7 entry daha
  • gülten dayıoğlu'nun köy hayatından ve kırsal kesim insanlarının dramlarından bahsettiği, dramatik bir türk filmi kıvamındaki kitap. çocukken birçok gülten dayıoğlu romanı gibi bunu da annem almıştı, 10 yaşımda falan okumuştum ama diğer çocuk kitaplarımda olduğu gibi bunu da defalarca okumuştum 2-3 sene içinde.

    ---spoiler---

    apan adlı bir köyde başlardı roman, çocuklar dört kareşti ama anneleri feten'den önce 2-3 çocuk daha doğurmuş, bunlar ufak yaşlarda ölmüştü. anne, yaşar'ın doğumundan kısa bir süre sonra fazla doğum yapmaktan kaynaklanan bir rahatsızlık geçirip hayatını kaybederdi. kitabın ilk kısımlarında annesiz olan çocukların dede ve korucu babaları ile köy içindeki yaşamları anlatılırdı detaylıca ve çocukların genelde mutlu bir hayatı vardı, keyifliydi o kısımlar cidden. ancak apan ile akdüzü köyleri arasında, akdüzü köyünün koruya dadanan ve filizleri kemiren keçileri ve buna göz yuman akdüzü köyü çobanı yüzünden akdüzü köyü sakinleri ile çıkan, korunun da ateşe verildiği bir çatışmada, apan köyüne ait korunun korucusu olan babaları hayatını kaybedince bütün hayatları altüst oluyordu. dede de oğlunu kaybetmenin acısı ile kısmi felç geçirince çocukların zamanla ellerindeki para ve erzak tükeniyor, sağdan soldan yiyecek isteyen çocuklar zamanla köyde dikkat çekmeye başlayınca muhtar önce dede halen sağken ortanca iki kızkardeşi evlatlık isteyen ankaralı bir aileye veriyor, dede öldükten sonra da feten'i istanbullu bir aileye evlatlık gönderiyordu. feten istanbulda kaldığı 4-5 yıl içinde evden topu topu 3 kez falan çıkan, saçları "bitsiz köy olmaz, uzun saçın bakımı da zor" diye kısaltılmış bir ev hizmetçisine dönüştürülüyordu. daha sonra evsahipleri evde yokken apartmanda çıkan bir yangında apartman yanıp kendisi de yaralanınca, evsahipleri onu bırakıyordu. ama bu arada köy muhtarlığına sevdikleri bir tanıdıkları seçilince köyüne dönüp kardeşine kavuşma şansını yakalıyordu.

    ---spoiler---
12 entry daha
hesabın var mı? giriş yap