• eretna beyliği/devleti (eretnaoğulları beyliği/devleti olarak adlandırıldığı da olur) anadolu selçuklularının moğol istilasında uğrayıp yıkılması sonucu selçuklu devletinin yerine kurulan beyliklerden biridir. kitaplarda pek üstünde durulmamasının sebebi beyliğin yöneticilerinin tamamının ve halkının bir kısmının türk değil moğol kökenli olmalarındandır. şöyledir; moğollar (daha doğrusu cengiz'in torunlarından birinin kurduğu ilhanlı devleti) selçuklu devletini yıkarak yerine geçtikten yıllar sonra, beylikler moğollar'dan kurtularak bağımsızlıklarını kazanmışlar, fakat sivas yöresinde yeteri kadar güçlü bir türk beyliği bulunmadığı için, moğollar bu bölgede tutunabilmişler ve kendi beyliklerini kurmuşlardır. bu moğollar sanılanın aksine diğer ilhanlı moğolları gibi müslümandılar.
  • en havalı beylikti, dizisinin çekilmesi lazım. vardır memlekette illa ki mehmet eretna falan. dedesi beyliği kumarda yemiş.
  • bir yerde esasinda bircok seyin ortasinda duruyor benim icin eretna. bir var olma ve pek tabii ekmek parasi cikarma sahasi olarak "tarih"in icine kendimi attigimdan bu yana sonu gelmez beylik ve faydaci sorular donup duruyor kafada her dem: "arastiracaksin da ne olacak? bileceksin de ne fayda!"
    misal, alaaddin eretna! takribi 40 senelik bir hukumranligin hikayesini, aktorlerini, iliskilerini, cografyasini bilmek; faydaci zihniyeti de gectim, manevi-felsefi-entelektuel-o kolayca tanimlanamayan durtuler bazinda ne anlam ifade edebilir? kendisinin mogol mu uygur turk'u mu oldugunu tartismak; bati anadolu'daki beyliklerden kesinkes farkli bir sekilde dogrudan ilhanli (ve haliyle mogol) mirasinin takipcisi oldugunu ortaya dokmek; islam'la arasinin bir hayli iyi oldugunu, okumus yazmisliginin bulundugunu resmetmek ve bunun icin mesai harcamak, dusunmek, okumak, arastirmak, bilmek, yazmak...her seyin anlamli bir butunun parcasi oldugu hissi ne zaman ve nasil olusacak?
    tek bir kelimede gizli o anlamin kendisi: "elhamdulilili." kiymeti zamaninda pek bilinmemis olsa da turk sinema tarihi'ne her anlamda girmesi gereken hacivat karagoz neden olduruldunun "eretna"si, muhittin korkmaz'dan bahsediyorum. eretna'yi tarih kitaplarinin arasindan, onemsiz emirler mucadelesi anlatisindan, sikici sinavlar oncesinde ismi ertesi gunde unutulmak uzere ezberlenenler listesinden cikarip, kusteri'nin filmin sonunda yaptigi gibi, ete kemige burunduren muhittin korkmaz'dan. kurguymus, sinemaymis; varsin olsun! tarih diye simdiye dek hep gercek bildigimiz hikayeler, vakialar, uzun uzadiya tarihci analizlerindense; o hakikatin hicbir zaman kesfedilemeyecegini adi gibi bilen amma velakin aradaki bilgi seviyesi eksikligini sorun etmektense yaratici, sanatkarane bir uslupla bambaska bir sekle donusturen filmlere, romanlara buradan selam olsun! ne de olsa, evrende olmus ve olmakta olan her sey, aslinda bir kitabin, bir hikayenin icine koymak icin yok mu?
  • beylikler dönemi haritalarında en fazla yeri kaplamalarına rağmen kitaplarda hakkında hiçbir bilgi verilmeyen bir oluşumdur. garip durum ister istemez ermeni beyliği olup olmadığı sorusunu akla getirir.
  • o devirde o kadar buyuk olup da sinirlari bu kadar net cizilen baska bir devlet -bak beylik demiyorum- gormedim bilmedim ben.
    simdi bile afrikanin sinirlari cetvelle cizilmisken halbuki eretna, koca eretna devletinin sinirlari nasil da girdili ciktiliydi.
    tarih sevgimi costuran devlet oldu bir anda.
  • anadolu'da kurulan devletler arasında budizm'in etkin olduğu tek devlettir.
    kurucusu eretna'nın budist olduğu yazılır çizilir.
    resmi olarak da islamiyet/budizm karışık bir dini yapısı vardır.
  • muhtemelen cengiz ordulariyla gelip anadoluda kalan uygur turklerinin kurmus oldugu, sivas civarinda hukum surmus beylik. tanidigim bazi sivaslilarin orta asyali gibi cekik gozlere sahip olmasi bu beylikle iliskilendirilebilir diye dusunuyorum.
  • işret ve şehvet (kadın ve de erkek) meraklısı ali beğ b. muhammed b. eretna adında hükümdarı olan beylik.

