• 20 yıl önce, garsonluk yaptığım zamanlarda otomobil fiyatına satılan profesyonel modellerini de kullandım, ev kullanımı için üretilmiş ucuz modelleri de, çeşit çeşit nespresso makinasını da. sonrasında, bundan tam 3 yıl önce philips lattego 3200 model superautomatic espresso makinası alıp rahata erdim.

    eğer profesyonel üst sınıf bir makinanın espresso kalitesine 100 üzerinden 100 verirsem, bu cihaz 95-98 civarını tutturur. cappuccino konusunda da 100 üzerinden rahatlıkla 90 alır. buradaki 90 benim açımdan sıradan bir baristanın işin yoğun olduğu bir ortamda hazırlayacağı cappuccino'ya denktir.

    avantajları:
    - iki tuşla istediğiniz içeceği kaliteli şekilde hazırlaması (zaman geliyor, sabah henüz gözlerimi doğru dürüst açamamışken taze çekilip hazırlanmış kahveyi önümde buluyorum)
    - çekirdekleri kahveyi hazırlamadan önce taze taze öğütmesi
    - süt köpüğü için sizin becerinize ihtiyaç duymaması, otomatik şekilde yoğun köpük hazırlaması
    - süt haznesi ve mekanizmasının çok basit olması, hortumsuz olup, bulaşık makinasında yıkanabilmesi
    - kahve sıcaklığı ve öğütücü için ayarlamalara müsade etmesi
    - cihazı aldıktan sonraki birim içecek maliyetinin nespresso benzeri sistemlere kıyasla çok düşük olması
    - çevre için temiz bir sistem olması

    dezavantajları:
    - özellikle süt köpüğü hazırlarken gürültülü çalışması
    - çok yağlı kahve çekirdeklerinin kullanımının tavsiye edilmemesi
    - periyodik bakım ve temizlik gerektirmesi
    - yılda birkaç sefer filtre değişimi istemesi

    bu avantaj ve dezavantajların hemen hepsi diğer superautomatic makinalar için de geçerli. philips lattego modellerinden bazılarını diger markalara göre öne çıkaran şey devrim yaratan basit köpük hazırlama sistemi. 4-5 kat pahalı miele, kuro gibi cihazlar bile temizlemesi zor hortumlu sistemler kullanıyorken philips'in sistemini söküp bulaşık makinasına koymak hepi topu 2-3 saniye sürüyor. o yüzden bugün makina bozulsa bile yarın aynısını veya sonradan piyasaya sürülen üst modellerinden birini gözüm kapalı sipariş veririm.
  • ne kadar az paranız varsa almak o kadar kolaydır.
    yani alabileceğin birkaç dandik makine var zaten al birini iç.
    gel gör ki eğer böyle ulan almışken iyi bir şey alayım kafasına girmişseniz o zaman boku yediniz. çünkü kahveci kafasına girmiş oluyorsunuz. bu da öyle bir kafa ki kahve dünyası uçsuz bucaksız bir dünya, adam bir sürü kahveyi de içmiş eh haliyle onun şusu bunun busu derken kayış kopuyor.
    yani hem türkiye'den hem de tüm dünyadan bir sürü yazı okudum. tam böyle aha işte bu makine iyidir deyince hop biri çıkıyor o makineyi yerden yere vuruyor. yani bir tane bile düzgün espresso makinesi üretilemedi mi şu dünyada? adam sayfalarca yazı yazıyor bir tane makine önermediği gibi tüm makineleri de kötülüyor. öner desen o sizin tercihinize kalmış filan diyor. yahu ben tercih yapabilecek olsam sana sormazdım değil mi? zaten birkaç tane fiyat segmenti var öner işte her biri için bir iki tane makine. en sonunda sinirlenip her şeyi kapattım. şimdi bildiğimiz mağazaların sayfalarını açacam en çok taksit yapan fiyatı en uygun hangisiyse onu alacağım lanet olsun en boktan kahveyi ben içeyim tamam mı? benim makinem dandik olsun bir bok da yapamasın.
    ama en mutlu da ben olacağım. sen, koskoca kahve uzmanı, yüzlerce espresso içip hiçbirine düzgün değil derken ben o boktan kahvemle mutlu olacağım. cahillik mutluluk ben cahil kalayım. sonra da arkadaşlarımı arayıp ne zaman böyle dikim yapsak olmuyor ya bir kahve içelim sen o şeyleri hallet hani o şeyler var ya heh o şeylerle de konuş ayarlasınlar tamam işçilere söyle deyip kapatacağım telefonu. hapislerde sürüneceğim lanet olsun.
  • bana ve asistanım merova'ya en çok sorulan sorunun öznesi. cümle içinde kullanıldığında genellikle başına "hangi" sonuna da "tavsiye" kelimeleri eklenerek gelir. merocuum oynama o portafiltre ile git telefonlara bak, maillere cevap ver, özel mesajlaş, birkaç sözlük yazarını entübe et, ne bileyim asiste gerektiren bişeyler yap, zira bu entryde sana fazla ihtiyacım olmayacak.

