• 2013 yılında olduğumuz halde kendisi emin adımlarla 2004 atina olimpiyatlarında altın madalyaya koşmaktadır. şu an gümüşte.
  • sakın 2004 atina olimpiyatlarında kazanılan bronz madalyaya aldanmayın... otoparktan bozma bir alanda günlerce sadece antrenörüyle başbaşa, hatta bazen yapayalnız antrenman yaparak kazanılmış bir olimpiyat madalyasından bahsediyoruz... "biz ülke olarak seni zerre sallamıyoruz, sen git şurada çekicini at, atinaya gidince de elinden geleni yaparsın" zihniyetine rağmen söke söke kazanılmış ve 1948'de kazanabildiğimiz yegane bronz madalyadan tam 56 yıl sonra sadece ve sadece ikinci kez elde edebildiğimiz ülkemizin en önemli olimpik atletizm başarısının -ki o da bronz madalya- akla yatan, mantığa dayanan hiçbir açıklaması olabileceğini zannetmiyorum... 2004'te eşref'in yeri ilk 20 bile değildi o imkanlarla, o planla, o olmayan programla... o madalyayı kazanan eşref'in yüreğinin mucizesiydi, o kadar... şimdi bu mucizeye dayanarak eşreften finale kalamamanın hesabını sormaya ne kadar hakkımız var?

    2004'ten sonra profesyonelleşmeye çalışan atletizmimizin kobayı oldu belki de eşref apak... hoca değişiklikleri ve uygulanan antrenman programları sırasında kaç profesyonel spor psikoloğu görev yaptı acaba kendisiyle? kaç profesyonel spor diyetisyeni kendisine program verdi? 2004'te elde ettiği başarıdan sonra sağlanan profesyonel çalışma imkanları kendisinin gerçekten de istediği ve rahat edeceği şekilde miydi?

    son dört yılı bile kurcalamaya gerek yok aslında... bu adam haziran ayında yaptığı 80.36'nın üzerine birazcık koyabilse son iki ayda, yine madalyayla dönecekti türkiye'ye... fakat ne olduysa dereceleri düştü ve finale kalamayacağını düşünerek olimpiyatlara gitmekten bile vazgeçmeyi düşündü eşref apak...

    atıyorum, 57 kişinin elemeleri geçme mücadelesi verdiği yarışlarda 53. olan atletimiz bile oraya gitmekte, yarışmakta zerre tereddüt etmiyor... beş kere olimpiyatlara katılmış ve madalyanın yanına bile yaklaşamamış olan derya büyükuncu ile bile ülkece gurur duymaya çalışırken, olimpiyatlarda kendisine rahatlıkla ilk beş getirecek bir derece yapmış olan eşref olimpiyatlara katılmamayı düşünüyor... neden? derece yapamamış, sıfır çekmiş, katıldığı serilerde uzak ara sonuncu olmuş sporcularımız bile trt mikrofonlarına yarışmaları biter bitmez röportaj verirken; sadece eşref apak çekinerek, utanarak mikrofonlardan kaçıyor... neden? kendisinin gerekli şekilde yüreklendirilmediği, yeterli psikolojik desteği alamadığı kanımca apaçık... ve diyorum ki profesyonel bir programla katıldığı her yarışmada madalya kovalayabilecek bir sporcumuzu göz göre göre kaybediyoruz... bu soruların cevaplarını araştırmadan eşref'e yüklenirsek de hiç boşuna yeni atletizm başarıları beklemeyelim, daha başlamadan kaybederiz...

    bu adam hiç yoktan bir madalya var etti bu ülke için ve şu anda finale kalamayacağını düşündüğü anda bile çekinerek, ürkerek kaçınıyor şampiyonalardan... bu adam rakiplerinden çok daha amatörce hazırlandığı olimpiyat oyunlarında bu ülkenin yüz yıllık atletizm tarihindeki en büyük başarıyı egale etti... eğer şimdi bu başarının gerisindeyse en az suçlu eşreftir, çünkü eşref tutkuyla sevildiği halde kendileri için çok da fazla bir şey yapılmayan binlerce yalnız, güzel ve de apak atletimizden sadece biridir...
  • 2004 atina olimpiyatlarındaki bronz madalyası gümüş olmuş. ikinci sıradaki belaruslu sporcunun dopingli olması üzerine bronzdan gümüşe terfi etmiş. galiba daha önce de 4. sırada olduğu halde bir üstteki sporcunun yine doping nedeniyle diskalifiye olması sonucu bronza yükselmişti. 2-3 seneye altını da alır herhalde.
  • ikinci atış itibariyle 1 santim farkla ilk sekizin dışında kalan sporcumuz.