    ali beğ "ayyaş, içkiye düşkün ve işreti seven bir gençti. sabahtan akşama kadar içki [içer] eğlenir, akşamdan sabaha kadar da çalgı ve şarkı dinlerdi. bütün vaktini zevk ve safaya dalmakla, heva ve hevesini tatmin etmekle geçirir ... aklını yitirmiş olarak şehvet ve arzu tuzağına kendini kaptırır ...

    içki ile beraber olmaktan savaşa ve mücadeleye vakit bulamıyor, güzellerle beraber olmaktan düşmanlarla karşılaşmayı ihmal ediyordu. şarap yudumlamayı, ona tövbe etmeye tercih ediyor, ar ve haya duygularını çalgı ve eğlence yolunda kaybediyordu. ...

    sürahi gibi başını kadehten kaldırmıyor, gözünü kulağını sakiye ve çalgıcıya dikiyordu.

    mezesi dudak fıstığı ve meme narıydı.

    güzellerin zülüflerinin sümbülü, gece gündüz onun çene elmasını aşındırıyor, verdiği söz kendini içki kadehlerinde kaybediyor...

    onun kötü işlerinden ve çirkin hareketlerinden biri de genç bir moğol'a âşık olmasıydı. günlerini onunla sevişerek ve oynaşarak geçiriyordu. arzu ve hevesten salkım söğüdü gibi titriyor ...

    aradan kısa bir süre geçince bu sır açığa çıktı, bu hikâye dillere düştü. ... velhasıl ali beğ, yolculuğa çıkıp bir süre ortadan kayboldu. sevgilisi kayseri'de kaldı. ayrılık süresi uzayınca âşık, görüşme arzusuyla yanmaya ... başladı.

    ... o sevgi, şehvetle ilgili sahte bir sevgi olduğu için kısa bir süre sonra ateşi söndü. sevgilinin hayali ali beğ'in aklından çıktı.

    onun gibi biriyle daha cilveleşti ve bir askerle başını alıp gitti. yakınlarına ve akrabalarına, birinci sevgilisine düşman olmaları ve ikinciye iyi davranmaları konusunda yemin verdi. birincisini ortadan kaldıracağına, ikinciye makam ve mevki vereceğine ant içti.

    ... ali beğ seyahatten dönünce kayseriy'ye yöneldi. eski sevgilisi onun geldiğini duyunca korkup telaşa düştü. ... sultan'dan yardım vaadi alan ali beğ'in ilk sevgilisi moğol ikna olup şehirde kaldı.

    birkaç gün sonra da ali beğ, şu beytin manasına uygun olarak şehre geldi. şiir: 'gönlünü ona buna kaptırsan da gerçek sevgi ilk sevgidir.'

    ali beğ'in eski yarası yeniden depreşti. küllenen ateş yeniden canlandı. nehre akan su geri döndü..."

    .

    olaylar çok daha uzun, ayrıntılı ve devamı da var.

    devamında, yukarda sultan diye anılan kadı burhaneddin, kayseri'yi fethedecektir.

    peki yeni sultan işret sevmez miymiş?

    çocuklarının sünneti sırasındaki işret meclisi şöyle:

    "bülbül sesli şarkıcılar ağızlarını açtılar. ... ay yüzlü sakiler kadehleri doldurup ruhları rahatlatıyor, gam kapısını kapayarak neşenin yüzünü açıyorlardı. bazen bal gibi dudağıyla âşıkların ağzının suyunu akıtıyor, bazen de şeker gibi gülmesiyle orada bulunanların damağını tatlandırıyordu. ...

    sarhoşlar sevinç, sakiler işve, âşıklar coşku ve çalgıcılar kendinden geçmiş bir hal almış, gül renkli şarap içenlerin beyin alanına saldırı düzenliyor ... küfür ve islam onlara bir geliyordu."

    .

