94 entry daha
  • iyi bir akademisyen. ilk dönem tefsir külliyatına hakim. ek olarak makaleleri hoştur, çünkü meseleleri güzel araştırıyor, okumasını güzel yapıyor. bide öyle bakmayın çok zeki biri. tarihselci kuran anlayışı'nın milletin gündemine inmesi bu arkadaş vesilesiyle oldu.

    ama bazı arkadaşlar bazı mevzuları anlamamışlar. bu girdi bir uyarı mahiyetinde olacak.

    şimdi mustafa öztürk'ün tüm söylemlerini bir daha gözden geçirin. caner'e ve okuyan'a modernist iması yapmasını, kur'an'ın ayetlerini büküyorsunuz demesini, islamcılığı ve selefi-içtimai tefsir ekolünü, ayrıca onların bir devamı olan kur'ancılığı eleştirmesini, bilimsel tefsircilik'e sonuna kadar karşı çıkmasını, çeşitli fikirlere aşağılık kompleksli modernistlik demesini falan hepsini bir kere daha gözden geçirin.

    bu adamın dedikleri nereye çıkıyor?

    ...

    bu girdinin maksadı mustafa öztürk'ü dindışı biri olarak gösterme değildir. ama mustafa öztürk kendisine en ufak bir eleştiri gelince köpürüp meseleyi bilerek sulandırıyor. beni tekfir eden aşağılık kadızadeliler kumpanyası tarzı şeyler deyip, deyip ona yöneltilen önemli sorulara, kafa karışıklıklarına tatmin edici cevap veremiyor.

    ben genel olarak ilahiyatla ilgili biri değilim. din bilgim gerçekten zayıftır. herkes gibi az-çok okuduklarımdan genellemelere başvuruyorum. çoğu zaman yanılıyorum da. hepimiz insanız en nihayetinde. ama bazı meseleleri gözden geçirince son zamanlarda anlıyorum ki tam bir islamcı olmuşum. islamcı olmak demek bir hocamızın ifadesiyle dini hiçbir şekilde yaşamayıp onu sürekli savunmak ve tartışmak demek.

    ilk caner taslaman'la bu konular üzerine düşünmeye başladım. çünkü mesela evrim teorisi falan kafamı kurcalıyordu, caner'de allah için çok güzel cevaplar veriyordu. ama sonra biraz araştırmaya başlayınca caner'in aslında bu konuları çarpıttığını, adeta harun yahyacılık yaptığını farkettim. gerçekten ilk tanıdığım zamanda çok sevmiştim, yalan yok. ama o zamanlar tam bir cahil olduğumu, bu tür meselelerde giriş seviyesinde olduğumu söyleyebilirim.

    sonra caner'in din anlayışını biraz kurcalamaya başladım. işte modernist islamcılık, abduh'un başlattığı selefi-içtimai tefsir ekolü, çağdaş islam düşüncesi falan derken caner'e ve kur'ancılara eleştiriler yönelten mustafa öztürk'le tanıştım. gerçekten çok güzel eleştiriler yapıyordu. yazdıklarını, makalelerini ve videolarını kurcalamaya başlayınca caner'le ilk karşılaştığım zaman ki gibi düşünüyordum.

    tarihselcilik denen şeyi tam araştırmamıştım. ve sanmıştım ki mustafa öztürk dinin içine modernizmin bulaştırılmasına karşı bir duruş sergiliyor. müslümanların aşağılık kompleksine girmemesi gerektiğini falan söyleyip dinin ideolojileştirilmesine(islamcılık), bilimsel tefsircilikle kur'an ayetlerinin tevil edile edile oyuncak edilmesine, örneğin hırsızın elinin kesilmesi gibi açık ayetlerin takla attırılarak inkar edilip dinde böyle bir şey yok denmesine, sola scriptura denilen protestan yönteminin ve genel olarak protestan kelamının islamileştirilmesine karşı duruş sergiliyor.

    aslında biraz yanıldığımı o zamanlarda da hissediyordum, ama artık itiraf edebilirim ki tamamen yanılmışım. mustafa öztürk çok daha şiddetli bir modernizmi savunuyor. hocası fazlur rahman'ın adlandırdığı şekilde neomodernizmi. onun caner'e falan eleştirilerinin ardında islam geleneğini savunma değil, caner'in onun kadar şiddetli bir modernizmde olmaması yatmakta.

    mesela bilimsel tefsircilik konusunu ele alalım. mustafa öztürk niye bu kadar karşı duruyor buna sahiden? bir modernizm adetini eleştirmek için mi? yoksaa kur'an kendi indiği dönem ve tarihinin ötesinde hiçbir şeyi söyleyemezi ispatlamak için mi?

