp'de rusya'nın neredeyse 3 katına sahip. batı dünyasının saygı duyulan ve önemli bir parçası haline geldi, ufacık bir ülke olmasına rağmen.

    estonya coğrafi olarak dümdüz bir ülke ve alan olarak rusya'dan tam 377 kat küçük! nüfusu sadece 1.3 milyon. peki, bugün ukrayna'yı topyekün işgal eden gözü dönmüş rus rejimi, neden estonya'ya veya diğer iki baltık ülkesine dokunmaya cüret edemiyor?

    cevap tek kelime: nato
  • kısa bir süreliğine yaşamış olduğum ülke.

    çok az türk barındıran hem ruslardan hem estonlardan hem de ukraynalılardan ırkçılık görebileceğiniz ülke.
    debe editi: arkadaşlar herkes ırkçı değil ama oran hiç de azımsanmayacak oranda. size de bana rast geldiği gibi güzel insanlar rast gelsin.

    türkiye'nin tüm ab'ye acilen vize mütekabiliyeti getirmesi gerekir. tüm oturum izinleri ve vatandaşlık işlemleri de tekrar elden geçirilmesi gerekir. 75 bin dolara 5 yıllık oturma izni, 400 bin dolara vatandaşlık anında iptal edilmeli. çalışma izni de sadece yüksek nitelikli işler için verilmeli.

    tüm diğer ülkelerde olduğu gibi.

    bir üstteki girdideki digital nomad vizesi verilmeme durumu doğruysa acımıza acı katalım. tanıdığım bir eston kız türkiye'de gayet vasat turizm işlerinde çalışarak yaşarken estonya digital nomad vizesi başvurusunu reddediyor he?

    rezil hükümetimiz kendi vatandaşını ülkeye testsiz aşısız sokmazken bu ülkelerden gelenlere ne aşı ne de test sormuştur.

    (bkz: enjoy i'm vaccinated)

    vatansız turizm burjuvasının izlettiği politika bu. akp hükümeti bizi kendi ülkemizde resmen sokak köpeği yaptı.

    bu ne vatansızlıktır be!

    midem bulanıyor.
  • digital nomad visa, yani dijital göçebe vizesine başvurdum. gerektirdiği şartlar, uzaktan başka bir ülkeye çalıştığınızın kanıtı ve aylık brüt 3500 eur kazanıyor olmanız. gerekli tüm belgeleri verdim, avrupa'da çalıştığım şirket, kendi çalışanı olduğumu ve gerekli olan minimum ücretin çok üstünde kazandığımı kanıtlaması amacıyla bir mektup da yazdı, bunu da sundum. reddedildi.

    itiraz ettim elbet, ama şunu söylemek istiyorum.

    önüne gelene pasaport dağıttığımız ve kendimizin de mülteci krizi yaşadığımız bir dönemde, daha önce yurtdışı çıkışı olmayan ve yeterli ekonomik stabiliteyi kanıtlamayan insanların reddedilmesini objektif bakmaya çalışırsam anlıyorum, ama bir ülkenin dijital göçebeler için özel olarak açtığı vizeye, avrupa standartlarının üstünde kazanan, uzaktan çalışabilen bir insanın her türlü kanıta rağmen yaptığı başvurunun reddedilmesi bence korkunç bir olay. türkiye'nin şuandaki konumu cidden inanılmaz korkunç bir boyutta.

    edit: çok mesaj geldi, birkaç şeyi de ayrıca belirtmek istedim o yüzden.

    red sebebi "there is reason to doubt the authenticity of the information submitted regarding the additional documents and their contents or reliability of you statements or your intention to leave the territory of estonia before the expiry of the long term visa could be ascertained.", türkçe meali "ek belgeler ve içeriklerine ilişkin sunulan bilgilerin gerçekliğinden veya beyanlarınızın güvenilirliğinden veya uzun süreli vizenin sona ermesinden önce estonya topraklarını terk etme niyetinizden şüphe duymak için nedenler tespit edilebilir."

    bilgilerin veya beyanların güvenirliliğinde bir problem yaşadıklarını sanmıyorum zira buna özel red maddeleri de var, fakat onları eklememişler. şirketimin tüm iletişim bilgileri sunduğum şirketin özel hazırladığı mektupta vardı, sordum kimseyi aramamışlar. e şüphe etseler iletişime geçerlerdi zaten :) geriye tek sebep kalıyor: "uzun süreli vizenin sona ermesinden önce estonya topraklarını terk etme niyetinizden şüphe duymak için nedenler tespit edilebilir."

    bu vizeye başvurma tarihimden 10 gün önce biten 1 aylık almanya vizem vardı. e geri dönmüşüm, şirketim almanya'da, yurtdışına kaçmaya çalışıyor olsam bir türk olarak almanya'yı mı tercih ederim estonya'yı mı? üstelik şirketimden zaten relocation desteğim var, ben remote çalışmayı seçiyorum, sağa sola giderek beyefendilerin ülkelerine döviz getirmeyi, mal olduğum için tercih ediyorum ama benim ülkelerinden çıkacağıma inanmıyorlar. e çıkmasam ne olacak, zaten parayla geliyorum, aradığınız iş gücünü getiriyorum, sizin zaten kucak açıyor olmanız lazım, ki sunduğunuz vize bunu yapıyor zaten. neyine burun kıvırıyorsunuz?