    sevgili gözlüklüler, espresso makinesi almanın otomobil yada fotoğraf makinesi almaktan çok da büyük bir farkı yoktur. her ikisinde olduğu gibi espresso makinesinde de ne kadar çok para o kadar çok kaliteli malzeme ve performans alırsınız. elbette bu durum türkiye için geçerli değildir. zira türkiyede binlerce lirayı döküp 3 kuruşluk bir makine alma olasılığınız oldukça yüksektir. fakat buna gelmeden evvel espresso makinesi nedir ve kaç çeşidi bulunur bir öğrenelim derim. zira işte tam da bu kısmı bilmediğimiz için satıcılar bizlere 3 kuruşluk makineleri fahiş fiyatlardan kakalayabilmekteler.

    adı üstünde espresso makinesi espresso ve espresso bazlı içecekleri yapmada kullanılan makinenin ta kendisidir. kendi içinde 3 ana gruba ayrılır.

    a) manuel espresso makineleri
    b) yarı otomatik espresso makineleri
    c) süper otomatik espresso makineleri

    bunların haricinde bir de kapsül (bkz: nespresso) (bkz: cafissimo) ve pod kahve makineleri vardır ki, onları makineden saymadığım için değinmeyeceğim. sizler de burdan illaki bir şeyler çıkarmak isterseniz bana bu makineler ile ilgili boşa soru sormamanız gerektiğini çıkarabilirsiniz. hatta çıkarın lütfen. haa sorsanız cevaplar mıyım? elbette cevaplarım ama karşılıklı üzülürüz. ben sizin bir pod yada kapsul makinesi almış olmanıza yada almak istiyor oluşunuza üzülürüm, siz de vereceğim bilgiler karşısında almak istiyor oluşunuza yada almış oluşunuza üzülürsünüz. bu nedenle pod yada kapsül makinelerinde ısrarcı olan arkadaşlara gidin hazır kahve için daha hesaplı diyor ve kaldığım yerden devam ediyorum.

    a) manuel espresso makineleri: bunların bir diğer adı da lever yada kollu espresso makineleridir. detaylar için (bkz: lever/@kahvedelisi)

    b) yarı otomatik espresso makineleri: bunlar da kendi içinde yarı otomatik ve tam otomatik olmak üzere ikiye ayrılır. ev tipi ve profesyonel makinelerin çoğunluğu da dahil olmak üzre dünya espresso makinesi piyasasının geneline hakim olan grup budur. aslında yarı otomatik bir espresso makinesinde tam otomatik ve yarı otomatik farkı, otomatik shot ve dozaj ayarlaması yapılabiliyor olmasından başka bir şey değildir. yarı otomatik bir makinede kahveyi portafiltre sepetine alır, tamper ile sıkıştırır, çekime hazır hale getirip makineye takarsınız, bundan sonra tek yapmanız gereken düğmeye basıp pompayı devreye sokmaktır. espresso shot alındıktan sonra tekrar aynı düğmeye basılır ve makine durdurulur. arada geçen süre, kahvenin akış hızı vs sizin kontrolünüzdedir. bunun tam otomatik versiyonunda ise aynı işlemi bir kere yaparsınız (tekli yada çiftli espressoya göre) aldığınız shottan memnun kaldığınız andan itibaren makinenin sizin için o parametreleri hafızaya almasını sağlarsınız ve bir sonraki shotta aynı ısı, aynı miktar su kullanarak bir evvelkilerle aynı miktar kahveyi alıp kendisi otomatik olarak durur. yarı otomatik makine kullanan buyuk işletme yada cafeler hem devamlılığı sağlamak için hem de iş akışını hızlandırmak, barista'nin her shot'i başından sonuna izlemesinin önüne geçmek için genelde bu yarı otomatik kategorisi altındaki tam otomatik modelleri tercih eder.

