7 entry daha
  • amerika'ya dair referansların şaşırttığı film. niye şaşırdım bilemiyorum. belki çok eski bir film olduğu için. japonca konuşulurken şak diye coca-cola tabelasının çıkması, onca japon aktör dururken herifin birinin gary cooper'a benzetilmesi... beklenmedik şeylerdi. kapitalizm savaşın hemen sonrasında dalmış yıkılmış japonya'ya besbelli. neyse. bunun dışında pek tabii kaliteli film, baba-kız ilişkileri üzerine çekilmiş en iyi filmlerden. merkezde evlenmekten, daha ziyade değişimden ve babasını kaybetmekten korkan, rutinini (babaya hizmet etmek) bozmak istemeyen bir kadın yer alıyor. yasujiro ozu daha önce ve sonra da yaptığı gibi meselesini -burada evlilik korkusunu- abartmadan, küçümsemeden, göze sokmadan, gayet sade bir şekilde aktarıyor. diyalogları, hafif müzikleri, ozu'nun iki favori oyuncusu, sürekli içilen sakeler, gündelik dertler-korkular, baba-evlat sevgisi, sade oyunculuklar... şahaneydi doğrusu. içindeki mizahı da pek sevdim. bu arada insanın bu filmdeki aileye dahil olası gelmiyor değil. chishi ryu beyefendiyle oturup arka arkaya sakeleri devirmek, setsuko hara'nın gülüşüne gene tanık olmak vardı.
12 entry daha
hesabın var mı? giriş yap