9 entry daha
  • nasıl ki güney kore sineması denilince "intikam",
    hollywood denilince "bilgisayar efektleri, teknoloji",
    fransa denilince "romantizm, romantik komedi",
    norveç, danimarka denilince "absürt komedi",
    brezilya denildilince "sokak çeteleri, uyuşturucu",
    aklıma geliyorsa, iran sineması da bana sadece "dram"ı çağrıştırıyor.
    iran sinemasının her filmi aynı ali şeriati'nin kitaba başlangıç cümlesi gibi:

    -"sizi rahatsız etmeye geldim!"

    --- spoiler ---

    baba köker'e gitmek için davranır. puya ise köker'e yakın yerdeki anten kurulumunu gördükten sonra burada kalıp maçı seyretmek ister. baba yola devam etmek ister ama bir yandan da çocuğunu üzmemeye çalışır. sonra oradaki küçük depremzede çocuklara oğlunu kastederek "onunla ilgilenir misiniz?" diye sorar. küçük kız çocuğu gözleri dolduran cevabı verir:
    - "kardeşimmiş gibi."

    küçük kızlar derede bulaşık yıkarken baba onlarla sohbete başlar. ve evlerinin nerede olduğunu göstermelerini ister.
    kızın biri "işte şurada tepenin orada, çam ağacının yanında" falan diye anlatır, baba, sonra diğer kıza "sizin ev hangisi?" diye sorar, kız "bizimki tamamen yıkıldı onun için görünmüyor" diye cevaplar.

    depremden bir gün sonra evlenen gençle yapılan muhabbet de insanı hüzünlendiryor.
    - "depremden hemen sonra evlendiğinize göre ailenizde fazla ölen yok sanırım."
    - "hayır, tam tersine, kuzenler, amcalar, teyzeler aşağı yukarı 65 akrabamı kaybettim."
    - "buna rağmen evlendin mi?"
    - "bütün akrabaları kaybedince, onayını bekleyecek büyüğümüz kalmadığı için hemen evlendik."
    --- spoiler ---
22 entry daha
hesabın var mı? giriş yap