    yarı otomatikler her ne kadar 2 ana gruba ayrılıyor olsalar da kendi içlerinde boiler'dan tutun, grup başlığına, grup başlığından tutun suyu çeken pompaya kadar pek çok farklılık gösterir, farklı alternetifler sunar. entry'yi içinden çıkılabilir kılmak ve okuyucunun kafasını karıştırmamak adına bu kısımlara girmemeyi tercih ediyorum. kaldı ki bu detaylar belli bir fiyatın üzerindeki ve daha çok profesyonel kategorisinde yer alan makineler için geçerli olup, henüz türkiyede evine pro makine alan insan sayısının 2 elin parmaklarını geçmediği düşünüldüğünde burada uzun uzun yazmak bana işkence olmaktan öteye gitmeyecek. burada anlatılmak istenene örnek olarak (yazının başında da belirttiğim gibi) fotograf makinelerini örnek verebiliriz. iş espresso makinesine geldiğinde, türkiyede evinde espresso makinesi olan kişilerin çoğunluğu kodak kullan at makinelere sahiptir (tabi tek farkla.. hiç değilse kodak kullan at modelleri resim çekebiliyor. bu ev tipi makinelerin çoğu ise düzgün bir espresso çıkarmaktan aciz) geriye kalan azınlığın tercihi ise kodak kullan at ile panasonic dslr-like modeller arasında dolanmakta. yani rahatlıkla diyebiliriz ki, bırakın üst düzey dslr makineleri, türkiyede espresso makinesi ile fotograf makinesi kıyaslaması yapıldığında espresso makinelerinde "giriş seviyesi dslr" sahibi olan insan sayısı cidden parmakla sayılabilecek kadar az.

    c) süper otomatik espresso makineleri: bunlar da kendi içinde birkaç kategoriye ayrılsa da bizi ilgilendiren ev tipi modeller ve profesyonel modeller. bu makinelerin özelliği, sizin hazneyi açıp suyu doldurup, çekirdeği öğütücü kısmına koyup, makinenin daha evvel ayarlanmış yada değiştirilebilir özelliklerini kullanarak tek tuşla, öğütme, filtreye alıp sıkıştırma ve extraction yani özütünü çıkarma yani shot alma işini yapabiliyor olmanız. bu modellerin bir de benim çok güldüğüm "kendini de temizler" özelliği var ki o kısım evlere şenlik. yani düğmeye basıyorsunuz, istediğiniz içecek ne ise, espresso ise espresso, espresso bazlı bir içecek ise espresso bazlı bir içecek, tek düğmeyle önünüze geliyor. ama nasıl geliyor? elbette bir kahvenin espresso olarak tanımlanmasını sağlayan birçok kriteri yarım yamalak yaparak. bu tip makinelerin ev tipi olanları oldukça yuksek fiyatlara satıldığından insanların çoğunun gözünde bu makineler "espresso ve espresso makinesinde son nokta". gerçekten de öyle. alınabilecekler sıralamasında hem fiyat hem performans açısından bence de alınabilecek en son makinelerden bu super auto makineler. ama işte bu makinelere 1000 lira ila 3000 lira arası bir para bayılmış kişileri aksine ikna etmek oldukça zor. en azından şunu söyleyebilirim, illaki alacaksanız 3000 liranın altındaki bir super autodan, bir vending makinesi ayarında içecek bekleyin. o kadar paranız varsa da adam gibi yarı otomatik (yada klasik mi diyelim) bir makine alın. zaten bu makineleri bilinçli olarak alıyorsanız, alış sebebiniz büyük ihtimalle kahve hazırlama süreci ve her seferinde aynı sonucu elde edememe riskine dayalı üşengeçlik olabilir, ki bu durumda söylenebilecek fazla bir şey yok. bazı şeyleri elde edebilmek için başka bazı şeylerden feragat etmek gerekir. ev tipi super autolarda bu feragat edilen tatsal varyasyon ve shot kalitesi oluyor.

