416 entry daha
  • günümüzde çok popüler olan ve amerikan edebiyatında korku hikayelerinin yolunu açarak lovecraft'tan stephen king'e korku yazarlarının yolunu yaratan poe, zamanında pek tanınmayan ve çok sevilmeyen biriydi. hatta öldüğünde cenazesinde yalnızca bir kaç kişi vardı ve mezar taşının bir tren kazası sonucu parçalanması sonucunda bir süre no.85 yazan bir mezar taşının altında yattı.

    tekinsiz öyküleri ve şiirleri ile amerikan halkında çok fazla şöhret yakalayamadı ancak daha sonradan fransızlar (özellikle baudelaire gibi şairler sayesinde) ona sahip çıkmışlar ve giderek popülerliğinin artmasını sağlamışlardı. ancak şaşırtıcıdır ki kendisi bu karanlık atmosferli hikayelerine rağmen karanlıktan korkardı. "şeytanların gafilleri saptırmak için geceden faydalandığını düşünüyorum," demişti bir arkadaşına bulunmuştu. "gerçi biliyorsun, şeytanlara falan inanmam." diye de eklemişti.

    edgar allan poe, henüz üç yaşında öksüz kalınca john ve francis allan isminde varlıklı bir çift tarafından yetiştirildi. john allan, poe'u evlat edinmedi çünkü aile ağacının teatral gösterileri olan bir aile tarafından kirletilmesini istemiyordu. bu yüzden poe "allan" soyadını orta adı olarak kullandı. ilk okula ingiltere'de bir yatılı okulda giden poe derslerini mezarlık manzaralı bir okulda geçirdi. okul müdürü, matematik derslerinde öğrencileri mezarlığa götürür ve ölüm tarihi ve doğum tarihlerini çıkarmalarını isteyerek ölülerin ölüm yaşlarını bulmalarını sağlardı. üstelik her öğrencinin okula ilk başlandığında verilen bir küreği vardı ve küreklerini ölen bir cemaat üyesi olduğunda mezar kazmak için kullanırlardı.

    john allan, üvey oğlunu yalnızca resmi olarak ailesine koymamazlık ile kalmadı, aynı zamanda para konusunda da oldukça katı davrandı. varlıklı bir ailede büyümesine rağmen poe, bu yüzden ve elbette başarılı olamaması ve alkol ile kumar sorunları yüzünden hayatı boyunca parasız kaldı.

    poe, virginia üniversitesi'nde henüz öğrenciyken para kazanmak için kumar oynamış ve kumar borcunun altına girmişti. üniversitenin ardından girdiği harp akademisinde aynı sorun devam etmiş üstüne vaktinin çoğunu içerek harcamıştı. sonunda açık emre itaatsizlikten ordudan atıldı. üniversite arkadaşlarından biri onun içki sorunu hakkında şöyle demişti : "ağır içkiye olan tutkusu en az oyun kağıtlarına olan tutkusu kadar belirgin ve tuhaftır... ağzını şapırdatmadan ve bir kez olsun yutkunmadan bir kadeh içkiyi tek yudumda mideye indirir."

    poe, alkol ile sorunları yüzünden oldukça sısma ve çirkin gözükmeye başladı. hatta bu yüzden west point'teki insanlar poe'yu gördüklerinde üvey babasının geçtiği yönünde espriler yapmaya başladılar. sonunda poe'nun bu tavrından sıkılan üvey babası poe'yu evlatlıktan ret etti ve evinin yakınlarında onu gördüğünde tutuklatacağını söyledi.

    parasız ve ailesiz kalan yazar halası maria clemm'in yanına taşındı ve henüz 13 yaşında olan kuzeni virginia ile evlendi. evlilikleri boyunca parasızlık çeken çift sürekli taşınmak zorunda kaldılar ve 3 yıllık evliliklerinin ardından virginia tüberküloz yüzünden öldü.

    yazar parasızlık yüzünden kendi hikayeleri dışında gazetere uydurma haberler de yazdı. bir keresinde new york sun gazetesinde dünyanın ilk transatlantik balon uçuşunun gerçekleştirildiğini ve engel olan tüm sorunların çözüldüğünü yazmıştı ünlü şair. ancak gazete ertesi gün bir düzeltme yayınlamak zorunda kalmıştı.