    yok arkadaşlar, bunun mantıklı bir açıklaması yok. tek sebebi, gerçekten türkiyeye özel uygulanan ayrımcılık, başka sebebi yok. bu digital nomad visa'nın şartları gayet açık, buna başka ülkeden başvursanız anında onay alırsınız, bu vizemin reddinin tek sebebi türkiyeden başvurmuş olmam.
  • dünyanın en büyük aile çay bahçesi.

    göçmeyi düşünenler için tecrübelerimi paylaşayım.

    vize ve oturma izni:
    - diyelim linkedin'den bir yere başvurdunuz, süreçleri geçtiniz, iş teklifi geldi, siz de okey dediniz. hayırlı olsun.
    - şirket sizin adınıza kendi tarafında işlemleri başlatıyor, sizden de ıvır zıvır bazı belgeler hazırlamanızı istiyorlar
    - sonra diyorlar ki şu gün şu saatte ankara'daki estonya büyükelçiliği'ne git pasaportunu ve belgeleri ver
    - büyükelçilik kendi yoğunluk durumuna göre size 1 senelik d tipi schengen vizesi basılmış olarak pasaportunuzu yolluyor, bu vize ile ülkeye giriş yapabiliyorsunuz
    - ülkeye gittikten sonra şirket sizi bazı belgelerle göçmen dairesine yolluyor, orada oturma iznine başvuruyorsunuz, o da 2-3 ayda çıkıyor ve size normal ab kimlik kartı şeklinde oturma izninizi gönderiyorlar
    - şirkette çalışmaya devam ettiğiniz sürece oturum hakkınız geçerli, işinizi kaybederseniz ya da istifa ederseniz yeni bir sponsor şirket bulmak için çok kısa bir zaman tanıyorlar (tam süresini bilmiyorum, geçen sene yasa değişti, 30 gün olması lazım)

    ev kiralama:
    - ben ilk ay airbnb'de kaldım ve ev aradım. ev bulmak kolay değil, sebebi ev sahiplerinin göçmenlere ev vermeye sıcak bakmaması. ırkçılıktan dolayı değil, biraz yabancı korkusu biraz finansal olarak riskli bulmaları biraz da ingilizce bilmemeleri etken.
    - ben çalıştığım yerde kıyafet serbest olmasına rağmen ev bakmaya kravat takıp gitmiştim.
    - ev tutma süreci türkiye ile aynı. hürriyet emlak gibi siteler var, emlakçıdan ya da sahibinden randevu alıp evi görüyorsunuz, beğenip tamam derseniz ev sahibi de tamam derse, 1 kira peşin 1 kira depozito 1 kira komisyon ilk günden 3 kira size giriyor ve sözleşme imzalıyorsunuz. benim ev sahibi anlayışlı idi ingilizce yaptık kira sözleşmesini.
    - ev sahibine ev adresini resmi olarak kaydettireceğinizi belirtin, çünkü adres kaydı için ev sahibinin imzası lazım olacak, vergiden kaçmak için çakallık yapanlar oluyormuş.
    - expat'ların ev için sıklıkla tercih ettiği üç muhit var;
    old town'a yakın yerler (şehir merkezi),
    telliskivi (kadıköy gibi, gençliğin takıldığı semt),
    kadriorg (erenköy-fenerbahçe gibi, dededen zenginlerin oturduğu aile muhiti)
    - merkezi yerde, çok eski olmayan, temiz, 1+1 bir evin aylık kirası ortalama 600-700 euro

    ilk üç ay yapılacaklar:
    - ev kiraladıktan sonra belediyeye ikametgah adresinizi kaydettirmeniz gerekiyor, bir tane formu var
    - aynı şekilde kira sözleşmesi ile türk büyükelçiliği'ne de gidip yine adres kaydı yaptırmanız gerekiyor
    - banka hesabı için çalıştığınız şirket yönlendiriyor, onların referansı ile şubeye gidip açtırabiliyorsunuz
    - aile hekimine kayıt olmanız gerek, ancak sizin semte bakan doktor sizi kabul etmek zorunda değil, bu durumda şirketteki diğer expat'lardan doktor tavsiyesi alıp onların doktoruna kayıt olmayı deneyebilirsiniz.
    - tallinn'de yaşayanlara toplu taşıma ücretsiz. bunun için marketten alacağınız yeşil akbili internetten estonya kimlik numaranız ile eşleştiriyorsunuz. yani kart basmaya devam ediyorsunuz ama bedava.
    - oturma izni, ev, banka, aile hekimi, otobüs kartı tamamsa hayırlı olsun, artık yerleştiniz.

