2 entry daha
  • italya’da, annelerin cocuklarini “70 80 90, turklerin ahlaki noksan” diyerek korkuttuklari ortacagdan bu yana, trafik levhalariyla ahlak arasinda pek bir baglanti kurulmamisti. ta ki etik kelimesinin bir anda moda olmasina ve bu isten ekmek yiyen birtakim uzmanlarin klise iddialarda bulunmalarina kadar. “eger bir otoyolda, polis dahil, sizden baska kimse yoksa yine de hiz sinirini asmak etik degildir”

    cogumuz icin bu vicdan muhasebesi otobus veya dolmus soforlerinin sorumlulugunda olsa da, yarin oburgun herkese yarim duzine anahtar vaadeden (hatta vaadini yerine getiren) bir politikaci cikabilir; bu anahtarlardan biri neon isiklariyla seyyar pavyonlari andiran bir spor arabaya ait olabilir. dahasi laleli esnafina, bir pavyon surmediginizi ve ekmeklerinde gozunuz olmadigini anlatmaya giderken yolu bos bulmus ve gazlamis olabilirsiniz. peki simdi, etik misiniz?

    ahlak felsefesi konusunda doktora yapip, karanlik tarafa gecmemis olan cogunluk saniyorum bu isin etikle degil sagduyuyla alakali oldugunu dusunur. ornegin, yol bos ise 120 ile degil 150 ile giderim, halen da guvende olurum, cocuguma mutlu bir gelecek hazirlarim denilebilir. lakin, otoyolda on james dean gucunde olan delikanlilar, 150 degil 350 basarlar ve sokaga cikma yasagi oldugu gunlerde bariyerlere carparlarsa bu onlarin ahlaksizligina degil, sagduyu eksikligine dalalettir.

    simdi bu basit ornek, bizi etik kavraminin ise karistigi daha karisik durumlara goturuyor. sadece akademik cevrelerle snirli kalmiyoruz bu durumda; ornegin, filmler sayesinde bir nevi mba yaparak en ince ayrintisina kadar ogrendigimiz amerikan sirket yonetimi modelinden esinlenerek, dunyanin her yerinde kurulmaya baslanan sirket ici etik departmanlari da dikkate deger.

    bir otomotiv sirketi, urettigi modellerden birindeki on koltuklara firlatma sistemi yerlestiriyor olsun. kaza aninda tavan acilacak ve jet pilotu misali havalara ucacagiz. arabalar yapildi, kurtlar vadisi’ne michael schumacher’li reklamlar verildi ve peynir ekmek gibi satildi. bu noktada cevval bir muhendis, arabanin ters donmesi halinde de sistemin calistigini kesfetti ve dunyanin merkezine seyahat isimli bir raporla durumu ustlerine bildirir. iste etik kavrami da bu noktada fantastiklesir. eger boyle bir ariza yuzunden, satilan her bir milyon arac basina su kadar kisi zarar gorecekse, araclar geri cagrilmali midir?

    bu noktada genc ve hirsli etik muduru ortaya cikip, bir insan hayatinin hicbir parayla olculemeyeceginden dem vuracaktir elbette. lakin, bu islemin maliyeti ve borsadaki yansimalari yuzunden hissedarlar pek memnun olmayacak, yuzlerce kisi isten cikarilacak, belki de hic aciga cikmayacak bir hatanin boyle aciklanmasiyla kaybedilen o imaj yuzunden uzun vadede onbinlerce insan zarar gorecek, vs. karar verilirken bu kistaslarin agir basmis oldugunu ise, o mudurun hic ortaya cikmamasindan anlayabiliriz. sonucta hiz siniri mevzusuna benzer olarak, bu da bir miktar populizmle bezenmis bir faydacilik-idealizm dengesi iceriyor. (gerektiginde bu terimleri cogaltmak suretiyle elestirenlerin kafalarini karistirma hakkini sakli tutuyorum, yedek cephanem dadaizmle basliyor)

