• eskişehirde gezi parkına destek amaçlı, 30 mayısı 31 mayısa bağlayan gece yapılan eylemlerde 90a yakın öğrenci polisler tarafından terörist suçlaması ile gözaltına alınmış ve götürüldükleri karakolda polisler tarafından dayak yemiş, coplanmışlardır. sabaha kadar aç ve susuz, plastik kelepçelerle bekletilmiş, sabah doktordan alınan sağlam raporları ile birlikte salınıvermişlerdir. olay gerçektir ve 1.şahıstan alınmıştır. türkiyede demokrasi bu noktadadır.
  • zaten hoşgörülü olan eskişehir'i daha da birbirine kenetleyen destek olmuştur.

    o şuraya gitti, öteki beriye gitti, o bizim yanımızda olmadı, o benden az gaz yedi diyen arkaşlara ithafen; şimdiye kadar onun bunun hesabı yeterince yapılmadı mı zaten? sen, ben, o diye birbirimizden ayrılmadık mı yıllarca? o hep inandığımız haber saatleri herkesi gruplaştırmayı başarmadı mı? kendi kendine oturup belli gruplara neden tepkili olduğunu sorgulamıyor musun şu an sende? o yüzden herkes böylesine birleşme çabası içerisindeyken, böylesine güzelken yapma artık bunu. mekanın önemi yok şuanda, daha fazla kalabalıklaşıp daha fazla sesimizi duyurmak önemli olan.

    ben eskişehir'de gezi parkının nerede olduğunu bile şimdiye kadar bilmeyen ama insana değer verdiği için, yapılanları hazmedemediği için, orada gazı, suyu yiyenin kendisi ya da yakını olma ihtimali olabileceğini düşünen, medyanın kendini nasıl aldattığının farkına varan, biber gazından, tomanın suyundan bile kormaz hale gelen, direnen insanlar gördüm şimdiye dek.

    öyle yansıtıldığı gibi kimse birbirini ayırmıyor, direniş kimsenin tekeline geçmedi, zayen herkesin karşı olduğu, direndiği bir şeyi kimsenin yapmaya niyeti de yok.

    ben dün size eskişehir'de gördüğüm şeyi söyleyeyim,

    herkes elinden geldiğince birbirine ikramlarda bulunmaya çalışıyor, teyzeler, amcalar evlerinden tencere tencere yemek taşıyor, üşüyen birini gören üzerindeki battaniyeyi uzatıyor, ders çalışanlara birileri fener tutuyor, kimisi halay çekerken kimisi 10. yıl marşını söylüyor, lgbt bayrağı sallayan çocuk insanlara lokum dağıtıyor, kimse de huzursuzluk çıkarmıyordu.

    eskişehir espark önünde piknik yapmaya, içmeye, eğlenmeye gelmiş diyenler için de ekleyeyim,

    dün yiyecek standından elindeki tepsilerle insanlara yiyecek, içecek taşıyan çocuğa "neden taşıyorsun, acıkan, susayan gelir" dediğimde, "insanlar bedava diye gelip almaya utanıyorlar, ben de dolaşıp ikram ediyorum." cevabını aldım.

    o yüzden şimdi senelerdir yapılan ayrımcılığa karşı çıkma, birleşme zamanı.

    birleşe, birleşe kazanacağız!
  • yetmez daha fazlasına ihtiyaç var.çünkü eskişehir, izmir gibi umut vaad eden bir şehir.
  • bugün saat 19:00'da etipark'ta buluşuyoruz. taksim'e hala gidememiş veya gidemeyecek herkesi, burada olsun sesimizi çoğaltmaya bekleriz.

    tanım: taksim gezi parkı'na yapılmak istenenleri bir nebze de olsa dert edinen, tepki vermek isteyen eskişehirdeki insanların bir araya gelerek vereceği destek.
  • evde oturmamak, ister tencere tava çalsın ister polisle çatışsın ister meydanda toplansın ne yaparsa yapsın tepkisiz kalmamaktır direniş, sesini yandaş tvlerle uyutulan halka duyurmaktır. biri cama çıkıp bunlar ne yapıyor dese bile bir işe yaramış olursunuz. dolayısıyla yok efendim o provakatörmüş, bu içiyormuş yok orada kötü müzik çalıyormuş, vay ben polisle çatıştım en solcu benim gibi saçmasapan argümanlarla binlerce insanın hakkına ve hareketine tecavüz etmeyin. bu kadar destan yazıcak boş vaktiniz var ve en solcu sizseniz eğer çıkın sokağa bir işin ucundan tutun. balkonda oturup aşağıdakileri seyrederek buraya gelip sayfa sayfa tespit sıçmayın.
  • burada direniş farklı mecralara doğru gidiyor gibime geliyor. işim gereği şehir merkezinden uzak bir ilçedeyim ve haftasonu eskişehir'e gidebiliyorum, örneğin pazar günü saat dört sularında adalar tarafında başlayıp,eti parkta mola veren, çoğunluğu dersane öğrencisi ergen çocukların "hepimiz mustafa kemal'in askerleriyiz" sloganını duymazlıktan gelip destekleyip oradan espark önüne geçtim. orada güzel bir sivil direniş vardı. ülkücüler de vardı işçi partililer de, ulusalcılar da, benim gibi otonom solcular da vardı.amaç diktatörlüğe karşı direniş sergilemekti.
    şimdi bazı arkadaşlar illaki polisle çatışmayı salık veriyor ve bunu direnişin olmazsa olmazı varsıyor. asıl olan, güvensiz,silahsız sivil halkın polis müdahalesinden azade bir şekilde direnişini yine sivilce yapmasıdır. yoksa olup olacak eli silahlı profesyonellerin eline zavallı halkı vermek olur, gerek yok. grev kırıcılığın manası yok ve hedef saptırmanın da şu aşamada bize faydası değil zararı dokunur.
  • --- spoiler ---