    masraflar:
    - yaşam masrafları için numbeo'ya bakabilirsiniz
    - ülke pahalı değil çünkü pek zengin değil. asgari ücret 584 euro.
    - markette meyve, sebze, süt, yoğurt, peynir vs. 2-3 euro, zeytin yağı 6 euro, et 9 euro. her şey tek basamaklı.
    - big mac 6 euro, ucuz restoranda öğün 10 euro, orta halli restoranda öğün 20-25 euro
    - 600-700 euro kira, 100 euro fatura, market alışverişi, sık sık dışarıdan yemek söyleme vs. dersek 2000 euro maaş alırsanız orta direk bir hayatınız olur, tek kişi iseniz.

    iklim:
    - soğuk. çok soğuk. yani normal dört mevsim var da kış soğuk anlamında değil. hep soğuk. eylül'de de 0 derece, mayıs'ta da 0 derece. kışın zaten -10, -15 allah ne verdiyse.
    - ülkede soğuğa yiğitlik olmaz prensibi hakim. herkes kat kat giyiniyor, termal içlikler, bereler, eldivenler, atkılar sarıp sarmalanıyorlar.
    - hava kışın sabah 10-11 gibi biraz aydınlanıyor, 15-16 gibi geri akşam oluyor. aylarca doğru dürüst güneş görmüyorsunuz.
    - yazın beyaz geceler dönemi tam tersi, gece 12'de bile gökyüzü masmavi ama yazın da hava sıcak değil, istanbul'un bahar ortası gibi.
    - sonuç olarak hava genel olarak kapalı, rüzgarlı, yağmurlu ve gri.

    sosyal hayat:
    - genel olarak diğer expat'lardan duyduğum estonların yıllardan beri süre gelen
    küçük bir arkadaş grupları olduğu ve bunu pek bozmak istemedikleri ve yeni arkadaş meraklısı olmadıkları.
    - genel olarak expat'lar expat'larla takılıyor ama bu demek değil ki erasmus gibi ortam var, 72 milletten adam göreceksiniz.
    - estonca öğrenmezseniz büyük ihtimalle arkadaşlarınız rusya, hindistan, brezilya, azerbaycan, orta asya ve doğu avrupa'dan gelenlerden olacaktır.
    - estonlar için aile çok önemli. aşırı önemli. herkes işten kalan zamanını ailesi ile geçiriyor. tatillerde vs. hep büyük aile toplanıyorlar.
    - uzun boylu yakışıklı sarışın bir adam, uzun boylu güzel sarışın bir kadın, bir bebek arabası ve bir köpek. yolda yürürken default göreceğiniz görüntü bu.
    - bize göre erken evleniyorlar. 25 yaş altı evli çocuklu kişi oranı çok yüksek. devlet nüfusu artırmaya çalıştığı için annelik izni, doğum izni vs. konularında devlet büyük haklar tanımış.
    - genel olarak çok nazikler, çok saygılılar, sessiz, ağırbaşlı, çalışkan insanlar.
    - şehirde nüfus yoğunluğu az, sokaklar ıssız ve sessiz. yüksek bina yapmak yasak, bu yüzden şehir enine büyümüş.
    - kılık kıyafete çok özeniyorlar. erkekler bile her hafta berbere gidiyor. herkes spor yapıyor. herkes beslenmesine dikkat ediyor. kadını da erkeği de güzel ama bu sadece genetik değil, adamlar kendilerine bakıyorlar.

    iş hayatı:
    - iş yerlerinde uzun öğle arası kültürü yok. 10-15 dakikada evden getirdiklerini yeyip devam ediyorlar. çay kahve molası gibi adetler yok.
    - iş yerinde masa masa gezip muhabbet eden tipler yok. kimse gelip "dün size ne çaktık, hafta sonu ne yaptın vs." demiyor, iş yerinde sadece iş var. herkesin derdi bir an önce işini bitirip çocuklarının yanına dönmek
    - iş yaşam dengesi gayet iyi