    simdi perspektifimizi daha da genisletelim ve haklarinda, yukaridaki gibi “analizlerin” bile yapilmasinin tabu oldugu kavramlara gozatalim. ornegin ozgurluk, esitlik, demokrasi (yo hayir, yazarin bush’la bir akrabaligi yoktur), hak ve kardeslik (ote yandan 11. kusaktan fransiz devrimcisidir). bu noktada gaipten bir ses duyuyoruz ve bize diyor ki, “bunlar yuce degerlerdir, hiz limitlerinden de otedediler, onlara ters dusmek ahlaksizliktir”. gercekten de, bunlar ahlak sistemimizin dayandigi temellerden bazilaridir. oysa ki bu degerlerin cogu 250 sene oncesine kadar ortada yoktu; ahlaki normlar daha baskaydi. temeller degisebiliyorsa, onlari herhangi bir anda nihai olarak kabul etmek; dahasi sirf “yuce” olduklari icin onlara uymak ne kadar akilcidir?

    “demokrasiyi birakalim, en iyisi oligarsik monarsi kuralim, 5 senede bir de secim duzenleyelim ki kimse ne oldugumuzu anlamasin” demiyorum elbette; ama demokrasi ve esitlik gibi kavramlarin zaman ve mekandan bagimsiz bir evrensellikleri olmadigi asikar. (dogaya bakmamiz yeterli. bir tek filler, hortumlarini kaldirma suretiyle oylama yapiyorlar ama onlarin da disilerinin oylari yarim sayiliyor)

    dogada hak hukuk diye birsey de yok ama karmasik sosyal duzenimizin islemesi icin birtakim kurallar gerekli ve bunlar da sadece kanunlar degil, daha temelde ahlaki sistemler yoluyla insanin kulturune nufuz ediyor. oyleyse bu degerleri sahiplenmemizin ve onlari korumamizin temel nedenleri dogmalara degil, sagduyuya ve akilciliga dayanmali. toplumun genel refahini dusundugum icin trafikteyken hiz limitine uyuyorum, demokrasiyi destekliyorum, her cukura girdiginde yolcusunu sunroof’tan firlatan arabalar satmiyorum; yoksa bu davranislarin ahlaksizligina inandigimdan degil.

    isin ilginci bunun temelinde de bireyin kendi menfaatini dusunmesi yatiyor. evrimsel surecte, en temel esas hayatin devamliligi oldugundan ve toplumsal duzenin bozulmasi, bireyi acikta, savunmasiz birakip bu devamliliga tehdit olusturdugundan, duzen, nihayetinde menfaatimizedir. binbesyuzuncu kere ismini zikrettigim hobbesun dedigi gibi anarsiden kacinmak icin bireysel ozgurluklerimizi sinirlandiririz ve bu sinirlari belirleyen kurallari ahlak olarak belleriz.

    ama duzenin de dereceleri var ve onu yikmadan, menfaatimize gore bukmek, hayatta kalma ve onu guvenceye alma gudumuzle uyusuyor. hiz limitine uyuyoruz ama, 70’i 80 olarak gordugumuz surece; demokrasiyi seviyoruz ama genelde bizim dedigimiz oldugu surece; bozuk araba satmiyoruz ama karnimiz tok oldugu surece ve hatta insan oldurmuyoruz, el kol hareketi yapmadigi surece. herkesin sartlari degisik oldugundan dunyada, insan sayisi (ve resit erkek filler) kadar ahlak anlayisi mevcut ve bu anlayisin en temel direkleri bile zamanla, sartlara bagli olarak degisiyor.

    etikcimize geri donelim ve soralim: o yol bosken ve yanindaki karini doguma yetistirirken, hiz limitini gecmen ahlaksizlik mi? ertesi gun is gorusmesine gec kalmak uzereyken ne kadar ahlaksiz olursun; peki ya sadece trafige kalmak istemediginde? cekecegimiz ortak bir cizgi ancak pratikte olmasi zorunlu bir ceza yasasi icin gecerli ama ahlaksal acidan her durum icin ayri bir cizgi var. yapabilecegimiz en iyi sey, hicbir kurala sirf kural oldugu icin baglanmadan, sagduyumuzu ve aklimizi kullanarak bu karmasada dengeyi bulmak. ornegin evimin onundeki su tabelanin 50’sini spreyle 60 yapmam, inaniyorum ki hepimizin menfaatine olacak, kozmosun duzenine duzen katacaktir. hem o kadar neon isigi taktirdik arabaya….coluk cocuk daha kolay farketsin guvende olsunlar diye canim.
39 entry daha
hesabın var mı? giriş yap