51 entry daha
  • milliyet gazetesinde çıkan sedat pekerin telefon konuşmaları ile ilgili 11.05.2005 tarihli radikal cumartesi ekinden hakan gülseven'e bağlanıyoruz;
    "sedat peker telefon kayıtlarında küçük onur adıyla bilinen şarkıcı çocuğa, "ulan sahtekâr, dolandırıcı p... ulan, 'görev ver babacığım,' bu muydu lan, bu mudur?" diye bağırıyor, çocuk, "ben ne yapayım babacığım. ben tutuyorum, getiriyorum, beğenmiyorsunuz, gönderiyorsunuz," diye hâlâ 'babacığım' çekiyor. ortada bir kadın alışverişi var. 'düşük kalite' kadın gönderdiği için küfrü yemiş ama oralı değil, hâlâ soruyor: "bir emriniz var mı babacığım?" her gördüğüne 'baba' diyecek tıynete gelmiş çocuk. peker, "gözlerinden öpüyorum dolandırıcı köpek!" diyor çocuğa, hakikaten köpeğe davranır gibi...
    ufacık çocuğu televizyonlarda, öylece gözümüzün önünde büyüten ve mafyozların muhabbet tellalı haline getiren şu çarka baksanıza! işte 'televole dünyası' budur. muhabbet pazarı. o gece kulüplerinde, masalarda 'eğlenirken' gördükleriniz, sunan ve sunulanlardır. magazin programları vitrin olmuş, para, güç ve iktidar sahipleri, domates seçer gibi kadın seçiyor ekrandan. volan kayışları da var, suratlar zaten kayış gibi, muhabbet piyasasında birer aracı kurum gibi çalışıyorlar.
    arada güvercinler haber uçuruyor. selin adında bir hanım, sedat peker'e manken ebru destan'ın kendisiyle tanışmaya can attığını söylüyor telefon kayıtlarında: "herkese sizi çok beğendiğini söyledi. 'en azından bir yüzünü görmek istiyorum,' dedi bana." mübarek yüzlü sedat peker de
    türkçü tabii, "bir nüfus kâğıdı çıkarır, üzerine helga yazar, saçlarını falan benzetirse düşünebilirim selin. o hanımefendi bu kadar ısrar ediyorsa, türk kimliği ile gelmemeli tamam mı? şaka yapıyorum biliyorsun değil mi?" diye müthiş bir komiklik yapıyor. ama şöyle bir hafızamızı yokladığımızda, bir rus kadının bir çiftlikte genital bölgeleri parçalanarak tecavüze uğradığını ve olayla ilgili sedat peker'den davacı olduğunu da hatırlıyoruz... sahi sonunda ne olmuştu kadına? ne olacak, peker'in pek çok tanığı vardı, kadının ise sığınması mümkün olmayan bir guguk devleti...
    peki kurtlar vadisi'nde 'çakır' karakterini oynadıktan sonra yürüyüşü falan değişen 'sabah şekeri' oktay kaynarca'ya ne diyeceğiz? bütün o afra tafrası kameramanlaraymış meğer. baksanıza, sedat peker arayınca telefonun öbür ucunda hazır ola geçiyor: "alo!" / "emredin abi." / "oktay, merhaba oğlum ne yapıyorsun?" / "teşekkür ederim abi, ellerinden öperim. sağlığınıza duacıyım abi. siz nasılsınız?" ... "ellerinizden öper, saygılar sunarım abicim. allah korusun abicim."
    siz de onun adına utandınız değil mi? ufak bir not ekleyeyim: oktay kaynarca, 'abicim' olayına girdiği sedat peker'den tam beş yaş büyük...
    bu nasıl bir dünyadır böyle? hadi oktay kaynarca'dan geçtim. karşı taraf açısından da hastalıklı bir durum yok mu? mesela siz etrafınızda 'abicim, abicim' diye dolanan, ellerinizi öpen, yalayan adamlar olmasından hoşlanır mısınız? hayat böyle geçer mi? geçiyor işte. siz hele bir yellenin, derin derin nefes alan nasılsa bulunur...