    gözlemler:
    - talihsiz bir halk. ruslar gelmiş 400 sene gitmemiş. bolşevik ihtilali zamanı bir bağımsızlık ilan etmişler, kısa sürmüş, önce naziler sonra sovyetler işgal etmiş, ta 1990'a kadar yine esaret.
    - stalin adamların babalarını, dedelerini trenlere doldurup gulag'lara sürmüş.
    acılar henüz taze, konu hassas. bu konuyu hiç açmamak daha iyi.
    - ülkede her 4 kişiden biri rus. bu yüzden pratikte hayat iki dilli. rusya ile hemen her konuda siyasi gerginlik yaşanıyor.
    - bu adamların bir finlandiya olamamalarının tek sebebi rusya'nın bu adamlara yüzyıllarca rahat vermemiş olması. coğrafya kaderdir.
    - ülke genel olarak nordik bir hava yakalamaya çalışıyor. eski sovyet ülkesi ya da doğu avrupa ülkesi imajı istemiyorlar.
    - ingilizce ile halledemeyeceğiniz hiçbir iş yok. gençlerin hepsi iyi ingilizce biliyor.
    yalnızca hastaneye, polise vs. işiniz düşerse sıkıntı olabilir diyorlar.
    - sağlık hizmetleri ücretsiz ama kimse pek memnun değil. acil serviste bile çok uzun sıra beklemeleri olabiliyormuş.
    - devletin estonca kursu ücretsiz ama kime sorsam estonca çok zor diyorlar.
    - devlet expat'ları çok önemsiyor. şehirde devamlı expat'ların hayatını kolaylaştırmak için adımlar atılıyor.
    göçmene doymuş avrupa ülkeleri gibi huysuz değiller, expat gelsin diye uğraşıyorlar.
    - ülkede her iş dijital, e-devletten hemen her şeyi halledebiliyorsunuz.
    - 10 yıl yaşarsanız vatandaşlık şansınız var ama çifte vatandaşlık hakkı yok.
    - ağacı, ormanı çok seviyorlar. devamlı yürüyüşe gidiyorlar. link
    - çok fazla yeni nesil bar, cafe, restoran var. internetten listeler bulup keşfetmeye gidebilirsiniz. link
    - musluk suyu içiliyor ama çok sert. çayı kahvesi iyi olmuyor.
    - mutfakları zayıf, pancar, patates, turp gibi soğuğa dayanaklı sebzeler ön planda. orman çok olduğu için mantar yaygın bir de.
    - veganlık çok popüler. hint, tayland, sushi restoranı sayısı fazla. az sayıda türk, ermeni, gürcü, azerbaycan ve orta doğu mutfağı da var.
    - hava soğuk olduğu için sanırım çok avm var. kışın herkes çoluk çocuk avm'lere doluyor.
    - iyi bir e-ticaret sitesi yok. amazon.de'den alırsanız 2-3 haftaya geliyor.
    - facebook'da expat grupları aktif, sorularınız olursa yardımcı oluyorlar
    - bayraklarındaki mavi rengi çok seviyorlar, birine hediye alacaksanız iyi tercih.
    - şehirde çok fazla bisiklet hırsızlığı oluyor
    - tallinn'de plaj var ama denizi yüzmeye müsait değil, yazın parnu şehrine gidiyorlar.
    - kadriorg park yürümek, koşmak, sevgili ile gezmek, arkadaşlarla çimlere yayılmak için çok güzel
    - çok az sayıda türk yaşıyor, genelde yazılımcı veya üniversite öğrencisi, buradaki türkler iyi, türklerden kaçmanıza gerek yok.

    son bir tavsiye:
    - her şeyden önce şu gerçeği unutmamalısınız: bu adamlar sadece 30 yıl önce bağımsız oldular. burası bir hollanda, bir almanya değil. öyle köklü bir endüstri, güçlü bir ekonomi yok. pandemi'de devlet kimseye öyle yardım falan yapamadı. turist de gelmeyince ekonomi ağır darbe aldı. diğer avrupa ülkelerine göre hayat ucuz ama maaşlar da düşük. iş değiştirmek isterseniz öyle bir sürü iş fırsatı sizi bekliyor olmaz. pandemi'de teknoloji şirketlerinde bile işten çıkarmalar oldu. buraya taşınmak "tamam artık avrupa'ya kapağı attık" anlamı taşımaz. burada mutlu olmak için biraz buraya dair, hiç değilse minimalist nordik tipi bir hayata dair biraz merakınız olması lazım. berlin gibi, amsterdam gibi canlı bir şehir bulacağınızı sanıyorsanız büyük pişman olursunuz. en başta da dediğim gibi; burası dünyanın en büyük aile çay bahçesi.
  • halkinin %85'i ateist olan ulke.

    taciz, tecavuz, ensest iliski, dolandiricilik...vs suclarinin ise avrupa'da en az goruldugu ulkelerden bir tanesi.
  • %99.8 okuma-yazma bilen insan oranıyla kübayla birlikte birinci sırada olan ülkedir.

    aynı zamanda inançlı insan oranının en düşük olduğu ülkedir. acaba alakalı mı ki bunlar birbirleriyle... yok lan yok, olur mu öyle şey, tövbe bismillah
  • mavi, siyah ve beyazin ne kadar uyumlu olabilecegini gostererek banyo fayanslarima esin kaynagi olmus bayragin sahibi ulke.
  • pasaport kontrolde vizenizde sorun var diyerek yarım saat sorguya çekildiğim, görevlinin sorgu esnasında kredi kartlarımı çıkarttırıp limitlerini tek tek sorduğu ve cebimdeki nakit parayı önünde saymamı istediği, sonrasında vizeniz iptal edildi, türkiye'ye geri gönderiliyorsunuz diyerek 6 saat havaalanında aç susuz bekletildiğim, ardındanda hiç birşey olmamış gibi buyrun gidebilirsiniz denilerek girme şerefine erişebildiğim ülke. bu süreçte defalarca aramamıza rağmen, elimizden birşey gelmez diyen türk konsolosluğunun hiç bir sikim yapmaması da göğsümü kabartmadı deil.

