2 entry daha
  • kriptografi'de macguffin, bruce schneier ve matt blaze tarafından 1994 yılında yaratılmış bir block cipher** çeşitine verilen addır. narratology'de macguffin, hikayedeki karakterleri motive etmek ve hikayenin gelişmesine yardımcı olmaktan başka hiç bir anlamı ve amacı olmayan bir olay örgüsü*unsurunu ifade eder. terim, bu anlamı ile ilk kez, macguffini filmlerinde sık sık kullanan hitchcock tarafından kullanılmaya başlanmıştır.

    --- spoiler ---

    macguffine bir örnek olarak, notorious'daki şarap şişelerinin içine saklanmış "uranyum" gösterilebilir. konu uranyum çevresinde döner. aslında uranyum hikayede kendi başına bir anlam ifade etmez; yerine mücevher, altın, çok değerli bir şarap vs. de kullanılabilirdi.

    bir başka örnek ise north by nortwest'deki, düşman casuslar tarafından kovalanmakta olan "george kaplan" karakteridir. casuslar, roger thornhill (cary grant)'i george kaplan sanarak takip etmeye başlarlar. onlar, thornhill'i kaplan'la karıştırıp yakalamaya uğraşırlarken, thornhill de -aslında varolmayan bir karakter olan- george kaplan'ı bulmak için uğraşır durur. hem thornhill'in, hem de casusların koca bir "hiç"in peşinde koşturup durmaları, kaplan'ı gerçek bir macguffin yapar.

    quentin tarantino'nun pulp fiction'ındaki, içinde ne olduğunu göremediğimiz meşhur çanta, ronin'de çalınan gizemli metal kasa/sandık, cast away'de tom hanks'in sahibine en sonunda ulaştırmayı başardığı fedex paketi de mucguffine örneklerdendir.

    --- spoiler ---

    francois truffaut'ın 1966 yılında, hitchcock ile yaptığı röportajda hitchcock, macguffin terimini, kendi düşüncesine göre şu hikaye ile açıklamış:

    "it might be a scottish name, taken from a story about two men in a train. one man says, 'what's that package up there in the baggage rack?' and the other answers, 'oh that's a mcguffin.' the first one asks 'what's a mcguffin?' 'well' the other man says, 'it's an apparatus for trapping lions in the scottish highlands.' the first man says, 'but there are no lions in the scottish highlands,' and the other one answers 'well, then that's no mcguffin!' so you see, a mcguffin is nothing at all."

    hemen çalakalem çevirelim efendim:

    "macguffin, bir trende yolculuk eden iki adam hakkındaki bir hikayeden alınmış bir iskoç adı olabilir. adamlardan biri diğerine bagaj rafında duran paketin ne olduğunu sorar. diğeri bu soruya 'ah, o bir macguffin' diye yanıt verir. ilk adam 'macguffin de nedir?' diye sorar. 'bak şimdi' der diğer adam 'macguffin, kuzey iskoçya dağlarında yaşayan aslanları tuzağa düşürüp, yakalamaya yarayan bir aparattır'. ilk adam 'ama iskoçya dağlarında hiç aslan yok ki' diye tepki verir. bunun üzerine diğer adam 'hmmm, peki... o bir macguffin değil o zaman!' der. görüyorsunuz ya; bir macguffin aslında hiçbir şey değildir."

    bir hitchcock hayranı olan slavoj zizek, hitchcock'un bu hikayesinden yola çıkarak, kitle imha silahları* macguffin ile karşılaştırmış: " do the 'iraqi weapons of mass destruction' not fit perfectly the status of the macguffin? (kitle imha silahlarının durumu, macguffinin durumuna tıpatıp uymuyor mu?)"
    (the iraqi macguffin by slavoj zizek: http://lacan.com/iraq1.htm)

    şimdi aranızdan "söyle bakalım kedi tasmasi, bu durumda 'macguffin' ne demek oluyormuş?" diye soran biri çıkarsa; sırtımı hitchcock'a verip, omuzlarımı silkerek "eoee, macguffin? şeyyy, hiiiç... macguffin bir şey değildir" diye cevap verebilir ya da zizek'den esinlenip, "benim hayatımın macguffini sevgilimdir. sevgilimin ve macguffinin durumu tıpatıp birbirine benziyor!*" diye dudaklarımı bükerek sitem edebilirim.

    kaynak: http://en.wikipedia.org/wiki/macguffin
27 entry daha
hesabın var mı? giriş yap