    - olayları, 800 hicri 1397/98 yılında farsça olarak, esterâbâdî'nin yazdığı bezm u rezm (eğlence ve savaş) kitabından özetledim. türk tarih kurumu, çev: mürsel öztürk.
  • orta anadolu’da, 14. asırda kurulan bir türk beyliği.
    anadolu selçuklu devleti yıkıldıktan sonra, onun idaresindeki yerler, ilhanlıların eline geçti ve anadolu’daki topraklar, ilhanlılar tarafından gönderilen genel valiler tarafından idare edilmeye başlandı. bu valilerin en kudretlisi ve sonuncusu, emir çoban’ın oğlu timurtaş idi.

    timurtaş, vali olarak gönderildiği zaman, babasının nüfuzuna güvenerek, müstakil devlet olma sevdasına düştü. ancak, babası emir çoban, büyük bir kuvvetle üzerine gelince, bu sevdadan vazgeçti ve affedildi.

    timurtaş, kardeşi dımışk hoca’nın katli ve babasının ebû sâid bahadır han ile arasının açılması yüzünden, anadolu’da fazla kalamayarak, 1328’de türk-memluk sultanı melik nâsır muhammed’e iltica etti. oraya giderken, kayınbiraderi eretna’yı vekil olarak bıraktı. eretna da ebû said’ e bağlılığını bildirip, timurtaş’ın yerine gönderilen büyük şeyh hasan’a itaat ederek mevkiini muhafaza etti.

    ebû said bahadır han’ın 1335’te evlat bırakmadan ölmesi, bazı karışıklıklara yol açtı. bu durumda eretna, memlûk sultanına haber göndererek onun himayesine girdi. çobanîler'den küçük şeyh hasan’ın üzerine gelen ordusunu sivas, erzincan arasında 1343’te yenmesi, eretna’nın durumunu kuvvetlendirdi ve şöhretini arttırdı. eretna’nın hükmü altında; sivas, kayseri, niğde, tokat, amasya, erzincan, doğu karahisar, niksar, canik, develi, karahisar şehir ve kasabaları bulunuyordu. devletin merkezi, önceleri sivas, sonraları ise kayseri oldu.

    eretna; âlim, hayırsever, ileri görüşlü, cesur bir zâttı. dînine bağlı olup, ilim adamlarını severdi. âlimleri meclisine alır, onların karşılıklı konuşmalarını dinler ve fikirlerinden faydalanırdı. eretna’nın 1352’de kayseri’de vefat etmesi, anadolu, irak ve suriye’de üzüntüyle karşılandı.

    eretna’nın yerine, emirlerin kararıyla, küçük oğlu gıyasüddin mehmed bey, hükümdar oldu. ağabeyi câfer bey, isyan ettiyse de, yenilip mısır’a kaçtı. mehmed bey, çok genç olduğu için, devleti vezir ali şah idare ediyordu. bir müddet sonra vezir ali şah isyan etti ise de, memlûklar'dan yardım alan mehmed bey’e yenildi ve harpte öldü.

    mehmed bey, 1365’te ölünce, yerine küçük yaştaki oğlu alâeddin ali bey geçti. bunu fırsat bilen karamanoğlu alâeddin, niğde ve aksaray’ı işgal etti. sonra kayseri’yi de alan karamanoğlu, ali beyi, sivas’a kaçırdı. orada bir müddet hapiste kalıp sonra kurtarılan ali bey, tekrar hükümdar oldu. on beş sene süren hükümdarlığı çok silik geçen ali bey, 1380 yılında tâundan (veba) öldü.

    ali beyin ölümü üzerine, yedi yaşındaki oğlu, ikinci mehmed bey, hükümdar ilan edildi. şarkî karahisar beyi kılıç arslan, nâib oldu. amasya emîri hacı şâdgeldi paşa, idareyi ele geçirmek için, sivas üzerine yürüdü ise de, kılıç arslan’ın nâib olduğunu duyunca, amasya’ya çekildi. kılıç arslan’ın, kadı burhaneddin’i merkezden uzak tutmak için karahisar’a göndermek istemesi, aralarının açılmasına yol açtı. kadı burhaneddin, bir süre sonra, kılıç arslan’ı ve onun amcası keyhüsrev’i öldürdü ve ikinci mehmed’e nâib oldu. 1381 senesi ocak ayında, ikinci mehmed’i de bertaraf ederek, hükümdarlığını ilan etti. böylece, eretna beyliği sona erdi. yarım asra yakın hüküm süren eretna beyliğine ait, sivas, tokat, kayseri ve havalisinde bazı eserler vardır.
    http://www.dallog.com/beylikler/eretna.htm
  • bence en güzel isimlerden birisidir aynı zamanda hiçbir yerde sözcük anlamı yoktur. kutsal bilgi kaynağımızda anlamı bulunsun.
    bir görüşe göre eretna adı"mücevher" anlamındadır kökeni uygurca'da "ardini" veya sanskritçe'de "ratna" kelimesinden gelir. anlamı hakkında diğer bir görüş ise 'er' ve 'tana' (dana) kelimelerinin birleşmesiyle oluşmuştur ve " dana gibi güçlü erkek" manasındadır.
hesabın var mı? giriş yap