    bu arada evet, tallinn old town çok güzel.
  • kizil ordu askerlerinin anisina dikilen aniti kaldiran anti sovyet histerisi sahibi ulke demenin , turkiyeye "barbar osmanlilarin, pis kokulu terorist muslumanlarin ulkesi" demekten epsilon kadar bile farki olmadigi ulke.

    oncelikle anit kaldirilmamistir, anit, sehir merkezinde en islek caddelerden birinde oldugundan ve estonyadaki ruslar tarafindan ikonlastirilip, surekli etrafinda gosteri duzenleyip, rusya marslari calarak hem boluculuk propagandasi hem de trafik tikama vs gibi eylemlere evsahipligi yaptigindan, buradan kaldirilip, askeri anit mezarliga tasinmistir.

    ikinci olarak, ulkedeki cok yuksek rus nufus'un (yaklasik 300.000 kisi, 150.000 kadari rusya vatandasi, ulke toplam 1.200.000 nufusa sahip, yani %25 yapar) buyuk bir kismi , ulkenin bagimsizligini hala kabul etmemekte, ve ulkeyi sscb nin bir parcasi olarak gormektedir (acilan pankartlardan ve baskentin yagmalandigi sirada (anitin kaldirilmasina tepki olarak) camlar kirilirken vitrinler indirilirken atilan sloganlardan anlasilabilir.

    avrupanin tekno-cocugu olan estonya'ya, rusyanin da bakisi , estonyada yasayan ruslardan farkli degildir. hala demir perde ulkesi, ve rusyanin arka bahcesi olarak gordukleri estonyaya, ic islerinde karismaya calismalari, boykotla tehdit etmeleri, hatta tekno cocugun sitelerine saldiri duzenlemeleri, ki estonya tarafindan yapilan takip calismalari sonucunda siteye yapilan ataklarin rusya devlet ofislerinden yapildigi kanitlanmistir, ruslarin bakisi hakkinda bize somut deliller de vermektedir.

    her seyin otesinde, estonya ic isleri olan bir konuda rusyanin , ya da baska bir ulkenin karismasi kabul edilemez. ayrica ironik olan bir baska durum da , surekli disaridaki yanlis imajimizdan dem vuran, uluslararasi medya tarafindan magdur duruma dusuruludugumuzden aglayan bizlerin, anlamadan, dinlemeden, dogru duzgun okumadan, osmanli vampirligi yaparak anti sovyet histerisinden bahsetmesi, bir ulkedeki olayi tam olarak her acisiyla kavramadan, ic isleri hakkinda yorum yapmasi, herkesin bize yaptigindan sikayet edip aynisini diger ulkelere yapmasidir.

    not: olen kisiye gelince, kisi rus gostericiler tarafindan oldurulen baska bir rustur. gosteriler sirasinda kendi iclerinde cikan kavgada gostericilerden biri digerini bicaklamistir. tabii rus politikacilar bu oldurulen kisiyi politik propagandalarina malzeme etmek icin elinden geleni yapmis, oldurulen insanin ailesi dahil olmak uzere herkesi olaya dahil etmeye calismistir; ki annenin , oglunun cenaze torenindeki "rahat birakin artik bizi ve oglumu" haykirisi da her seyi ozetlemektedir

    yaralanan insanlara gelince ise, cogu, vitrinlerin camlarini indirirken uzerlerine dusen camlardan yaralanmistir

    not 2: ayrica biri bana aciklayabilir mi , rusya nasil kendisi kendi ulkesinde bir sehirdeki nazilere karsi savasan kizil ordu askeri heykelini kaldirip (dikkat , yerini degistirip degil, direk kaldirip) hic problem cikarmazken, baska ulkelerde ayni olayin yapilmasina boyle tepki gosterebiliyor?
  • estonya, avrupa'nın kuzey doğusunda yer alır. ülke finlandiya'nın güneyinde, rusya'nın batısında, letonya'nın da kuzeyindedir. (estonlar ülkelerini ilk olarak her zaman finlandiya üzerinden tarif ederler.) nüfusunun 1.350.000 olduğu bu baltık devleti, baltık ülkeleri içinde en küçük olan fakat aynı zamanda da en gelişmiş olanıdır. başkenti tallinn olup, tallinn'in eski adı revaldir. (evet meşhur reval görüşmeleri burada yapılmıştır.) ülkenin ikinci büyük şehri aynı zamanda baltıkların en eski üniversitesine sahip tartu kentidir. ayrıca parnu, narva, rakvere ve viljandi önemli şehirleri arasında yer alır. ülke baltık denizinde irili ufaklı bir çok adaya sahiptir.