    yazarın ünlü şiiri "kuzgun" *aslında charles dickens'ın evcil hayvanı "grip" idi. dickens'ın barnaby rudge isimli hikayesinde bir karakter olarak karşımıza çıkan kuştan etkilenen poe hikayede bu konuşan kuşun daha fazla bulunması gerektiğini düşünüyordu. 1842'de dickens ile ünlü kuşun ölümünün hemen ardından buluşan yazar, dickens'tan kuşun ölümü hakkındaki acıklı hikayeyi dinledi. buluşmanın ardından eve giden yazar lenore isimli şiirine konuşan ve sürekli "nevermore" diyen uğursuz kuzgunu ekledi. nevermore, lenore ile kafiye oluşturuyordu.

    poe'yu sadece amerikan halkı değil ünlü yazarlar da beğenmiyordu. t. s. eliot poe hakkında "henüz yeni yetmeliğe adım atmamış, son derece yetenekli birinin zekasına sahip." demişti. mark twain ise "bana göre onun yazıları, tıpkı jane austen’inkiler gibi okunmaz nitelikte" diyerek yermişti ünlü yazarı. (mark twain'in jane austen nefreti hakkında bir de şöyle bir sözü var : "ne zaman aşk ve gurur'u okusam austen'ı mezarından çıkarıp, kendi kaval kemiği ile kafasına vurmak istiyorum" ). w. h.auden ise "hayatı adeta birilerinin kucağında ağlamak ve kedi-fare oyunu oynamakla geçmiş, erkeksilikten uzak bir adam" olarak nitelemişti yazarı.

    poe ise zamanının ünlü şairi henry wadsworth longfellow'a hayranlık ile başlayıp nefret ile biten duygular beslemişti. halen nedeni bilinmeyen düşmanlık önce poe tarafından yazılan iğneleyici bir eleştiri yazısı ile başlamıştı ve ardından poe eserlerinin çalındığını söylemişti. saldırılarına devam eden poe, hiçbir zaman eser hırsızlığını kanıtlayamamıştı. buna karşılık olarak longfellow cevap olarak hiçbir şey söylemişti. öldüğünde ise son söz olarak şunları söyledi : "eleştirilerinin sertliğini, müphem bir yanlışlık duygusuyla tetiklenen hassas bir tabiatın öfkesi dışında hiçbir şeye bağlamadım."

    1849'da baltimore'a uğrayan yazar, 5 gün kimsenin henüz hala tam olarak bilemediği şekilde, kayıplara karıştı ve sonunda bir taverna önünde sarhoş halde üzerinde başka birinin elbiseleri ile bulundu. kayıp beş gün boyunca baltimore belediye başkanlık seçimlerinde oy sandığında hile yapmaya zorlandığı, ardından büyük bir alkol alemi yaptığı düşünülen yazar, hastanede sanrılar içinde geçen iki gün boyunca "reynolds" adını sayıkladı ve "tanrım, kurtar şu zavallı ruhumu" diyerek öldü.

    ölümünün ardından "poe toaster" adı ile bilinen ve belirsiz bir kişi 1949 yılından itibaren her yıl yazarın mezarına gelmeye başladı. bu gizemli kişi her yıl ölünün şerefine kadeh kaldırdı ve ardından da hayranlığının bir göstergesi olarak yarım şişe konyak ile aynı yerde yatan eşi ve kayın validesini de temsil eden üç adet kırmızı gül bıraktı. neden bu eylemi gerçekleştirdiği ve neden konyak bıraktığı hakkında kesin bir bilgimiz olmasa da bu ritüel 1998 yılında orijinal kişinin ölümü ile son buldu. ancak ardından oğlu babasından gelen bu garip mirası alarak 2012 yılına kadar sürdürdü. (aslında 2010 yılında son bulmuştu ancak, kişi birden 2012 yılında yeniden mezarı ziyaret etti.)
323 entry daha
hesabın var mı? giriş yap