1 entry daha
  • {çiğdem hoca'nın * latince aslından çevirisiyle} dialogi 'den de providentia adlı eserini kitapçılarda türkçe olarak bulabildiğimiz eski romalı filozof. söz konusu eserde "iyi insanın başına neden kötü şeyler gelir?" teması sorgulanır, ve lucilius'a cevap veir seneca..

    eserden bir bölüm;

    latincesi:

    @@auida est periculi uirtus et quo tendat, non quid passura
    sit cogitat, quoniam etiam quod passura est gloriae pars
    est. militares uiri gloriantur uulneribus, laeti fluentem
    meliori casu sanguinem ostentant: idem licet fecerint qui
    integri reuertuntur ex acie, magis spectatur qui saucius
    redit. ipsis, inquam, deus consulit quos esse quam hone-
    stissimos cupit, quotiens illis materiam praebet aliquid
    animose fortiterque faciendi, ad quam rem opus est aliqua
    rerum difficultate: gubernatorem in tempestate, in acie
    militem intellegas. vnde possum scire quantum aduersus
    paupertatem tibi animi sit, si diuitiis diffluis? vnde
    possum scire quantum aduersus ignominiam et infamiam
    odiumque populare constantiae habeas, si inter plausus
    senescis, si te inexpugnabilis et inclinatione quadam @1
    mentium pronus fauor sequitur? vnde scio quam aequo
    animo laturus sis orbitatem, si quoscumque sustulisti
    uides? audiui te, cum alios consolareris: tunc conspexissem,
    si te ipse consolatus esses, si te ipse dolere uetuisses. nolite,
    obsecro uos, expauescere ista quae di inmortales uelut
    stimulos admouent animis: calamitas uirtutis occasio est.
    illos merito quis dixerit miseros qui nimia felicitate tor-
    pescunt, quos uelut in mari lento tranquillitas iners deti-
    net: quidquid illis inciderit, nouum ueniet. magis urgent
    saeua inexpertos, graue est tenerae ceruici iugum; ad
    suspicionem uulneris tiro pallescit, audacter ueteranus cru-
    orem suum spectat, qui scit se saepe uicisse post sangui-
    nem. hos itaque deus quos probat, quos amat, indurat
    recognoscit exercet; eos autem quibus indulgere uidetur,
    quibus parcere, molles uenturis malis seruat. erratis enim
    si quem iudicatis exceptum: ueniet [2et]2 ad illum diu feli-
    cem sua portio; quisquis uidetur dimissus esse dilatus est.
    @@quare deus optimum quemque aut mala ualetudine
    aut luctu aut aliis incommodis adficit? quia in castris
    quoque periculosa fortissimis imperantur: dux lectissimos
    mittit qui nocturnis hostes adgrediantur insidiis aut ex-
    plorent iter aut praesidium loco deiciant. nemo eorum
    qui exeunt dicit 'male de me imperator meruit', sed 'bene
    iudicauit'. idem dicant quicumque iubentur pati timidis
    ignauisque flebilia: 'digni uisi sumus deo in quibus ex-
    periretur quantum humana natura posset pati.'
    @@fugite delicias, fugite eneruantem felicitatem qua animi
    permadescunt et, nisi aliquid interuenit quod huma-
    nae sortis admoneat, [2marcent]2 uelut perpetua ebrietate
    sopiti. quem specularia semper ab adflatu uindicaverunt,
    cuius pedes inter fomenta subinde mutata tepuerunt, @1
    cuius cenationes subditus et parietibus circumfusus calor
    temperauit, hunc leuis aura non sine periculo stringet. cum
    omnia quae excesserunt modum noceant, periculosissima
    felicitatis intemperantia est: mouet cerebrum, in uanas
    mentem imagines euocat, multum inter falsum ac uerum
    mediae caliginis fundit. quidni satius sit perpetuam in-
    felicitatem aduocata uirtute sustinere quam infinitis atque
    inmodicis bonis rumpi? lenior ieiunio mors est, cruditate
    dissiliunt.
    @@hanc itaque rationem di sequuntur in bonis uiris quam
    in discipulis suis praeceptores, qui plus laboris ab iis
    exigunt in quibus certior spes est. numquid tu inuisos esse
    lacedaemoniis liberos suos credis, quorum experiuntur
    indolem publice uerberibus admotis? ipsi illos patres
    adhortantur ut ictus flagellorum fortiter perferant, et
    laceros ac semianimes rogant, perseuerent uulnera praebere
    uulneribus. quid mirum, si dure generosos spiritus deus
    temptat? numquam uirtutis molle documentum est. ver-
    berat nos et lacerat fortuna: patiamur. non est saeuitia,
    certamen est, quod [2quo]2 saepius adierimus, fortiores
    erimus: solidissima corporis pars est quam frequens usus
    agitauit. praebendi fortunae sumus, ut contra illam ab ipsa
    duremur: paulatim nos sibi pares faciet, contemptum
    periculorum adsiduitas periclitandi dabit.