    ülke tarih boyunca bir çok kez işgal dönemlerinden geçmiştir. danimarkalılar, isveçler, lehler, almanlar, ruslar sayısız kez ülkeyi ele geçirmek için birbirleriyle savaşmışlardır. ülkede yaşayan estonlar tarih boyunca geleneksel olarak köylü (peasent) kimliklerini korumuşlar ve bu yüzden sağlıklı bir politik sistem oluşturmaktan ziyade yöneticilerin (sovyet rusları hariç) kararlarına uyarak yaşamlarını sürdürmüşlerdir. estonlar birinci dünya savaşı sonrası eston istiklal savaşı'nı (1918-1920/evet yalnız türkler değil estonlar da) başlatıp aynı süreçte de 5-7 nisan 1918 tarihinde kendi parlamentolarını açarak bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir. 2 şubat 1920'de ruslarla imzalanan tartu antlaşmasıyla estonya cumhuriyeti bağımsızlığına tamamen ulaşmıştır. bu süreçte estonya'yı ilk tanıyan ülke ise izlanda olmuştur. 22 yıl süren bir dilimde siyasi sistemini güçlendirip (bir darbe dönemi geçirmiş olsa da) eston kimliğinin oluşmasını sağlıklı biçimde başarmıştır. bu dönemde izlenen tarafsız dış politikaya rağmen ikinci dünya savaşı başlayınca coğrafi durumundan dolayı taraf olmak zorunda kalmış ve önce sovyetler (temmuz 1940), sonra almanlar (temmuz1941) ve almanların geri çekilmesiyle eylül 1944'te yeniden sovyet ruslar tarafından işgal edilip tarihe nazire yaparcasına bir ona bir buna yönetim el değiştirmiştir. ancak sovyet işgali beklenenin aksine son derece baskıcı başlamış ve oluşturulan eston kimliği üzerine baskılar giderek arttırılarak ülke sovyetleştirilmek istenmiştir. bugün dahi bir estonla konuştuğunuzda fark edebileceğiniz üzere estonlar bu baskıya karşı dik durmuşlar ve kimliklerini korumuşlardır. o yüzdendir ki ruslarca en az sevilen milletlerdendir ve milliyetçi olarak tanımlanabilir. 47 yıl süren sovyet işgalinden sonra 20 ağustos 1991'de bağımsızlığını yeniden kazanarak demokratik yönetime geçmiştir. 1980'leri ve bağımsızlık sürecini anlamak isteyenler singing revolution adlı belgeseli izlemelidirler. oluşturulan baltic chain veya baltic way (baltık zinciri-baltık yolu) ile tallinn'den başlayıp litvanya'nın başkenti vilnius'a uzanan yaklaşık 600 kmlik yolda üç ülke insanı el ele tutuşarak bir araya gelmiş ve 600 kmlik bir zincir meydana getirmiştir. aynı zamanda bu ülke halkları bağımsızlık isteklerini haykırmışlardır. buradan da anlaşılacağı üzere estonlar kimliklerine sahip çıkarak sancılı bir süreç sonucu bağımsız olmuşlardır. sovyetlerin yıkılması sonucu oluşturulan bağımsız devletler topluluğu'nda yer almayı redderek rusya'ya kafa tutmuş ve diğer iki baltık devletiyle ve gürcistan'la beraber bdt'ye katılmamıştır. (gürcistan 1993'te bdt'ye üze olup 2008 savaşı ertesinde bdt'den çıkmıştır.) ülkenin ilk cumhurbaşkanı aynı zamanda tallinn'deki tek havalimanına da adını vermiş olan lennart meri'dir. 1990'lar boyunca bir çok reform yaparak ülkeyi batıya yaklaştıran bir siyaset izlenmiş ve önce 29 mart 2004'te nato'ya ve aynı yıl 1 mayıs'ında da ab'ye üye olarak batı cephesine katılmıştır. ab üyesi olduktan sonra hızlı bir büyüme sürecine girmesine rağmen global ekonomik krizden en fazla etkilenen 5 ekonomiden biri olmuştur.

    ülkenin politik sistemi parlamenter demokrasidir ve ülkenin estoncası ismi eesti vabariik'tir. mevcut cumhurbaşkanı 2006'da seçilen toomas hendrik ilves'dir. ülke parlamentosunda (riigikogu) 101 milletvekili yer alır ve şu anda yönetimde reformistlerin oluşturduğu bir koalisyon hükümeti vardır. anayasal düzenle yönetilen ülkede 11 bakanlık ve 15 il birimi yer alır. ülke ile türkiye arası ilişkilere bakacak olursa estonya ab üyeliğimizi kararlılıkla desteklemektedir. özellikle abdullah gül tarafından tallinn'e yapılan ziyaret ve ardından hendrik ilves'in ankara'ya gelmesi ile iki ülke bir çok açıdan ortak projeler geliştirmişlerdir. halihazırda iki ülke arasında mevcut direk uçuş olmamasına rağmen ilves bu konuda thy bazında girişimlerde bulunmuştur.

