emre zafer barnes

• tanımlara bakıyorum, hep şu kelime geçiyor.
  
  atletimiz
  
  evet, atletimiz. 1988, jamaika doğumlu adamı 2015 yılında "atletimiz" yapmışız. tıpkı şunlar gibi.
  
  (bkz: ramil guliyev)
  (bkz: jak ali harvey)
  
  ramil'in madalya getirmesi, başarılı olması benim gibi adamları çok rahatlattı. ben buraya ne yazarsa yazayım adamın siyah olmasına bağlayıp, sözde ırkçılık eleştirisi yapacak milyon tane mal sözlüğümüzde mevcut. olayın renkle alakası olmadığını, türkiyeli olmakla alakalı olduğunu, böyle orospuluklara alışıldığı zaman gelecekte de 1 tane türkiyeli sporcu yetiştiremeyeceğimizi yıllardır bas bas bağırıyorum. bizim için spor %90 futbol %5 basketbol %5 diğerleridir ya hani, %5'lik basketbola amerikalı guard devşirip, isveç gibi basketbol ekollerine(!) yeniliyoruz artık. getirme bana jamaika'dan adam, bana ne onun koşacağı finalden, bana ne onun getireceği madalyadan. azerbaycan gibi "biz" olan bir ülkeden bile sporcu (ç)almak kanıma dokunuyor. taşak geçer gibi bir de adını emre zafer yapmışlar, eminim anası-babası emre zafer diye çağırıyordur onu. beraber tarhana çorbası içiyorlardır, koydun ya emre zafer'i, her şey bitti. helal.
  
  edit: basketbol için bir kaç arkadaş tavsiye edeyim, bu adamın çok çok uzaktan akrabalarıdır bence. ömrü hayatında dream team göremeyecekler, gelsin bizde oynasınlar.
  
  (bkz: harrison barnes)
  (bkz: matt barnes)
  
  yapıştırın ali hasan hüseyin, oynatın amına koyayım.