    super autoların hiç mi işe yarayanları yok? olmaz olur mu var tabi. işini çok düzgün yapan super autolar da var fakat fiyatlar sıfır otomobil fiyatları ile hemen hemen aynı. mesela starbucks türkiye de, dünya genelindeki diğer starbuckslarla beraber ilk başlarda kullandığı la marzocco yarı otomatik makineler (yarı otomatik kategorisindeki tam otomatik modelleri kullanmaktaydılar) zamanla yerlerini super autolara bırakmaya başladı. bu sayede devamlılığı, yani her gidişinizde aynı içeceği aynı tatta bulabiliyor olmanız ile ünlü starbucks, hem ekstra adam çalıştırma yükünden kurtulmuş oldu hem de cidden her içecek bir evvelkinin aynı. fakat öte yandan birbirinden farklı içecekler de neredeyse birbirinin aynı olmaya başladı. allahtan ufak farklar yaratabilmek adına starbucks'in elinde şişeler dolusu sos ve şurup var da, baz olarak kullandıkları içeceğin her üründe aynı tada sahip oldugunu pek çaktırmıyorlar. yani evet, ortada işe yarar ve işini düzgün yapan super autolar var, yok değil. fakat bunları efektif kullanmayı bilenler pek yok. bugün herhangi bir super auto kullanan kahveciye gidin, bir cappuccino yanında da bir latte isteyin. şeker dahil ekstra bir şey koydurtmayın. hangi boy alırsanız alın farketmez, ikisinin tadının birbirinin aynı olduğunu goreceksiniz. cappa ve latte gibi hem hazırlanış oranları hem de doğal olarak tatları farklı olması gereken iki içeceğin tatsal açıdan birbirinin aynı olması, o super auto'yu kalibre eden şirketin yada kişinin ardından hiçbir değişiklik yapılmadığını, kullanan kişinin de bir düğmeye basmaktan fazla bir şey bilmediğini gösterir.

    sevgili gözlüklüler, böylece bir uzun entrynin daha dibini boğulmadan görmüş oluyoruz. bir sonraki entrymizde yeterli bütçemiz olmadığı halde, müzayedede sezercik'in eşeğini almaya çalışan çocuğun babasını yenmenin yollarını anlatacağız. şimdi izninizle az evvel 1 kiloluk pirinç üzeri krom kaplı portafiltreyi ayağına düşüren, an itibari ile sakar, yarından sonra seker olacak şeker asistanım merova'yı acilen acile yetiştirmem gerekiyor. merocuum 10'a kadar sayıyorum koşmaya başla canım.
  • 5 yıl önce işe ilk başladığım zaman kendime sözüm vardı ilk maaş ile gidip tam otomatik kaliteli bir makine alacağım demiştim. ilk maaşı beklemeden işe imza attığım gün gittim kredi kartı ile aldım. o zaman 3bin tl maaşım vardı. delonghi'nin tam otomatik makinesini 750 tl ye almıştım. yani maaşım ile 4 tane alma şansım vardı o zaman. dün mediamarkt gezerken benim evdeki makineyi gördüm. 5000 tl olmuş fiyatı. benim maaşım ise 4500 tl. yani 5 yıl önceki maaşım ile 4 adet alabilirken şu an 1 tane bile alamıyorum aynı makineden. ne değişti. makine üst model değil hala birebir aynısı. benim işim değişmedi hatta tecrübe de kazandım çok az da olsa diğer çalışanlardan yüksek alıyorum. sorun nerede o zaman. kim üzerine alınırsa alınsın.
  • bir first world problem olarak türkiye şartlarında giriş seviyesinden alması kolay yükseltmesi acayip zor makina. bunun en büyük nedeni, ev tipi makine satışının iki-üç markayla**** sınırlı olması ve bu markaları büyük şehirlerde bile mağazada görme şansınızın azlığı. espresso makinesini giriş seviyesinin üstüne taşımak demek, dört haneli bir parayı sadece youtube'da gördüğünüz bir makineye basmak demek. 11 yıl önce aldığım* krups makinenin temizlemesi zor olsa da buhar ucu ile guinness bira köpüğü gibi şahane köpüklü süt yapılabiliyor. makinenin miadı doldu dolacak, türkiye şartlarında yaptığım piyasa araştırmasından günün fiyatlarıyla şöyle bir özet geçeyim istedim:

    - sadece espresso yapabilen makineler: bunların hemen hepsi kapsüllü. bahsi açılmışken belirteyim, az içiciyseniz kapsül güzel bir şey, ortalığın daha az batmasını sağlıyor ancak bir kahvenin 7 gramdan yapıldığı, 250 gram kahvenin tchibo'da açık olarak 12-13 veya illy'de metal kutulu 25 lira; bir porsiyonluk tchibo kapsülünün bir, illy kapsülünün iki lira olduğu bir evrende 3-6 kat daha fazla maliyet demek. kahve posasının bulaşığına çok takılmayın, kahvenize süt kattığınız andan itibaren kahve posası bulaşığın kolay temizlenen kısmı haline geliyor. (makine fiyatları 200 lira altından başlıyor)
    - espresso+cappuccino yapabilen, ama ikiden fazla kişiye kahve hazırlarken çok bekleten boy makineler, giriş seviyesinde makul fiyata bulunabilen şeyler. günde bir kahve hesabından giderseniz starbucks faturasını bir ayda amorti edebiliyorsunuz. birçok mağazada kanlısını canlısını görebileceğiniz, bir arkadaşınızda kahvesini içip kritiğini dinleyebileceğiniz makineler bu boydakiler. (270 liradan başlıyor)
    - kendinden değirmenli segmentte buhar ucu sorunsalını da daha iyi bir noktaya taşımışlar. bu segment dizel araba gibi bir şey; tchibo kapsülü hesabından gidersek 600 kapsül veya daha fazlasında kendilerini amorti etmeye başlıyorlar. öte yandan bunlardan birini almak demek eve bir buçuk katı meyve sıkacağı büyüklüğünde bir cihaz almak demek. (1000 lira gibi bir fiyattan başlıyor, fiyatın neden zıpladığını aşağıda anlatıyorum)
    - süt köpürtme işini düğmeye basarak yapabilen tam otomatik cihazlar. uygun süt kullanıyor olmanız halinde köpük konusunda bir kalite güvencesi verebilirken profesyonel cihaz ile usta elde yapılmış köpük kalitesini tutturamıyor. (1900 liradan başlıyor) öte yandan, profesyonel cihazın çok usta elin az olduğu ülkemizde bu bir sıkıntı değil; köpük kalitesi zincir kahveci köpüğünden iyi bana sorarsanız.

    makine segmentinin yanı sıra buhar ucu da ayrı bir sorunsal. profesyonel makineler, kaba kuvvet bol buharla bu sorunu çözüyorlar. ev tipi makinelerde buhar veren uç, hassas bir oranda buhar+hava veren uçtur, buhar/hava oranındaki değişim karşınıza kötü bir köpük olarak gelir; çok hava gelirse deterjan köpüğü olur, az hava gelirse de köpüksüz sıcak süt olur. bu problem sadece ev makinesi problemi değildir, özensizlikle de olur : bardağınıza isim yazan yerlerde profesyonel makineyle böyle kötü köpük yapıldığını görebilirsiniz. diğer yandan, her parti kapuçino yapışınızda sıcak ocaktaki taşmış süt bulaşığını hızlı hızlı temizlemeye çalışan anneniz aklınıza gelebilir zira siz de aynı şeyi yapacaksınız. bazı uçlar, bu sözkonusu taşmış süt bulaşığıyla çok çabuk kirlenip-tıkanıp siz detaylı temizleyene kadar iyi çalışmaz hale gelebiliyorlar; hızlı bir harekette bir sonraki kullanıma hazır hale getiremeyeceğiniz buhar ucu bekleyip sönmüş kahve köpüğünün sizi karşılaması ve bir sonraki kahveyi üstünüze adınızın yazıldığı karton bardaktan içme isteği demektir. maalesef buhar ucu deneyip yanılmadan öğrenilebilen birşey değil.

    son iki segmentteki fiyat artışı, otomatikleşme kadar ısıtma teknolojisindeki değişimle de alakalı; tek kazan çift kazan termoblok vs vs bir sürü terimle kafanızı bulandırmadan şunu diyebilirim ki art arda ikiden fazla kahve yapabildiğiniz, kahveyi yaptıktan sonra üstüne süt için makine başında çok beklemediğiniz makine pahalı bir makine.

    makinede otomatikleşme miktarı arttıkça bulaşık da daha az problem olabiliyor. sıcak ve köpüğü sönmemiş kahve ile temiz kahve makinesine aynı anda sahip olabiliyorsunuz. bulaşık yıkarken -size göre- çok çok daha az su kullanıyorlar ancak iyi suyla*** bulaşık yıkanması size ters gelebilir. öte yandan otomatik makine parça sayısı çok olan karmaşık bir makine, el mahareti istemese de cihazı elinize almamanız için düğmeye basmadan önce sağlam bir rtfm istiyor, aldığım otomatik makine 11 yaşındaki selefi kadar dayanmaz gibi bir his var içimde.