    eskişehir direnişini baştan sona ele alalım mı bir? 1 haziran günü gezi parkı'nda barışçıl protesto yapan insanlara saldırı yapıldığından dolayı adalar eti park'ta buluştuk...

    orada ortak bir kararla akp il binasına yüründü.. bu noktada "polisle çatışmaya neden girelim ki nasıl olsa espark'ı kazandık" diyenlere "madem o gün niye gittiniz" demek lazım..

    akp il binası önünde kitle çok kalabalık olduğundan dolayı göremeyenler için söyleyim.. önlerdeydim.. bir arkadaşımız polisle konuşmak üzere öne çıkıp polis barikatının oraya gitti.. konuşma sürerken bu arkadaşımızı barikat içerisine çekmeye çalıştı polis.. bunun üzerine biz en önden koşmaya başladık.. polis'te onlarca biber gazını aynı anda atmaya başladı..

    daha sonra kitle doktorlar yapı kredinin oraya gidip yolu trafiğe kapattı.. 1 saat sonra polis oraya da geldi.. ve saldırmaya devam etti.. oradan geri çekilen kitle bu sefer espark'a kadar geldi.. ve burada yolu trafiğe kapattık.. polis gene bir süre sonra buraya da geldi ve saldırmaya başladı..

    8-9 saatlik çatışma böyle başladı.. o gün polis insanlara saldırdı ve üniversite caddesi savaş alanına döndü.. en önde çatışan 20-25 kişilik bir kadro gelen biber gazlarının çoğunu geriye atıp toma'yı taşa boğmakla uğraştı.. büyük ihtimalle hayatının ilk eylemine katılan bir çok insan ise biraz daha gerideydi.. o gün polis biber gazı attıkça kitle biraz geri çekildi.. gazın etkisi geçince geri geldi.. gecenin sonlarına doğru polis mühimmatı bittiğinden dolayı geri çekildi ve kitle espark alanını tekrardan geri aldı..

    ikinci gün espark'ta gene toplanılacaktı ve akp'ye yürünecekti.. ki öyle oldu.. ancak sizin o beğenmediğiniz vatan haini dediğiniz sosyalistler, solcular en öndeydi gene.. ve yaklaşık 20 bin kişi akp'ye yüründü.. yukarıdan çekilen resmi hepiniz görmüşsünüzdür.. büyük ihtimal orada çatışma çıksaydı o polisi ezer geçerdik.. ancak o 20 bin insandan da birileri ölürdü izdihamdan dolayı.. böyle bir durum olmasın diye o en önde polisle pazarlık yapan sendikacılar ve solcu öğrenciler (ki o solcu öğrencilerin alan tecrübesi var arkadaşlar) geri çekilmeyi kabul ettiler.. hani provakatör dediğiniz, halkı düşünmeyen dediğiniz, vatan haini dediğiniz sosyalistler bu halka bir şey olmasınlar diye polise o gün "tamam" dediler.. emin olun o polis sizi hiç düşünmeden sıkardı gazı verirdi suyu..

    aynı günün akşamı zaten rezillik had safhadaydı.. espark önünde içip içip sarhoş olanlar, kadınlara tacizde bulunanlar.. sarhoş olup cesaret edinince akp'ye yürüyelim diyenler..

    ki bir grup içkiden gelen cesaretle akp'ye yürümeye karar verdiler.. o zaman bir grup sosyalistte bunu her ne kadar yanlış bulsa da onlarla gidip çatışmaya katılmadan olası bir polis kovalamasında insanlara yardım ederiz düşüncesiyle gittiler.. ben de gittim ancak çatışmaya katılmadan erkenden döndüm..

