7 entry daha
  • blue is the warmest color'ı izlerken yönetmenin kim olduğuna bakmadan filme girdiğimi ve kesinlikle filmin bir erkek tarafından çekildiğini düşündüğümü hatırlıyorum. gereğinden fazla tutulmuş sevişme sahneleri, iki kadın arasındaki ya aşırı erotik ya da aşırı histerik aşk hikayesi ancak gerçekten uzak bir fantezinin ürünü gibiydi. bu filme en azından farklı karakterlerin, yine karakterlere bakıp konusunu okuyunca belki bir göçmenlik hikayesinin, daha ayağı yere basan bir kurgunun falan olduğunu düşünerek bir merakla girdim. yönetmen sağ olsun rönesans tablolarından taşan geniş kalçalara, dolgun memelere doyarak çıktım. ne filmin ne anlatmak istediğini ne de erotizmin bu kadar tatsız bir şeye nasıl dönüşebildiğini anlayabildim. uzun zaman sonra tahammül edemeyip bir filmin arasında salondan çıktım. demem odur ki hiç değerli vaktinizi kaybetmeyin, pornografi bile bu filmin sunduğundan daha hakiki bir kurguyu hakediyor.
15 entry daha
hesabın var mı? giriş yap