    aleme bakın. magazin programlarında dostluk, ahbaplık pozları verenlerin birbirleri hakkındaki konuşmaları hakikaten mide bulandırıyor. sedat peker, pek çok 'sanatçı'nın menajerliğini ve 'ahbap'lığını yürüten stelyo pipis'i aramış, bulgaristan'daki bir kumarhanenin açılışı için tanınmış isimler arıyor. konuşma şu şekil: "biz öyle büyük işlere girmeyelim reisim ya. ucuz, bize kim yarayacaksa... mehmet ali'ye deriz, bize kıyak yapar. emel müftüoğlu bizim adamımız, ona deriz 5 bin dolara. ikisini göndeririz. emel de zaten biliyorsunuz kumar manyağı." / "kaşar." / "ikisi de kaşar bunların. tam uyacak insanlar. 20-25 bin dolar verip iki götüreceğimize, 20 kâğıt verip iki kişi götüreceğiz."
    bunlar yakın arkadaş ha, yanlış anlama olmasın! mehmet ali erbil'in ceketini falan tutar bu stelyo pipis. tabii bir rumun bir türk ırkçısına 'canım reisim' diye hitap etmesi ayrı bir konudur... teneffüs meselesi. kulak-burun-boğaz vakası. hatırlarsınız, pipis sünnet de olmuştu. üroloji dünyası. eski kaşar âlemi!..
    şimdi gelelim milliyet'in yayımladığı tüm bu telefon kayıtlarının yeni türk ceza kanunu açısından durumuna. bant çözümlerinden en enteresanının kahramanı olan akşam gazetesi yazarı güler kömürcü, milliyet'i özel hayatının mahremiyeti bakımından dava edecekmiş. evet, kayıtlardan anlaşıldığı üzere, güler hanım sedat peker'e alenen yazılıyor. peker de işten sıyırma maksadıyla 'yavrukurt 2005' tatbikatındaymış gibi manevralar yapıyor. bu herkesin kendi mahrem hayatında yaşayabileceği bir vakadır. hepimiz birilerine yazılmış ve terslenmiş, anlamazlıktan gelmiş, gelinmiş olabiliriz. ağır rezilliklerimiz de vardır. fakat konu bu değil.
    sedat peker basında hakkında çıkan olumsuz haberler için, güler hanım'a "tanıdığın tanımadığın bütün herkese bu konu geçtiğinde, allah aşkına benim ilgim olmadığını söyler misin?" diyor. kendisi için bir çeşit 'halkla ilişkiler' talep ediyor. günlük bir gazetede, kamuoyunu yönlendirme ehliyeti verilen söz konusu hanım da, 'organize suç örgütü' isnadıyla hapiste bulunan sedat peker'le, 'ben seni salonda çok sevdim', 'seninle paylaşma dünyasına dalmak istiyorum' falan gibi hissi teferruatlara giriyor. işte mesele burada. bir çeşit kamu vazifesi olan insanların, organize suç dünyasıyla his alışverişinde işi ne?
    milliyet telefon kayıtlarını yayımladıktan sonra, güler hanım gazeteye ve haberi yapan muhabire yeni tck'ya göre dava açacağını açıkladı. yahu daha geçenlerde bütün gazeteciler toplanmış, yasayı protesto için yürüyüş yapmıştık; talihe bakın ki, yasaya ilk başvuran da bir 'gazeteci' oldu. eh bu da bizim camianın hali işte.
    ama dahası var. güler hanım kendisinin milliyetçi, mukaddesatçı olduğunu, masonların ve daha başka güç odaklarının falan üzerine gittiğini, konuşmaların da bu sebeple bir komplo sonucu yayımlandığını söylüyor. acayip bir türk büyüğü edasında. mason teşkilatını da, yanki dünyasını da o yıkacak sanki.
    neyse, kim ne kadar türk büyüğüdür bilmem de, bu acayip tarikat cinsinden örgütler bu türden komplolar düzenliyor olsaydı, mesela sabetayistlere takan yalçın küçük'ün çoktan porno filmlerinin piyasaya çıkması gerekmez miydi, diye düşünmeden de edemiyorum. ha, böyle bir şey olursa sorumlusu ben değilim..."
    daha laf düşmez..
6749 entry daha
hesabın var mı? giriş yap