    üçüncü günde ise 2. günün akşamının rezilliğine tepki gösterenler ikiye bölündüler.. bir grup istanbul'da, ankara'da, izmir'de insanlar çatışıyor, yaralanıyor, biz de destek olalım diyerek akp'ye yürümeyi savunurken (ki bende bunu savunuyorum) bir grupta espark önünde kalıp içkiyi engellemeyi düşündüler (ki başarısız olacakları belliydi zaten)

    sonuç olarak ne oldu? 3. gün çatışmaya giden yaklaşık 5 bin kişi kemalisti, sosyalisti, kürdü, türkü, çerkesi,lazı akp il binası önüne gitti.. yandaki inşaatten tenteler söküldü, inşaatın içerisideki lastikler çıkarıldı yol ortasına getirilerek yakıldı ve barikatlar kuruldu.. çatışma 6-7 saat boyunca sürdü.. en sonunda bina önünden ayrılmayan çevik kuvvetin bir anda kovalamaya başlaması ile kitle iş bankasına doğru kaçmaya başladı.. burada belli bir sayıda insan yakalandı ve gözaltına alındı.. aralarından bir tanesi arkadaşım. çevik kuvvet ölesiye dövdüğü arkadaşımı otoparka bıraktı ve sivil polislere haber verdi.. sivil polisler otoparka gidip (bu arada arkadaşımız ayağa kalkamayacak kadar kötü durumda) arkadaşımız alıp toros marka araçlarının bagajına evet yanlış duymadınız bagajına koydular.. nereye götürdükleri belirsiz.. götürdükleri yerde birde onlar dövdüler.. ölümle tehdit ettiler.. daha sonra da bir kaç hastane gezdirip sabaha serbest bıraktılar..

    bu arada espark önünde bir grup insanda miting yaparcasına halaylar çekip sloganlar atıp içki eşliğinde eğleniyordu..

    şimdi önümüzde bir kaç soru beliriyor...

    yunus emre caddesine gidenler provakatör mü? bu önermenin dayanağı olan "polisle çatışmaya gidiyorlar, vatan haini miyiz biz" gibi söylemler mantıklı mı?

    senin ülkeni, hani mustafa kemal'in askerisin ya, emperyalizme köle edenler hükümette iken onlara milis gücü oluşturan polise karşı duranlar vatan haini oluyorsa senin mantığında bir sorun var demektir arkadaşım..

    tayyip erdoğan'a kızıyorsunuz alkolü yasakladılar diye... bizde alkol alıyoruz ancak ben bu kadar salak saçma içen bir kitle daha görmedim.. cidden türkiye'de insanlar böyle aptalca içki içiyorlarsa yasaklansın bu alkol daha iyi.. en azından biraz çevrenize bakar nedir, ne değildir diye düşünürsünüz..

    "bu türk'lerin direnişidir" diyen sürüye gelince.. senin savunduğun kemalist ideolojiye mensup insanlar bu direniş gezi park'ta sırrı süreyya önder ile başladığı için ilk gün alanlara çıkmayı bırak savunmadı bile bunu.. sen nereden türk'ün direnişi diyebiliyorsun buna? bu hakkı utanmadan kendinde nasıl bulabiliyorsun? bu halkın direnişi değil de nedir?

    sloganlara gelince, her ne kadar bana yakışmasa da sizin attığınız sloganlar olduğundan dolayı açık açık küfürleri de yazacağım mecburen..

    türkiye'deki küfürlerin geneli, türkiye'nin erkek egemen bir ülke olmasından kaynaklı kadınlar ve onlar üzerinde erkeklerin kurdukları hayaller üzerine oluyor ne yazık ki..

    ancak sizle beraber direnen kadınları hiç düşünmeden "hepiniz orospu çocuğusunuz" diye slogan (slogan bile değil resmen küfür) atabiliyorsunuz.. yanınızda sizle beraber direnen ve de istanbul'da evlerini eylemcilere açarak yardım eden gay, lezbiyen, trans bireyleri hiç düşünmeden "ibne" kelimesini içeren küfürler edebiliyorsunuz slogan yerine..

    geçemem zaten de hadi bunları da geçtik diyelim.. tek bir sosyalist grup tek bir flama bile getirmemişken bunca yüzsüzlüğünüze rağmen bir de internet üzerinden "lütfen ideolojilerin tekeline almayalım bu halk direnişi" deme cüretini gösterebiliyorsunuz..

    bakın fazla olmadı polis (o hani taş atılmaz diye kutsallaştırdığınız polis) öso'cu suriyeli teröristlerle beraber antakya'da bir arkadaşımızı başından vurdu.. arkadaşımız diyorum.. sosyalist de değil ha.. chp gençlik kolları üyesi.. ama arkadaşımız.. sokağa çıkmış.. karşı durmuş.. sizler gibi espark önünde içmeye kalkmamış..

    ve siz espark önünde içebiliyorsunuz..

    ve de utanmadan "direniyoruz heyyoo" diyebiliyorsunuz..