    ilk sekize giren sporcular finale devam edecekler.

    edit: bir hakkı daha var.
  • cidden çok enteresan bir sporcu kendisi. karakteri vs yüzünden değil. gayet düzgün, normal, olması gerektiği gibi. lakin, 2004 olimpiyatlarında, ülkemize göre büyük bir sürpriz yaparak 4. olmuştu. hatta "yaşı genç, bir sonraki olimpiyat için madalya beklentimiz yüksek" muhabbeti dönüyordu. o zamanların favorisi süreyya ayhan kop idi ülkece elbette.

    neyse bu adam otopark köşelerinde, boş arazilerde falan kendi kendine çalışarak, belki de olimpiyat yarısı içinde olmanın verdiği bir anlık patlama ile önce 4.oldu. kısa süre sonra 3. olduğu söylendi. lakin, madalya töreni hakkını kaçırdı maalesef. bu bronz yüzünden de bir anda "plansızlık ama destek olalım" adlı ülke klasiği yüzünden, otoparkta 3.olan adam normal idmanlarda geriye gitti. kaderin cilvesi, geriye giderken bronzu da gümüş oldu.

    son yıllarda atletizm, cimnastik gibi alanlarda ileri giden ülkemizde, zamansız bir şekilde gelen başarısı, onu maalesef geriye götürdü. yine yarışıyormuş. madalya elbette zor ama son 8 içine kalıp, iyi bir atış derecesi olsun. kendi yaşadığı sıkıntıları, ileride başkası yaşamasın diye de arkadan gelenlere destek olsun.
  • 1 cm farkla ilk 8 disinda kalmis, helal olsun yine bu yasinda. sezonun en iyi atisina da yaklasmis. millet metrelerce gerisinde kaldi. finalde olmak onemliydi.

    olcum hatasi olur mu diyen yazara. olabilir tabi ama ilk 8 icin takmayin o kadar. tarihe gecen 2019 dunya atletizm sampiyonasi gulle atmadaki sonuclar soyleydi: altin 22.91m, gumus 22.90m, bronz 22.90m. gumusle bronzu en iyi ikinci atisa gore belirlediler.
  • kendisine tahsis edilmiş bir sahaya sonunda kavuşan milli sporcumuz. ne yazık ki kendisine tahsis edilen yer daha önce çalıştığı otobüs garajından başka bir yer değil. keşke sporcuların çimlerden daha önemli olduğunu anlayabilsek.
  • uzun vadede istikrarlı bir çalışma temposu ve iyi bir moralle gireceği toparlanma döneminden sonra elde edeceği başarılarla yine göğsümüzü kabartacağına inandığım yetenek. bu ülkenin eşref gibi sporculara ihtiyacı var. çünkü sporculuk sadece pistte/sahada olmuyor. eşref kişiliğiyle ve efendiliğiyle de diğer sporcu geçinenlere örnek olacak nitelikte bir insan. kariyerini kendi elleriyle bitirip ona buna bok atan, doping kullandığı defalarca ortaya çıkınca herkesi komplocu olmakla suçlayan, başarısızlıklarını sakatlıklara antrenöre federasyonun ilgisizliğine vs. bağlayan seviyesiz ve kişiliksiz atlet müsveddelerini görmeye alışık olan bizler, 2008 olimpiyat başarısızlığından sonra efendiliğini bozmayarak 'yorgundum psikolojim bozuktu, yapamadım' diyerek sorumluluğu üstlenen eşref kardeşimizi bağrımıza basıyoruz. canın sağolsun, gelecekteki başarılarını bekliyoruz.
  • çekiç atma sürprize açık bir branş olmasına rağmen madalya şansını çok yüksek görmediğim atletimiz. turkiye olimpiyat tarihinde atletizm branşında en büyük başarı hala 2004te aldığı gümüş madalya ile ona ait.

    5 olimpiyata katılarak başarılmasi zor bir olaya da imza atmış durumda ustelik bunu atletizm gibi fiziksel gerekliligin çok yüksek olduğu bir.dalda yapıyor.

    turkiye adına en fazla olimpiyatta yer alan sporcu ise 6 kez ile derya büyükuncu. esref apak 3 yıl sonra paris'te de yer alırsa derya buyukuncu'yla bu rekora ortak olacak.
  • mersin'de 77.56 m'lik atışı ile 5. kez olimpiyatlara gitmeye hak kazanan 38 yaşındaki çekiççimiz. türk atletizm tarihinde 5 olimpiyatta yarışan ilk isim olarak tarihe geçti.

    https://cdn.ntvspor.net/…&w=940&h=626.6666666666666
    https://twitter.com/…asi/status/1231219108986982400
hesabın var mı? giriş yap