    ülke ekonomik olarak tarih boyunca tarım toplumu özelliğini korumuştur. savaş sonrası rus egemenliği altında ülke bilimsel araştırmalara kaynaklık etmiş ve 1990'larda ivme kazanan internet uygulamaları sonucu bu alanda önemli ekonomik adımlar atılmıştır. ülke 2000'lerde ab sürecine dahil olduktan sonra hızlı bir büyüme oranı yakalamış ve %10 lara varan bir büyüme oranıyla bir çok ülkeden başarılı bir ekonomik dönem geçirmiştir. 2004 yılını takiben ülkede hızlanan özelleştirmeler ve şirket satışları sonucu başta isveç ve finlandiya olmak üzere ülkeye yabancı sermaye akımı olmuş ve 2004-2007 arasında ülkenin en büyük bankaları ve mobil telekominikasyon şirketleri finler ve isveçliler'e satılmıştır. öyle ki bu dönem yapılan yabancı yatırımlarda sadece bu iki ülkenin payı toplam yatırımların %45'i kadardır. nitekim başta estonlar bu gelişmeler ses çıkarmamış olsalar da (elbette finler ve isveçliler sayesinde, ruslar olsaydı durum değişirdi) global kriz çıkınca ekonomik durum kötüleşmeye başlamıştır. özellikle isveç menşeili yabancı bankalar (bkz: swedbank), (bkz: seb) risk almamak adına dikkatli bir pozisyon almış ve ekonomi 2009'da %14 küçülmüştür. ülkede kullanılan para birimi eston kronu (eek) olup estonya merkez bankasınca parasal kur 1 euro = 15,64 eek olacak şekilde sabitlenmiştir. ülke 1 ocak 2011 tarihi itibariyle resmen euro bölgesine dahil olacaktır. (eesti kroon olan eski banknotların ve metal paraların değişimi euro bölgesindeki tüm merkez bankalarınca 15 ocak 2011 tarihine kadar yapılabilmektedir.) küresel krize ve avrupa çapındaki ekonomik bozulmaya rağmen bütçe dengesi disiplini korunmuş, enflasyonun düşmesiyle parasal denge ab normlarını yakalamıştır.

    serbest ekonomi gelişmiş olmasına rağmen küçük bir ülke olmanın getirdiği bazı dezavantajlar da vardır. mesela ülkede bir çok şehirler arası yol biz köylere gidenler gibi sadece 1 gidiş 1 geliş 2 şeritten oluşur. tallinn-tartu arası inşaası devam eden duble otoyol ise ab fonlarından gelen para ile yapılmaktadır. hatta ülkede yenilenen bir çok yol üzerinde "ab fonlarıyla yapılmıştır" benzeri tabelalar görmek mümkündür. bunun yanında ülkede süpermarket kültürü gelişmiş değildir. ülkede rimi, selver, kaubamaja, prisma gibi market zincirler bulunur ve marketlerde her şeyi bulabilirsiniz. türklerin bu konuda en fazla şaşırdığı husus ise bir çok reyondan daha geniş olan içki bölümü ve fiyatların ucuzluğudur. bu konuda rusya'ya yakın olmanın etkisi zannımca hala hissedilmektedir. bu yüzden ülkeye gidenlerin dikkat etmesi gereken husus kesinlikle içerken dikkatli olmaları ve ucuz diye her şeyi içmemeleridir. içki konusu açılmışken bahsetmemek olmaz: estonlar iki farklı bira markasına sahiptirler. a le coq ve saku. ayrıca ulusal içkileri likör olup ismi vana tallinndir ve dikkatli içilmesinde yarar vardır. çünkü tadı ve kokusu oldukça hoş olduğundan sevilerek içilir ancak içerdiği %40,%45, %50 alkol oranları yüzünden adamı maymuna çevirmektedir.

    burada şunu da eklemeliyiz ki estonya hem politik hem de ekonomik alanda dünya'da en gelişmiş ülkeler arasındadır. gerek e-devlet uygulamaları olsun gerekse özel sektör yatırımları estonlar elektronik uygulamaları içselleştirmişlerdir. dünya'da e-voting (e-oylama) uygulamasını başlatan ilk ülkedir. insanların kimlik kartları kredi kartı büyüklüğünde olup, üzerinde çip taşımaktadır. insanlar bu kart ile bilgisayara usb ile bağlanan bir id card reader ile oy vermekte, vergi ve faturalarını ödemekte, kamu ulaşımı için kimliklerine para yükleyebilmekte hatta devlet ofislerinde çektirecekleri fotokopiler için kimlik kartlarına para yüklemeleri gerekmektedir. bir eston için sıradanlaşan bu işlemler için gereken tek şey bir banka hesabıdır. unutmadan söyleyelim ehliyet yerine de bu kimlik kullanılmaktadır.