    *****************************************************

    türkçesi:

    "..erdem tehlikeye açtır ve neye göğüs gereceğinden çok ne hedeflediğini düşünür; çünkü zaten göğüs gereceği olay, kazanacağı onurun bir parçasıdır. savaşçı insanlar yaralarıyla gurur duyarlar, daha iyi bir gelecek için akıttıkları kanları sevinçle gösterirler; savaş meydanından yara almadan dönenler daha fazla itibar kazanır. diyorum ki tanrı, mümkün olan en yüksek erdeme ulaşmasını istediği insanlara ne zaman yiğitçe ve cesurca bir iş yapma malzemesi sağlasa ve bu iş için yaşamlarında biraz zorluk çekmek zorunda bıraksa, onlardan lütfunu da esirgemez. fırtınada kaptanı, savaş meydanında askeri tanırsın. nereden bileyim yoksulluk karşısına ne tür bir ruh haliyle çıkacağını, zenginlik içinde yüzüyorsan, eğer? rezalete, kötü şöhrete ve toplumun nefretine karşı ne ölçüde bir dayanıklılığın var, nereden bileyim, eğer alkışlar içinde yaşlanıyorsan, karşı konulmaz ve insanların ruhlarından sana yönelen bir destekle yaşıyorsan? bakımını üstlendiğin tüm çocuklarının yanında olduğunu biliyorsan, nereden bileyim aynı serinkanlılıkla yokluklarına da katlanacağını? seni başkalarını teselli ederken işittim: eğer kendi kendini teselli etmiş olsaydın ve kederlenmeyi kendine yasaklamış olsaydın, sen o zaman dikkatimi çekerdin. sizden rica ediyorum, ölümsüz tanrıların, mahmuzlar gibi, ruhlarınızı canlandırdığı bu olayalrdan dehşete kapılmayın: felaket, erdemin sergilenme fırsatıdır. aşırı mutluluk yüzünden duygusuzlaşanlara ve sakin bir denizdeymiş gibi atıl bir ruh dinginliğinin pençesine düşenlere haklı olarak bahtsız insanlar denebilir, çünkü başlarına ne gelse, bir yenilik olarak gelecektir. acımasız talih deneyimsiz insanları daha fazla ezer, narin bir boyun içi boyunduruk ağır gelir. acemi askerin, yara alma kuşkusu karşısında beti benzi atar, deneyimli asker ise kendi kanına cüretle bakar, kanı aktıktan sonra hep galip geldiğini bilir. bu yüzden, tanrı değer bulduğu ve sevdiği insanları sertleştirir, tekrardan ele alır ve etrbiye eder; öte yandan lütufta bulunuyormuş ve esirgiyormuş gibi göründüğü insanları gelecek kötülükler karşısında kolay incinecekleri biçimde tutar. çünkü herhangi bir insanın kötülüklerden bağışık tutulduğunu düşünürsen, yanılırsın; uzun süredir mutlu olan o insan da payına düşeni alacaktır; her kim bundan azat edilmiş görünürse, bununki ertelenmiştir. niçin tanrı iyi insana sağlıksal bir bozukluk, keder ya da başka sıkıntılar verir? ordugahta tehlikeli görevler en cesurlara verilir de ondan; komutan, geceleyin tuzak kurup düşmanlara saldırmak, yolu tetkik etmek ya da bir garnizonu yerle bir etmek için en seçkin askerleri yollar. bu göreve gidenlerin hiçbiri kalkıp "komutan beni kötülüğe değer buldu," demez, aksine "bana iltifatta bulundu," der. aynı şekilde, olaylara göğüs germesi emredilen kim olursa olsun, korkaklara ve tembellere gözyaşları içinde şunları söyler: "insan doğasının ne derece dayanıklı olduğunu sınayacağı olaylara tanrı tarafından seçilmeye değer bulunduk."

    keyiften kaçının, takat kesen mutluluktan kaçının; ruh bunlarla sersemleşir ve insanlığın ortak ayzgısını anımsatan bir şey müdahele etmedikçe, sonu gelmez bir sarhoşlukla uyuşmuş gibi kalır. pencerelerinin kendisini daima hava cereyanından koruduğu, ayakları tekrar tekrar değiştirilen sargılar içinde tutulan, yemek odalarını, döşeme altından geçip duvarların etrafına yayılan sıcak havanınn ısıttığı adama hafif bir rüzgar bile dokunacaktır. sınırı aşan her şey zararlı olsa da, en tehlikelisi ölçüsüz mutluluktur: beyni uyarır, akla boş hayaller çağırır, yanlış ile doğru arasına kalın bir sis perdesi çeker. sınırsız ve ölçüsüz iyiliklerle çatlamaktansa, erdemi davet edip sürekli mutluluğu üstlenmek daha uygun olmaz mı? perhizden gelen ölüm daha sakindir, oburluktan gelirse insan çatlar.

    bu yüzden, öğretmenlerin öğrencilerine uyguladığı bu yöntemi tanrılar da iyi insanlara uygular, kesin ümit bulunanlardan daha çok gayret sarfetmelerini talep ederler. çocuklarının azmini devlet gözetiminde onları döverek denedikleri için, lakedaimonialıların çocuklarından nefret ettiğine mi inanıyorsun? babalar çocukları kamçı darbelerine cesurca dayanmaya teşvik eder ve darbelerden ezilip yarı ölü duruma geldikleri halde, onlardan ısrarla yaralarını yaralara sunmalarını isterler. tanrı soylu ruhları sert biçimde sınıyorsa, bunda şaşılacak ne var? erdemin kanıtı asla kolay değildir. talih bizi kamçılar ve vurarak ezer, dayanalım! bu vahşet değil, bir mücadeledir; bu mücadeleyle ne kadar sık karşılaşırsak o kadar cesur oluruz. bedenin en sağlam kısmı sürekli kullanılarak dürtüklenen kısmıdır. talihe kendimizi sunmalıyız, ona karşı onun tarafından daha dayanıklı olalım diye; adım adım bizi kendi akranı haline getirecektir, sürekli tehlikeyle iç içe olmak tehlikelerin küçümsenmesini sağlayacaktır. "

    ayrıntılı bilgi için:
    http://www.latince.net/
11 entry daha
hesabın var mı? giriş yap