3 entry daha
  • şimdi bir kere; otiosus sıfatını anlamadan üzerine konuşamayacağımız tanrıdır bu.
    daha sonra kendisinden 'boş vakit, serbestlik, kamu işlerinden uzakta, sakin ve dinlenmede üretime geçilen zaman' manalarına gelen otium,-i (n) isminin türediği otiosus sıfatı da, içinde serbestlik, boşluk manalarını taşır, fakat; bu boşluğu şöyle algılamalıyız;
    bir çalışan görevinden ayrılmıştır; bir asker askerlikten çıkmıştır, kaçmıştır, çiftliğine yerleşmiştir. ve kendini artık edebi üretime vermiştir. veyahut kendisini çiftçiliğe vermiştir, yani vasfını kenara koyup, kendisiyle ilgili üretime geçmiştir. işte bu adamın, çiftlikte geçirdiği vakit otium'dur, yaptığı hareketin kendisine kazandırdığı sıfat da otiosus'tur. yani boş boş, aylak durma manası yoktur.

    şimdi gelelim deus otiosus 'a;
    bu tanrı da aslında tanrılık karakterini yitirmemiştir, görevlerinden ayrılmıştır. hatta onun varlığının teminatı olan vasfını bile terketmiştir. yönetici değildir, yargılayıcı değildir, iyi ile kötü, sevap ile günah üzerinden kullarını değerlendirmez, tamamiyle kendine dönmüştür.
    işlevini yitirmiş olmasından çok, onu bırakmış kendisine dönmüş olması ilk akla gelmesi gerekendir.

    belki de kendisini aramaya çekilmiş, tanrıtanımazlıkla vaktini öldürüyor, üretiyor olabilir, neden olmasın.

    not: şu an aklıma gelen örnek;
    sözlükte bir mod. düşünün. moderatörlükten ayrılmıyor ama hiçbir şey de yapmıyor sözlüğün yönetimiyle ilgili, kimdir nedir 'ine baktığınızda moderatör olduğunu görüyorsunuz ama kendisini diyelim sözlükle ilgili kitap yazmaya verdi, yine sözlükle alakalı ama, moderasyonla yani temel vasfıyla alakalı bir iş yapmamakta. işte biz o moderatöre; moderator otiosus diyoruz.
15 entry daha
hesabın var mı? giriş yap