    entegre değirmen, çok taze kahve içebilmenizi sağlayan güzel bir ürün ancak kendi eksileriyle de geliyor. gürültüsünün yanı sıra bazı çekirdeklerle (daha çok kavrulmuş, yağlı) sıkıntı yaşanabiliyor diyorlar. kahve çekirdeğine göre bir ince ayar yapmak gerekebilir -ayarlamadan da iyice bir kahve içebilirsiniz- ancak yaptığınız bir ayar etkisini 2-3 bardaktan sonra gösterebiliyor.

    öte yandan, tam otomatik makinede süt kabı işi biraz sorunsal. bozulan bir malzeme olan sütü bozulmadan muhafaza etme süresi zamanla azalıyor. başka şekilde yazayım, süt kabı bakteri üreyebilen bir yer. kabı ve hortum/boru aksamını arada bir el değmeyecek kadar sıcak suda* yıkamakta fayda var, böylelikle azalan muhafaza etme süresini resetleyebiliyorsunuz. süt muhafazası girintili çıkıntılı olan modellere temkinli yaklaşın. bulaşık makinesine girmeyen süt kabından uzak durun. diğer bir temizlik konusu da kullanılmış kahve. çok içseniz de az içseniz de makine üç günde bir "kutuyu boşalt" diyor ki ortam bakteriyel/fungal anlamda coşmasın. ancak, bu sayaç elektrik kesintisi nedeniyle sıfırlanabiliyor. aman dikkat.

    edit: yeni makine aldıktan sonraki deneyimleri açıklamalara yansıttım.

    birkaç ay sonrasının editi: entegre değirmen, daha aromalı bir kahve içmeyi sağladığı için alışılandan az farklı kahveleri bile ayırt ettiriyor. ayrı değirmen vs alın, kahvenizi ne yapın edin taze çekin.

    iki yıl sonrasının editi: tam otomatik makine güzel birşey ancak araba işindeki gibi bakım olmazsa cihazın ömründen gider aman dikkat. makinenin kutusundan çıkan kireç çözücüyü tüketip bitirdikten sonra yetkili servisi aradım "abi elimizde yok gelince arayalım" dediler, bir yıldır arayan soran yok. ikinci parti kireç çözücüyü başka bir beyaz eşya üreticisinden aldım, sorunsuz kullandım. "iş gören parçaları deterjansız suda yıkamak" şeklindeki aylık bakım çok problem değil ancak bir-bir buçuk yılda bir makineyi -motorlu kısımların çok zorlanmaması için- yağlatmanızı veya uygun yağlayıcıdan satın alıp yağlamanızı tavsiye ederim. aksi takdirde motorun zorlanması ve bozulması gibi tatsız durumlarla karşılaşılabiliyor diyorlar.

    kireç çözücü olayından sonra servis işinden soğudum -ayrıca makine de eşek ölüsü gibi- , ufak bir google seansından sonra yağlama işini gıda tipi silikonlu(*) gres ile yapabileceğimi öğrendim, yağlama işini yaptım. bir-iki yıl içinde gidip bir-iki o-ring değişikliği yapmam gerekecek kendileriyle. kahve değirmeninde de zamanla kir birikebiliyor diyorlar ama onun nasıl temizlenebileceğini henüz bulamadım. sanırım triger kayışı değiştirmek kadar komplike bir iş.

    (*) bendeki makinenin yağlanan parçaları plastik. normal gresler-yağlar plastiği ve contaları bozabiliyor diyorlar, aman dikkat.
  • 1901 yılında bir patronun iş yerindeki kahve molalarını kısaltmak için icat ettiği alet.
  • satın alma kararının çok zor verildiği kahve makineleridir.

    günlerdir kendi latte'mi mocha'mı düşük maliyetle evimde yapabilir miyim diye bunlar konusunda arayıştayım ancak bir sonuca varamadım.

    bu işi bildiğini düşündüklerimin benim bütçeme göre(500 lira altı) önerdikleri makine arçelik(beko)'in geçmişte ithal ettiği bir model.üreticisi gaggia'ymış, artık ithal edilmiyor. bayilere sorarak vs. almak gerekiyor ve doğru dürüst stokta yok.

    tabi bu makineyi alsak yine sorun bitmiyor. buhar çubuğu kötü, tamper(iyi bir kahve için önemi varmış) değişmesi lazım derken yine epey masraf yapacağız.

    bu aleti alınca bu modlara girmeden starbucks kalitesinde birşeyler içmek mümkün olur mu onu de bilemiyorum. maliyet önemli burada çünkü ben bu kahveyi bardak başı en az yarısına maletmezsem gidip içmek daha mantıklı olacak.

