3 entry daha
  • müslümanların doktorları da, tedavi için gereken manevi ilaçları da çok... ama inançsızlık tedavisi olmayan bir hastalıktır. neticesi de ruhun ölümü ve ebediyyen pişmanlıktır...büyük bir manevi doktordan kıssa:

    imam-ı rabbani hazretlerinin bir komşusu vardı. hastalanıp ölümü yaklaştığında imam-ı rabbani komşuluk hakkı gereği onu ziyaret etti. 70.000 evliyanın reisi anlamaz mı? anladı ki adamın imanı pır pır ediyor, söndü sönecek imansız gidecek.

    hemen adamın kalbine teveccüh etti.(teveccüh bir evliyanın kendi kalbinden başkasına nur transferi demektir) bir defa teveccüh etti bir gram karanlık kalkmadı adamın kalbinden, bir kere daha etti gene degişen bir şey olmadı. üçüncü gene aynı...

    imam-ı rabbani şaşırdı ve allah'a yöneldi, "ya rabbi acaba bende mi bir kusur var? 3 kere teveccüh ettim, bir zerre karanlık kaldıramadım. o anda bu büyük velinin kalbine nida olundu, "ey imam sen bu teveccühleri dağlara yapsaydın, senin hatırına dağları parça parça ederdim. ama bu adamın kalbindeki karanlık kafirlerin merasimlerine katılmak, geceleri kutlamakdan gelen şirkdir. bunu ancak ateş paklar."

    bunun üzerine imam-ı rabbani hazretleri evine çekiliyor istihare yapıyor, cenazesine gideyim mi gitmeyeyim mi diye. istiharede adamın imanını imam-ı rabbani hazretlerinin dua ve teveccühleri bereketiyle güç bela da olsa kurtardığı çıkıyor."

    sizin de imam-ı rabbani gibi bir komşunuz varsa aynen böyle devam edin. nasıl olsa komşuluk hakkı deyip duasıyla imdadınıza yetişir...yoksa!!!...

    not: kelimelerin gelişinden gidişinden sahte manalar türetenlere...inançsızlık, günlük dildeki anlamıyla kullanılmıştır yoksa inançsız diye bir şey yoktur elbet. herkesin kendine göre inançları vardır. hatta bu minvalde ateizm bile bir inançtır. çünkü tefekkür silsilesinin son aşamalarında akıl, nazar diz çöker ve deliller tükenir, elde yalnız kabullenimler kalır...

    teveccüh meselesine gelince...bir öğretmenin öğrencisini aklen, fikren aydınlatması olayının spritüel versiyonudur. garipsenecek bir şey değildir. bu hadiseyi hemen herkes, her gün, kendi kapasitesi miktarınca yapmaktadır zaten. yazı, kitap vs. yerine yüzyüze görüşmenin önemi de buradan kaynaklanır.
10 entry daha
hesabın var mı? giriş yap