mihriban

• //(...) aradan bir iki gün geçmişti ki, aşık larıyla, ozan larıyla ünlü maraş arguvan kasabasından folk uzmanları aramıştı beni;
  "nebil kardeş, yazında konu ettiğin kişi, yüz elli yıldır atalarımızın, dedelerimizin, babalarımızın söylediği şiiri, evirmiş çevirmiş, eklemiş, kendi şiiri diye kitabına almış.. bunu duyuralım istiyoruz. siyah saçlı mihriban diye geçer bizde."
  
  ardından da bir belge göndermişlerdi.. arguvanlı muharrem temiz 'in bir albümünü ve "siyah saçlarınla deli gönlümü, gurban olam gönlümü/ bağlamışlar çözülmüyü mihriban/ gurban olam ben neydem / ayrılıktan zor belleme ölümü, hayın hayın ölümü / görmeyince sezilmiyi mihriban, gurban olam ben neydem..." diye devam edip giden bölümü..
  
  eeee.. ne yapmalıydım müzik ustaları araştırsın, kayda geçsin (!) diye bu gelişmeyi de bir sonraki yazımda dile getirmiştim
  aman allahım.. bi yazı daha gelmişti ki karakoç'tan, düşman başına.. bi küfür kıyamet ki sormayın gitsin.. sonraki günler, karakoç'u kendisiyle başbaşa bırakmıştım!!! (...)//
  
  nebil özgentürk
  
  iç. sabah, 29.08.2004
  
  (bkz: abdürrahim karakoç/#5565608)
  
  ---
  
  karakoç'un cevabî yazısı:
  
  //ön adı nebil inadı sebil
  
  nebil özgentürk burnundan düdükle öpülecek bir yazar...
  bundan ikibuçuk yıl önce pişirdiği yalancı dolmayı bekletmiş bekletmiş şimdi servise sokuyor...
  tabii yalanın endazesi olmaz... yahudisever siyonistlerin bir yazımdan dolayı cümbür cemaat saldırıya geçmeleri üzerine, salatada benim de tuzum olsun diyerek, aklına geleni yazmış...
  vakit gazetesi yazarları kendisine küfür edeceklermiş... ya hu nereden çıkarıyorsun? sen cezai ehliyeti olmayan bir tipik yazarsın...
  hahambaşı’dan “mektup almadın” amma, silah arkadaşlarından da geri kalmadın...
  “tüylerini diken diken eden” yazımı anlamadığın belli... sen çok alem bir adamsın... zira, üstüne vazife olmayan konularda geçmişi kurcalamak gibi bir huyun var... seviyorum seni...
  yine mihriban şiirimi kaleme dolamışsın...
  o muhteşem şiiri abdurrahim karakoç’un yazmış olmasını bir türlü hazmedemiyorsun...
  şu ifadeleri ikibuçuk yıl önce de kullanmıştın, şimdi de kullanmakta bir beis görmüyorsun:
  “evet, abdurrahim karakoç, musa eroğlu’nun muhteşem bestesi mihriban’ın söz yazarı, diye geçiyordu albüm kartonetlerinde”...
  peki ne oldu? siz hallüsinasyon görerek bu şiirin bana ait olmadığını yazdınız... ben de cevabını verdim değil mi?
  o günkü iddianızı aynen tekrarlamışsınız:
  “aradan bir iki gün geçmişti ki aşıklarıyla, ozanlarıyla ünlü maraş arguvan kasabasından folk uzmanları aramıştı beni... /nebil kardeş, yazıda konu ettiğin kişi yüz elli yıldır atalarımızın, dedelerimizin, babalarımızın söylediği şiiri çevirmiş, eklemiş, kendi şiiri diye kitabına almış... bunu duyuralım istiyoruz... siyah saçlı mihriban diye geçer bizde/..”
  gülünç oluyorsunuz nebil!.. kahramanmaraş demeye dilinizin varmadığı, maraş ilinde “arguvan” kasabası yoktur... bu çirkin iddiayı öne sürecek hiçbir eşek çıkmaz nebil, kahramanmaraş’tan... maşallah senin uzmanların sarı saçı siyaha da boyamayı biliyorlar... eee, sen de sallar-savurursun...
  mihriban şiirini türkçe’yi telaffuzdan aciz “çözülmüyü” ve “ben neydem” devamla, “sezilmiyi” kelimeleriyle hoşafa çeviren muharrem temiz mi yazmıştır allah aşkına? sen buna ihtimal veriyor musun?
  bak küfretmiyorum... sen eğer bu şiirin 1961 yılından öncesine dair bir kayıt, belge gösterirsen ben senden özür diler, kalemimi kırarım... amma senin bu şiir üzerinde saptırıcı hayaller kurman normal düşünen bir insana yakışmıyor...
  derdin nedir, söyler misin?
  eğer meşhur olmak istiyorsan, karakoç’u methetmek veya karalamak hiç kimseye meşhurluk kazandırmaz... sen gene bildiğini oku, lakin bir psikiyatriste görünmeni tavsiye ederim... çünkü seni seviyorum... maazallah türkiye değerli bir araştırmacıdan(!) mahrum kalır...
  istersen bir de maraş’ın pülümür veya şemdinli kasabalarındaki uzmanlar ne söylemişler, onları da yaz gelecek sefere...
  aslanım benim...//
  
  abdürrahim karakoç
  
  iç. vakit, 2 eylul 2004
  
  http://www.vakit.com.tr/detail.asp-id=9853.htm