    çekilmiş kahve yanında diğer yandan kullanımı kolay olan tchibo'nun caffisimo kapsüllü makineleri var. 250 lira altına dönem dönem 10 kartuş hediyesi ile düşebiliyor. ortalama kartuş maliyeti 70 kr. civarında eğer indirimler yakalanırsa.

    caffisimo kartuşları starbucks'ta aynı kahveyi bir kapak şurup ve 100 gr süt ekleyerek 7-8 liraya soktuklarını düşünürsek bence makul. cihaz da yine çok pahalı değil. haftada bir tane içsen 2 senede kendini amorti eder neredeyse yani.

    ancak burada plastik kapsüllerden geçen basınçlı suyla yapılan kahvenin durumu da var. yani uzun vadede sağlığa zararlı olacak. ayrıca öğütülüp paketlenen, beklemiş kahvenin tüm aromasını kaybedeceği ve espresso için kendimizin çektiği, taze kahve kullanmamız gerektiği söyleniyor.

    kapsülü doldurmak istesen aynı akışı sağlayamayacaksın ve aynı kapsül yine kullanıla kullanıla su ile buluşacak.

    şimdilik french press ve türk kahvesi içiyorum ama gönlümde bir gün evimde mocha hazırlamak var.
    hayırlısı bakalım.

    edit: makine arayışını cafissimo classic alarak bitirdim. daha iyisini almak isterdim ancak benim koşullarımda en makul seçenek bu görünüyor.

    edit2: cafissimo'yu birkaç ay sonra giderek daha az kullanmaya başladım. kahve sıcaklığı, espresso ve süt köpüğü niteliği, kahve yapma zorluğu etken oldu. bu sene kendimi biraz toparlayıp 1000 lira civarına delonghi'nin bir süperotomatiğini aldım. sütü bunda yine ben köpürtüyorum ama espresso kısmını çekirdekten bardağa o hallediyor. bir üst lige çıktığını çok net hissettiriyor. zincir kahvecilerle kıyaslanabilir kahveler yapabiliyorum.
  • ev tipi aradığımız için ve fiyat bazında uygun gördüğümüz için delonghi dedica style ec685 modelini aldık geçen sene. her gün sabah akşam kullanıyorum, o kadar memnunum. şu ana dek hiçbir sorun yaşamadım. 1 sene içinde 3 kez uyarı geldi kireç temizlemesi için, sadece bu işlemi yaptık. tek sorun plastik tamperi. ev için belki sorun değil, en fazla iki kişilik yapıyorsunuz. ama aşırı dandik buluyorum bu parçayı. makinenin temizliğine çok dikkat ediyorum. her kullanım sonrası temizliyorum mutlaka.

    dandik bir kahve öğütücü de almıştım internetten. beğendiğim kahvenin 1 kiloluk paketlerini çekirdek halde sipariş verip, evdeki öğütücüyü kullanarak taze çekilmiş kahve içiyorum. o kahvenin kokusunu ve taze taze içmenin tadını hiçbir şeye değişmem. resmen hayatimin anlami oldu bu tat. espresso sevenler bu keyiften mahrum kalmasın, hemen alsın.
  • delonghi dedica ec685 model makinem garantisi bittikten birkaç ay sonra bozuldu. anladığım kadarıyla basınçlı su taşıyan borulardan biri patladı. internette aynı sorunu yaşayan başka kullanıcılar da mevcut. servise göndermeye üşendiğim için öyle yatıyor kenarda.

    bu arada, çok pahalı bir makine almanızı önermem. internetteki blind test videolarında bile ekonomik modelle pahalı model arasında farkı anlayamadıkları oluyor ki bunlar işi kahve olan insanlar. gerçek bir gurme değilseniz bütçenizi çok zorlamayın derim. onun yerine güzel bir el değirmeni alın, kahvenizi çekirdek olarak depolayın yeterli.
hesabın var mı? giriş yap