    şimdi bu yazıyı yazarken camım açık ve sokağımdan üç kez ses geldi.. bir tanesi "ay ayol ibne tayyip ibne tayyip" diye şimdiye kadar bastırdığı egosunu cinsiyetçi bir küfürle taçlandırarak onurlu insanlar tarafından kazanılan bir sokakta polis olmamasının rahatlığı ile söyleyebilen bir grup insan.. diğer ikisi de gene sarhoş olan ikişer kişilik insanlar.. hepsi de muhtemelen espark önünden geldiler.. bazı insanlarda ne yapıyor biliyor musunuz? bu direniş devam etsin diye yarın anadolu üniversitesi final sınavlarını ertelemek için eylem yapacak.. bu gece rahat uyuyun bu olaylardan halk bir kazanım elde edemezse bile size bir şey olmayacak, gene evinize gideceksiniz, biranızı alacaksınız, sosyal medyadan "ama tayyip" demeye devam edeceksiniz.. en önde çatışanlar ise bir operasyonla alınacak evlerinden bir sabah vakti.. siz yeter ki rahat uyuyun...
    --- spoiler ---

    yerel bir facebook platformunda gördüm bu yazıyı ve eskişehir direnişini hem açıklamış hem eleştirmiş objektif bir şekilde. bu yazıda tek katılmadığım 3 haziranda yapılan çatışmanın gereksizliği, bana göre. kitleyi çatışmaya sürüklemeyi istememek güzel fakat ilk günkü kitle orada kendini feda edebilecek bir haldeyken (ki bence yürünseydi barikat kendiliğinden açılacaktı, çatışma bile olmayabilirdi) o barikat aşılıp o alanda kazanılabilecekken kitle geri gönderildi iki gün sonra siz durun biz bir elli kişi çatışalım denildi ve gidildi. ilk çatışmayla zaten bir alan kazanılmış, 3 gün çatışılmış akp il binasına gidilememiş, çatışma objektif olarak değil kulaktan dolma bilgilerle duyuruluyor kitleye bu da provokatörlerin kitleyi etkilemesinde büyük rol oynuyor. dikkat etmek gerek. şu anda direniş muhteşem ilerliyor. halk kürsüsünde en faşisti de en devrimcisi de konuşuyor, alkışlanıyor tüm kitle tarafından.

    eskişehir bu halde direniyor, sözlük.

    edit: çadırkent
  • ilgili videoyu dislike ederek yapılan destektir
  • bir şekilde olayları saptıran, durumu ideolojik savunmalara çeviren, olay yaratıp taşkınlık peşinde koşan gruplarla özellikle gece 00.00'dan sonra tadı kaçan eylemlerdir. gündüz gerçekleşen eylemler oldukça samimi, amacına yönelik ve polisin müdahalesine maruz kalmadan gerçekleşmesine rağmen 31 mayıs gecesinden beri taşkınlık yapmak isteyen ve biber gazını yemek için polise sataşan gruplar bu şekilde devam ediyor. sonuç olarak asıl olması gereken amaçla orada bulunan eylemciler de nasipleniyor polisin şiddetinden.
    şunu anlamak şart; kemalistlikle ya da türklükle ilgisi yoktur derdimizin. mesele doğadır, özgürlüktür, faşizme ve şiddete karşı tepki göstermektir. bu tepki, polis sana zarar vermeden onu taşlayarak gösterilemez. bu tepki coşkun kalabalıkla birlikte sesini yükselterek verilir; kitap okuyarak, aydınlığa ve adalete çağrı yaparak verilir. orada bir yerlere zarar vermeden, fanatik ve faşist hareketlerde bulunmadan, sadece hacminle ve sesinle bulunmak zaten yerinde ve güzel bir eylemdir. buna müdahale eden polise karşı direnmek de oldukça önemli ve gereklidir. ama bir takım alkollü ergen tipler olay yaratmak için oraya buraya saldırırsa polisi de, hükümeti de, faşizmi de haklı çıkarır.

    lütfen eylemin amacını şaşırtan ve insanları kışkırtmak için türklüğü, kemalistliği, "atatürk'ün askerleri"yizciliği araç olarak kullanıp haykıran gruplara katılmak bir yana, izin de vermeyelim. ideolojik kaygıları yok bu eylemlerin; ne istanbul'da, ne ankara'da, ne izmir, ne eskişehir, ne de diğer şehirlerimizde. bu bütün ideolojileri bir çatı altında toplayan, doğa ve haklarımız için şiddete karşı direnen eylemdir ve öyle kalmasına dikkat edilmelidir.
  • dünkü güzel beraberliğin üzerine bugün de daha fazla insanı yanına çekecek destektir.

    saat 18.00'da, espark avm önünde!
hesabın var mı? giriş yap