7 entry daha
  • oyunculuklar dişında baska hic bir parlak yeri olmayan bir film.

    --- spoiler ---

    climax noktasina getiren olaylar arasinda, sadie karakterinin flortlestigi cocugun onunde kendisine tuvalette hormon ignesi yapmasi falan var. yani dusunun, oyle kisir bir konu aynı zamanda adiyla musemma, ozel bir konu. film bittikten sonra bilerek yapildigini sandigim focus’u tutturamama, ekranin 1 saniye bulanik kalmasi bana bilerek yapilmamis, hata yapilmis gibi gelmeye basladi filmin vasatligindan.

    baslarda partlara bolunen film bi anda bundan vazgeciyor? sonra o bolunen yerler 2 kez daha tekrar ediliyor. yani izleyici tup bebek dongusunu zaten film bitince hic partlara bolunmeseydi de kavrayacakti mecburiyetten.

    populer kulture ait gondermeler, siyasi laf sokuslar avuc ici kadar olan hikayeyi daha da kotulestiriyor. ornek vermek gerekirse; yarim tabak makarnaya 2 tabaklik pesto sos dokmussunuz gibi makarna yerine sos yiyorsunuz filmin cogu yerinde.

    ayrica filmin evrensel bir dili yok, tam bir yuksek gelirli amerikali filmi. karakterlerin catismasini icsellestirmek; temeli orta sinif eglencesine dayali sinema “sanatinda” cok zor. asgari ucretle calisan bir insan, bu karakterlerin duygu durumuyla istese de bağ kuramaz. konu en primitif durumlardan biri olan cocuk yapmak olsa bile. testis kürenajıni *mountain dew icecegiyle anlatiyor film, rahime embiriyo birakirken prograsif metal dinleyen bir doktorun espirilerine maruz kaliyor karakterler?

    ayrica; bu kadar tutkulu cocuk isteyen yuksek zumreye dahil insanlar gider 4. dunya ulkelerinden birinden evlat edinirdi bile vs.

    son olarak; sundance film festivaline kabul şartlarindan biri herhalde credit akarken filmin devam etmesi, 4 filmden 1’inin finali boyle.
    --- spoiler ---

    sonuc olarak vasat bir film, izlemeyen cok sey kacirmaz.
18 entry daha
hesabın var mı? giriş yap