    sola scriptura falan deyip kur'an müslümanlığına tinerci modernist protestan islamcı diyor. peki hermönötik, tarihselcilik falan bunlar islami metotlar mı? mustafa öztürk bunları bilmiyor mu? millete protestan derken kendisinin savunduğu metotların protestanlıkla veya batı medeniyetiyle ilgisini ölçmüyor mu?

    bazı şeylere karşıt söylem geliştirirken gelip fazlur rahman modernist değil diyor. fazlur rahman diğer tarihselciler kadar mesela arkoun, cabiri, hanefi kadar oryantalist değil demeye getiriyor sözlerini. evet bence de fazlur rahman'ın niyeti kötü değil. dinin mesajını moderniteye getirmek isteyen biri olarak görebiliriz. veya öztürk'ün dediği şekilde ikili anlama yöntemiyle dinin ilk mesajını objektif bir şekilde anlamaya çabalayan biri olarak da görebiliriz. ama modernist değil demek açık bir şekilde yalan söylemektir. mehmet paçacı'nın dediği gibi oryantalist zihniyet çağdaş islam düşüncesinin her akımında etkin.

    peki abduh'tan veya islamcılardan sanki çok farklı şeyler mi söylüyor fazlur rahman? kur'an'ı daha dün nişantaşı'na inmiş gibi değerlendirmeyelim. tamam zaten bu tarihselcilite tek doğru şey bu, zaten gelenekte bunu inkar eden kimse yok. ne yani bu retoriğinize kanıp ve kur'an müslümanlarına kızıp sizin söylemlerinize mi takılalım? onlar kur'an'ı katılaştırıyorlar tarihselciler ise kur'an'ı tamamen buharlaştırıyorlar. sonuçta aynı yere varıyorlar ama: hırsızın eli kesilmez.

    burada bir not açayım, bu tarihselcilik öyle ayetler üzerinden gitmiyor. bütün kur'an'ı tarihsel bağlamda yorumlamayı kastediyorlar çoğu. sonra oradan bu zamana gelebilecek şeyleri getirmeyi öneriyorlar.

    burada bir not daha tarihselcilerin hepsi başka bir yöntemi öneriyor, hatta bunu savunan koca profesörler bile bazen birbirine sen tarihselcilikle ne kastediyorsun falan diye soru soruyorlar.

    ayrıca çok başka şeyleri bu zamana getiriyorlar. kimi arap aklını deconstructiona uğratıp rasyonalist bir islam yaratıyor, kimi oradan islami solculuğu çıkartıyor, kimi pragmatist bir islam oluşturuyor, kimi diyor ki bu kur'an ne bilim kitabıdır, ne hukuk kitabıdır. eyvallah, tamam da bu kur'an ne kitabı peki? cevap olarak dedikleri şey bu kur'an sadece bir ahlak kitabı. peki nasıl bir ahlak kitabı? ne spinoza'nın ethica'sı, ne aristo'nun nicomachos'a etik kitabıdır. bu kur'an'ın benzediği şey antropolojik, epistemolojik açıdan karl marx'ın das kapital'idir.

    elbette mustafa öztürk'ü bunlarla eleştirmiyorum. mustafa öztürk tam anlamıyla fazlur rahmancı. diğer tarihselcilerin bazı söylemlerine pek sıcak bakmıyor. ama önerdiği yöntem bunlara sebep oluyor. peki mustafa öztürk kur'ancıları eleştirmek için onlarca çalışma yapıyorken, söylem geliştiriyorken bunlara karşı bir söylemi neden geliştirmiyor sizce? çünkü onlarla aynı mahallenin adamı. ve kendi fikirlerini açıkça ifade etmekten çekiniyor. peygamber ilham alıyor, kıssalar mitoloji, miraç yaşanmadı tarzı sölymelerini falan bunları açık açık konuşmuyor.

    o kadar tarihten bahsediyorlar. peki tarihi değerlendirirken ne kadar objektif oluyorlar? sırf geleneği kötülemek için imam şafii veya eşarilik hakkında ne kadar oryantalist tez varsa mutlaklaştırıyorlar, daha sonra hz. ömer'in bazı uygulamalarını, şatıbi'nin usul kitabını veya gelenekteki ihya hareketlerini veya nasr hamid'in ibn arabi'yi bağlamından kopartarak kendi batıdan çıkma metotlarını islamileştirmek için her şeyi yapıyorlar. mustafa öztürk bazı tartışmaları kayıkçı kavgasına benzetiyor ama işine geldiği yeri almakta bir sakınca görmüyor. tarihi işine geldiği şekilde yorumlayanlar sizce allah'ın kitabının tarihsel bağlamını işine geldiği şekilde mi yorumlayamayacak?

