9 entry daha
  • "neden almanın daşşağını yemeliyiz?" sorusuna cevabım. haftalardır polisiye, suç, katil kim temalı dandik dundik hollywood filmleri izleyip kendime işkence ediyordum. diken üstünde oturuyormuş hissi yaşatacak, ne bileyim dudaklarımı yolmak istetecek düzeyde rahatsız edici bir filme denk gelebilmekti amacım. derken antikörper'i buldum.

    öncelikle, norman reedus'ın filmde işi neydi? iki saniye göründü görünmedi. bir de başrolmüş gibi cast'ın ta en tepesine yazmışlar. hollywood ağababalarının, yalnızca kan ve fallik simgeler gösterip bir de üzerine kovalamaca sahneleri ekleyerek rahatsız edici olduklarını sanan işlerine kıyasla, polisi seri katile yaklaştırıp sağlam bir iş çıkarmışlar. katilin manipülasyonları akabinde, köyünden dışarı çıkamamış evli, çocuklu, ahlaklı, dini bütün polisimiz, hafiften sapıtmaya başlıyor.

    "kan turnesi" fikrini sevdim. katil, ne yapacağı kestirilemez ölçüde korkutucu yazılmış. polis, ürkütücülükte katilin önüne geçmiş ki filmin başarısındaki en büyük payı buna bağlıyorum. "iyi" bildiğimiz, rol ve yer değiştirip diğer tarafa geçiyor. üstelik, gerekli motivasyonu ve sebepleri sağladıklarından, her şey inandırıcı görünüyor.
4 entry daha
hesabın var mı? giriş yap