4 entry daha
  • kevirden yine.

    gözleri bulut rengindeydi, yok, melekût rengindeydi, atmosfer, kurşuni ilksizlik sabahı rengindeydi, ruh... rengindeydi. haaa! anladım; gözleri tümüyle ruh rengindeydi, ruh ne renktedir? ruh mu? bilmeyecek ne var?
    ruh tümden ne renktedir, ne renktedir... onun gözleri rengindedir.
    buğu ne renktedir? onun gözleri renginde değil midir? gözleriyle düş kuruyor, gözleriyle düşünüyor gibiydi, gözlerinin bir yerler gördüğünü sanmıyorum.

    ben şimdi düşlemimde bir odağa dalmışım, gözlerim durgun bir delinin gözleri gibi gizemli bir korku içinde göremez olmuş, kıpırdamaz olmuş, açılıp kapanmayı unutmuştur.
    yanılmayasınız, bunlar birilerine ilişkin söyleyerek duymasını istemediğimiz sözlerden değildir, yok, bunlar bir şey değil, buna benzer söz çoktur, çok da değersizdir, herkesin böyle sözleri olur, birilerine, bir seslenilene söylenecek sözlerden söz ediyoruz biz, ondan başkasına söylenemeyecek, ondan başkasına söylenememesi gereken, bununla birlikte onunda
    duymaması gereken sözler, yüce, güzel tatlı sözler bunlardır, seslenilenin bile namahrem olduğu sözler!

    bu nasıl söz? bu nasıl seslenilen?
    bulunmadıklarında bulunduklarından daha çok "var olan" kimseler! yer yer duymamaları gereken sözlerin seslenileni olan kimseler bunlardır işte, kendileriyle hep konuşur durumda olduğunuz kimseler bunlardır, güzel sözlerimizi de bunlara söyleriz hep, duymalarını istemediğimiz sözleri, hep yazıp ta göndermediğimiz mektupları da bunlara yazarız.
    özgün sözler, "duyulmak" için söylenen sözler değildir, "söylenmek" için söylenen sözlerdir. özgün yazılar "okunmak" için yazılan yazılar değildir, "yazılmak" için yazılan yazılardır.

    kuşlara benzer duygular. nereden gelir bilinmez. kâh çığlık çığlıktır, kâh sesleri işitilmez. bağrında güneşler tutuşmuyorsa selamlayıp geçerler seni. kuşlar soğuk iklimi sevmez.
    aşk sevenin içinde varolan bir güçtür. kendisini sevgiliye çeker. oysa sevgi sevilende varolan bir albenidir. seveni sevilene götürür. aşk, sevgiliye egemenliktir. oysa sevgi, sevilende yok olma susuzluğudur.

    birden içime şu korkunç soru düşüvermişti: "ben hangiyim?"
    ruhunun bu kaygıyı duyumsayabilecek oranda büyük, geniş olduğunu düşünüyorum. kişinin kendini kendi içinde yitirmesinden daha korkunç ne olabilir? kişinin kendi içinde... ne desem?.. kendisiyle iç içe olmuş, kendilerini kendisi gibi göstermiş... yabancılar olmasından daha büyük bir yıpranış olabilir mi? şimdi ben kim olduğumu bilmiyorum... ne korkunç!
259 entry daha
hesabın var mı? giriş yap