    mustafa öztürk diyor ki ben müslümanım. kur'an'ı tarihe gömmüyorum. eyvallah, ama sonra diyor ki kur'an'ı tarih gömen oryantalisler watt, rudi paret falan gidin onlara sorun diyor. peki mustafa öztürk'ün hocası fazlur rahman paret'in çalışmalarını övmüyor mu? istifade için kullanılabilir demiyor mu? peki mustafa öztürk bu isimlerden hiç mi istifade etmiyor? oryantaliatlerin islam toplumunu karalamak için kullandığı ne kadar tez varsa bunları kullanmaktan niye sakınca duymuyorlar?

    dediğim gibi kur'an müslümanlarından çok daha şiddetli bir anlayışı savunuyorlar. kur'an müslümanları hiç değilse açık ayetleri içtihat edelim gibi şeyler demiyorlar. ama mustafa öztürk 'ekranda tevilin belini kırmak' gibi bir yazı yazıp kur'ancıların tevillerini eleştirirken kendisi açık ayetleri içtihat edip reddetmekten falan bahsediyor.

    peki metodolojik veya felsefi açıdan mantıklı bir temellendirme yapabiliyorlar mı? bakın isterseniz hepsini okuyun şunu farkedeceksiniz ortaya attıkları fikirler bir karışımdan ibaret ve ifadeler muğlak. bizzat fazlur rahman geliştirdiğini söylediği metodun pratiksel karşılığını veremiyor. ayrıca günümüzde büyük tarihselcilerin bayiliğini açmaktan öte bir şeyler yapamayan ülkemiz tarihselcileri de işin felsefi temellendirmesini sadece başka anlayışları eleştirerek oluşturduklarını sanıyor ve çok sığ seviyede felsefe temelleri var.

    işin en acı kısmı ise şu: islamcılar veya kur'an müslümanları hiç değilse esasında moderniteye karşı duruş için moderniteyi benimsiyorlar. yani 'islam akıl dinidir', 'bilimle çelişmez' falan deyip geleneği öcüleştirirken niyetleri modernitenin ve oryantalist tezlerin islama hücumunu yumuşatmak. ama tarihselcilerin bana göre en sonunda varacakları yer tamamen kayıtsız bir şekilde moderniteye teslimiyet. zaten tüm açık ayetleri buharlaştırabilme yetenekleri var. bunun üzerine kimi islam sadece ahlaktan ibarettir diyor, kimi dindeki tüm aşkın şeyleri reddediyor, kimi bu allah inancını değiştirelim önerisini getiriyor, kimi mevlana, ibn arabi'yi falan da kullanıp varoluşçu bir islam yaratıyor, kimi ibn-i rüşd'ü kullanıp rasyonalist bir islam yaratıyor, kimi mutezile'yi kullanıp daha farklı bir kader tasavvuru çiziyor, kimi dinlerarası diyaloga açık kapı bırakıyor, kimi pragmatist bir islam getiriyor. liberalizmle, sosyalizmle çatışmayacak bir islam yaratıyorlar. ve inanılmaz bir rahatlıkla, çünkü tarihselci kuran anlayışı bunu inanılmaz kolaylaştırıyor. önceki modernistler(islamcılık, kur'an müslümanlığı) hiç değilse benimsedikleri fikirlere islami bir kılıf uydurmaya çabalıyorlardı, bunların umurunda bile değil.

    katı olan herşeyin buharlaştığı bir sisteme teslim olarak islam'ı bu zamanda yaşayamazsınız. niyetiniz istediği kadar nu yönde olsun, bu gerçek değişmez.

    not: bu girdi dediğim gibi mustafa öztürk'ü hedef almamaktadır. zaten kendisi hakkındaki fikirlerim yeni yeni sertleşmeye başladı, önceden kendisini severdim. kendisine ve çalışmalarına hala saygı duyuyorum. ve evet niyeti iyi, çok doğru şeyler söylüyor birçok noktada ve birçok tarihselcinin uçuk fikirlerine karşı. ama mantıklı konuşmalarına aldanmamak lazım. dediği şeyler en nihayetinde eleştirdiklerinden çok daha yanlış şeylere gidiyor.
761 entry daha
hesabın var mı? giriş yap