4 entry daha
  • bu hikayenin hemen ardından, bir de şu hikaye anlatılır:
    borges bir gün havaalanındayken, onu pek seven bir okuru borges'e yaklaşır ve ona sorar:
    -siz ünlü borges değil misiniz?
    borges şöyle yanıt verir:
    -evet, kimi zaman..

    sonra hemen ardından şu hikaye gelir:

    çok ünlü bir müzik adamı (ne bunun ismini bilirim) new york'un en ünlü konser salonunda (ne de bunun ismini) o ana dek görülmedik bir performans sergilemek üzere programına başlar:
    sahneye gelir, seyirciyi selamlar, piyanosunun başına oturur...
    ve iki saat süresince oturur. başka hiçbir şey yapmaz!
    sonra kalkar, seyirciyi tekrar selamlar ve çekilir!!

    eee?: postmodernizm. ben asıl seyirciyi merak ediyorum; acaba 'bis' istediler mi?:
    -lütfen sahneye geri gel ve bir beş dakika daha çalma!!

    hayır, papini'yi okudum ben; (bkz: gog) papini "sessizliğin senfonisi" adı altında zaten bunu hicvetmişti!
    fakat o, yetkeyi elinde tutandır; ben de piyanonun başına geçerim de iki saat hiçbir şey çalmam-- olmaz. marifet daha önce ismin duyurabilmektedir.

    "bu bir pipo değildir", bu çağrışımlar ile maruftur işte benim için--

    edit: müzisyenin adi john cage imis. eser ise 4'33".

    speyşıl not 2: meander'in haklı uyarısına istinaden şunu eklemem gerekiyor:
    4'33'' adından da anlaşılacağı üzre dört dakika otuz üç saniye sürüyor. abarttım evet,, hatta başka bir bilgi daha yanlış zira konser salonunda değil; sokakta icra edilmiş eser. fakat bunun mühim olmadığını, esas olanın "yetkenin sınırsız usdışı iktidarının sorgulanması" olduğunu düşünüyorum.
26 entry daha
hesabın var mı? giriş yap