• sait faik'in en sevdiğim iki öyküsünden biri. diğeri için (bkz: hişt hişt)
    okuyun bu öyküyü, dinleyin bu öyküyü, düşünün bu öyküyü...

    "kuşlar kötü şey söylerler mi hiç?"

    instela'da gördüğüm bir yazıyı aynen aktarıyorum:

    yazar, bu hikayeyi fikret ürgüp'ün yanında okur ve fikret ürgüp ona şu sözleri söyler bu hikaye hakkında:
    "sobalı odaya kar yağıyor, pencereden çıplak dallı bir ağaç, bir bulut ve bir kuş giriyor. adamın elleri ceplerinde buz tutuyor. korkunç yalnızlık. bir sıcak varlığı sevmek, ancak sevgi etrafında kendi yaşadığını hissedebilmek. öteki odaya birisi, bir insan geliyor, buzlar eriyor. o insanı elden kaçırmamak lazım. yatağın içine, yorganın altına saklamak, ne olursa olsun muhafaza etmek, babasından, düşmanlarından, herkesten saklamak. bir tek mevcudiyet, bütün dünya ondan ibaret, hayatın damarlarda sıcak dolanışı ancak o suretle mümkün. yoksa eller, kalp, ruh, hepsi buz oluyor, donuyor. kendi yaşadığını ancak sevgi ile hissedebilmek. yoksa yabancı, cansız mı canlı mı belli değil. herhangi bir mevcutluk içinde. ' kuş onun kafasından benim kafama, benim kafamdan onun kafasına konup duruyordu. sabaha kadar kuşun kanat seslerini, onun mışıl mışıl uykusunu duydum.' korkunç bir yalnızlık, huzursuzluk, barışsızlık içinde sadece sevgi onu ayakta tutuyor."
6 entry daha
hesabın var mı? giriş yap