    eston kimliğinden bu kadar bahsettikten sonra estonların dillerinden ve kültürlerinden bahsetmemek olmaz. eston'lar çoğunlukça zannedildiği gibi diğer baltık ülkeri ile akraba değildir. bunun en temel kanıtı dilleridir. ural-altay kolunun ural dalından gelen estonca temel olarak fince ve macarca ile kardeş yapıya sahiptir. hatta fince ile kelimelerin kullanılışı ve gramer yapısı neredeyse aynıdır. bu yüzden macarlar ve finler bu dili kolayca kavrayabilmektedir. biz türkler için de estonca kolay sayılabilir. bilindiği gibi türkçe altay dil grubundadır ve estonca ile dolaylı akrabadır. estonca türkçedeki gibi sondan eklemelidir ve 14 ayrı çekim içerdiğinden batı avrupalı kişilerce öğrenilmesi oldukça zordur. estonya'ya gidecekler için bir kaç kelime vermek gerekirse, tere:merhaba, kas sa oled?:adınız ne? ma olen.... : benim adım...... olen turgi. :türk'üm elan istanbulis: istanbul'da yaşıyorum. kuidas laheb?: nasılsınız hea:iyiyim. nagemist:hoşçakal vs. aitah:teşekkürler palun:please vabandust:afedersiniz estonlara bir kaç kelime dahi estonca bildiğinizi göstermeniz gururlarını okşar çünkü bu dili dünya’da konuşan insan sayısı 1 milyondan biraz fazladır.

    son olarak eston kültürüne gelecek olursak, estonlar son derece açık görüşlüdürler. milliyetçi olmalarına (buna anti-rus milliyetçilik demek daha doğru) rağmen asla yabancıları yadırgamazlar hatta birçoğu ingilizce bildikleri için sizlerle direk iletişime geçerler. ayrıca ülke tarihsel olarak coğrafi avantajının sayesinde hristiyanlığın temel prensiplerine uzak kalmıştır. şu anda dünyanın en laik halklarından biri olan estonlar'ın %30'u anketlerde dini kimliğini belirtmez. ayrıca ülkede % 35 civarında kendini hiçbir dine mensup olmayan olarak tanımlayan bir grup bulunur ki bu iki değerin toplamı vatandaşların dini durumu hakkında bilgi verir. ülkede yaşayan halkların % 67 si eston, %25 i rus ve % 8 i de diğerleri biçimindedir. ülkede toplamda 150 kadar türk yaşar ve bu durum halkın türkler hakkında olumlu-olumsuz bir görüş geliştirmesini engeller. gittikçe artan biçimde türk-eston münasebetleri gelişmektedir ve iyi ilişkiler kültürel bağlamda pozitif yönde ilerlemektedir. hatta başkent tallinn’de açılan baklavacı ile kültürel tanıtım bir nebze başarılmakta, büyükelçilik çalışanları büyük bir özveri ile ülkemizi başarıyla temsil etmektedirler.

    herkesin bahsettiği ve benim de değinmek istediğim ve bir çoğunun ilgisini çekecek bölüm ise eston kızlardır. karşılaştırma yapmak fikir verir. eston kızlarını görünce zaten ruslar da neymiş diyorsunuz. irk olarak finlere benzeyen estonlar, sarı saçları ve renkli gözleriyle hemen ilginizin odağı oluyorlar. ancak duruma alışıyorsunuz çünkü herkes öyle. ülkede nüfusun %58'i kadın ve kadınların %90'ı bakımlı. dolayısıyla bir süre sonra (kişiye bağlı olarak bir günde veya bir ayda) kadınlara bakmaktan vazgeçiyorsunuz, çünkü bakmak gereksiz hale geliyor. o kadar güzeller ki o süreçte mutlaka bir eston arkadaş edinmiş oluyorsunuz. bayanların bir diğer özelliği ise duyarsız olmaları, yani ilişki sonrası kendiliklerinden mekanı terk etmeleri. bağımsız kişiliklere sahip oldukları düşünüldüğünde gayet normal görünüyor. ancak şunu da belirtmek gerekir ki evine gittiğiniz bir eston kadından asla yemek istemeyin: çünkü eston bayanlar yemek konusunda becerikli değiller. sırf bu yüzden marketlerde hazır yemek reyonu var ve insanlar mutfaklarındaki tek araç olan mikrodalga fırın ile yaşıyorlar. o yüzden acıkan bünyeler direk kendilerini dışarı atar ve bu iyi bir bahane olabilir.

    son olarak estonya'ya gitmek isteyenler için mevcut yolları vermekte fayda var. direk uçuş olmadığı için aktarma yapılması zorunluluğu vardır. en ucuz yol haftada belli günler uçuş yapan, ryan air tarzı işletmeciliğiyle sinirlendiren air baltic havayolları ile riga aktarmalı uçuştur. hatta daha ucuz yapılmak istenmesi halinde riga'ya airbaltic'le gidilir daha sonra eurolines veya ecolines ile riga havaalanından direk tallinn'e giden otobüslerle ulaşım sağlanır. ancak airbaltic çilesi çekmek istemeyenler için thy riga'ya uçuş imkanı sağlamaktadır. daha sonraki aşamada yukarıdakine benzer bir yol izlenmelidir. bunun dışında finair ile helsinki ve gemi ile tallinn veya czech air ile prag aktarmalı tallinn seferleri tercih edilebilir. tüm bu uçuşlar istanbul üzerinden anlatılmış olup, air baltic haftanın belli günleri antalya'dan direk riga seferleri de yapmaktadır. son olarak param çok diyorsanız lufthansa size almanya aktarmalı tallinn'e varış imkanı sağlar.
hesabın var mı? giriş yap